/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1101.
    +1
    ..ne...

    önce hayal görüyorum sandım.. busenin ağzından çıkan kelimeler, sanrıdan ibaretti... ya da aslında zaten o şu an da yanımda, yatağımda benimle beraber değildi.. hatta belki de onla geçirdiğimiz bu gün bile komple benim hayal ürünümdü?..tabi ya!

    beynim bana oyunlar oynuyor olmalı..

    çünkü bu, gerçek olamaz..

    en korkunç kabuslarımda bile göremeyeceğim, en tehlikeli senaryolarda bile hayal edemeyeceğim bir şey bu..

    ceyda mı kim?..

    karanlıkta el yordamıyla koluna dokundu parmaklar..

    kahretsin.. gerçek..

    ..o sessizlikte, kaç saniye şok içinde kaldım bilmiyorum, ama sonra konuştum,

    "ceyda?.." dedim sanki çoook uzaklarda bir adadan bahseden denizciler gibi.. ceyda mı? ohooo, rüzgarı arkamıza alsak bile oraya varmamız günlerimizi, haftalarımızı alır..

    bir şey demedi.. konuşmaması beni daha da ürküttü.. keşke şu an da yüzünü net görebiliyor olsaydım.. belki o zaman neler düşündüğünü anlayabilirdim.. kalkıp yaksam mı acaba ışığı?..yok lan..o zaman da benim kızaran kulaklarım belli olacak.. boş ver.. daha iyi böyle..

    "ceyda, benim.. eski bir arkadaşım" dedim nihayet..

    konuştu,

    "nasıl bir arkadaştı peki?" ..gene kırgın sesi.. aynı zamanda da, istemediği bir şeyleri ağzından kaçıyormuş gibi bir tınısı var... sanki bunları bana sorduğuna da pişman gibi..

    bir an düşündüm..ne diyebilirdim ki? bence, zaten kız bazı şeyleri biliyor..ne kadarını? bilemiyorum..ama biliyor işte.. yani benim kıvırma gibi bir şansım zaten yok.. kaldı ki, yalan da söyleyemem buseye ben..en iyisi, her şeyi, belki de onun zaten bildiklerini anlatmak.. sorularına kaçmadan cevap vermek..

    "ya..eski.. kız arkadaşımdı işte..sen.. neden bunu konuşuyoruz ki buse..hem, kimden duydun ki onun adını?" dedim temkinli bir şekilde..

    "kimden duyduğum önemli değil ki..ne duyduğum önemli... eski kız arkadaşındı.. ceyda... kızın okulu bıraktığı doğru mu tsigalko?" diye mivayladı bu kez..

    "ne olur doğru olmasın.. yalan de..yanlış duymuşsun de.."

    içimde bir şeyler karıncalanır gibi oldu.. sanki ciğerlerim, ağızda dağılan kurabiye gibi dağılıyordu içime.. ufalanıyordu.. kıymık kıymık batmaya başladı aldığım her nefes..az önce, onun yanında aldığım, dünyanın en tatlı nefesi, şimdi acı geliyordu..
    tekrardan selamlar bu arada ;)

    hızımızı alalım, basıp gidelim istiyorum artık, zaten don lastiğinden hallice oldu hikaye onca şeyi atlamama rağmen (:
    "doğru.." dedim pes etmiş bir sesle.."doğru ama.. kızın pgibolojik durumu pek sağlam değildi.. benle çıkarken de öyleydi yani.. benden ayrıldığı için değil... "

    "okulu bırakıyor?.." dedi buse inanamayan bir sesle.."okulu bırakıyor, hatta şehri terk ediyor... tsigalko... bu, insan ömründen kaç yıl demek?... maddi, manevi, o kadar çok kaybı var ki... bir insan bunu sırf pgibolojik sıkıntıları var diye yapar mı?..bu..bu çok ağır bir şey... tsigalko... bana aklımdan geçenlerin, aranızda geçmediğini söyle.. yalvarırım.."

    artık sesi tamamen incelmiş, hıçkırık arası konuşur bir haldeydi.. elimi yanağına zütürdüm karanlıkta, nemlenmiş yanaklarına dokununca, ruhum sel altında kaldı adeta..

    kulaklarımdan başlayan yangın ise, önce yüzümü, sonra da tüm vücudumu kaplamış gibiydi artık.. yüzük, ensem alev alev yanıyordu.. başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü sanki.. kulaklarım uğulduyordu..

    buse... neler oluyor böyle bize?... ne demek istiyorsun söyle..

    "buse.. bitanem.. hayır.. lütfen bak.. çok kötü hissediyorum... tamam.. tamam ağlamıyorsun? tamam mı?..lütfen..bak..ben de çok üzüldüm o böyle bir şey yapınca tamam mı?..belki aylarca kendime gelemedim vicdan azabından, suçu kendimde aradım..ama ben.. yemin ediyorum ki onu o duruma getirecek bir şey yapmadım.. diyorum ya, zaten sıkıntıları vardı..biz ayrılınca da..iyice... aklından geçenleri hemen sil aklında.. olamaz öyle bir şey.. öyle biri değilim ben... tanımadın mı beni.."

    telaşla, aslında inandırıcılıktan da biraz uzak konuşmuştum sanki..ama o an elimden, dilimden o kadarı geldi..ee beyler, bütün manevra kabiliyetimi, laf oryantalliğimi kaybetmiş durumdayım.. edebiyat yapacak, felsefe kasacak halde değilim ki?..

    "ama.. yıllar.. yıllarını yakıyor tsigalko... nasıl yapabilir böyle bir şeyi... çok korkunç.. çok ağır..her şeyden vazgeçiyor..her şeyini arkada bırakıyor... neden?..yani.. seninle o şekilde bir ilgisi yok mu diyorsun?..olmasın zaten.. olmasın istiyorum ben de... bildiklerimin hepsini de unutmak, hiç duymamak isterdim zaten... çünkü seni tanımaya başladığıma inanıyordum.. şimdi.. böyle.. böyle şeylerle karşı karşıya gelince... acaba gözlerine baktığım, yan yana yattığım adam aslında böyle biri mi diye.. aklıma giriyor.. kurtlar beynimin içini kemiriyor.."

    daha fazla dayanamayıp kocaman kucakladım buseyi.. başını göğsüme yasladım,

    "aşkım yemin ediyorum sana.. ceyda, kendi deliliği yüzünden, hem kendini, hem beni yaktı, üzdü.. aylarca çıkamadım etkisinden işte dedim ya..hala daha üzgünüm..ama asla.. kesinlikle yanlış bir şey yapmadım ben o kıza.. anladın mı?..ben o adamlardan değilim... istesem de olamam... hele şimdiden sonra.. mümkün değil.. dünya ters dönse yine mümkün değil.. sana aşık tsigalkodan başkası değilim.. olamam.."
    o da sarıldı bana.. ağladı.. benim de gözlerim dolmuştu..hem kederden, hem de sinirden... !

    ulan!

    ulan kim bu nifakçı huur çocuğu?! söyle buse.. söyleyeceksin..o yükün altına tek başına giremezsin..

    bir kaç dakika sonra, biraz durulup, busenin tek tük hıçkırmaları, ellerimizin ürkek okşayışları..ve odanın sessizliğine hakim olan soluk alış-verişlerimizin usulca çaldığı fon müziğiyle kalınca, sormak zorunda hissettim kendimi..

    "buse.."

    "efendim" dedi hala mahmur, yapışkan bir sesle..

    "kim?..seni, beni bu kadar üzen, bu saçma sapan eski defterleri açan kim?.."

    sesim, beklediğimden daha kararlı, hatta resmen sert, hesap sorar gibi çıkmıştı..ilk defa böyle bir ses tonu kullanıyordum aramızdaki konuşmalarda.. gerçi, ona karşı kullanmıyorum, benim kızgınlığım, öfkem, nefretim, tamamen adı, cevabı busede gizli olan o orrrrossspu evladına.. tamamen ona.. komple..

    buse cevap vermedi, hafifçe sıktım omuzlarını,

    "bebeğim.. söyleyeceksin.."

    "bilmiyorum ki.." dedi çaresizce..

    "hayır.. biliyorsun..bak, ben her şeyi anlattım sana..ne sorduysan söyledim..sen de söyle şimdi..kim o oros... kim?."

    "aşkım gerçekten bilmiyorum.."

    ne demek bilmiyorsun ya?..

    "e..o zaman.. nasıl öğrendin, nasıl duydun?..biri.. birisi mesaj filan mı attı sana telefondan, internetten filan..he?"

    "hayır.. hayır.." dedi hemen telaşla.."defterimin arasına kağıt koymuş..o kişi... her kim ise... daha doğrusu mektup... önce senin sürprizlerinden biri sandım..ama sonra okuyunca şok oldum..zor dayandım o gün okulda.. gün bitmedi resmen.."

    "defterinin arasına ha?"

    "evet.." deyip burnunu çekti..

    "görmek istiyorum.. mektubu.. belki yazısından bir sonuca ulaşırım.. göster bana"

    "yırtıp.. attım ben onu ama.." dedi ağlamaklı bir şekilde yine..

    "ne..neden atıyorsun.."

    "ne yapsaydım tsigalko, arşivlesemiydim? ben ne yaptığımın farkında mıydım sanıyorsun?" dedi sesi biraz yükselerek..

    "özür dilerim.. haklısın" dedim hemen hayal kırıklığı dolu bir sesle..o da pişman oldu bu sefer, yine başını gömdü göğsüme..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster