Bir yandan fark edilmekten tırsarken, bir yandan da, “ne tak yiyorum lan ben?” diye kendime
soruyorum, “burada ne işim var?”..”merak..tabi abi..merak sadece..başka ne olacak..gerçi insanın
başına da ne gelirse ya meraktan ya şeyden..lan sen insan mısın ki başına bir şey gelsin?
Hayvan herif!..doğru abi, haklısın..”
bekledim..insanlar uzun zaman sonra görünen güneşin ve nispeten güzelleşen havanın etkisiyle
kendini sokağa atmıştı, kafeler tıklım tıklım dolu, yürüyüş yolları cıvıl cıvıl, arabalar vızır
vızır..şehir kaynıyor..
Sonunda..
Koyu renk oduncu gömleği, üzerinde uygun bir ceket, altında dar paça kot, düzgün taranmış
saçlar, kirli sakal, yakışıklı bir yüz..
Tüm bunların oluşturduğu organizma ebrunun masasına gitti, selamlaşıp gündeki teyzeler gibi
öpüştüler, sonra eleman masaya oturdu..daha oturur oturmaz heyecanlı heyecanlı bir şeyler
konuşmaya başladılar, ebru ellerini kollarını oynata oynata, bir yandan gülerek, elemansa, daha
sakin görünmekle beraber, o heyecanı paylaşan bir şekilde, sıcak bir gülümsemeyle konuşuyor,
arada uzanıp ebrunun koluna filan dokuyor, gülüşüyorlar..
Lan..nasıl sinir oldum bilseniz..niye sinir oldum ki?..
Ya aslında sinir oldum çünkü, eleman bir kere büyük aq..resmen büyük lan..bildiğin abi..en az 25
filan vardır, ebrunun bu yaştaki adamla işi ne? Zaten kendi de küçük kadın gibi olmuş aq..o
makyaj, kıyafet filan (e az önce güzel olmuş diyodun ya zerzevat?)..
http://fizy.com/#s/1ah2hy
Zaman sanki ağırlaşmış gibiydi..
Daha fazla izlememe gerek yoktu..yeterince gıcık olmuştum..hem zaten, ne sanmıştım ki? Ben
onu öyle gib gibi bırakıp kaltağın tekine giderken, o sonsuza kadar külkedisi modunda, ezik ve
ızdıraplı takılacak değildi ya? Eh işte..bulmuştu prensini belli ki..
Neden toparlanmasına, ayağa kalkmasına, hayatını yaşamasına bu kadar bozulmuştum ki? Öyle
yaralı ve incin mı kalmalıydı?