0
Koltuğumun etrafını saran tünel duvarları, ışık hüzmeleriyle sülfür sarısına boyanmıştı. Bügün kazdığım dikey delikten yukarı baktığımda ışık yok oluyordu. Yukarıda, çok değerli helyum-3, sıvı gümüş gibi parlıyordu ama ben gölgelere bakıyor, matkabımın sıcaklığına çekilerek karanlıkta kıvrılan çıngıraklı-yılanları arıyordum. Yılanlar tulumunuzu bile delebilirdi; koruyucu kabuğu aşar, sonra da bulabilecekleri en sıcak yere, genellikle karnınıza ulaşıp yumurtalarını bırakırlardı. Daha önce ısırılmıştım. Yaratığı hala rüyalarımda görüyordum; ham petrolden bir şerit gibi simsiyahtı.