0
dünyanın karanlık
ve derin boşluğunda
resimlerim birer acı ateş yakıyor gençliğimden
albümler feryadımla dolu
kireç kıyısında çırpınan böceklerden
yükselen buhar
ve akasya bitlerini süpüren yağmur
akıyor o kentin dar sokaklarında
yorgun ihtiyarların
merdiven silmekten elleri ağarmış kızlarını
ve kara boncuklar gibi gözleriyle çocukların
bahçelere sellerin taşıdığı
mil ve çakılla örtülmüş çillerini
ve nikotinve alkolle sararmış yüzlerini memurların
hatırlamak
kirli bir paçavra gibi
ateşten bir yumak gibi dolduruyor içimi
karanlık bir mahzenden kurtularak
uzaklara açılan
ufacık pencereler bulmalıydım dağ eteklerinde
bağırmak için; kalbimin karanlık olmadığını