1. 201.
    0
    ilkin elitizm ve bürokrasi üzerine söyledikleriyle dikkatimi çekmişti. hakim bürokratik yapının ve yapışkan beyaz türk dilinin deşifresi gibiydi yazdıkları... doğan medyasının çattığı korkunç dilin yapısını söküyor, öteki türkiye'nin mazlum dilini kolluyordu.

    yani biz böyle biliyorduk. taa ki son mesajlaşmamıza kadar.. gördük ki anadoludan geldim de üç beş ayda "kırkından sonra ittihatçılaşan türk aydını" kıvdıbına gelmiş. bana laf arasında "çocuklarına hangi isimleri vereceksin" dedi, ben de işte "allah verir de evladım olursa olursa ayşe, fatma, emine, hasan, hüseyin gibi isimler düşünüyorum" dedim.

    mösyö anadol, "bu isimlerle ben bu çocuğun amcası olmam... ne lan bunlar? divrikli köyü hane sayım sonuçları gibi... olmaz itaatsizim, bunlar köy kokuyor" dedi. ılgın, smirna, bükentay, gökselin, arya gibi isimler önerdi.

    bundan sonra benim için her söylediği elitizm ve kendisinin pejoratif batıcılığı ile maluldür... ciddiye almayın.
    ···
   tümünü göster