/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +1
    "Hayal"

    işte onu bekliyorum

    Akdeniz'in farklı bir havası var bugün. Hasret şarkılarını söylerken bülbüller, sabahın nemine doyuyor ciğerlerim. Fazla hüzünlü bu şarkı, yanına insanı bunaltan nemi de alıp dayanıyorlar göz kapaklarıma. Yosun tutmuş duvarları var sanki göz kapaklarımın ; ıslanan, çürüyen ama yıkılmayan duvarlar. Aralardan usulca girerek tekrar dolduruyorlar gözlerimi.
    Beklemekten yorulmuş artık gönlüm, karşı koyacak gücü yok. Kaybedilmiş bir savaşın mahcubiyeti anlaşılıyor pıt pıtlarında.
    Canı kalmamış hayatın. Benden daha yaşlı görünüyor rüzgarın her gece okşadığı otlar. Üzerinde oturduğum kayık pes etmiş, yana eğilmiş. Sanki yaşlanmayı reddederek kendini rastgele bir kara parçasına vurarak intihar etmiş.

    Kayık. Beraber açılmıştık yine böyle bir kayıkla ılık sulara. Birkaç koyu görmezden gelip açılabileceğimiz kadar açılalım demiş, arkamızdan küstürmüştük. Sayılı saatler içinde alacağımız özgürlük hevesini ilk durakta demirleyerek heba edemezdik.
    Belli ki üzerinde oturduğum, yosundan yeşillenmiş bu mavi kayık, kim bilir kaç kez taşımıştı gülen yüzleri. Bir saatte de sırdaş olmuştum ya ; kimi, neyi ve neden beklediğimi anlatmıştım okula ilk kez giden çocuk hevesiyle bir çırpıda. O da anlatırdı bana belki kaç kez taşıdığını mutluluğu. Ama korkmasın, kimseye anlatmam ben hatta onunla birlikte kimi beklediğimi de unutuveririm az sonra.
    Sahi kimi bekliyordum ya?
    Hayalimi bekliyordum, hala bekliyorum. Gelecek mi peki? Sanmam. Ama olsun, yarın yine beklerim bir sonraki gün de. Belki de gelmez. Gelmesin de. Korkuyorum, çekiniyorum.
    Gelmesin ama bekleyeyim ben her gün aynı saatte. Karamsarlığı kaldıramasın gözlerim, baksın bir yalvarışla emektar çakmağıma. Medet umsun yine ondan. Çakmak zorla da olsa görevini yapsın, dumanların arkasına saklanarak benim yerime de ağlasın gözlerim.
    Umutlanmadan duramıyor gönlüm. Küçük ayaklarının izlerini kuma batırarak gelsin karşıma dikilsin diye bekliyor. Ben beklemiyorum ama. Gelmeyeceğini bilerek bekliyorum her gün kızgın kumların arasında.
    Peki kim o? Neden inat ediyor da gelmiyor rüyalarıma. Yıkıyor heyecanlı gönlümün umutlarını.

    Ve işte, o geliyor.
    Yine rüyamdaki gibi küçük ayaklarının şeklini alıyor kumlar. Sarı bir gömlek var üzerinde yakaları açık. Teslim etmiş rüzgara sarı saçlarını. Ardından peri gibi iz bırakıyor, “Buradan geçtim” diye haykırıyor sanki. Dudağının kenarı hafifçe kalkmış, acı bir tebessümle süzüyor beni uzaktan ela gözleri. Yine yerinde duramıyor bak kalbim. Hayran oluverdi tekrardan!
    Geldi durdu bak karşımda. izmarit yere bırakıverdi kendini, bizi baş başa bırakmak istiyordu belli. Gözlerim ardına kadar açıldı. Üzerindeki buğuyu silmiş, dimdik bakıyor karşısındaki hayal ürününe. Ama ne yapsın? Acı tebessümü kovuyor, güzelce bakıyor şimdi gözleri. Gömleği savruluyor ardından, saçlarına eşlik ediyor. Ama birkaç yel meraklanıp gözlerinin önüne geçiveriyor. Yumuk yumuk ellerini kaldırıp geri gönderiyor onları.
    Ah, ne zarafet!

    Ama hayır! Lütfen!
    Kayboluyor yavaştan. Sarı gömleği, arkasındaki uçsuz bucaksız denizin rengini almaya başlıyor. Saçları göğe esinlenerek mavileşiyor. Ayakları iyice sararıp kumla aynı tonu tutturmaya çalışıyor. Fakat diğerlerine rağmen gözleri hala güzel güzel bakıyor inatla. Ve sonunda onlar da kayboluyor ardında bir dünya hüzün bırakarak.

    Aman ne hüsran!
    Kalbim dayanmıyor buna. Gözlerim önüne dumandan perde çekilsin istiyor, yalvarıyor çakmağa. Yerde hala sönmeyen izmariti görünce bu kadar kısa süren serabı aklıma kazımaya çalışıyor bir yandan. Daha şimdiden hasret kabuğu bağlayan gönlümün de ısrarı üzerine fazla dayanmıyor çakmak. Tekrar duman kaplıyor her yanımı.

    Evet, yine aşık oldum. Yarın da olacağım, ertesi gün de. Aşık olmalı insan. Sevmeli dünyayı.
    Gecenin bir vakti tüm kederini ciğerinde toplayıp, tiz çığlığıyla boşaltan baykuşa da aşık olabilirim, üst dallardan salınarak düşen nazlı selvi yaprağına da. Yavaşça yükselerek karanlığı yırtan güneşe de aşık olabilirim, toplaşıp sessizce ağlaşan bulutlara da.
    Aşk ruhumun içindedir. Aşkı bir kadınla aramda olacak kısa süreli ilişkiyle sınırlandırmam. Ama her sabah doğal, dürüst ve özgür biri belirir hayalimde.
    Uykularımı çalar, gecemi yıldız gibi aydınlatarak beni sersemletir. Beklerim her sabah uykularımı çalan güzelliği. Rastgele biriyle öldürmem aşkı kısacası.

    Gelmeyeceğini bilsem de yine beklerim
    Kaybolacağını bilse de yine hayran hayran bakar gözlerim.

    edit: beğenirseniz şukulayarak daha çok kişinin okumasına sebep olabilirsiniz. Saygılar.
    edit2:foto reel. boncuk koyu (Antalya çıralı)
    ···
   tümünü göster