+4
-5
Bütün herkesin okumasını istiyorum bunun kanıtı islam tarihinde ve kuran’da bol miktarda vardır. Bir önceki konuda kuran’da ki hatalı ayetlerin kanıtladığı bu gerçeğin şimdi diğer kanıtlarını görelim;
Kuran’ı muhafazid peygamber yazdı, çünkü vahiy olduğu iddia edilen metinleri yazan vahiy katiplerinden ikisi vahiylerin ilahi olmadığını farketti ve kaçıp dinden çıktılar. Elbette bu durum Kuran’ın ilahi olmaması bakımından çok düşündürücüdür, özellikle Osman’ın sütkardeşinin “Kuran’ın ilahi olmaması” iddiası kesin kanıt denebilir. Bununla birlikte yinede bu kişiler yalancı olabilirler. Bu iletinin konusu ise, muhafazid peygamberin bu kişilere karşı duyduğu insanca tepkileri Kuran’a yazmasıdır. Her iki mürted için de “Kabe’nin örtüsü altında bile olsa öldürülmesi” fetvası varken ilkinde kimi kimsesi olmayan (arkası, dayısı olmayan) ibni Hatal sorgusuz sualsiz katledilecek, ikincisinde, Osman’ın (konu dayısı) sütkardeşi olan Abdullah b.Sad b.Serh istemeye istemeye affedilecektir.
1-ibni Hatal: 42 vahiy katibi içinde dinden çıkan iki vahiy katibinden ilki olan ibni Hatal yeniden Hıristiyan oluyor, “muhafazid bir şey bilmez. Yalnız benim kendisine yazdığım şeyleri bilir” demeye başlıyor ve “mürted olduğu” gerekçesiyle hakkında katledilmesi fetvası çıkıyor. Çok geçmeden ibni Hatal yakalanarak katlediliyor, Hıristiyanlarca gömülüyor, ancak ertesi gün mezarının dışında bulunuyor, yine gömülüyor, yine dışarıda bulunuyor, bu şekilde başa çıkılamayınca ceset dışarıda bırakılıyor. Aşağıda konu ile ilgili bir hadis bulunmaktadır.
Ravi (r.a.): Enes b. Mâlik
Hadis: Rivâyete göre, şöyle demiştir: (Neccar oğullarından) Hiristiyan bir kişi vardı. Sonra müslüman olmuştu. Bakare ve Âl-i imrân (Sûrelerini) okumuştu. Nebî salla’llahu aleyhi ve sellem’e de vahiy kâtipliği yapmıştı. Bu adam sonra geri, Hiristiyanlığa döndü. (Ve kaçarak Hiristiyan câmiasına ihtihâk etti. Hiristiyanlar onu yüksek makamlara çıkardılar) Bu mürted: muhafazid bir şey bilmez. Yalnız benim kendisine yazdığım şeyleri bilir, demeğe başladı. Ve (aradan çok bir zaman geçmeden) Allah onu (kavmi içinde boynunu vurdurup) öldürdü. Hiristiyanlar defnettiler. Fakat sabah olunca gömüldüğü yer onu dışına atmıştı. Bunun üzerine Hiristiyanlar: bu muhafazid ile Ashâb’ın işidir. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu din kardeşimizin ölüsünden kefenini soydular ve onu (meydanda) bıraktılar, diye iftirâ ettiler. Ve derin bir çukur kazarak onun içine bıraktılar. Fakat sabah olunca gömüldüğü yerin onu (yine) dışına attığı görüldü. Hiristiyanlar yine: Bu, muhafazid ve Ashâb’ının işidir. Onların arasından çıkıp kaçtığı için bu din kardeşimizin ölüsünden kefenini soydular ve onu kabrin dışında bıraktılar, dediler. Ve bir yerde yine bir çukur kazdılar, güçleri yettiği derecede derinleştirdiler. Fakat sabah olunca o yerin onu dışına attığı görüldü. Bunun üzerine Hiristiyanlar bu işin kullar tarafından yapılmadığını anladılar. Ve onu açıkta bıraktılar. (Sahih-i Buhari Hadis No.: 1477)
2-Ebi Sarh: muhafazid peygamberin vahiy almadığını ileri süren ikinci vahiy katibi ise Abdullah b. Sad b. Ebi Serh’tir. Kimi kimsesi olmayan ibni Hatal’dan farklı olarak, bu kişi Osman’ın süt kardeşidir. Bu kuvvetli torpil Abdullah b. Sad b. Serh’in hayatını kurtaracaktır. Hatta, Osman’ın halifeliğinde valilik bile yapacaktır.
Ebi Sarh, muhafazid’in vahiylerini kaleme almış, Ku’ran katipliği yapmış ve daha sonrasında (esrarengiz bir şekilde) islam’i terketmiştir. Ebi Sarh ayrıca Hz. Osman’in süt kardeşi ve halasının oğludur. Ebi Sarh islam’i terkettikten sonra tıpkı diğerleri gibi öldürülmemek için kaçar ve halasının oğlu, süt kardeşi Hz. Osman’a sığınır. Peki Ebi Sarh’in bir anda kaçmasına neden olan olay neydi? Koskoca Allah’in sözlerini kaleme alma mevkisine sahip bir adam, peygamberin sözlerini Kuran’a aktarma şerefine ermiş bir insan deli mı bir anda tüm bunları reddedip neden kaçsın?
Nedeni ise şudur; Ebi Sarh Kuran katipliği yaptığı için muhtemelen zamanın eğitimli kişilerinden biri idi. Ebi Sarh, muhafazid’ın en uzun süreli ve en tecrübeli katiplerinden biri olduğu için vahiy anlarında muhafazid’e indirilen ayetlerin yazılış şekli hakkında muhafazid’e tavsiyelerde bulunuyordu. muhafazid’de çoğu zaman Ebi sarh’in tavsiyelerini onaylıyor ve akabinde Kuran muhafazid’in değil, Ebi sarh’in dile getirdiği şekilde yazılıyordu. işte kanıt;
“ibn-u Ebi Sarh diyor ki: “Eğer muhafazid’e vahyolunuyorsa bana da vahyolunuyor. Eğer Allah indiriyorsa ben de onun indirdiğinin mislini indiririm. (ibn Kesir, Tefsir, Sabuni muhtasarı, I/600)
Ebi Sarh, iste bu yüzden muhafazid’in uydurukçu olduğunu anlamış ve derhal islam’i terkederek Osman’in yanına sığınmıştır. Olayı duyan muhafazid ateş püskürüyordu. Ardından hemen bu olay hakkında ayetler inmeye başlamıştı;
En’am-93 “Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da kendisine karşı bir şey vahy edilmemişken “bana da vahyolundu” diyenden ve “ben de Allah’ın indirdiği gibi indireceğim” diyenden daha zalim kim olabilir?”
muhafazid bu olaydan sonra yine her zaman olduğu gibi insanları cehennem azabı ile korkutmaya çalışmıştır.
Nahl-106 “Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır. “
Yani üstteki ayette muhafazid’in anlatmaya çalıştığı şudur; Sakın ola ki Ebi sarh hakkında çıkan dedikodulara inanmayın. inananlar için “Allah katından bir gazap vardır, büyük azab da onlar içindir.” Bu olay hakkında dedikodular hızla yayılıyor ve muhafazid’in güvenirliliğini sarsılıyordu. muhafazid olayı örtbas edebilmek ve kendisi hakkında çıkan dedikodulara ve kişilerin kafalarındaki soru işaretlerine son verebilmek için şu ayeti indirmiştir;
Nahl-110 “Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. “
muhafazid böylelikle peygamberliği hakkında şüpheye düşen müslümanlarının gönüllerine su serpiyordu. Tabi “şeytan ayetleri” olayında da olduğu gibi muhafazid’in her zaman imdadına yetişen şeytan, suçu üstleniyor ve Ebi Sarh’i yoldan çıkarttığını itiraf ediyordu;
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: ” Sa’d Ibni Ebi s-Sarh Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e katiplik yapiyordu. Seytan ayagini kaydirdi; adam irtidad ederek kafirlere sigindi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih gunu, onun oldurulmesini emretti. Ancak, Hz. Osman (radiyallahu anh) onu himayesi altina aldi. Resulullah da bu himayeyi tanidi.”
Ebi Sarh Mekke’de muhafazid hakkında beyanatlarda bulunuyor kişilere Kuran ayetlerinin Allah tarafından değil, muhafazid tarafından uydurulduğunu söylüyordu. Artık Ebi Sarh ölmeden muhafazid’e rahat uyku yoktu. Daha sonra Ebi Sarh, muhafazid’in eline düşmüştür. muhafazid Mekkelilere teslim oldukları halde kimseyi öldürmeyeceğine dair söz vermişti. Buna rağmen Ebi Sarh’in kellesi için buyrukta bulunmuştur.
Bunu duyan Ebi Sarh’in süt kardeşi Hz.Osman; Ortalık durulunca Nebi’nin huzuruna getirdi, affedilmesini istedi, Biat’ının kabulü için yalvardı. Bu rica üç kez tekrarlandıktan sonra ancak Rasulullah(sav) ibn Ebi’s-Sarh’ın biatını kabul etti. Onlar gittikten sonra Ashabına dönerek: “Biat etmeden evvel içinizden bu adamı katledecek doğru biri çıkmadı mı? Diye sordu. Onlar da: “Biz işaretinizi bekliyorduk” cevabını verdiler. Bunun üzerine Rasulullah(sav): “Bir Peygamber ima ile adam öldürtmez, açık konuşur.” ( ibn-i Sa’d, E.Davut, Nesei, Hakim, ibn-i Hişam, ibn-i Hacer)
muhafazid yukarıdaki hadiste “Bir Peygamber ima ile adam öldürtmez, açık konuşur.” diyerek kendisinin ne derece tehlikeli narsisist mafya babası olduğunu gözler önüne sermektedir. muhafazid madem açık konuşmayı sever, o halde neden Osman’in önünde Ebi sarh’in öldürülmesini emretmedi? Neden Osman yanından çıkıp gittikten sonra çapulcularına konuştu?
Osman, süt kardeşi Sarh’in affedilmesi için muhafazid’e yalvarmıştır. muhafazid iki arada bir derede kalmıştır. istemeyerekte olsa Osman’in sefaatını kabul etmek zorunda kalmıştır. Fakat her ne kadarda zoraki kabul etse de, yüzündeki rahatsızlığını tetikçilerine fark ettirmeye çalışmış ve yanında bulunan müslümanların Ebi sarh’i oracıkta katletmelerini istemiştir. Bunuda başaramayan muhafazid daha sonra müridlerine şu şekilde sert çıkışmıştır
“Benim o şahsı bağışlamaktan imtina ettiğimi gördüğünüz zaman neden onu öldürmediniz?” (el-isabe, c. 2, s. 38.)
Aynı olay, biraz farklı bir şekilde şu kaynakta da mevcut; “Icinizde, elimi bey’at icin vermekten imtina ettigimi gorunce kalkip oldurecek akli basinda bir adam yok muydu?” [Ebu Davud, Cihad 127, (2683); Nesai, Tahrimu’d-Dem 14, (7,105,106).]
Görüldüğü gibi muhafazid peygamber’in davranışları, düşünceleri, yargıları tamamen etki, tepki kurallarına uygun biçimde oluşuyordu ve doğal olarak Kuran’a bu şekliyle yansıyordu. Özellikle Abdullah b.Sad b.Serh’in olayında asla affetmek istememesine rağmen Osman’ın hatırını kıramayışı, bu kişiyi affedebilmek için Kuran’a ayet ekleyişi açıkça bellidir.