-
1.
+1Rian’a vardığımda yine bir ara sokakta geldim. Herhalde anlıyor beni. Ne bileyim Ejderha Diyarı’nda direk karşılarında beliriyordum, Ork Diyarı’nda da aynı mevzu. Ama burada kimsenin beni görmediği yerlerde ortaya çıkıyorum. inşallah şansa falan değildir de ayarlıdır bunlar. Yine meydana doğru ilerledim. Birinin elimi omuzumda hissettim. Arkamı döndüm ve karşımda gardiyanlar vardı:Tümünü Göster
Gardiyan-“Sen buralardan değilsin. Giriş belgeni göster.” Hasgibtir. Daha maceram yeni başladı amk.
b-“Ben Ourun köyünden geliyorum. (Kitap saolsun) Miras Styla için adak almaya geldim. Yoksa adağıma mı engel olacaksınız?” Biraz tedirgin oldular.
Gardiyan-“Hayır tabiki. Engel olmak istemeyiz ama yine de belgenizi görmek zorundayız.” Belge konusunda ne ısrar ettiler amk. Bahane düşün düşün…
b-“Bir dakika. Belgem burada bir yerde olmalı.” Elimi ceblerime attım ve arıyormuş gibi yapıyorum. O arada gözlerimi kapattım ve kaçış yolları düşünüyorum. Tam kaçmaya yeltenecekken birden herkes diz çökmeye başladı. Diz çökmek mi? içgüdüm yanılıyor galiba. Gözlerimi açtığımda herkes diz çöküyordu. Ben de mi çöksem acaba? Ama şimdi kıyafetler var üzerimde. Bana ait değil. Çöksem mi çökmesem mi? Sonunda çökmeye karar verdim. Kellemden olmayayım boşuna. Hani şu ortaçağlarda 4 kişinin sırtında taşıdığı arabalar olur ya. Ha işte ondan. Araba bize doğru yöneldi. Tam önümüzde durdu. Ben hala duruşumu bozmuyorum. Bozamam da. içgüdüm izin vermiyor. Veya çok gerginim. Arabadan biri indi. Ayaklarını görebiliyorum. Bir kadın ayağı bu. Kafamı kaldırmadım. Bana bir ses geldi:
“Kalk diyar gezgini. Senin bu diyarda diz çökmene gerek yok.” Ne? Bana mı dedi? Sesi hani şu filmlerde rahibeler olur ya ince ama güzel sesleri olur. Hah. Tam o sesi çıkarıyor işte. Benim çenemin altına dokundu ve kendine doğru çekti. Ben de ayağa kalktım mecburen. Kapşonumu açtı.
“Demek bir insansın. Sizin ırkınızı binlerce yıl önce bulmuştum. Güzel günlerdi.” Yüzünü görünce bir şeyler anımsadım ama aklıma kim olduğu gelmedi.
b-“Siz kimsiniz?”Gardiyan ayağa fırladı ve bıçağı boğazıma dayadı:
Gardiyan-“Bu ne saygısızlık. Demek bize yalan söylüyordun. Tanrıçam. Bu pisliğin sizi kirletmesine izin vermeyin. Bırakın onu idam edeyim.”
“Ben size ne zaman tanımadığınız kişileri idam edin diye öğüt verdim? O bir gezgin. Benim gibi.”
b-“Kim Styla mısın?” bıçağı boğazıma iyice yaklaştırınca gözlerimi kapadım ve zayıf noktasını bulup hafifçe vurdum. Zaten o da orada kıvranmaya başladı. Ama kimse yerinden kımıldamıyor. “Bağışlayın. Böyle bir şey yapmak istemezdim ama beni o zorladı.”
“Her koyun kendi bacağından asılır Bir Bine. Seni sıkıştırdı. Sen de karşılık verdin. istersen içgüdünü kullanıp öldürebilirdin ama yapmadın. Ben Kim Styla değilim. O benim kız kardeşimdi. Uzun süredir bulamadım kendisini. Ben Miras Styla.” Miras mı? Ama nasıl?
b-“Bir dakika bir dakika. Şimdi sizin ülkede 2 tane mi gezgin var?”
Miras-“Bu bize verilmiş en büyük lütuftur. Kardeşim eğer yanlış yola düşmeseydi onunla bu evrendeki sorunları çözdüğümüz gibi diğer evrendeki sorunları da çözebilirdik. Şimdi bunu burada konuşmayalım. Tapınağıma gidelim. Orada konuşmamıza devam edelim.” Dedi ve arabaya (araba diyorum ona ne deniyor bilmiyorum. internetten de baktım lakin bulamadım.) bindik. Arabayı kaldırdılar ve yürümeye başladılar.
başlık yok! burası bom boş!