Zamanında bir darbukacı varmış
Bu darbukacı ağrı dağının etklerinde yaşarmış
Bu darbukacının şarkıları o kadar güzelmiş ki
insanlar hep onu dinlemek istermiş
Ama yaşlılığına doğru darbukacının karısı ölmüş oğlu uzak diyarlara gitmiş sonra uyuyamamaya başlamış
Darbukacının şarkıları değimiş
Garip bir şekilde tüm köy uyuyamamaya başlamış
Köy doktorları bunun bir hastalık olduğunu düşünüp araştırma yapmışlar
Ne kadar gaz maskeleriyle dolaşsalar bile onlarda günde en fazla 3 saat uyumaya başlamış
Tüm köy ölü gibi tüm köy yorgun
O kafayla darbukacıyı çok ses yapıp başlarını ağrıtmasını sebep göstererek kövden kovmuşlar
Darbukacı dağın daha üst taraflarına çıkmış
Bir mevsim sonra
Köyde grip virüsü ortaya çıkmış
Bu durumla padişah falan ilgilenmiş ama
Virüs temizlenememekten öte bulunamamış bile
Bu sırada taktan bir mağarada aynı durumda olan darbukacı
Rüyasında bir ritim duymuş
Ve ona çal denmiş rüyasında
Çal ki herkes duysun
Garip bir şekilde uyuduğu süre 3 saat olmasına ramen
Rüyasından çıkan notalar günler sürecek uzunluktaymış
Darbukacı bir kısmını çalmış
Rüyasında herkes duysun dediklerini görmüş
Hemen bir mızrak alıp
Köyden deve çalmıl
Devenin derisinden devasa bir darbuka yapmış
Başlamış çalmaya
Saatlerce çalmış
Köylüler ilk başta anlamamış
Darbukacı tam uykuya yeni düşücekken sesler duymuş
Sakın durma
Çalmaya devam etmiş
Neredeyse tüm Iğdır duymuş
insanlar uyuyamaz iş yapamaz hale gelmişler
Neden olduğu bilinmeyen bi şekilde kolları kanıyor
Çok yorgun düşüyorlarmış
Aynı zamanda yaz vakti olmasına ramen onlara çok soğuk geliyormuş
Günlerce çalan darbukacı
En sonunda ölmüş
Birkaç hafta sonra kervandan dönen oğlu
Önce babasını
Sonra köyünü tamamen ölü görmüş
Rivayetlere göre oğlunun da darbukacı olduğu
Ve insanların aklından çıkmayan şarkılar yaptığı söylenir.