-
1.
04. BölümTümünü Göster
Ertesi gün sabah uyandığımda malzeme kontrolü yapmak için mutfağa girdim. Tabiki de mutfak o kadar derli toplu ve temiz ki yerde duran kirli çatal ayağıma battı. Çığlığımı duyan Ali yanıma geldi.
Ben (B) Ali (A)
B: Ali.
A: Sana da günaydın Murat.
B: Mutfağı temizleme sırası sende değil miydi abicim?
A: Evet bendeydi.
B: Bu çatal ne lan?
A: Abi onu unutmuşum.
B: Muslukların içini de mi temizlemeyi unuttun? Masayı toplamayı da mı unuttun? Yerde olmayan çatalları kaşıkları da mı yıkamayı unuttun?
A: Abi dün kafam yerinde değildi ya.
B: Noldu sevgilin mi terk etti Ali?
A: Ya abi uykusuzluğuma ver.
B: Neyse boşu boşuna gerilmeye gerek yok. Gel buzdolabına bakalım.
Buzdolabının hali tabiki de içler acısıydı.
B: Ali bu yemek yenir mi lan?
A: Niye yenmesin abicim?
B: Oğlum peynirin üstünde yeşil yeşil şeyler var lan.
A: Abicim Avrupa’da insanlar peynirin küflenmişine para ödüyolar bak bizde bedavası var.
B: Başlatma lan bedavasından! Avrupa’da mı yaşıyoruz lan biz dangalak?
A: Abi sen bu kıza şık yemek yapmayacan mı?
B: Evet.
A: E o zaman böyle garip şeylere alışman lazım. Ben Avrupa’ya gittim. En şık restoranda bile küflü peynir veriyorlar.
B: Küflü peynir yedirmiycem kıza!
A: Iyi abi. Sen bilirsin. Ne yediricen peki? Menemen deme.
B: Yok lan ne menemeni? Güzel bir salata ve etten zarar çıkmaz.
A: Oğlum et çok pahalı lan sakın yapma öyle birşey.
B: Doğru söylüyorsun. En iyisi makarna yapalım. Ondan zarar gelmez. Şöyle kremalı falan birşeyler yapalım.
A: Çok kalorili lan kız yemez onu.
B: Hasgibtir o da var. Ne yedirecez lan bu kıza o zaman?
A: Gel biz en iyisi markete gidelim. Orada kararlaştırırız.
B: Hadi gel. Ama önce şu mutfağı temizleyelim.
Yaklaşık 2 saatimizi mutfağı temizlemekle geçirdik. Bir yığın dolusu çöp ve toz çıktı. Hepsinden kurtulduk ve marketten alışverişimizi yaptık. Kıza köfte yapmaktan başka çarem kalmamıştı artık. Köfte çok basit kalırdı ama önemli olsn yemek değil, yemeğin nasıl sunulduğudur. Böyle şıkır şıkır bir salata yapıp, domates biber doğrarsam ve iki de mum yakarsam, romantik müzik koyarsam bu iş tamamdır.
Alışverişi yapıp eve geldikten sonra Ali’ye etrafı toplama ve temizleme görevi verdim ve kendimi mutfağa kapattım. Tabi nasıl ızgarada pişireceğimi bilmediğim için fırına attım köfteyi. Salatayı doğrarken canım çıktı. Ama eninde sonunda başardım ve toplamda 4 saatlik uğraş sonucu başardım ve nihayet yemek hazırdı. Ali de etrafı toparlayıp temizlemiş. Nihayet ortam hazırdı. Herşeyin mükemmel gitmesi beni korkutuyordu açıkçası ama yinede heyecanlıydım. Ali’yi bir süreliğine gönderdim.
Saat 7’yi vurdu ve kapı çaldı. Gelen Elif’ti. Üstümü başımı düzeltip açtım kapıyı. Evde romantik ortamı hazırlamıştım. Ona aldığım güzel şaraptan ikram ettim ve bir süre sohbet edip yemek masasına geçtik.
Ben (B) Elif (E)
E: Vaay. Sen harbiden yemek yapabiliyormuşsun.
B: Ben aslında çok seçkin yemekler yapan birisiyim, özellikle Fransız mutfağı benim favorimdir.
E: Aaa gerçekten mi? Benim de öyle.
B: Tabii. Mesela bofer borginor en sevdiğim Fransız yemeğidir.
E: Bofer borginor mu? Boeuf bourguignon olmasın o.
B: Evet işte ondan.
E: Benim de en sevdiğim yemek o dur.
Gecenin ilerleyen saatlerinde...
E: Antik Yunan edebiyatı benim favorilerimdendir. Özellikle Homeros’un Ilyada ve Odysseia destanı benim favorim.
B: Aynen evet. Ama ben daha çok Ingiliz edebiyatı seviyorum. Yunan edebiyatı nasıl desem... monoton geliyor bana.
E: Monoton?
B: Evet. Yani Şekspir varken Homeros’u ne yapayım ben? Mesela Olmak ya da Olmamak, en sevdiğim eseridir.
E: Şekspir’i ben de seviyorum canım. Romeo ve Juliet en sevdiğim kitabıdır.
B: Romeo ve Juliet. Bayılırım. Başyapıt. Ayı Romeo gül gibi Juliet’i harcadı yaa. En çok ona yanarım.
E: Sen öyle mi düşünüyosun?
B: Tabi yani evlenip çok mutlu olabilirlerdi.
E: Evet.
Gece boyunca böyle devam ettik işte. Ulan bendeki aklı gibeyim, kıza entelektüel gözükücem diye edebiyattan açtım konuyu kız edebiyat profesörü çıktı başımıza. Hata bende. Neyse gece boyunca böyle sohbet ettik sonra da kompozisyonu yazmak için bilgisayar başına geçtik. Kompozisyon üzerinde çalışırken sürekli kızla bakışıp durduk.
En sonunda artık şarapları içe içe kafa gitmeye başladı yavaş yavaş. Tabi içtikçe içimdeki heyecanlı taraf da yok olup daha sakin ve cesaretli birisine dönüşüyordum. En son Elif’e onu sevdiğimi söylemeye karar verdim.
Ben (B) Elif (E)
B: Elif sana birşey itiraf etmek istiyorum.
E: Tabi olur.
B: Ama kızmayacaksın.
E: Elimden geleni yaparım.
B: Elif ben seni seviyorum.
başlık yok! burası bom boş!