/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3
    Bir Bine (Kim Styla'nın ölümünden 25 yıl sonra)

    Her ne kadar ölümsüz olsam da yeni doğan gezgini bir bulamadım. 25 yılda en az işe yarayan ölümsüz benim herhalde. Acaba diğer diyarlar ne alemde? En son Rian’da bir enkaz kalmıştı, Ork diyarında değişiklik yoktu da asıl merak ettiğim yer Ejderha Diyarı. Luka, Linonia, Charizard ve Alduin’i de merak ediyorum. Alduin muhtemelen uyuyordur da diğerleri neler yapıyor acaba? Luka beni bekliyor mudur hala? Bu düşüncelerden Huriye’nin aşağı kattan bağırmasıyla sıyrıldım.

    Huriye-“Rıfat, Halis, Bir Bine. Yemek hazır aşağı gelin.” Evet. Evde hizmetçimiz yok. ikimiz de babamızın işini miras aldık. Süleyman tam olarak babam sayılmaz ama onu öyle görüyorum. Halis Bey (Unutanlar için Halis Bey Huriye’nin babası) tüm işi resmen kızının üzerine atıp tatile çıktı. Dünyayı dolaşmakla meşgul. Kaypak da… Ahh. Hala kaypak diyorum. Çünkü hala bana söver. Hatta yaşlandıkça biraz daha kötüleşti gibi. Önceden nedenli küfür ederdi şimdi nedensiz ediyor. Aşağıya indim. Herkes sofraya oturmuş ve yemeğe başlamış. Aslında yemek yememe gerek yok. Ölümsüzlüğümden dolayı açlık veya tokluk hissetmiyorum. Ama çocukların yanında yemek yemem lazım. Ölümsüzlüğümden haberleri yok. Tek sorun yaşlanmamam. Gözlerine çarpıyor biliyorum. Hissedebiliyorum. Merak ediyorlar. Ama söylememek en iyisi. Ha bir detay daha var. Kaypak babasının dükkanını aldı. Ben de kaypağın. Yani çalıştığım kumarhane artık bana ait. Ciddi ciddi 30. yaş günümde hediye olarak kumarhaneyi benim üzerime yaptı. Tabi arkasından bir yığın tehdit ile. “Hele bir o kumarhane batsın zütünüdeki deriyi don yapar giyerim. Bütün gün gibimi zütünde hissedersin.” Anladınız mı? Gittikçe kötüleşiyor lafları. Çok düşünceye dalmaya başladım. Bu sefer de Rıfat kurtardı beni:

    Rıfat-“Anne. Bugün veli toplantısı var. Vaktin var mı?”

    Huriye-“Bugün önemli bir toplantım var. Babanızın işi yoktur. O gitsin.” Tam tamam demeye yeltendim ki:

    Rıfat-“Babam olmaz. Hep sen gidiyordun. Şimdi babam giderse yanlış anlarlar. Babam çok genç gözüküyor.” Sustum amk. Ne konuşacağım. Kaldım öyle salak gibi. Haklı çocuk. Huriye’nin yanında jigolo gibi gözüküyorum. Ya da serveti için evlenmiş gibi duruyorum.

    Huriye-“Bir şey olmaz. Hem babanın hastalığından haberleri var zaten değil mi? Baban yaşlı. Sadece öyle gözükmüyor.”

    Rıfat-“Tamam anne. Senden de bir şey istenmiyor.”

    b-“Bak hele bak. Beni beğenmiyor. Bugün geleceğim. Umarım derslerin iyidir.”

    Rıfat-“Derslerimde sıkıntı yok. Sen gidince anneme dedikleri gibi çocuğunuz çok zeki, dersleri hep iyi diyecekler. Yani değişen bir şey yok.”

    b-“Gidince göreceğiz bakalım. Halis, senin derslerin nasıl?” Yeni uyanmanın verdiği yorgunlukla her zamanki gibi başa çıkamıyordu. Benim sesimle biraz irkildi de gözlerini açabildi. Bıraksak daha uyur.

    Halis-“iyi derslerim. Sorun yok.” Hmm. Kısa cevap. Gözlerini de arada benden kaçırıyor. Şu içgüdüyü kapatabilsem güzel olurdu. Saf baba olmak vardı bee.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster