Sabah ofisime geldiğimde masamın üzerinde birçok evrak olduğunu fark ettim hemen iş arkadaşım ertana ne lan bu dalyannan diye bir soru yönelttim ertan dalyannan lafından sonra gururlanmış bir şekilde patron sana çok önemli bir görev vermiş seni bekliyor diye yüksek sesle konuştu hemen çekmecemi açıp içerdeki papyonu tshirtümün üstüne taktım ve patronun odasına bir beta edasıyla gittim her betanın yaptığı gibi elim birbirine yapışmış bir köle edasıyla patronun odasına girdim ve titreyerek bana görev vermişsiniz sayın patron diye söyledim patron benim geldiğimi 5 dk sonra fark etmiş olacak ki ne işin var diye bir soru daha yöneltti bende aynı şekilde durumu izah ettim titreme hala vardı patron beni iki dakika süzdükten sonra sana çok önemli bir görev vereceğim dedi sesi yüksek ve kendinden emin çıkıyordu hemen sözlerini devam ettirdi sana verdiğim evrakların fotokopilerini çıkart bu görev benim için hem büyük hem onur vericiydi titrememi yenerek bu benim için bir gururdur efendim dedim titrememi yenmiştim ama gözümden akan yaşı dinderemiyordum patron eğer o fotokopiler adam akıllı çıkmazsa seni öldürürüm diye sert yaptı çekmecedeki silahı çıkarttı ve alnımın akından vurdu çok şaşırmıştım neden böyle yapmıştı neden öldürmüştü beni ve o önemli dersi verdi testi testi yolunda kırılır
eğer ben işi batırdıktan sonra öldürseydi bir işe yaramayacaktı ben işi batırmadan beni öldürmesi en doğrusuydu yani damla birike birike denizi oluşturur