/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +4
    epey bir zaman önce haznedar'dan bakırköy'e taksi ile gidiyorum. trafik sıkışık, hava sıcak ve maalesef bizim ufak tefek taksici geyiği harlandırıp, araba içinde sıcaklığı kaynama seviyesine çekme niyetinde. yolculuk bu minvalde gayet sıkıcı giderken, çalışlar caddesinde yan yoldan çıkan araç ile bizim taksi kafa kafaya geldi. iki sürücü arasında sen geçeceksin- ben geçeceğim gerginliği yaşanmaya başladı epey bir atışmadan sonra uzlaşma sağlandı ve hareket etmek üzereyken, bizim taksici cdıbını kapatırken bana dönüp anasını gibtiğimin çocuğuna baksana yol sanki onun dedi. dedi ama yine maalesef kendi camı daha tam kapanmadığı için tartıştığı arabadaki adam onu duydu.

    adam el frenini çekip aşağı indi. ama lafı gelişi indi diye kısa kesiyorum. çünkü adamın arabadan çıkması 10 dakika sürdü. adam çık çık bitmiyor. her iki ayağını yere bastığında, kullandığı araç yerden en az bir metre havaya yükseldi. bizim taksiye doğru yürümeye başladığında, önce güneşle bağlantımız tamamen kesilip arabanın içi karardı. ardından gök gürültüsü gibi bir sesle; sen kimin anasına hrörrröörrrrrrrrr lan diye gürledi ki, caddedeki tüm ağaçların yaprakları döküldü. tüm gürültüler kesildi, kuşların kanat sesleri duyuldu. taksici önce cevap vermek için camı indirdi ama yaklaşan şeyi görünce umutsuzluk içinde camı kapatmaya çalıştı. abi geldi ve gayet sakin adamın kapatmaya çalıştığı camın arasına ellerini koydu (ki, 'el' kelimesinin çoğulu durumu tam anlatmaz, daha çok pençeleri demek uygun düşer) ve aşağı doğru bastırarak şahinin cdıbını indirdi.

    grömff grömff sesleri ile camdan taksiciyi epey hırpaladıktan sonra, sinirini alamadı ve taksiciyi camdan dışarı çekmeye başladı. neşyınıl seyreden bir insan olarak ayı saldırısı karşısında ne yapılacağını bildiğimden, torpido ile koltuk arasındaki muhteşem boşluğa çöktüm ve değişik sesler çıkartarak ( abi öyle demedi yağnış anladın, ananıza demedi. lütfen şiddet çözüm değil elbet. vb. gibi) dikkati başka yöne çekmeye çalışıyorum. fakat adam taksiciyi yarı beline kadar camdan çekti. taksicinin umutsuzca bana bir bakışı var ki, yarı beli camdan çıkarken kalp dayanmaz.

    dedim ki kendi kendime ; oğlum insan bir kere ölür böyle bir onursuzluğa dayanılmaz. zor durumdaki insanı kurtarmak senin insani görevin. her insanın yapacağı gibi yan kapıyı açtım ve ayıya beyzbol sopası ile dan diye.. yok be atıyorum. mal gibi bir şey yaptım. taksicinin ayaklarına sarılıp yarısı dışarıdaki taksiciyi içeri çekmeye çalıştım. niye bunu yaptığımı bilmiyorum ama taksici ikimizin arasında gidip geliyor ve hayatımda bir insanın yüzünde gördüğüm en tuhaf ifade ile dehşet dakikaları geçiriyordu. ayı en son vhööörrrrrrrrfff diye çekti aldı taksiciyi. taksiciden bana kalan şey ise, tek ayakkabısı oldu.
    ön kapıdan inip olay yerine vardığımda, taksici kayıptı. yardıma gelen esnaf ve ben kahramanca mücadele edip adamın elinden/altından taksiciyi kurtardık. epey bir karışıklıktan sonra taksiciyi ve adamı arabasına bindirdik. taksici yediği dayağın etkisi ile önce bir geri vitese takıp arkadaki arabaya çarptı. sonra tekrar ön koltukta oturan benim yardımımla arabayı öne hareket ettirdik. taksici biraz gidince kendine geldi ve vay dıbına koyduğum ayısı dedi. cam açıktı ve panikle adamın arabası yakınlarda mı diye gözle sağa sola baktım. neyse adam gitmişti.

    taksici tamamen susmuştu. diğer tarafını göremiyordum ama benim tarafımdaki yanağında ve elmacık kemiğinde kızarıklıklar vardı. bakmamaya çalışsam da, gözucu ile takip edebildiğim kadarı ile bu kızarıklıklar pinokyonun burnu gibi bakırköy'e yaklaştığımız her dakika büyüyor ve şişiyordu. bakırköy'de parayı vermek için döndüğümde gerçek vahameti gördüm. adam çok fena hasarlıydı. 10 liranın üstünü almadım, trafikte kimseye dayılık yapmayacağıma kendi kendime yeminler ederek denize doğru, aşağıya sallandım..
    ···
   tümünü göster