Dizlerinin üzerine çökmüş, arkası bana dönüktü. O kadar acınası görünüyordu ki bir an için onu öldürmekten vazgeçebilirdim. Ama bu sefer merhamet yok.! Bu sefer affetmek yok.! Hepsi yaptıklarının bedelini ödeyecek. içimde ki kin ve nefret, intikam kusacak.
- B-beni öldürecek misin ?
Sesi korkudan titriyor ve kekeliyordu. Sigaramdan bir duman daha çekip, gülümseyerek cevapladım.
- Evet
Hollywood filmlerinde ki katil ve kurban arasında ki klişe diyalog sahnelerinden nefret ettiğim için, hiç uzatmadan kafa tasını parçalamaya karar verdim. O hala yalvarmaya devam ediyordu ve bu sinir bozucuydu. Telefonumu çıkardım, kulaklığımı takıp Rammstein-Du Hast şarkısınî açtım. bu şarkıya bayılırım, bir süre şarkıyı dinledikten sonra elimde ki çivili sopayı bütün gücümle kafasına vurdum tiz bir çığlık attı. Çiviler kafatasını delmiş ve acıdan tüm vücudu titremeye başlamıştı. Sırtına ayağımla bastırdım, vücudunu öne doğru ittirip olanca gücümle sopayı çektim. Yüzünün üzerine düştü. Çivilerin deldiği kısımlardan kanlar akıyordu. Bir süre hareketsiz kaldı elleri arkadan bağlıydı ve bir süre sonra kendisini ayaklarıyla ileri ittirerek yüzünün üzerinde sürünmeye başladı. Aptal solucan aklınca benden kaçabileceğini düşünüyordu. Ne kadar boş bir çaba diye düşündüm. Sopanın ucunda ki çivileri yere sürterek yanında yavaş yavaş yürümeye başladım. Bunu daha fazla uzatmanın yersiz olduğuna, işini hemen bitirmem gerektiğine karar verdim. Yanına çömeldim, yanan sigaramı elinin üzerinde söndürdükten sonra onu sırtının üzerine döndürdüm, hareket etmemesi için bir ayağımı göğsüne bastırıyordum. Kafasının arkasından akan kanlar, sarımtırak toprağı kızıla boyamıştı.
Dudakları kıpırdıyor, bir şeyler söylüyordu fakat kulaklığımdan beynime dolan şarkının sesi onu duymama engel oluyordu. Böylesi daha iyiydi, hem bu parça soğukkanlılığımı da iki katına çıkarıyordu. Yerde yatan adama bir süre baktıktan sonra sopayı havaya kaldırdım ve hızla yüzünün ortasına vurdum. Tekrar vurmak için sopayı yukarı doğru çektim, fakat çiviler yüz kemiklerine saplandığı için kafası havaya kalktı. Bir kaç denemeden sonra yüzüne saplanan çivileri çıkardım. Yüzünün her yerinden kanlar akıyordu, çivilerden birisi gözüne denk gelmiş olacak ki sağ gözünden yukarı doğru ince bir şekilde kan fışkırıyordu. Şimdi yerde yılan gibi kıvranmaya başlamıştı. Ağzından akan köpükler çenesinden aşağıya süzülüyordu ve hala yaşıyordu.

-Kalsın bu burda belki devam ederim-