0
ben muhittine üzülüyorum. ben genel olarak üzülüyorum zaten. günlük hayatımda beni iyi giyinen, güzel sevgilisiyle dolaşan, özgüven dolu, fırlama, biraz da liseli gibi görebilirsiniz. göründüğüm gibi değilim ama yaşamak için bazı kalıplara sığmak, ya da başkalarının giremeyeceği kalıplar oluşturmak zorundasın. insanların seni tanıyacağı bi kimliğin olmalı. sana seslenirler. görünce tanırlar. ama gerçek sen kafanın içindedir. orda ne olduğunu kimse bilemez. ben bilirim senin kafandakileri. hislerini bilirim. okumuş yazmış adamlar da bilirler. ya da bildiklerini sanırlar. aslında asla tam olarak bilemezler. çünkü kavramlar da senin özgürlüğünü kısıtlar. düşündüğün ya da hissettiğin şeye bir ad verdiğin anda o adın sözlük anlamındadır her şey. bişeyler hissedersin, bunun tarifine üzüntü dersin. sana öyle anlatmışlardır. üzüldüm dersin, insanlar kendileri için üzüntü neyse onu anlar. onlara öyle öğretilmiştir. ama senin hissettiğin onun anladığından farklıdır. çünkü onun hissettiği senin hissettiğinden farklıdır. işte bu yüzden insan kendini ifade edemez, bu yüzden birini asla tam olarak tanıyamazsın. sadece hakkında fikir sahibi olabilirsin.