0
devlet yapısı ve ordu [değiştir]
anadolu selçuklularında devlet toprakları hanedanın ortak mülküydü. sultan ülke topraklarını oğulları arasında paylaştırıyordu ve şehzadeler yönetimleri altındaki bölgelerde yarı bağımsız hareket ediyorlardı. bu, anadolu selçuklu devleti’ndeki taht kavgalarının ve şehzadelerin ayaklanmalarının önemli nedenlerinden biriydi. i. gıyaseddin keyhüsrev bu geleneğe son verdi ve merkezi yapıyı güçlendirdi. sultan unvanıyla anılan anadolu selçuklu hükümdarları devletin ve ordunun başıydı. merkezi devlet işleri divan-ı âli (büyük divan) adı verilen bir kurulda görüşülür ve karar bağlanırdı. bu kurula vezirler başkanlık ederdi. vezirden sonraki en yüksek devlet görevi, niyabet-i saltanatlık makamıydı. bu makama atanan saltanat naibi, yokluğunda sultana vekâlet ederdi. öbür yüksek devlet görevlilerinden müstevfi, maliye işlerini yürütürdü. pervane, divanın yaptığı atamalara ve dirliklerin (iktaların) dağıtım işlerine bakardı. yazışmaları tuğracı yürütür, hukuk işlerine emir-i dâd bakar ve askerlik işleriyle beylerbeyi ilgilenirdi. askeri davalara ise kadı-i leşker bakardı.
vilayetlerin yönetiminden sorumlu kişiye subaşı denirdi. bir tür vali sayılan subaşı, kentin düzenini sağlar ve bölgedeki askerlere komutanlık ederlerdi. ayrıca melik denen şehzadelerin yönettiği vilayetler vardı. melikler doğrudan sultana bağlıydılar ve vilayet merkezinde büyük divan’a benzer bir divan kurarlardı. anadolu selçukluları, bizans sınırlarına bir tür sabit öncü kuvvet olarak türkmen boylarını yerleştirmişlerdi. bu boyların beyleri sınır bölgelerinde, uçbeyliği denen yarı bağımsız beylikler kurmuşlardı.
anadolu selçukluları'nda devletin malı olan topraklar üçe ayrılırdı. bunlara dirlik, vakıf ve mülk denirdi. sultan dirlikleri, kendisi için asker besleyip yetiştirmeleri karşılığında türkmen beylerine ve komutanlarına verirdi. mülk denen topraklar üstün hizmetlerde bulunanlara gene sultan tarafından verilirdi. vakıf araziler ise, han, hamam, medrese gibi kurumların giderlerinin karşılanması için ayrılmış topraklardı.
selçuklu ordusu asıl olarak, beylerinin komutasında savaşa katılan türkmenlere dayanıyordu. dirlik sahiplerinin kendilerine verilen topraklarda besledikleri tımarlı sipahiler ve kapıkulu askerleri, savaş zamanında ordunun önemli bir parçasıydı. tımarlı sipahiler subaşıların buyruğunda savaşa katılırdı. kapıkulu askerleri, devlet tarafından çocuk yaşta alınıp eğitilen türkler ve hıristiyanlardan oluşuyordu.
toplumsal ve ekonomik yaşam [değiştir]
anadolu selçukluları döneminde ülkenin hemen her yerinde imarethaneler vardı. buralarda yoksul halka, öğrencilere ve yolculara parasız yemek verilirdi. başlıca eğitim kurumları medreselerdi. başta konya, sivas, tokat ve amasya olmak üzere birçok kentte medreseler kurulmuştu. darüşşifa denen hastaneler daha çok divriği, sivas, tokat, amasra, kayseri, konya ve kastamonu gibi kent merkezlerinde yoğunlaşmışlardı. kent ve kasabaları birbirine bağlayan yollar üzerinde han ve kervansaray denen konaklama yerleri vardı. ulaşım ve ticaretin gelişmesine bağlı olarak bu tür konaklama yerlerinin sayısı gittikçe arttı. bu kurumların giderleri vakıflarca karşılanırdı.
anadolu selçukluları ticarete ve yol güvenliğine büyük önem verdiler. kervan yollarının güvenliğinin sağlanmasına bağlı olarak anadolu'da ticaret çok gelişti. karadeniz ve akdeniz'deki limanlar önemli birer dış ticaret merkezi durumuna geldi. ticareti güvence altına alan devlet, karada haydutların, denizde korsanların saldırısına uğrayarak malları yağmalanan tüccarların zararlarını karşılıyordu. gerek yolculukları sırasında, gerekse kervansaray ve hanlarda konakladıklarında tüccar ve yolcuların güvenliği ve ihtiyaçları sağlanıyordu. anadolu selçukluları’nda özellikle dokumacılık çok gelişmişti. ayrıca anadolu'nun çeşitli bölgelerindeki demir, bakır, gümüş gibi madenler işletiliyordu.
selçuklular devleti’nde edebiyat ve düşüncede büyük gelişmeler oldu. necmeddin i̇shak, muhiddin arabi, sadreddin konevi, mevlana celaleddin rumi gibi bilgin ve yazarlar yetişti.
mimari [değiştir]
ana madde: selçuklu mimarisi
anadolu selçukluları ülkenin pek çok yerinde cami, han, kervansaray, imaret, köprü, çeşme ve medreseler yaptırdılar. beyşehir'deki eşrefoğlu camisi (1296), anadolu selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan en önemli örneklerden biridir. ağaç direkler üzerine kurulan, içi çini mozaik ve ağaç oyma işleriyle süslenen tip camilerin başka örnekleri de vardır.
anadolu selçuklu sultanları adına yapılan kervansaraylar "sultan han" ya da "han" olarak adlandırılırdı. bu dönemdeki dinsel yapılar genellikle küçük boyutlarda olmasına karşın, hanlar çok büyük boyutlu yapılardır. bir bakıma sultanın ihtişdıbını yansıtırlar.
anadolu selçuklu mimarisinin günümüze kalan en önemli örnekleri arasında, konya'da alâeddin camii, karatay medresesi, i̇nce minareli medrese, niğde'de alaeddin camii, ankara'da aslanhane camisi, kayseri'de huand hatun camii ve külliyesi, afyonkarahisar'da ulucami, erzurum'da çifte minareli medrese, sivas'da gök medrese, buruciye medresesi ve çifte minareli medrese, kırşehir'de melik gazi kümbeti, tercan'da mama hatun türbesi, ahlat'da ulu kümbet ve çifte kümbetler ile nevşehir'de (tuzköy camii, kızılkaya camii) ve diğer yapılar (nevşehir kalesi v.b.) gösterilebili
Tümünü Göster