1. 126.
    0
    -hesabını ödedikten sonra ağır olan angiblopedileri hakana yükleyip kitapçıdan ayrıldılar.
    -sen erkeksin ağırları sen taşı dedi burçin. şimdi eve gidiyoruz eve kadar taşıyabilirsin inşallah. diye sordu
    -sorun değil dedi. hakan ve devam ettiler. ellerinde yük oldugundan pek muhabbet edemediler fakat hakan gene kendisiyle olan münakaşasına devam etmekteydi. hayatı nereden nereye geldi. daha 1 gün önce hiçbirşeyi umursamayan ölmeyi herşeye yeğleyen bu adam şimdi hayata ve angiblopedi kartonuna sıkı sıkıya tutunuyordu.bir kadın ona bir hayat armağan etmişti. arnavut kaldırımlı sokağa girdiler ve yokuş yukarı çıkmaya başladılar. çocukların top sesleri kulaklarında yankılanmaya başladı. maç yapıyorlardo ve deli gibi çığlıklar atıyorlardı. hakan birden elindeki herşeyi atıp yere kapaklandı.eli gibi kıvranıyoru yerde başını tutarak. kulaklarını kapıyordu. burçin düşme sesini duyunca arkasına baktı ve hakan dogru koştu.
    -NNOOLDUU?? NOLLDUU??
    -sussttuurrr!!! nolursun şunları sustuuuurrrr!!! aaaaaaaaa!!! diye bağırıyordu. yerde kıvranıyordu
    -çocukları sustur sustur sussunlar bağırmayııınnnnn!!! çocuklar susmuştu. yerde kıvranan adama bakarken oyunu unutmuşlardı. burçin hakanın kafasını koynuna alıp alnını okşamaya başladı. pgibolog oldugundan nasıl gevşetecegini iyi biliyordu. hakan kendine geldiğinde tekrar sordu
    -ne oldu?
    -bilmiyorum. hiçbişey bilmiyorum. çocuklar bağırışınca sanki hepsi beynimin içine girmiş gibi hissettim. kulağım patlayacakmış gibi oldu.
    -nasıl yani kulağın mı yoksa daha derinlere beyninde mi oldu
    -beynimde sanki hepsi oradaydı içimde.
    -istersen yarın bizim hastaneye gideriz muayene edilirsin.
    -başka zaman. önce yapımı tamamlayalım tamiratı sonra yaparız. dedi ve hiçbirşey olamamış gibi yollarına devam ettiler...
    ···
   tümünü göster