/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 801.
    0
    görünmeyen varlıklar

    Bütün dinlerde bahsedilen ama bugüne kadar kanıtlanamayan ancak insanlığın büyük bir kısmını inanmaya mecbur hissettiren kavramların gerçekten varolma ihtimali, zaman içinde çoğumuzun aklını karıştıran muammalardan biri haline gelmeyi başarmıştır. peki, kimsenin görmediği ama varlığından bahsedilen, hatta varlığına inanılan kavramlar gerçekten var mıydı? Bildiğimiz üzere insan beyni her ne kadar tasarlama ve karar verme gücüne sahip olsa da, aslında oldukça sınırlı bir kabiliyetle varlığını devam ettirir. Aynı şekilde, sahip olduğumuz organlarımızın da belli bir sınırı vardır. 1km. uzaklıktaki bir nesneyi göremeyiz, uzaklarda yankılanan sesleri duyamayız. Bilim bu olaya "duyum eşiği" gibi tanımlar vermiştir. uzaklıkla birlikte, aşırı ayrıntılı görüntüleri de algılamamız imkansızdır. önceki konularda bahsettiğimiz gibi, insan gözünün görme yeteneği yaklaşık 750 megapixel gibi teknolojik bir değerin karşılığına sahiptir. 751 megapixellik bir görüntüyü, görebilme yeteneğimiz olsa bile, beynimiz bunu algılayamayacaktır. Çünkü, gözlerimizden beynimize ulaşan sinirler bu kadar ayrıntılı bir görüntüyü beyne iletmekte yetersiz kalacaktır. Yine önceki konularda değindiğimiz zaman ve boyut kavramlarıyla bu durumu değerlendirirsek, beklenmedik bir sonuçla karşılaşırız. Şöyle ki, zaman boyutu ve sonraki boyutları organlarımızla algılamamız için tanrısal bir güce ihtiyacımız vardır. Etrafta gördüğümüzden farklı bir renk, koku veya ses hayal edemeyiz. islam ve diğer dinlerde bahsedilen cin, iblis, ruh gibi kavramlar, biz sınırlı insanların anlaması ve kabullenmesi oldukça zor kavramlardır. islam ve diğer dinlerin hepsi, bu kavramların varlığına kayıtsız şartsız inanmayı dikte eder. Dinin varlığını sürdürebilmesi için sorgulanamazlık ve kanıtlanamazlık özelliklerine ihtiyacı vardır. Tüm dinler, insanlığa yanlışlığını kanıtlanamayacak şeyler öne sürerek, kendi hükümlerini kabul ettirirler. Bu varlıkların gerçekliği konsunda birçok ihtimal vardır ancak, yaşamak için sinirsel bağlara ve organlara ihtiyaç duyduğumuz dünyada, bir kavramın bizim için "gerçek" sayılabilmesi için, normal şartlarda sahip olduğumuz organlarla o kavramın var olduğunu hissetmemiz gerekir. Cin, ruh, peri, melek, ahiret, cennet, cehennem gibi kavramlar, yüzlerce yıl önce, devlet anlayışının gelişmediği, dolayısıyla insanlığın güvende olmadığı dönemlerde ortaya çıkmış hayali tasvirlerdir. Güvensizliğin ve suç oranının yüksek olduğu bir ortamda hayat düzenini sağlamak için yapılacak tek şey de şüphesiz buydu. Din, insan pgibolojisini insana doğrultan bir tür silahtır. insanın kendi kendine vazgeçme zorunluluğunu insana hatırlatır. Sorgulanamazlık ve kanıtlanamazlık ilkeleriyle de varlığını devam ettirir. Konunun buraya kadar olan kısmında, bilinen dinlerde tasvir edilen karakterlerin gerçekliğinden bahsettik. Bu bahsimiz, dinlerde bahsedilen "hayali" varlıkların, gerçekte olmadığı anldıbına gelmiyor. Biz sadece bu kavramların dinlerde bahsedildiği gibi olmadığından söz ediyoruz. Duyu organlarımızın sınırlı oluşu, göremediğimiz kavramların gerçekte var olabileceği ihtimalini güçlendiriyor. "yokluğun delili, delilin yokluğu değildir." sözünde anlatıldığı gibi, görme kabiliyeti sınırlı gözlerimizle bu tür kavramları ne yazık ki göremeyiz. duyma kabiliyeti sınırlı kulaklarımızla da bu tür kavramların seslerini duyamayız. Bu varlıklar paralel evrende, zihnimizin algılayamayacağı bir sistem içinde varlıklarını sürdürürler. onları görebilmek için, gen dizilimimizi belki de tamamen değiştirmemiz gerekebilir. Onlar bizi çarpamaz, tahmin ettiğiniz gibi, onların bizi algılayabilme olanağı da yoktur. Ancak, evrende bir tür "bug" olarak kabul edebileceğimiz ve çoğumuza paradoks olarak gelebilen açıklar sayesinde, bu varlıklarla zaman zaman iletişim kurulabilir. Sözkonusu "bug"lar, orijinal bir necronomicon'da ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Fakat, bu kitabı sıradan insanların okuması asırlar önce ruhani bir lider(adını hatırlayamadım) tarafından yasaklanmıştır. Necronomicon, çölde yaşayan mısır'lı bir arap tarafından kaleme alınmış bir kitaptır. dikkat ederseniz, piramitler gibi açıklanamayan birçok enteresan olayların olduğu mısır'da böyle bir kitabın ortaya çıkması da sanırım anormal sayılmaz. Kitabın orijinal dili arapça'dır. içeriği itibariyle normal zekalı bir insanın bu kitabı okuması, akıl sağlığını kaybetmeyi göze alması anldıbına gelir. necronomicon, anlaşıldığı gibi ingilizce bir tabir olup, anlamı "ölüler kitabı"dır. bu kitabın okunması yasaklanmıştır çünkü, sıradan insanların akıl sağlığının korunması amaçlanmıştır. Necronomicon şuan bir avrupa ülkesinin müzesinde, ziyaretçilerin sadece bu kitabın kapağını görebileceği şekilde gösterimde tutuluyor. Yeterli saygınlığınız ve paranız varsa, birkaç sayfasına da göz atabilirsiniz. Bütün bunlarla birlikte, müzede gösterime sunulan kitap, ibranice yazılmış bir kitaptır. Yani, orijinalinin kopyasıdır. Dolayısıyla içeriğinin değiştirilmiş olabileceği, hatta sahte bir necromonicon olabileceği bile söyleniyor. Farklı boyutta varlığını sürdüren kavramlarla iletişim, kalp sağlığınız ve pgibolojik durumunuz için oldukça ciddi bir karar gerektirir. Bu olay, yaz tatilinde sıkılan canınızı eğlendirmek için birkaç arkadaşınızla yaptığınız saçma cin çağırma ayinlerinden olmadığı gibi, sonuçları da hayatınızın geri kalanını mahvedebilecek kadar büyüktür. necronomicon'un diğer kopyaları, aynı ruhani lider tarafından toplatılıp yakılmıştır. bu ilginç kitaptan önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı bahsedeceğiz.

    özet: evrende, gözümüzle göremediğimiz varlıklar da vardır. ancak bu varlıklar, dinlerde tasvir edildiği gibi değildir. diğer bir ihtimal de, bu varlıkların bizim farklı boyutlardaki yansımamız olabileceği yönündedir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster