1. 876.
    +20 -3
    Karşımda titreyerek duruyodu. sanki okadar dayağı ben değil o yemişti.. bir de laf aramızda, utanıyodum beyler.. ne biçim erkeğim diyorum içinden.. kızgınlığım ve kırgınlığım, aşk ile savaş halindeydi.. yormuştu bu hisler beni artık.. sadece şu lanet binadan çıkmak istiyodum hepsi bu.. burnumdaki kan kokusu engelliyordu bu güzel kızın kokusunu içime çekmeyi.. kafasını kaldırıp gözlerime bakmasıyla hıçkırıp ağlaması bir olmuştu.. arkasından sarıldı sımsıkı.. yaralarım daha da acımıştı... normal de iyi hissetmem lazımdı kendimi ama ben daha çok acı hissediyordum? neden?... belki hiçbir darbe kanatamamıştı kalbimi "o"nun dışında.. "o" aslında bana bir darbeydi.. zamansızca fütursuzca gelen bir fırtınaydı.. ilk defa bu kadar yakındım ona ama bir okadar da uzaktım... bir yanım -"ayrıl kızdan düş yollara" desede , diğer yanım -"aptal olma oğlum kal oracıkta, hisset damarlarında geçen kanın ritmini" diyordu.. "sessizlik" dudaklarından çıkan kelimelerle anldıbını kaybetti..

    hande: özür dilerim herşey için...
    ben: ne zaman insan takliti yapsam, böyle oluyor.. sorun bende özür dileme boşuna..
    hande: o hayvanlarla insanca konuşursan böyle olur tabi..
    ben: (kabahat bendemiydi cidden? dayak yediğim için laf mı sokmuştu bilmiyodum. ama öyle hissettiğim için boynumda olan ellerini geri itip, çekip gittim..)
    -tek cümle çıkmıştı ağzımdan.. "kendine iyi bak"..

    • bu kendine iyi bak lafını unutmayın ileride açıklama yapacağım beyler

    dışarı çıktığımda garip bakışlara aldırış etmeden yaktım bir sigara.. tıpkı kahvaltı sonrası günün ilk sigarası gibi güzeldi dayak yedikten sonraki yaktığım o meret.
    ···
   tümünü göster