0
Bir başka olay ise Deniz Gezmiş ve
Perinçek grubu arasında yaşanır.
Olay 5 Haziran 1970'de meydana
gelir. PDA yandaşlarının yayım ve
tutumlarından hoşlanmayan Deniz
Gezmiş, PDA'nın istanbul'daki
bürosunu basarak "devrimci şiddet"
uygular. Bunun üzerine PDA bir
bildiri yayımlayarak Deniz Gezmiş
ve arkadaşlarını ağır bir dille
eleştirir:
"Demokratik güçlerin birbirine karşı
zor kullanmasını hiçbir gerekçe ile
doğru göremeyiz. Halk içindeki
çelişmeleri zorbalıkla çözmeye
çabalamak devrimci bir davranış
olamaz. Hele bu yolda kullanılan
kaba kuvveti 'devrimci şiddet'
olarak nitelemek, devrimci şiddet
kavrdıbını yozlaştırmak ve ona işçi
sınıfı düşmanlarının istediği anlamı
vermek olur."
Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile
Doğu Perinçek ve arkadaşları
arasındaki bu husumet "Denizlerin"
idamlarına kadar sürer. Hatta
"Denizleri" kurtarmak ve idamı
engellemek için tüm örgütler
seferber olurken Doğu Perinçek ve
arkadaşları idamları umursamaz
tavırlarla 23
Mart 1971 tarihinde "Yusuf Aslan
ve Deniz Gezmiş arkadaşlara Açık
Mektup" yazarak onların
yaptıklarının ne kadar kötü
olduğunu
Kamuoyuna duyuruyordu. Açık
mektupta "(... ) Halkla sağlam
devrimci bağları
olmayan, halk içinde erimeyen bir
grup insan, ne kadar çok ve modern
silahlara sahip olursa olsun, ne
kadar kişisel kahramanlık vasıfları
taşırsa taşısın devrim yolunda
ilerleyemez. Devrimci gençliğin
içinde
ve önünde yiğitçe savaştınız,
halkımıza hizmet ettiniz. Bütün
devrimciler gibi, hatalar yaptınız.
Son birkaç ay yaptığınız işler
ise, büyük hatalar taşımaktadır"
denilerek yoğun bir eleştiri
yağmuruna tutulmuşlardır.
Yazılacak daha çok şey var...
Bir devir anlatılırken yanlı
davranışlardan kaçınmalı ve
gerçekçi
olunmaya gayret edilmelidir. Hele
hele bunu yaparken "ülkücüleri"
karalamak ve "yaşasın Marksizm-
Leninizm" diye son nefesini
verenleri
antiemperyalist ilan etmek akıllara
ziyandır. Bu dönemin ülkücü
mücadelesi film olursa eminim ki
birçok kahraman çıkacaktır. Ama
kimse
"Denizlerden" bir kahraman
çıkarmaya kalkmasın...
Çünkü değiller!