0
jül sezar (latince: gaius julius caesar, okunuşu: kaysar), 13 temmuz m.ö. 100[1] – 15 mart m.ö. 44), romalı askerî ve politik lider. aynı zamanda iyi bir hatip ve güçlü bir yazar olan sezar, dünya tarihinin en etkili insanlarından birisi olarak kabul edilir. eylemleriyle roma cumhuriyeti'nin roma i̇mparatorluğu'na dönüşmesinde kritik bir rol oynamıştır.
roma senatosundaki optimates kliğine mensup muhalifleri marcus porcius cato ve marcus calpurnius bibulus'a karşı, populares kliğine mensup bir politikacı kimliğiyle, marcus licinius crassus ve gnaeus pompeius magnus'la birlikte gayri resmi olarak roma politik yaşdıbına bir kaç yıllığına yön verecek olan birinci üçlü yönetimi kurdu. galya'yı fethederek roma topraklarını atlas okyanusu'na kadar genişletti ve aynı zamanda m.ö. 55 yılında britanya'nın romalılarca ilk işgalini gerçekleştirdi. triumvirliğin yıkılmasıyla birlikte pompey ve senato ile arası açıldı. m.ö. 49 yılında lejyonlarının başında rubicon nehrini geçmesiyle başlayan iç savaş sonucu roma dünyasının tartışmasız hâkimi haline geldi.
hükümetin kontrolünü ele almasının ardından, roma toplumu ve yönetimini kapsayan geniş bir reform hamlesi başlattı. hayat boyu diktatör (dictator perpetuus) ilan edildi ve cumhuriyet bürokrasisini ağır biçimde merkezîleştirdi. ancak sezar'ın eski arkadaşlarından marcus junius brutus'un önderliğindeki, cumhuriyeti eski işleyişine kavuşturmayı hayal eden bir grup senatör tarafından 15 mart m.ö. 44 tarihinde öldürüldü. suikastın ardından başlayan yeni bir iç savaş, vârisi gaius octavianus'un roma dünyası üzerinde baskın bir otokratik güç haline gelmesine yol açtı. sezar, suikastten iki yıl sonra, m.ö. 42 yılında senato tarafından resmen kutsanarak roma tanrılarından biri ilan edildi.
sezar'ın hayatı hakkındaki bilgilerin çoğu, askerî seferlerini anlattığı, kendisi tarafından yazılmış olan "yorumlar" (commentarii) adlı hatıralarından ve cicero gibi politik rakiplerinin mektup ve söylevlerinden, sallustius'un tarihsel yazılarından ve catullus'un şiirleri gibi çağdaşı kaynaklardan elde edilmiştir. hayatına dair pek çok ayrıntılı bilgi sonraki yüzyıllarda yaşamış olan appian, suetonius, plutarch, cassius dio ve strabo gibi tarihçiler tarafından aktarılmıştır.
sezar, soylarının tanrıça venüs'ün sözde oğlu troyalı prens aeneas'ın oğlu iulus'tan geldiğini iddia eden ve patrici sınıfından bir aile olan julia gens'ine mensuptur.[2][3] "sezar" cognomen'i, yaşlı plinius'a göre sezaryenle doğmuş bir atasından gelir (latince "kesmek" anldıbına gelen caedo, caedere, cecidi, caesum fiillerinden türemiştir).[4] historia augusta'nın bu konu hakkındaki diğer üç iddiası ise sırasıyla şöyledir: i̇lki sezar'ın saçının çok sık olması (latince caesaries); diğeri gözlerinin parlak gri olması (latince oculis caesiis); ya da savaşta bir fil öldürmüş olması (mağribi dilinde caesai ) nedeniyle bu unvanı almıştır.[5] sezar'ın bastırdığı gibkeler üzerinde fil bulunması adı geçen son iddiayı destekler niteliktedir. [6]
antik şecerelerine rağmen julii caesare'ler politik olarak etkili bir aile değildi ve mensuplarından sadece üçü konsül seçilebilmişti. sezar'ın aynı adı taşıyan babası cumhuriyetin seçimle iş başına gelen üst düzey magistraları arasında ikinci sırada yer alan praetorluk makdıbına kadar yükselme başarısı göstermiş, belki de ünlü kayınbiraderi gaius marius sayesinde asya eyaleti valiliği yapmıştır.[7] annesi aurelia cotta bir kaç konsül çıkarmış etkili bir aileden geliyordu. sezar'ın vasisi olarak iyi bir hatip ve dil bilimci olan galya kökenli marcus antonius gnipho'nun atandığı bilinir.[8] sezar'ın her ikisinin de adı julia olan iki kız kardeşi vardı. sezar'ın çocukluğu ile ilgili kayıtlar çok azdır. suetonius ve plutarch'ın biyografilerinde sezar'ın hikâyesi birden bire gençliğinden başlar ve her iki eserde de açılış paragrafları kayıptır.[9]
sezar'ın gelişim yıllarına tam bir kargaşa hâkimdi. roma'nın müttefiklerine verilen roma yurttaşlığı hakkının geri alınmasının neden olduğu kargaşa, roma ve i̇talyan müttefikleri arasında sosyal savaş olarak adlandırılan bir savaşa neden olurken pontuslu vi. mithridates roma'nın doğu eyaletlerini tehdit eder hale gelmişti. roma siyaseti ana olarak iki hizip olarak bölünmüş, optimates adındaki birinci hizip senato içerisinde aristokratik yönetimi savunurken, populares hizbi doğrudan seçimleri tercih etmekteydi. sezar'ın amcası marius, popularis hizbine mensupken rakibi lucius cornelius sulla bir optimas idi. hem marius hem de sulla sosyal savaş sırasında sivrilmişler, her ikisinin de mithridates'e karşı yapılan seferi komuta etmek istemesine rağmen şans başlangıçta sulla'ya gülmüştü. ancak sulla ordunun komutasını ele almak için şehir dışına çıktığında bir tribün tarafından geçirilen yasa ile komuta marius'a tevdi edildi. sulla'nın tepkisi ordusuyla roma'ya dönmek ve komutanlığını ilan ederek marius'u sürgüne göndermeyi denemek oldu ancak o sefere çıktığında marius çoktan geçici bir ordunun başına geçmişti. marius ve müttefiki lucius cornelius cinna şehri ele geçirdi, sulla "halk düşmanı" ilan edildi ve marius'un birliklerinin sulla'nın destekçilerinden intikamı kanlı oldu. marius m.ö. 86 yılının başlarında öldü ancak hizip etkin bir güç olarak kaldı.[10]
m.ö. 85 yılında, sezar'ın babası bir sabah ayakkabılarını giyerken görünürde herhangi bir neden olmaksızın aniden ölünce [11] henüz on altı yaşında olan sezar ailenin başına geçti. ertesi yıl marius'un tasfiyesi sırasında ölen eski jüpiter yüksek rahibi merula'nın yerine yeni flamen dialis olarak atandı.[12] ardından bu göreve seçilen kişilerin patrici olması zorunluluğuna ilaveten bu kişinin bir patrici ile evli olması gerektiği şeklindeki geleneği, çocukluğundan beri nişanlı olduğu varsıl bir equestrian aileden gelen cossutia adındaki kızdan ayrılarak cinna'nın kızı cornelia ile evlenmek suretiyle yıktı.[13]
mithridates ile barış yapan sulla artık geri dönerek marius'un destekçilerine karşı iç savaşa devam edebilirdi. tüm i̇talya boyunca süren çarpışmaların ardından m.ö. 82 kasımında yapılan colline geçidi savaşını kazanarak roma'yı ele geçirdi ve kendisini diktatör olarak atadı; her ne kadar bu makama atanan kişi geleneksel olarak sadece altı ay görev yapabilse de sulla için bir limit belirlenmemişti. marius'un heykelleri yıkıldı ve mezarı açılarak cesedi tiber nehri'ne atıldı. diğer rakibi cinna ise askerlerinin isyanı sonucu zaten öldürülmüştü.[14] sulla'nın yasaklamalarının ardından politik düşmanlarının yüzlercesi öldürüldü ya da sürgüne gönderildi. sezar, marius'un yeğeni ve cinna'nın damadı olarak artık hedefteydi. önce amcasının kalan mirasından, ardından karısının çeyizinden ve son olarak rahiplik görevinden mahrum bırakıldı ancak karısından boşanmayı reddedince saklanmak için kaçmak zorunda kaldı. kendisine yönelen tehditlerden, aralarında sulla'nın destekçilerinin ve vesta bakirelerinin de bulunduğu aile üyelerinin arabuluculuğu sayesinde, sulla'nın isteksizce de olsa geri adım atmasıyla kurtulabildi. sulla'nın "sezar'da çok sayıda macrius gördüğünü" söylediği iddia edilir.