1. 101.
    0
    @1 böylesine içsel bir zorunlulukla harmanlanmış önermeler dizisinden oluşan bir sisteme dair nedir sorusunu yöneltmek yanlıştır. birincil edimsel imgelem dediğimiz şey bizim hergün yaptığımız eylemlerin bir parçasıdır, burada söyleyebileceğimiz şey unun pragmatist bir manifestonun parçası olma durumunun insanın bir seçimi mi yoksa tarihsel zamansal bir zorunluluk mu olduğudur. söz konusu olan pragmatist bir manifesto ise onda öngörümsel önermeler olmaz, çünkü pragmatizmin önermeleri durumu göre değişir, dolayısıyla doğru ve yanlışı önceden işaret eden önermeleri bir kenara bırakmak gerekir. dolayısıyla burada bir tutarsızlık var, zaten bu önermeyi zütünden sallayan ve tüm bildiği kelimeleri dizen birisi için böyle tutarsızlıkların olması doğal. neyse devam edelim. içsel çatışmaları pasivize edenin ne olduğu tam açıklanmamakla beraber bunu kalkıpta bilişsel algılanma diye bir ifadeyle süslemek çok havalı duruyor ama soruyorum bilişsel olmayan algılama mı var lan? kısaca zütümüzle mi algılıyoruz? tümevarım algılananları birleştiren tek bçim değil ki tümevarımdaki yanlışlanabilirliği nereye koyacaksın? angaje edebilmeymiş, tümevarım de ikiliğin pasifiize olması de sonra da kalk içsel çatışkı de, sonra da utanmadan determizim de, gibtiğimin cahilleri, ne kadar bilmediği kelime varsa sıralayıp soru bu der, lan en başta soru yanlış, çatışan kavramları biraraya getirip nedir sorusunu ne gibime soracaksın. sakin olacağım diyorum ama cehalete katlanamıyorum.
    ···
   tümünü göster