1. 1501.
    +22
    http://fizy.com/tr#s/1t38tv

    sınavlar..sınavlar..

    beklediğimden iyi geçmiş olmaları, iyi geçmiş oldukları anldıbına gelmezdi..

    aşk meşk işlerinin peşinde koşarken, epey boşlamıştım doğrusu..

    okan reyizle sınav haftasının ortasında bir gün msn de karşılaşma fırsatı buldum..önce bu durumlardan bahsedeyim mi diye düşündüm..ama sonradan da dedim ki, "lan 10 bin kilometreden bile herife dert taşımayayım şimdi, iyice güzin ablaya döndürdük adamı"..

    aslında anlatsam hoşuna bile giderdi, ama gerek yoktu beyler... okan yoktu artık..ve benim onsuz yaşamaya da alışmam lazımdı, fena da gitmiyordum doğrusu..

    ebrunun uyuşuk sevgilisinden ayrıldığını öğrendim... benim için pek de haber niteliğinde bir olay değildi gerçi, zira daha işin başından belliydi öyle olacağı..

    nilayla arama biraz mesafe koydum..bir kaç kez üstü kapalı atıfta bulunmasına rağmen durumu geçiştirdim..şimdi onunla uraşacak halim yoktu..o..bana bir yanlışta bulunmuştu... ve ben klagib savunmalardan dinlemek istediğimi sanmıyordum. en azından şimdilik..ilerde eğlenceye ihtiyacım olursa diye bu mevzuyu elimin altında bulundurmam daha iyiydi..öyle ya, canım sıkılırsa ya da kafama eserse, teybe kaset koyar gibi, bu konuyu onun önüne koyup, karşımda utana sıkıla, kızara bozara ezilmesini ve kendisini savunmaya çalışmasını izleyebilir ve zevkle kendimden geçebilirdim *

    sınav haftalarının ertesinde, serhat, direkt benle muhattap olmaksızın, ortaya konuşurcasına, ama bariz benim de duymamı isteyerek basketbol la alakalı bir konudan bahsetti bir gün,

    bu gittikten sonra onu dinleyen necatiye durumu sordum,

    "ne diyor la bu yarak? kimle maç ayarlamış gene aq.."

    necati anlatmaya başladı,

    "abi biliyorsun son maçta kapalıdaydık, bir de epey coştuk malum, olay duyulmuş,bu maç olayları filan bizim dekanın kulağına gitmiş, bizim bedenciyle konuşmuşlar öyle, besyo nun takımıyla bizim mühendislik fakültesini karşılaştırmak istiyorlar. hem onlar açısından hazırlık olur, hem de okul da etkinlik-spor olsun maksat"

    ooo

    beyler,

    üniversitenin besyo takımıyla maç ayarlamak? inanılır gibi değil... türkiyenin amerikayla dünya kupası finali yapmasının bize indirgenmiş haki gibi bir şeydi bu.

    zira üniversitenin basketbol takımı, oldukça ciddi ve yatırım yapılan bir takım olup, bildiğin gerçek disipline bir basketbolculardan oluşuyordu..

    yani tamam o kadar abartmayalım da, biz matematikti, kimyaydı, fizikti zütümüzü yırtarken, bütün gün spor dersi alan, antrenman yapan, kondisyonu yerinde, fundamentali sağlam, yani bildiğin basketçi adamlarla kapışacağız lan..oha.

    bunu duyunca epey heyecanlandım, serhatla aynı takımda oynamama olayını bile unuttum resmen... hatta "lan ya beni takıma almak istemezlerse" diye ekstra bir korku bile hissettim..

    besyo ile maç beyler..

    kapalıda..

    kim bilir kaç seyirciye karşı..salon dolar muhtemelen... hocalar gelir... dekan izleyecektir mutlaka..lan..

    bir iki gün daha böyle heyecan ve belirsizlik içinde geçtikten sonra bizim yavşak beden eğitimi hocamız * hepimize haber yollayıp bizi sınıftan dekan ın adıyla toplattırdı, üni de öyle "şunu şu çağırdı" deyip dersten almak kolay değil, aq profun dersinden almaya çalış bakalım sıradan bir hocanının adıyla, nasıl gibtir çekiyorlar adama..

    ama tabi söz konusu dekan olunca bir gibim diyemediler, yine de zütelek fizikçi biraz ağız burun bükmedi değil..

    neyse biz toplandık, baktım, 1-2 tane tanımadığım tip de var, 10-12 kişiyi bulmuşuz yani..

    bedenci başladı konuşmaya..aklı sıra gaz veriyor,
    yok işte, "şöyle fırsat çocuklar, böyle fırsat çocuklar" "mühendislik fakültesinin reklamı olur çocuklar" cart çocuklar, curt çocuklar..lan amk ülkesinde de herkes kendini fatih terim, aydın örs filan zannediyor..

    neyse bu epey motive etti bizi kendi çapında... dedi maç 2 hafta sonra, haftada üçer günden 6 tane idman yapıcaz sizinle..birbirinizi tanıyın edin..

    pff..

    işin içine kulüpsel disiplin girmişti sanki?..pek hoşlanmam böyle şeylerden... keza iyi başarılar yakalayan lise takımımızın bile antrenmanları basket topuyla şişlemece oynamakla geçtiğinden ötürü, alışkın olduğumu söyleyemem bu sisteme.

    aman neyse ya..6 tane antrenman işte..ölmem ya..

    ha tabi bir de şu serhat biniyle aramızda olan sıkıntı var..hocanın da haberi var..ama bireysel konuşmak yerine

    "arkadaşlar aranızda da birlik olmanız lazım..dargınlık vb. yoktur aranızda amaa(!) varsa da onu bir süreliğine erteleyin derim"..

    eh... söz konusu spor olduğunda... tamam lan... ben ertelerim... ama unutmam... bu kaçıncı aq... artis pekekent..

    antrenmanlar, mine ile yüksek dozajlı etkileşim barındıran buluşmalar, yurtta gırgırlar geyikler derken...

    iki hafta geçivermişti beyler..

    maçtan 1 hafta önce, a4 kağıdına basılı bilgisayar çıktıları mühendislik fakültesinin her yanını donatmış, mühendis adaylarını, arkadaşlarının vereceği bu zorlu sınavda onlara destek olmaya çağırıyordu... dedim bunu da kesin serhat organize etmiştir aq... varsa yoksa karı kız düşürme çabası..e tabi benim tuzum kuru, konuşuyorum demi? *

    neyse ne diyordum..nihayetinde, maç günü geldi çattı beyler... bakalım peri masalı burada da devam edecek miydi? yoksa kapitalist sistemin zalim çarkları arasınd...

    neyse gibtiredin o cümleyi..

    maçımız var beyler..desteğinizi bekliyorum ;)
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster