1. 1.
    +1
    S A H N E ….. 6
    Tarih: 20 Nisan 2008
    Yer: istanbul (istiklâl Caddesi / Aydınlık Dergisi)
    Bazı olaylardaki "istihbaratını" övgüyle, bazı olaylardaki "kaynaklarını" ise kuşkuyla karşıladığım Aydınlık Dergisi, yine de çivisi çıkmış basın dünyamızda önem verdiğim yayınların ilk sırasındadır.

    20 Nisan 2008 günü dağıtıma giren AYDINLIK'ın kapak konusu (yine) Başbakan'ın hastalığı idi…
    ilginçtir, bu kez ortada ne Cumhurbaşkanlığı seçimi, ne yerel, ne de genel seçim vardı…
    Peki AYDINLIK, neden; " TAYYiP'in beynindeki ASTROSiTOM TÜMÖRÜ" başlığıyla çıkmıştı?
    Yanıt ortada; çanlar ERGENEKON için çalıyordu…

    Şimdi, AYDINLIK'ın kapak haberini Ulusal Kanal / Ulusalkanal.com.tr'den okuyalım:

    Aydınlık dergisi son sayısında (20 NiSAN 2008) Tayip Erdoğan'ın beyninde astrositom adı verilen kötü huylu bir tümör olduğunu yazdı. Erdoğan'ın tedavi gördüğü hastane kaynaklarından edinilen bilgiye göre, bulunduğu bölgedeki beyin dokusunun işlevlerine zarar veren tümör, davranış bozukluklarına yol açıyor, sağlıklı düşünme yetisini köreltiyor! Sara ve hipoglisemi hastalıkları da bu tümörden kaynaklanıyor…

    Aydınlık dergisi son sayısında Tayyip Erdoğan'ın milletten gizlenen hastalığını yazdı. Derginin kapak haberine göre, Erdoğan'ın bir buçuk yıl önce aniden hastalanarak kaldırıldığı hastanede yapılan işlemler, gerçeği ortaya çıkardı: Erdoğan'ın beyninde "astrositom" tümörü var.

    Erdoğan'ın hastalığı, bulunduğu konum nedeniyle büyük önem taşıyor. Zira kötü huylu bir tümör olan astrositom, büyümesine bağlı olarak bulunduğu bölgedeki beyin dokusunun işlevini bozuyor. Erdoğan'ın beynindeki tümör, beynin ön bölgesi olan prefrontal bölgede bulunuyor. Peki, prefrontal bölgenin işlevleri neler? Türkiye'nin önde gelen nörologlarıyla görüşen Aydınlık'ta yer alan bilgiler oldukça aydınlatıcı.
    Uzmanlar, insanları hayvanlardan ayıran en önemli farkın prefrontal bölge olduğunu belirtiyorlar. Çünkü bu bölge, duygu ve davranışların kontrol edildiği merkez. Tepkilerini kontrol edebilme, duyguları anlama ve ifade etme, öngörüde bulunma, ayrıntılı düşünme, sorunları çözme, hatalardan ders çıkarma, planlama, yargılama, sabırlı olma, dikkati sürdürme gibi özellikler beynin prefrontal bölgesi tarafından kontrol ediliyor.
    Tümörün prefrontal bölgenin işlevini bozması, davranış bozukluklarına neden oluyor. Yani hasta öfkesini, sevincini, üzüntüsünü, çeşitli olaylar karşısındaki tepkilerini kontrol edemiyor.
    Hastalığın seyir sürecinde, tümör büyüklüğü de önem taşıyor. Erdoğan'ın beynindeki tümör 1,5-2 cm büyüklüğünde. Nörologların verdiği bilgiye göre, bu küçük bir tümör. Ancak uzmanlar her tümörün zamanla büyüdüğüne dikkat çekiyorlar.
    Tümörün cerrahi bir operasyonla çıkarılması zor, çünkü beynin ulaşılması güç bir bölgesinde bulunuyor. Aydınlık'ın sorularını yanıtlayan bir uzman doktor şöyle diyor: "Yine de bu tümör alınamaz diye bir şey yok. Ama habis bir ur olduğu için alınsa bile tekrarlama riski çok fazla". Erdoğan Epdantoin adlı bir ilaç kullanıyor. Ancak bu ilacın da yan etkileri var. ilaç sağlıklı düşünme yetisini kısmen bozabiliyor.
    Uzmanlara göre, bu tümörü taşıyan hastaların metafizik eğilimleri daha ileri düzeyde oluyor, dinsel düşünceye meyilli oluyorlar.
    Tayyip Erdoğan 17 Ekim 2006 tarihinde aniden rahatsızlanmış, makam arabasının kapıları acemilik sonucu kilitlenince aracın camı balyozla kırılarak dışarı çıkarılabilmişti. Türkiye, Başbakan'ın hastalığını işte bu olay üzerine öğrendi. Erdoğan'ın hastalığı kamuoyuna hipoglisemi olarak açıklanmıştı. 22 Ekim 2006 tarihli Aydınlık dergisi ise kapak haberinde Erdoğan'ın hipoglisemi hastası olmakla birlikte, 17 Ekim günü aslında sara nöbeti geçirdiğini duyurmuştu.
    Nörologların verdiği bilgiler Aydınlık'ın bu haberini de doğruluyor. Uzmanların anlattıklarına göre tümör aynı zamanda hipoglisemiye de yol açabiliyor. Çünkü tümörün bulunduğu prefrontal bölge hipofiz bezine yakın. Hormon salgılarını düzenleyen ve kontrol eden hipofiz bezinin tümör nedeniyle zarar görmesi, insülin hormonunu etkileyip şeker hastalıklarını tetikleyebiliyor. Uzman doktorlar, saranın en sık rastlanan sebeplerinden birinin astrositom tümörü olduğunu söylüyorlar.
    'Erdoğan'a ilk teşhisi koyan nörolog hayatını kaybetti'2006 yılında nöbet geçirerek hastaneye kaldırılan Erdoğan'a ilk müdahaleyi yapan Doktor Fethiye Sümer Güllap geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti.
    Derginin, Hürriyet Gazetesi'ne dayandırdığı haberde, Nöroloji anabilim dalı başkanı Güllap'ın, Erdoğan'ın hastalığına 'doğru teşhis koyarak' hayatını kurtardığı belirtiliyor.
    42 yaşında hayatını kaybeden Güllap'ın ölüm nedeni, yakalandığı grip virüsünün kalp kası iltihabına dönüşmesi olarak açıklandı.

    S A H N E ….. 7
    Tarih: Eylül 2008
    Yer: Yazarın adresi bilinmiyor…
    Gazeteciliğe 1973 yılında Ankara'da başladım. Meslek yaşamımın 14 yılını bu kentte, yaklaşık bir yılını Kocaeli'de ve diğer bölümünü de (20 yıl) istanbul'da geçirdim…

    2004 yılında Türkiye çapında dağıtıma hazırlanan Ankara'nın ANAYURT Gazetesi'nde genel yayın yönetmeni olarak severek, keyifli ve de başarılı bir 3 ay yaşadım…
    Bu 90 günde, yurtdışından yazan CEM YAREN adlı hiç tanımadığım bir yazarın, gazetecinin birbirinden görkemli yazılarına yer verdim sayfalarda. Yazar da, gazete de o dönemde iyi tuttu…

    Ben ayrıldıktan kısa bir süre sonra Cem Yaren'in gazete yönetimiyle anlaşamadığını ve ayrıldığını öğrendim…
    Yurtdışından yazan Yaren, kendine gazete bulamayınca bir "blogspot" oluşturmuş, oradan veriyor istihbaratlarını, orada paylaşıyor duyduklarını, duygularını… (cemyaren. blogspot.com)

    14 Eylül 2008 Pazar, akşam saatlerinde, YAREN bir mesaj göndermiş…
    Bazı inanılmazlıklar, KOMPLO teorileri de taşıyan yazısında, bilinmeyenler de, bilinenler de, Yalçın Küçük ile aynı terazinin kefesine düşmek de var. Fakat bütünüyle bakıldığında muhteşem bir iş çıkarmış…

    işte Cem Yaren'in yazısından müthiş bir bölüm:

    BiR CEP TELEFONU KONUŞMASI

    - Sayın Başbakanlık Müsteşarı ile görüşmek istiyorum.
    - Kim diyelim?
    - Güven Hastanesi'nden, Başbakanımızın sağlığı ile ilgili….
    - …
    - Buyurun ben Başbakanlık Müsteşarı…
    - Sayın Müsteşarım, Güven Hastanesi çalkalanıyor; Başbakanımız epilepsi aynı zamanda da hipoglisemiymiş… Başbakanlık değil, kapıcılık bile yapamazmış diye…
    - Ne !?
    - Nereden çıkmış bu, YALANNNNNNN !
    - Hayır efendim, Dr. Fethiye anlatıyordu etrafındakilere…
    - Dr. kim!?
    - Dr. Fethiye…
    - Siz kimsiniz?
    - Bir dost….
    - …
    SONRASI…
    EĞER AYDIN DOĞAN iLE RTE EL ALTINDAN UZLAŞMADILARSA YAKINDA BU DOSYA SÜRMANŞETTEN AÇILIR…
    Ama bu dosya Aydın DOĞAN'a nasıl ulaştı?
    Başbakanlık Müsteşarı'nı arayan var ya… işte onun sayesinde…
    Peki, Dr. Fethiye "GRiPTEN" nasıl öldü (!)
    Otopsi yapıldı mı?
    Otopsi raporu nasıl tutuldu?
    Aydın DOĞAN, "üç vakte" kadar açıklamazsa, ben burada yazarım dostlarım…
    Benim elime nasıl mı geçti?
    Birincisi; Yaşanan hiç bir şey gizli kalmaz...
    ikincisi; "satan, satar"...
    Üçüncüsü; Türkiye'nin bir yerüstü vardır bir de yeraltı...
    Dördüncüsü; Gerçek "DERiN DEVLET"e kimse ulaşamaz, özellikle de "kurmalı savcılar"...
    Beşincisi; Devletin sırlarını nasıl satanlar, işportaya düşürenler varsa; bu sırları gerçek "emanetçilere" teslim edenler de vardır...
    Altıncısı; YARSAV Başkanı'nın yıllar öncesine ait bir "sağlık raporu" nasıl ortaya çıkarıldı ise bu dosya da bana öyle ulaştı...
    Yedincisi; Yeraltında o kadar çok ve müthiş dosya var ki... Bir örnek mi?

    • **
    ilginç değil mi; mutlaka verdiğim adresten devdıbını da okuyun!
    Sözün özü:
    Değerli okur;
    35 yılımızı verdiğimiz gazetecilik yaşamımızda hiç davacı olmadık, hep davalı olduk!
    Ve de inanın yalap – şalap suçlar yapıştırdılar bize, onlardan cezalar aldık!

    Bu satırların yazarının 3 yılı kesinleşip tecil edilmiş, 2 yıl 4 ayı da mahkemece verilip, temyize gönderilmiş toplam 5 yıl 4 ay hapis cezası var…
    Ben konuşamadıktan, ben yazamadıktan, ben adam gibi gazetecilik yapamadıktan sonra; ha içeride olmuşum, ha dışarıda… NE YAZAR!
    Selam, sevgi ve saygılarımla…
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster