1. 151.
    0
    sonun başlangıcı
    dovhakiin - gün 17
    saat 16.50...

    hava kararıyor yine. daha önce hiç bu kadar karanlık ve karamsar bir hava görmemiştim. yada yaptığım insanlık dışı şeyler benim böyle hissetmeme sebep oluyordu, bilmiyorum. sanırım artık pek birşey hissedemiyordum. şoka girmiş olmak için dua ediyordum çünkü eğer bu hissettiğim şok değilse pigibolojim tamamen bozulmuştu ve bundan sonra neler olabileceğini tahmin etmek bile beni yeterince korkutuyordu. arkamda bıraktığım onbinlerce cesetin ve cansız bir şehrin sesleri bir daha asla kulaklarımdan silinmeyecek miydi? tüm bunları düşünürken 2. boğaz köprüsüne yaklaşmıştım. gaza yüklendim ve köprü yoluna girdim. tek tük zombiler vardı girişte. her birini jasmini ısıran zombi gibi ezip yok ediyordum. bir süre sonra cana yapışan zombi parçaları önümü görememi zorlaştırmıştı silacekler bide artık temzilemiyordu bu pisliği. bir süre durup temzilemem gerektiğini düşündüm ve yavaşlayıp durdum. ön camdeki kemik ve et parçalarını temzilerken hiçbir şey hissetmediğimi, iğrenmediğimi, tiksinmediğimi farkettim. duygularım tamamen yok olmuş gibiydi. tam bu sırada arkamı döndüm ve bir zamanlar sarıyer halkı olan insanların enfeksiyon kapmış yaratık sürüsünün bana doğru geldiğini fark ettim. birşey onları yönlendiriyor gibiydi, tıpkı beyoğlundaki zombi işgali gibi ama ne olduğunu anlayamamıştım henüz...
    hemen jipe atladım ve köprüye doğru sürmeye başladım. köprüye vardığımda hava neredeyse tamamen kararmıştı. ışıkları yakmam gerek diye düşündüm. ışıkları açtığım anda tekrar kapattım ve aniden frene abandım. çünkü az ileride dev zombilerden tane 3 tanesi duruyordu. bu köprüyü geçebilmem için büyük bir engeldi bunu hesaba hiç katmamıştım... el bombalarını harcadığım için elimde onlara karşı kullanabilecğim çok güçlü bir silahım yoktu. sadece tabancalar, pompalı tüfekler ve bir kaç tane uzun menzilli tüfek. r700 sniper elimdeki en güclü silahtı o yüzden onu kullanarak akıllıca bir plan yapmam şarttı...
    onlara karşı yayan olarak kaçamaz yada saldıramazdım ama jip bana hız ve koruma açısından avantaj sağlıyordu. köprünün yanlarına çekebilirsem belki onları aşağı atma şansım olurdu ama bu hiç de kolay olmayacaktı. ışıkları açtım, gaza abandım ve tam gaz üzerlerine sürmeye başladım. beni farkettikelrinde yanlarından geçmek üzereydim. el freni ve frenle ani bir manevra yaparak önlerinden köprünün yanına doğru ilerledim. tam kenarda durduğumda 2 tane dağ gibi zombi bana doğru koşuyordu diğeri biraz salak olacak ki helan etrafına bakınıyordu. bana doğru gelirlerken geri vitese alıp tam gaz bir tanesinin üstüne sürdüm ve çarptığım gibi yere yıktım. kafamı direksiyona çok sert vurduğum için kaşım açıldı ve akan kanın kokusundan olacak zombiler daha da saldırgan olmaya başladılar. hemen kendimi toparlayıp tekrar köprünün kenarına çektim jipi diğer iki zombi de bana yöneldi ve homurdana homurdana üzerime koşmaya başladılar. hayatımda bu kadar pis bir nefes konukus hatırlamıyorum. kaşımdan akan kan bana çok büyük bir şans verdi. kan kokusu yüzünden zaten olmayan akılları başlarından giden bu devasa tak cuvalları hedefe kitlenmiş füze gibi üzerime geliyordu. jipten inip parmaklıklara koştum hemen arkamda zombiler. köprünün parmaklıklarına tutunup kendimi aşağı sallandırdım. aşağı bakmamaya çalışıyorum ama o anda yaşadığım korku anlatılamaz. bütün gün boyunca hissettiğim tek şey buydu zaten, korku. ama ona da zamanla alışmıştım, eskisi kadar hareketlerimi kısıtlamıyordu korkmak sadece hızlı düşünmemi sağlıyordu. üzerime koşan bu iki tak çuvalı düşünmeden peşimden atladıklarını sanarak 80 metrelik boğaz köğrüsünden suya çakıldılar. onların düşüşünü izledikten sonra tam geri çıkmaya çalışırken 3. ve son dev zombiyi hatırladım. hazır baygınken kafasını kesip onu da yok etmeliydim. son bir çabayla köprüye çıkmayı başardım. elime kılıcımı aldım ve son gücümle zombinin yanına gittim. vardığımda kendine gelmeye başlamıştı. hemen yanına koşup son bir güçle kılıcımı savurdum ve kafasını bedeninden ayırdım. fışkıran kanlar zaten pigibolojimi bozan bu güne tuz biber oldu. ama artık hiçbirşey hissetmiyordum kanla ilgili, sadece sıvı bir maddenin verdiği garip hissi veriyordu. benim için sudan farksızdı kan artık. son gücümle jipe bindiğimde arkamdan gelen zombi sürüsünü farkettim. tam gaza basıp ilerlerken dikiz aynasından yerde duran laptopumu gördüm! 3. zombiye çarptığımda yere düşmüş olmalıydı ama geri dönüp alcak zamanım yoktu. nasıl olsa içinde zombilerin ilgisii çekecek birşey yoktu belkide bu salgın bittiğinde dönüp alırım diye düşündüm ve umutsuzca gaza basıp anadolu yakasına doğru yola koyuldum...
    aklımda bugün hayatta kalmak için yaptığım şeyler varken araba kullanmak çok zordu. özellikle yollar alevler, boş arabalar ve cesetlerle doluyken. aklımı bir anlığına toparlayıp yola devam ettim. ta ki benzinim bitene kadar...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster