1. 26.
    0
    ertesi gün iyi bir uyku çekmiş bir vaziyette uyandım. balkona çıkarak mis gibi havayı ciğerlerime çektim akdeniz, bütün güzelliğiyle, doğayla kucaklaşıyordu. mustafa’nın yazlık evi denize yakındı ve deniz meltemi bütün serinliğiyle geliyordu. balkona kahvaltı sofrası hazırlanmıştı ve mustafa sofranın başında elinde bir gazete ile oturuyordu. beni görünce gülümsedi.
    -günaydın kanka. nasıl iyi uyudun mu?
    -sana da günaydın. açıkçası korkudan pek uyuyamadım. gece gelip tecavüz edersin diye. ne de olsa senin sağın solun pek belli olmaz.
    -merak etme, senin o değerli kıçına kalmadım. elimin altında binlerce kız var. hepsi de turist.
    -tabi, canım,aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış kızların hepsi kapında sıraya girmiştir eminim.
    -aç tavuğun kim olduğu tartışılır. her neyse,sen ne yapacaksın bugün?
    -bugün plajda takılırım sanırım,sen gelmeyecek misin?
    -benim bir işim var, öğleden sonra gelir sana katılırım.hem seni arkadaşlarımla tanıştırırım. onları seveceğinden eminim, hepsi tam kafa dengi çocuklardır.
    -o.k öğleden sonra görüşürüz o zaman.
    kahvaltıdan sonra yanıma havlumu, deniz malzemelerimi ve güneş yağımı alarak plaja gittim. masmavi akdeniz bütün güzelliğiyle ışıl ışıl gülümsüyor ve beni yanına çağırıyordu adeta.i̇ncecik kumlardan oluşmuş kumsal bir halı gibi ayaklarımın altına serilmişti. fazla büyük olmayan coşkun dalgalar sahille sevişiyordu. plajda bazıları aile, bazıları arkadaş grupları, genç-yaşlı bir çok insan da bu güzelliklerle sevişiyordu. kimileri denizde yüzüyor, kimileri kumsalda güneşleniyor, kimileri jet skylere biniyordu. sahilin az gerisinde kızlı erkekli bir grup genç plaj voleybolu oynuyordu. plajda havluma bir yer buldum. tişörtümü ve terliklerimi çıkardıktan sonra akdeniz’in ılık sularıyla kucaklaştım. tanrım,o tertemiz berrak sularda kulaç atmak, arada bir dibe dalıp su altındaki o görkemli alemi az da olsa keşfetmek ne doyumsuz bir zevkti. biraz yüzdükten sonra sudan çıkarak kumsala uzandım. vücudumun ıslaklığından ince kumlar her tarafıma yapışmıştı. güneş, bütün parlaklığıyla ışıl ışıl parlıyor ve sonsuz kaynaklı ısısıyla yavaş yavaş yakıyordu.bir süre uzanarak denizin sesini ve etraftaki neşeyle haykıran çocuk seslerini dinledim. daha sonra yerimden doğrularak etrafıma bakındım. plajda yerli-yabancı bir sürü güzel kadın vardı. tabi ben en çok ayaklarına dikkat ediyordum..bir çoğu denizde biraz buruşmuş gibi görünse de çok güzel ayakları vardı. biraz daha denize girdim ve çıkarak duşa girdim. duşlar sahilin biraz gerisinde plaj voleybolu oynayan gençlerin yakınındaydı. duştan çıktıktan sonra yerime dönüyordum. birden suratımda bir şimşek çaktı. yanımdaki alanda voleybol oynayanların topu hedef menzilinden çıkmış ve top yeni hedef olarak benim yüzümü seçmişti. çarpmanın etkisiyle sersemlemiş, yıldızları sayıyordum, çok tatlı ve biraz da mahcup bir kız sesi duydum.
    -ay,çok özür dilerim.ne kadar sakarım ya.
    hala acıdığı için gözümü açamıyordum. yavaş yavaş gözümü açtım ve önümde çok tatlı bir kız silueti belirdi. 1.70 boylarında tahmini 18-19 yaşlarında, beyaz tenli, kahverengi ve dalgalı saçlı,ela gözlü tam bir kumral güzeliydi. daha önemlisi oldukça düzgün şekilli birbirine orantılı parmaklarıyla, incecik ayak bilekleriyle harika ayaklara sahipti. kız karşımda mahcup bir tavırla duruyordu.ona gülümsedim.
    -hiç önemli değil, üzülmeyin lütfen. ama yaptığınız atışa bakılacak olursa sıkı bir voleybolcu olduğunuz belli.
    -i̇nanın istemeden oldu. durun gözünüze bakayım bir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster