1. 3501.
    +7
    bordo fiat palio ile yola çıktıktan 5 dakika sonra ilayda kulaklıkları takıp kendi dünyasında kaybolmayı seçti..biz arkada ceyda ile, önde de alper cihan ile çene çalmakta, arada birbirimizin muhabbetlerine dahil oluyoruz filan.. ortam beklediğimden güzel, eleman da iyi kullanıyor, bir rahatsızlık hissetmiyorum, sordum:

    "dostum sen, ne zamandır araba kullanıyorsun, baya iyisin * ?"

    "geçen yıl aldım ehliyeti ama epeydir kullanıyorum ya, 1 senedir resmi, bir kaç senedir gayriresmi diyelim ;)"

    iyi iyi.. gazetede "üniversitelileri aşırı hız soldurdu" minvalli 3. sayfa haberlerine çıkma korkum da epey azalınca nihayet yaptığım kaçamağın keyfini çıkarmak için kendimi motive etmeye başlamıştım,

    arkadaşlarımla şehirler arası bir gezi yapıyorum lan? ne güzel işte, öğrenci şehrine gidiyoruz, ortam güzel olacak, kafam dağılacak, gevşeyeceğim.. daha ne?

    sabah biraz soğuk davranan ceyda, yanımda bıcır bıcır öterken ben de elimden geldiğince içten görünmeye çalışarak sohbetine ortak olmaya çalışıyor, sık sık gülümsüyor, arada espirilerimle onu da güldürüyorum.. böyle anların bazılarında neredeyse üzerime çıkarak fazlaca samimi görüntü vermemize neden oluyor. cihan zaten bizi manita sanmıştır herhalde, alper de arada ceyda koptukça arkaya bakıp çaprazdan benimle göz göze geliyor.. uyarır ya da kızar gibi bir hali yok, daha çok "aga gözünü seveyim bak" der gibi, gülümsemesi ise "vay vay vay aq" ünlemiyle paralel..

    neşeli ve enerjik geçen ilk saatlerin ardından kızlar uyudular, alperin de epey pili azaldı,"gözlerimi dinlendiriyim aga" diyor..ben hala ufak huzursuzlukları ve ceydanın vücudunun önemli bir kısmını üzerimde taşıdığım için pek uyuyacak bir modda değilim, bu sefer cihanla muhabbete başladık, nedir ne değildir, birbirimizin hakkında bir şeyler öğreniyoruz işte.. şehirde başka bir üniversitede fen bilgisi öğretmenliği okuyor, futbol oynuyor, özel zevkleri olan biri: balık tutmak ve kayak yapmak bunlardan bazıları..ben daha hayatımda elime olta almadım aq * bursaya gelmiş daha önce, uludağda kaymış, heykeli ve altıparmağı öve öve bitiremedi, ama kendi şehir kadar güzel olmadığını da ekledi..ah şu izmirliler *

    muhabbeti kasmayan bir çocuk diyebilirim, başta da söylediğim gibi, pozitif bir kere..

    kütahya sınırından biraz sonra biraz mola verdik, kızları uyandırdık, alper gözlerini dinlendirmeyi bıraktı, ben de biraz hareket edip kaskatı olan vücudumu gevşetmeye çalıştım, sağ tarafım felç olmuş durumda. anladım ki şu "kızın erkeğin omzunda uyuması" fantezisi sadece filmlerde romantik, gerçek hayatta ise kısmi felce neden oluyor, uzun süreli denemeyin.

    "yolun yarısından fazlasını geldik sayılır"

    "iyi ya, heralde sabah 6 gibi filan orda oluruz?"

    "aynen"

    "napıyorlar, beklemezler herhalde?"

    "yok uyanık olur onlar, biliyorlar ne zaman geleceğimizi"

    erkekler arası konuşmayı bitirip yeniden yola çıkmak için yerlerimize geçtik, ceyda;
    "ayy uyumuşum yaa * rahatsız olmadın inşallah?" diyerek sevimlilik yapmaya çalıştı, ben de her zamanki gibilesi centilmenliğimle,

    "yok yok önemli değil * " diyerek kızın cesaretini tazeledim.

    yolun geri kalanında kimse uyumadı, bu kez ben biraz dalmışım sanırım, gözlerimi açtığımda ceyda ile koyun koyuna vaziyette hafifçe ışımaya başlamış bir havanın aydınlığında, sıklaşmaya başlamış yerleşim birimlerinin içinde ilerliyorduk. uyandığımı gören alper,
    "az kaldı abi ;)" dedi. eskişehire sınırını geçmişiz sanırım.

    başımı doğrultup çıldır çıldır bana bakan ceyda ile de göz göze geldik, gülümsedi, "uyusaydın ya az daha * " dedi..
    yeter bu bana gibisinden göz kırptım. daha şimdiden fazla mı yakınlaşmıştık dersiniz?
    aynı evde geçirmemiz gereken en az bir gece daha var ve ben hala size bahsettiğim seçeneklerden hangisinin gerçekleşmesinin hayırlı olacağını kestiremiyorum..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster