1. 626.
    +32 -4
    dün öğleden sonra kafeye indim. baktım haber kanalı açık, yaşlılar oturmuş çay içip haber dinliyorlar. işte kara pazartesi, istanbul'da kar alarmı, sibirya soğuğu falan hikayesi her zamanki gibi. spiker anlatıyor, istanbul hazırlıksız yakalandı. murat kazanasmaz canlı yayına bağlanıyor şu an haramidere sapağında yoğunluk sürüyor, acıbadem köprüsü tıkalı vesaire. yaşlılardan biri çaydan bir yudum alarak dedi ki acaba köprüde durum nasıl? dayanamadım atladım lafa, sanane amca amk dedim. napıcan sen köprüyü, zütünü yaymış sıcakta oturuyorsun burada, hayır yani istanbul'daki durum seni neden bu kadar ilgilendiriyor ki ihtiyar muallak? işleri güçleri yok, maksat kar yağsın, bunlara eğlence olsun amk. neyse, sonra çıktım dışarı. baktım, geçenlerde bana park yeri yüzünden tafra yapan zütveren komşu, anlatmıştım hani hatırlarsınız, yeni araba almış. bu havada trafiğe çıkıcak diye lastiğe zincir takabilmek için debeleniyor. dedim napıyorsun sen birader? görmüyor musun dedi. iyi dedim amk, kolay gelsin sana madem. çıktım yukarı, yaktım mangalı terasta mis gibi. zaten hava da tam mangallıktı. doldurdum rakıyı, geçen günden kalan birkaç parça kanat vardı soslu, onları da attım ızgaraya. sonra düşündüm, komşum olucak acemi muallaknin arabasının önden çekişli olduğunu bilmeme rağmen zinciri arka lastiğe takmasına neden göz yumdum diye. rakıdan sağlam bir yudum alıp bardağı fondipledim ve bi parça lahana turşusu attım ağzıma. aşağı baktım, otoparktan çıkmaya uğraşıyordu hala sığır. gülümsedim sonra, gibtir et muallakyi ya dedim, elalemin derdi seni mi gerdi okçu. bi duble rakı daha doldurdum, kar hızlanmıştı ama hayat olanca ağırlığıyla ilerliyordu
    ···
   tümünü göster