0
şinasi, 1826 yılında istanbul'da doğmuş, yine 1871 yılında istanbul'da vefat etmiştir. şinasi küçük yaşta tophane kalemi'ne girmiş, burada arapça, farsça,fransızca öğrenmiştir. 1849 yılında ise osmanlı devleti'nin avrupaya gönderdiği öğrenciler arasında yer almıştır. fransa'ya giden şinasi burada batı edebiyatını yakından tanıma fırsatı bulmuştur. buradaçağdaş gazetecilik başta olmak üzere edebi akımlar, edebi türler hakkında bilgi edinmiştir.
1854 yılında istanbul'a geri dönmüş. encümen-i şüara'ya girmiştir. hamisi mustafa reşit paşa'nın desteğiyle devlet kademelerinde yükselmeye başlamıştır. 1860 yılında agah efendi ile beraber ilk özel gazete tercüan-ı ahval'i çıkarmıştır. bu gazetenin ön sözüne yazdığı tercüman-ı ahval mukaddimesi edebiyatımızda ilk makale örneğidir. 1862 yılında ise tek başına tasvir-i efkar'ı çıkarmıştır.
1865 yılında gazeteyi namık kemal'e bırakarak fransa'ya gitmiş. burada dilbilimci renan ile tanışmış, büyük tür dostu lamartine'nin toplantılarına katılmıştır. 1867 yılında tekrar geri dönmüş bir matbaa açarak eserlerinin basımıyla ilgilenmiştir. 1871 yılında ise istanbul'da vefat etmiştir.
şairlik yeteneği çok fazla değildir, ama onu şairden ziyade düşünce adamı olarak görmek gereklidir. şiirlerinde öğreticiliği amaçlamış, batı edebiyatını halka ulaştırmaya çalışmıştır. fransızca'dan tercümeler yapmıştır (tercüme-i manzume). kasidelerinde nesip(giriş) kısmını atmış ve bir kez dahi padişaha kaside yazmamıştır.
dili sadeleştirme konusunda çalışmalarda bulunmuş, edebiyatımıza hak, hukuk,adalet gibi konuları sokmuştur. ayrıca edebiyatımızda ilk kez noktalama işaretlerini kullanmıştır. şinasi hakkında elimizde çok fazla kayıtlı bilgi yoktur. çok fazla eser bırakmamıştır, kısır bir tempoda eser vermiştir.
eserleri;
durub-ı emsali osmaniye (atasözleri)
tercüme-i manzume
şair evlenmesi
müntahabat-ı eş'ar (şiirleri)
ahmet hamdi tanpınar; sinasi'nin şiir anlayışı hakkında şöyle demiştir; şiiri kurudur, lirizmden uzaktır. ayrıca eserleri için " parça parça gelen yenilikleri belli bir alanda toplayan, belirli hedeflerin ötesine geçemeyen ve bu atılımı en muhtaç zamanda yapmıştır" der.