0
Sakallı Celal
(1886-1962)
II. Abdülhamit'in bahriye nazırı Hüseyin Avni Paşa'nın oğlu. Galatasaray mezunu. Sağlıklı, güçlü, hazırcevap, espirili, kültürlü, içten, bekar, bakımsız, derbeder ama yerine göre titiz, babacan, ütopik-sosyalist-meczup...
Kalp para basan babasına yardım ettiği için Atina’ya sürülen ünlü ’kinik’ Sinop’lu Diogenes'i ( MÖ 413-327) örnek alır gibi geride hiçbir yazılı bir şey bırakmadı ve gene aynı onun gibi “gölge edildi mi” hemencecik o yerden uzaklaştı. Munis, sevecen ve saygılı ama gerektiğinde ödünsüz ve isyancı kişiliği; fikir ,davranış ve söylemleriyle Sakallı Celal Bey’i hiç bir angiblopedide göremezsiniz. Görseniz bile ‘paşa babası’ sayesinde adından sözedilmiştir..
Düşünür ve filozoftur. Sakallı Celal olarak bilinir; yazılı bir eser bırakmamış ama her biri birer eser olan insanlar bırakmıştır arkasında. Yakın arkadaşları arasında Yusuf Ziya Ortaç, Ahmet Haşim, "öğrencim" de dediği Nazım Hikmet, Ordinaryüs Matematik Profesörü Ali Yar, Haldun Taner ve Ali Sami Yen; çevresindekiler arasında Nurullah Ataç, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Kazım Taşkent gibi çeşitli isimler ile Melih Cevdet Anday, Orhan Veli gibi pek çok şair ve yazar yer alır.
Sakallı Celal bir Paşa’nın oğludur, zengin bir ailedendir. Galatasaray idadisini bitirmiştir, iyi Fransızca bilir, pantalonu yamalıdır, ayaklarında koca koca galoşlar vardır, başında kasket, elinde Fransızca gazeteler. Otobüse, tramvaya bindi mi, gazeteleri yüzünün bir o yanına bir bu yanına siper ederek yolcuların aksırık, tıksırıklarından, mikroplarından korurdu kendini. Kapı tokmaklarına da eliyle değmez dirseği ile açardı, bu yöntemlerin sağlığı korumakta çok önemli olduğunu anlatan broşürler bastırıp dostlarına dağıtırdı..
Mikrop ve su fobisi yüzünden epeyce sıkıntı çekmiştir-bir taraftan kirli ve pasaklı dolaşması diğer taraftan çağrılı gittiği yemeklerde çatal kaşık vb.'yi ucunu yaktığı peçetelerle temizlemesi paradoks gibi görünse de bu hareketinin ‘dahi’ insanlarda görülen bir şey olduğu söylenebilir.
Rasyonel düşünceye aşıktı, kafası bir matematik aydınlığı içinde çalışırdı, kara taassubun can düşmanı idi, onu içinden atan şarklı topluma karşı ‘ayaklı bir protesto’ gibi dolaşabilmek için o pejmurde kıyafetinden ayrılmak istemezdi. Ama gerektiğinde çok şıkta giyindiği olmuştu nadir de olsa..
Cumhuriyet ve Mustafa Kemal’e inanılmaz bir sevecenlikle yaklaşır fakat yanlış bulduğu şeylerde de sözünü hiç sakınmazdı-bu durum sonradan çarptırılacak ve sanki devrim karşıtı gibi gösterilecektir.
Herkesin bir şekilde severek ya da korktuğu için sakalını bıyığını kestiği dönemde o sakalını uzatmıştır tam tersine-şekilsel olarak yapılan şeylere hep sinir olmuştur..
Bir övüncü sakalı ve sakalının tutturduğu özgürlük şarkısı ise bir başka övüncü de sıhhati ve fizik gücüydü. Sınıf arkadaşı Matematik profesörü Ali Yar’la gene sınıf arkadaşı Profesör ibrahim Hakkı Akyol’u birer eli ile tutup havaya kaldırmak Sakallı Celal’e çok keyif vermişti.