0
geçenlerde açık hava ferresi çekmek üzere aracımı almış efsun kayalıkların, engin yamaçların, kulağıma altıncı nesilini gibtiğim sözlüğün yazarı orosbu çocuğu diye fısıldayan muallak ağaçların arasından izmit kerpeye doğru kat ediyordum binler. aslına bakarsanız açık hava ferresi işin gibi dönmüş yalanı. yalnızlıktan kafayı patlatmak üzereydim her zamanki gibi. her şey beni o kadar sıkmıştı ki tek bir sevenim olmadığını düşünmeye başlamıştım. o kadar rutinleşmişti ki her şey, odamın bir köşesinde duran, bir kaç gün önce içine işediğim şişeler yüzüme tipini gibtiğim dercesine bakıyorlardı. arkama bile bakmadan gibtir olup gidesim geldi bu evden. yaptım da.
arabama atladım ve tekerine hayatı boyunca ucuz şarap açmakla yüküm giymiş tirbüşon soktuğumun arabası bozulana kadar gaza bastım. sinirlerim öyle bozulmuştu ki 10 dakika zütüme vibratör dayamışlarcasına kahkaha attıktan sonra dakikalarca aralıksız ağladım. ağladım derken eğer evde olsam göz yaşlarımla bir kaç şişe daha doldurup ertesi gün bana söver gözlerle bakmalarını bekleyebilirdim. araba önce tekledi sonra gibik bir yerde durdu kaldı. işte o an kafamı kalın bağırsağın içerisinde yuvarlanıp çeperlerine çarpan bir tak gibi sağa sola vurasım geldi. zütüm yemedi. yapamadım.
bir kaç gün önce yağan yağmurun bölgedeki bazı sulak yerleri taşırmasından dolayı olacak her yerde binlerce rengini gibtiğim kurbağa ciyak ciyak ötüyordu. bana yıllar önce becerdiğim son hatunu hatırlatıyordu. daha da efkarlandım bir sigara aldım ve çakmağı çaktım. yanmadı.. üşenmeden bagajdan alet çantasını çıkardım ve saat tornavidasını kullanarak çakmağın taşını yerinden söktüm. yerden bir kurbağa alıp çakmak taşını usulca zütüne soktum. bir daha ciyaklamadı. tornavidayı yerine koyarken gözüme telefonum ilişti. bir anda her şey daha parlak geldi gözüme. hemen yol yardımı aradım ve aracı servise çektirdim. paketim arabada kalmıştı en yakın büfe kilometrelerce ötedeydi zaten çakmağım da yanmıyordu ya alayının dıbına koyayım.
eve döndüğümde saatler geçmişti. bir kaç saat de odadaki şişeleri temizlerken geçmiş. uyuyakalmışım. uyandığımda her şey normal gözüküyordu. akşama kadar hasret kaldığım normalliği seyrettim. ta ki gece yatarken yatakta bıraktığım telefonum zütümün altında titreyip bana ve odamdaki diğer yaşam formlarına sübliminal mesaj verene dek. telefonu açtığımda start verilmişti. iki günde ikinci kez sokağa çıkmam gerekiyordu. neticede arabamı almalıydım. sık sokağa çıkma düşüncesi beni kendisinden bali isteyen bir grup gençle diyaloğa giren gibilesi bir kasiyer kadar ürkütmüştü. kafamdaki tilkiler gibtir olup gidince servise gittim.
içeri girdiğimde mazot ve araç yağı kokusu bana tekrar tinerci gençleri anımsattı. titremenin ikinci dalgasını aracın konsolunda gördüğüm kısa anadoluyla atlattım. arabanın anası gibildiğinden ötürü servis dışıymış. duyduğum an servisteki ozan adlı arkadaşın zütüne cüzdanı sokup içinde bırakasım geldi. zütüm yemedi. yapamadım.. ne kadar! dedim. gibtir olup gitmek istercesine. ne kadar! adam bana birden çıkıştı. eski dostumdan daha değerli olacak değil ya. anlamadım. anlayamadım ve anlattırdım.
meğer ozan benim liseden arkadaşımmış. nerden hatırlayım dıbına koyayım. aradan yıllar geçmiş. hem o zaman liseliyiz. beyin gib kadar. son sınıfta kalmış bu tamirci. son sınıf, son ders, son sınav.. ağzım o zamanlar da bozukmuş heralde. gelmiş ve demiş ki aga bana bir küfür et de şevk yapıp şu sınavı geçeyim.
tabii boş durmamış ve ba dıbına koduğumun çocuğu o kalan tek sınavına çalışıp liseyi bitireceksin tamam mı lan. yoksa arkadaşlarımı toplar tekme tokat giberim seni, gibini orakla keser zütüne tırpan sapı sokarım. anladın mı lan müptezel pekekent. tek tek yaprak testlerini zütüne sokar içinde dürerim senin o lise bitmezse. buradan kurtulamazsan çıkarım tepene ne giberim ne inerim ızdırap sıçarsın. bağımlılık yaparım faber castell grip serisinin her bir rengini (bordo olandan iki adet olmak üzere) zütüne sokar içinde bırakırsın. yarak kafası seni. silgisinin ortasını pilot kalemle delip tarih kitabı üzerinde gibtiğimin bini. kalemime mürekkep ederim seni huur çocuğu matematik testi çözerken elime bulaşırsın 31 çekerken zerreni giberim senin puşt. o lise bitecek. lise bitecek dedim lan yarak. akşam akşam gibtireceksin hakikaten optik okuyucunu. dıbına koduğumun kırık sıfır yedi ucu. okuldaki sıram ol, yarağımın tepesiyle trigonometri kopyası yazayım lan sana züt lalesi seni. demek suretiyle basmışım küfürü.. sınava girmekten vaz geçmiş tamirci olmuş. nereden nereye. minnet borcunu ödemek için de böyle güzellikler yapıyor işte bana sevimli prezervatif kaçkını.
tabi bir kuruş para vermedim. bir kaç bardak çayını içtim. atmıktan demleseler daha iyi olurmuş dıbına koyim. sürekli gazladım salağı bu kadar mı lan üzerinde geçen hakkım diye. mahçup oldu gariban dedi ki; kapım her daim açık. başka bir arkadaşımızın aracıyla ilgili bir problem olsa bile çekinme aga falan. tabi ebe gibmek farz oldu.
adres: ulubatlı süleyman blv. uysal sokak no:53 yılmaz oto-elektronik osmangazi/bursa
not 1: kulplu damacana tecavüzcüsünün seldıbını söyleyin
not 2: zütünüze hidrolik kriko soksalar dahi asla çay içmeyin
not 3: bu hikayedeki kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.