John Perkins kitabında anlatıyor; “Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi “ASLA” o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbirşey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; “Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Millletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın…” Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir.”

Ülkenin şu anki durumunu John Perkins kitabında anlatıyor; “Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi “ASLA” o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbirşey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; “Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Millletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın…” Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir.”

Ülkenin şu anki durumunu John Perkins kitabında anlatıyor; “Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi “ASLA” o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbirşey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; “Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Millletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın…” Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz. Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir.”

Şeker dolaştırılırken kendinden önce başkasının o şekeri alma ihtimaline karşı yedek şeker de belirlenir.

Yolla panpa

Teravihte full çeker

izmir akşama teravihte full çeker

izmir akşama teravihte full çeker

izmir akşama teravihte full çeker

Ben üniversite yeni geçen bir panpanızım finalleri vermemle birlikte memlekete döndüm. Yaklaşık 1-2 hafta sonra teyzem bizi Ayvalıktaki yazlığına çağırdı. Uzun bir yolculuk sonrasında Ayvalığa varmıştık. Evin yolunu bilmediğimiz için bir marketin yanında durduk ve teyzemleri aradık bizi almaya geliceklerdi. Ben de onları beklerken çevreyi biraz gezeyim diyerek arabadan indim.Her yer güzel kız kaynıyordu onları süzerek ilerliyordum ki karşıdan 1.72 boylarında sarışın ela gözlü bir afeti devran geliyordu ilk bakışta vurulmuştum ona ve takip etmeye başladım.2 sokak ilerledikten sonra gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum söylediğim kız annem ve babama sarılıyordu. Olayı kavramaya çalışırken bir yandan da bizimkilerin yanına doğru ilerliyordum ki.Annem gel oğlum kuzenin Serra bizi almaya geldi bak ne kadarda değişmiş di mi dedi. Gözlerime inanamamıştım 3 yıl önceye kadar sıska çirkin sümüklü Serra şimdi ne olmuştu. Hala olayın şokunu atlatamadığım için sessiz kalmışım annemin dürtüp kuzenine sarılsana oğlum diyişiyle kendime geldim. Arabadayken aklımdan incideki gibiş hikayeleri geçiyordu.Ama işler benim istediğim gibi olmadı. Akşam iftar yaptıktan sonra birlikte yatsı namazı kıldık.

Kuzenimi gibtim mi yazdım dalyarak belki oturup iftar yapıcaz yaşadıklarım yazıyor orda

inandırmak zorunda mıyım alagavat gibtir git

2-3 şukuya devam ederim kendi kendime anlatıyomuş gibi hissetmiyim yeter

Ben üniversite yeni geçen bir panpanızım finalleri vermemle birlikte memlekete döndüm. Yaklaşık 1-2 hafta sonra teyzem bizi Ayvalıktaki yazlığına çağırdı. Uzun bir yolculuk sonrasında Ayvalığa varmıştık. Evin yolunu bilmediğimiz için bir marketin yanında durduk ve teyzemleri aradık bizi almaya geliceklerdi. Ben de onları beklerken çevreyi biraz gezeyim diyerek arabadan indim.Her yer güzel kız kaynıyordu onları süzerek ilerliyordum ki karşıdan 1.72 boylarında sarışın ela gözlü bir afeti devran geliyordu ilk bakışta vurulmuştum ona ve takip etmeye başladım.2 sokak ilerledikten sonra gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum söylediğim kız annem ve babama sarılıyordu. Olayı kavramaya çalışırken bir yandan da bizimkilerin yanına doğru ilerliyordum ki.Annem gel oğlum kuzenin Serra bizi almaya geldi bak ne kadarda değişmiş di mi dedi. Gözlerime inanamamıştım 3 yıl önceye kadar sıska çirkin sümüklü Serra şimdi ne olmuştu. Hala olayın şokunu atlatamadığım için sessiz kalmışım annemin dürtüp kuzenine sarılsana oğlum diyişiyle kendime geldim.

Ben üniversite yeni geçen bir panpanızım finalleri vermemle birlikte memlekete döndüm. Yaklaşık 1-2 hafta sonra teyzem bizi Ayvalıktaki yazlığına çağırdı. Uzun bir yolculuk sonrasında Ayvalığa varmıştık. Evin yolunu bilmediğimiz için bir marketin yanında durduk ve teyzemleri aradık bizi almaya geliceklerdi. Ben de onları beklerken çevreyi biraz gezeyim diyerek arabadan indim.Her yer güzel kız kaynıyordu onları süzerek ilerliyordum ki karşıdan 1.72 boylarında sarışın ela gözlü bir afeti devran geliyordu ilk bakışta vurulmuştum ona ve takip etmeye başladım.2 sokak ilerledikten sonra gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum söylediğim kız annem ve babama sarılıyordu. Olayı kavramaya çalışırken bir yandan da bizimkilerin yanına doğru ilerliyordum ki.Annem gel oğlum kuzenin Serra bizi almaya geldi bak ne kadarda değişmiş di mi dedi. Gözlerime inanamamıştım 3 yıl önceye kadar sıska çirkin sümüklü Serra şimdi ne olmuştu. Hala olayın şokunu atlatamadığım için sessiz kalmışım annemin dürtüp kuzenine sarılsana oğlum diyişiyle kendime geldim.

Yolla pampa

Yolla panpa

Yeter lan sözlükte her gün birileri yengesini teyzesini halasını gibiyor nerde gibiş hikayesi var popülere giriyor adam gibi başlık göremez olduk gibtirin gidin şurdan artık.

Yolla panpa

Ah benim başım ağrıyo siz oynayın

O züt cebinde taşıdıkları telefonları videoya bırakıp eve gidince zütüne bakanları izlerler.

Ulan araya gibimi soksam orda kalır

Bor madeniyle çalışan uçak ve araba yaptık lakin dünyanın ileri gelen ülkeleri petrol rezervlerini ellerinde bulundurduğu için tabi ki petrol yerine borla çalışan uçağı ve arabaya kullanmamıza izin vermedi ve bunun haberi sadece 1 kez çıktı sonra yok oldu ortalıktan.

Dostoyevski-Yeraltından Notlar

Anana sorarsan anlatır