• 2 / 2 / 399 entry
  • 0 başlık
  • 0.00 incipuan

nick bulun bana picler üçüküncü nesil normal

  • 0
    kışa özel yeni baykuş capsi yaptım panpalar
    upppp uppp
    ···
  • 0
    kışa özel yeni baykuş capsi yaptım panpalar
    http://www.incicaps.com/r/347086_4603103.jpg/
    ···
  • +1
    aranızda jazz seven piçler var mı
    jazz değilde jizz severim youjizz gibi
    ···
  • -1
    adriana lima ile resim çekindim beyler capsliii
    samet ananı gibiyim samet huur çocuğu samet beyler :(
    ···
  • 0
    hadisenin memelere bakın oyhş
    http://www.dailymotion.co ... lebek-odulleri-2011_music 4.49-4.53 arası iyi seyirler
    ···
  • 0
    hadisenin memelere bakın oyhş
    http://www.dailymotion.co...lebek-odulleri-2011_music 4.49-4.53 arası iyi seyirler
    ···
  • 0
    kum saati nasıl yapılır anlatıyorum
    @13 kafayı çalıştırınca her iş yapılır panpa iyi akıl etmişsin
    ···
  • 0
    kum saati nasıl yapılır anlatıyorum
    ben 0160 la yaptım panpa sayılmazmı
    ···
  • 0
    kum saati nasıl yapılır anlatıyorum
     ................
         ........
           ....
         ........
     ................
    ···
  • 0
    gececiler dertleşıyor vol 18
    varmı anlatan özet geçinde çare arayalım
    ···
  • 0
    gececiler dertleşıyor vol 18
    davet var icab etmemek olmaz s.a
    ···
  • 0
    zeus kimdi lan
    @8 alex mercer
    ···
  • 0
    gececiler dertleşıyor vol 16
    @745 panpa geçmişi unutmak lazım zor da olsa ileriye bak
    ···
  • 0
    gececiler dertleşıyor vol 16
    @739 adam haklı
    ···
  • 0
    gececiler dertleşıyor vol 16
    gececiler toplanmış gene bi uğrıyım dedim
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    bitti bu kadar hikaye
    ···
  • 0
    unlucky strike
    gececilerin taşşaklılarından
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    karının ağzından;

    12. gün; psara adası...
    aşık olduğum adam beni kurtardı ve ben onu öldürdüm. hayattayım ama bunun bir önemi yok. artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. şimdilik bu küçük adada nefes alıyorum, ama yaşadığımı söyleyemem. elimde hala bir tabanca var ve onu kullanacağım günü bekliyorum.

    ---THE END---
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    karının ağzından devamı:

    saat 5:45 de çeşme deki toplanma noktasına vardık. çığlıklar içinde seviniyorduk, uzaktan iki tane büyük yolcu gemisi görebiliyorduk. toplanma noktasının önü arabalardan geçilmeyecek haldeydi. ulaşabilenlerin araçları dışarda kalmıştır diye düşünüp bunu dert etmedik. biz de aracımızı oldukça uzakta bir noktada bırakabildik ve giriş kapısına doğru elele koşmaya başladık. daha koşarken bir şeylerin ters gittiğini anladık. bazı araçların içleri kanla kaplıydı, bazı araçlar ise ters istikamete doğru duruyordu. adımlarımız yavaşladı, durduk ve birbirimize baktık. geriye, araca koşup silahlarımızı aldık. dikkatlice ilerlemeye başladık. kapıya ulaştığımızda ikimizde ağlıyorduk. kapıda hiç kimse yoktu, tellerin bir kısmı yıkılmıştı. gemilerden birine doğru koşmaya başladık. kısa sürede vardık ve merdivenlerin olmadığını gördük. hala gözlerimizden yaşlar gelirken birbirimize baktık. tam bu sırada vahşi bir sesle irkildik. geminin giriş kapısından üzerimize bir enfeksiyonlu atladı. onu vurduk, mermilerin gücüyle aradaki mesafeyi alamadan denize düştü. şaşkın bir şekilde kapıya bakarken ardından daha fazlası gelmeye başladı. onları da vurduk. eşim arabaya koşmamı söyledi. arabaya koşmaya başladım. o da yavaş yavaş beni koruyarak gelmeye başladı. arkama bakmıyordum, sadece arada sırada silah sesleri geliyordu. kapıya ulaştığımda içimden dua ederek geriye baktım. eşim bana yakındı. durdum ve ben de bir süre gelenlere ateş ettim. kısa bir süre için gelenleri bitirdik fakat gemiden kıyıya atlayan çok sayıda enfeksiyonlu vardı. ciğerlerimiz patlayana kadar arabaya koştuk.
    arabaya ulaştığımız sırada dönüp bir süre daha ateş ettik. bize en yakında olanları öldürdükten sonra arabaya bindik ve ordan uzaklaştık. aynada yavaş yavaş küçüldüler...
    düşünemiyorduk, nereye gideceğimizi bilmiyorduk. yaklaşık yarım saat bu şekilde ilerledik. sonra bir yerde durduk, toplanma noktasında olanları ve ne yapacağımıza düşünmeye çalıştık. şüphesiz ki gemilere enfeksiyon sızmıştı. toplanma noktası diye bir şey kalmamıştı. onu aklımızdan çıkarmaya çalıştık. nasıl kurtulacağımızı düşünmeye odaklanmaya çalıştık.
    eşim; bir tekne bulup sakız adasına kaçmamızı önerdi. başka bir yol göremiyorduk zaten. tek sorun ise ikimizin de daha önce tekne kullanmamış olmasıydı. yelkenli değil de motorlu bulursak üstesinden gelebileceğimizi düşündük ve marinalara bakmaya karar verdik. ilk bulduğumuz marina bomboştu. ordan ayrıldık ve bir başkasına gittik. uzaktan baktığımızda büyük bir kaos görünüyordu. çok sayıda araba, daha da çok sayıda enfeksiyonlu vardı. bizi farkedemeyecekleri bir noktada durduk. ilerlemek mümkün görünmüyordu.
    eşim bir kaç kilometre geride gördüğümüz deniz fenerine gitmemi söyledi. denizden yüzerek ilerleyerek bir tekne alacağını söyledi. kabul etmedim. sesimi yükseltmeye cesaret edemeden bağırdım, ağladım.
    yüzümü ellerinin arasına aldı ve geri döneceğini, beni yanlız bırakmayacağını söyledi. en sonunda kabul ettim. ağlayarak arabaya bindim ve ilerlemeye başladım. arkada durmuş, öylece bana bakıyordu. virajı dönünce gözden kaybettim...
    deniz feneri, kayalıklarla denize doğru elli metre kadar içeri giren bir yerdeydi. zor da olsa araçla oraya kadar vardım. etraf sakindi. tüm silahları ve mermilerimi aldım, kıyıya doğru dönüp beklemeye başladım...
    motor sesini duyduğumda gözyaşlarımın sebebi değişti. mutluluktan ağlamaya başlamıştım artık. eşim altı, yedi metrelik güzel görünen ahşap bir tekneyle gülümseyerek geliyordu. birbirimize deli gibi el sallıyorduk. biraz sertçe olsa da kayalıkların yanına yanaşmayı başardı. önce silahları, erzağı ve diğer malzemeleri attım. hepsini yere attı. sonra da kollarını açıp beni beklemeye başladı. suya atlayıp tekneye çıktım.
    ikimizde sırılsıklamdık. birbirimize sarıldık, öptük, kokladık. sürekli "bitti artık, bitti artık" diye bağırıyordu. "hemen burdan uzaklaşalım, sakız adasına gidelim" dedi ve içeriye gitti. tam kendimi yere bıraktığım anda bir çok şey birden oldu.
    eşim korkunç bir çığlık attı, ardından zayıf bir hırlama sesi, viyaklamaya dönüştü. hemen yerden silah aldım.ve içeriye koştum. eşim yere düşmüş, kusuyor, bağırıyor ve çırpınıyordu. yerde bir fare ezilmişti.
    aşık olduğum adamın son sözleri "ateş et" oldu...

    tekneyi nasıl aldığını, o enfeksiyonlu farenin oraya nasıl geldiğini, eşime nasıl saldırdığını hiçbir zaman öğrenemeyeceğim. bildiğim tek şey gözlerinin değişmediğiydi. ona ateş etmeden önce geçen bir ömürlük zaman boyunca gözlerine baktım. gördüğüm tek şey aşk ve hüzündü. son ana kadar gözgöze kaldık. bir kaç defa ateş ettim ve öldü.
    kocamı öldürmüştüm.
    sonrasında olan olaylar hafızamda çok az yer tutuyor, sakız adasına ulaştım. boş bir kumsala çıktım. biraz ilerde bir eve doğru ilerledim. yaşlı bir çift bana doğru geldi. türkçe ve ingilizce seslendim. türkçe cevap verdiler. olanları anlattım. yaşlı adam kazma ve kürek getirdi, birlikte eşimi gömdük, tekneyi ise yaktık. yunan ordusunun artık mülteci kabul etmediğini, burada kalmamın tehlikeli olduğunu söylediler. beni psara da bir arkadaşlarına zütüreceklerini, bir süre orada kalmam gerektiğini söylediler. onların da türkçe bildiğini belirttiler ve beni hemen o gece tekneyle psara ya getirdiler.
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    son 1 saat;
    balçova daki evime uğramadan duramadım. ev terkedilmiş, kilitlenmiş bir haldeydi. fazla zaman harcamadan hemen çıktık. şimdi eski çeşme yolundayız. otoban uzaktan çok kalabalık ve karışık görünüyordu. eski yoldan deli gibi ilerliyoruz. yetişebiliriz gibi görünüyor, ama bizi orada nelerin beklediğini bilmiyoruz. buralar çok sessiz. gidebildiğimiz kadar hızlı ilerliyoruz. son kalan mermilerimizi gerek enfeksiyonlulara, gerekse insanlara karşı kullanmaktan çekinmeyeceğiz.
    gerginiz, heyecanlıyız, korkuyoruz. ama günlerdir ilk defa ümitliyiz...
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    son 3 saat;
    izmir e girdik. kemalpaşadan sonra mecburen anayola çıktık. mümkün olduğunca durmamaya çalıştıysak da pek mümkün olmadı. yolun bu kısmında artık hareket halinde araba kalmadı. birçok araba kanlar içinde, zaman zaman da enfeksiyonlulalarla karşılaştık. bir çoğuna hiç bulaşmadan yola devam ettik. yollar çok kalabalıktı. beş dakikada bir durup geçecek yol aradık kendimize. bu sırada üç defa enfeksiyonluların saldırısına uğradık, üçünde de hayatta kalmayı başardık ve yola devam ettik. bornova ya kadar gelebildik. izmir in içi nispeten daha boş, yollar daha rahat.
    mermimiz az. kaçmalıyız.
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    son 5 saat;
    turgutlu ya vardık, ama içine girmedik. hala arka yollardan ve tarlalardan ilerliyoruz. izmir e yaklaştıkça ilerlemek daha da zorlaşacak. yollar çok kalabalık ve inanılmaz bir kargaşa var. tüm enfeksiyonluların ışığa tutulmuş sinekler gibi anayola doğru gittiğini uzaktan görebiliyoruz.
    ter içindeyiz ve korkuyoruz. yolun tıkanmasından, ilerleyememekten korkuyoruz. yetişememekten korkuyoruz.
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    son 7 saat;
    anayolda çok sayıda insan izmir e doğru gidiyor. fakat çok sayıda enfeksiyonlu bunlara sürekli saldırıyor. yol kanla kaplanmış.
    anayoldan ayrıldık. sart yakınlarından içeriye doğru girdik ve arkadaki köy yollarından ilerliyoruz. sanırım ahmetli yi geçmiş olduk. turgutluya doğru ilerliyoruz. zaman daralıyor.
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    son 8 saat;
    salihli de çok vakit kaybettik. çok büyük bir enfeksiyonlu grubundan deli gibi bir kovalamaca sonunda kaçmayı başardık. sokak aralarından anayola çıkmak çok zor oldu. durmamalıyız, sürekli hareket halinde olmalıyız.
    ···
  • 0
    18 ağustos 2011 istanbul da zombi istilası
    9. gün;
    uçaklar üstümüzden geçti.
    bu sabah yola devam edip kula ya vardığımızda uçaklar üstümüzden geçti. deliler gibi kendimizi göstermeye çalıştık, sanki sesimizi duyuracakmış gibi bağırdık çağırdık. ellerimizi salladık. ya görmediler, ya da görmezden geldiler. bir sürü bildiri atıyorlardı havadan. merakla bir tanesininin düşmesini bekledik. bir ömür kadar uzun vakit geçti. bizim telaşımıza inat, yavaş yavaş süzüldü o kağıtlar. sonunda elimize aldığımızda ne düşüneceğimizi bilemedik.

    son 9 saat;
    kağıtlarda ülkede kontrolün kaybedildiği türkiye genelinde sadece 3 noktadan son bir tahliye işlemi yapılacağı, ardından da ülkeden çıkılacağı yazıyordu. bir tanesi ankara, bir tanesi izmir çeşme, bir tanesi de istanbul da olan noktalardan akşam altı da son gemi ya da uçakların havalanacağı yazıyordu.
    durmaksızın ilerliyoruz, mermilerimizi, mazotumuzu, suyumuzu epey bitirdik. artık vakit çok önemli. başka bir şeyin önemi yok.
    ···
  • daha çok