
- 1 / 1 / 337 entry
- 21 başlık
- 2 trend
- 1,037.00 incipuan
sampiyonenes önüncü nesil normal
-
+3 -2
benım kandırılma lüksüm yok
BENiM K[A]NDIRILMA LÜKSÜM YOK
2001- Erbakan Hoca bizi kandırdı...
2003 - Amerika bizi kandırdı...
2005 - Biri bizi kandırdı ama kim anlamadık...
2006 - La Jet Fadıl bizi kandırdı ya!
2007 - Yok yok Amerika bizi kandırmadı, kandıran başkasıymış...
2008 - Avrupa Birliği bizi kandırmış gibi yaptı...
2009 - Deniz Baykal bizi kandırdı...
2010 - Acep israil bizi kandırdı mı?
Neyse israili boşver ama Mhp bizi kandırdı...
2011 - TSK'daki Atatürkçüler bizi kandırdı...
2012 - Esed bizi kandırdı...
2013 - hdp bizi kandırdı...
2014 - fetö bizi kandırdı...
2015 - Yok yok bizi kandıran TSK'daki Atatürkçüler değilmiş bildiğin fetö bizi kandırdı... Ha bir de rusya bizi kandırdı...
2016 - Önce Irak yönetimi sonra fetö sonra Ey Almanya daha sonra Ey Hollanda en sonra da tekrardan Amerika bizi kandırdı... Bu arada rusya bizi kandırmadı iran kandırdı...
2017 - Önce Katar meselesinde Suudi Arabistan sonra AB ve yine yine Amerika bizi kandırdı...
2017 Eylül - Vay anasını! Bizi Irak yönetimi değil Barzani kandırdı...
...
Yıllar yıllar geçti...
Hep kandırıldık(!)
Beraber yağmurda ıslandıklarımız meğer şemsiye kullanıyormuş ve bir tek ıslanan bizmişiz...
Neyse...
Allah affetsin...
Millet affetsin...
Eniştem affetsin...
Damadım affetsin...
...
Peki ya adalet?
Aman canım sen de!
Ne istediler de vermedik?
Sahi ne istediler de verdiniz?
Ne verdiniz ne aldınız da bu kadar aldandınız?
Hişşt!
Sus bakayım!
Fetöcü müsün yoksa?
Doğru ya...
Ben sade bir vatandaşım...
Benim KANDIRILMA lüksüm yok! -
+9 -1
s 400 füze sistemi hakkında yanlış bilinen 8 nokta
{[S-400 füze savunma sistemi alımı hakkında yanlış bilinen 8 nokta]}
[[
{{baslik:1.1) S-400}}
{{resim: http://www.imgim.com/sitkiegelis400(2) .jpg}}
{{yazı:Rusya’dan alınacak S-400’ler sayesinde en nihayet NATO’dan bağımsız hava ve füze savunma yeteneğini elde edeceğiz.}}
]]
[[
{{baslik:2.1 S-400}}
{{resim: http://www.imgim.com/8904incic979822.jpg }}
{{yazı:Türkiye önce Çin, sonra Rusya’yı tercih etmek zorunda kaldı. Çünkü Batılı müttefikleri hava savunma teknolojisini paylaşmaya yanaşmadı.}}
]]
[[
{{baslik:3.S-400}}
{{resim: http://www.imgim.com/3339incif458439.jpg }}
{{yazı:Kıbrıs Rum Kesimi 1998’te Rusya’ya S-300 sipariş ederken NATO müttefikleri itiraz etmemiş, NATO sistemlerine entegrasyon konusunu gündeme getirmemiştir.{[InciListeHaberYap]}
[[
{{baslik:S-400}}
{{resim: http://www.imgim.com/1026786695.jpg }}
{{yazı: Yunanistan’da da S-300 sistemleri mevcuttur ve bunlar 2013 yılından itibaren NATO sistemleriyle birlikte çalışabilmektedir. O zaman NATO’nun bize itirazı neden?}}
]]
[[
{{baslik:S-400}}
{{resim: http://www.imgim.com/565574acc461881c648b4625.jpg }}
{{yazı:Daha önce seçilen ama iptal edilen Çin füze sisteminin, Türkiye’nin geliştireceği arayüz sayesinde NATO sistemleriyle birlikte çalışabileceği NATO çevrelerince de idrak edildiği halde, NATO siyasi nedenlerle bu fikre karşı çıktı. Şimdi aynı gerekçeyle S-400’e de karşı çıkıyor.}}
]]
[[
{{baslik:S-400}}
{{resim: http://www.imgim.com/1022inciy4713095.jpg }}
{{yazı:NATO’nun füze savunma şemsiyesi yetersizdir, çünkü Türkiye’nin güney ve güneydoğusu, teknolojik ve coğrafi kısıtlardan dolayı NATO’nun koruma kalkanı dışında kalmaktadır. Bu açık, ancak Türkiye’nin kendi füze savunma sistemini geliştirmesiyle kapatılabilecektir.}}
]]
[[
{{baslik:S-400}}
{{resim: http://imgim.com/image/s4..._neler__s-400_nedir_1.jpg }}
{{yazı:NATO’ya güvenemeyiz. Batı artık Türkiye’nin düşmanı. Hava savunmamızı sadece S-400’lerle güvenceye alabiliriz}}
]]
[[
{{baslik:S-400}}
{{resim: http://www.imgim.com/9316incii4591962.jpg }}
{{yazı:Başımız sıkıştığında NATO yardıma gelmekte nazlanıyor. Zaten bugüne kadar ne faydasını gördük ki? Türkiye hep veren taraf oldu.}}
]] -
-2
laık olanlar hakkında tespit
Laik, çağdas, modern tayfa bunlar ama hiç kitap okumazlar onlar için açık giyinmek çağdaşlık için yeterlidir. batıya özenirler ama sadece tüketimlerine, bati gibi üretmezler. Vatan sevgisi nedir bilmezler savaş olsa rakı veren tarafa geçerler. Trafiğe küfreder 3. Köprüye karşıdirlar. Ağaçları severler, ağaç dikmezler, insanlari küçümserler. Demokrasiden bahsedip kendilerine oy vermeyenlere cahil köylü derler. Şortuma karisma deyip ortaligi ayağa kaldirirlar ama başörtüsüne tahammül edemezler. Tanrilari bunlari özel yaratmıştır inançları gereği hiç yanilmazlar hep haklıdırlar. Dağ taş bulut atalarının silueti şeklini alir. Türklükle alakaları yoktur. 1920lerden önceki tarihi bilmezler. Mehter marşından nefret ederler. Kurban bayrdıbına katliam deyip yılbaşında hindi partisi yaparlar özel günlerinde kıçına portakal sokulmus ördek yerler. -
0
surıyelı gercegı
Suriyeliler son birkaç yıl içersinde "4200 Türk yaraladı. 600 Türk kadına taciz/tecavüz Etti. 120 Türk öldürdü." -
0
m1 grand pıyade tüfeği
M1 GARAND PiYADE TÜFEĞi
- Dünyanın ilk yarı otomatik tüfeği olan Garand 1936 yılında üretilmeye başlamıştır.
- Amerikan erlerinin ana silahı olan Garand, düşman kurgulu tüfeklerinin yanında ezici bir üstünlük sağlıyordu.
- iyi yönleri fazla olsada bir hayli askerin ölümüne sebebiyet vermiştir.
- Mermiler demir bir jarjörün içine koyuluyordu. Jarjörde üst kısımdan iç aksama takılıyordu. Mermi bittiğinde jarjör kendini sert bir şekilde dışarı atarak TiNK şeklinde bir ses çıkarırdı. Yakın çatışmada bu sesi duyan Alman askerleri merminin bittiğini anlayıp direk hücuma geçerlerdi. Bu sebepten çok sayıda Amerikan askeri ölmüştür.
- Amerikanın hibe ettiği M1 Garand'lar ülkemizde Ordumuza hizmet vermiştir. -
+2 -1
menzıl gercegı ıc yuzu
NEDEN MENZiL?
iŞTE GERÇEKLER...
1- Fotoğraftaki genç, Menzil Şeyhinin ne oğlu, nede Torunu değil.
2- Ortada çıkılan bir taht yok, Korkmayın Osmanlı gelmiş, Padişahlık ilan edilmiş değil, Fotoğraf 2013 yılında bir düğünden.
3- Fotoğrafta Altın taht diye servis ettikleri, Babası olmadığı için 7 kız kardeşi tarafından boncuk ve Aynalarla süsledikleri bir koltuk. Aynı şerefsizler Cumhurbaşkanımızın su içtiği bardakları ALTIN VARAKLI bardaklar diye servis etmişlerdi.
4- 4 yıl önceki bir fotoğraf neden bugün servis edilir?
5- Fotoğrafı ilk servis eden fetocuların Twitter çetesi ve ses getirsin diye aynı anda yüzlerce sahte hesapla twit attılar.
Sonra kimler devreye girip, Menzil cemaatine saldırdı bir bakalım ;
1- Bu fotoğrafı yalanlarla ilk servis eden, FETO'nun twitter hesapları, Hani 15 Temmuzda MiT'i, Emniyeti, Meclisi, Türkiyeyi bombalayan, Milletin üzerinden tanklarla geçen, 251 kişiyi şehit eden, Amerikanın kucağına oturmuş o.çocukları varya, işte onlar.
2- Hergün asker polis şehit eden PKK'lı teröristleri, Kandilde yere izmarit bile atmayan cici çocuklar diye servis eden, MiT Tırlarını teröristlere silah zütürüyor diye Türkiye'ye iftira atıp dünyaya servis eden aşağılık gazete paçavrası Cumhuriyet gazetesi.
3- DHKP-C ve PKK'ya tek laf etmeyen, Ama asker ve Polise her fırsatta alçakça saldıran SOL HABER PORTALI ve Birgün gazeteleri
4- Fetönün haber siteleri ABC GAZETESi ve HABERDAR SiTESi.
5- Takunya, Düşünen Deli, Kısacası ne kadar islam ve Erdoğan düşmanı karanlık sayfa varsa hepsi aynı anda saldırıya geçtiler.
6- Başta ROJ TV olmak üzere, PKK'nın tüm yayın organları Menzile saldırıyor? Çünkü Doğu ve Güneydoğuda gençlerin PKK'ya katılmasının önündeki en büyük engel olarak Menzil cemaatini görüyorlar.
7- Boğazda yalılarda oturan, Bu ülkeyi sömüren, ne kadar karı kız zütüren yavşak namussuz varsa, hepsi bugün Menzile birden saldırıyor?
8- Bir zamanlar el altında PKK'nın rekldıbını yapan, Karanlık haber sitesi, Gazetecilerin KARANLIK ODA dediği, islam ve Müslüman düşmanı ODA TV.
Şunu asla unutmayın, bunlar topyekün kime saldırırsa, bilinki o doğru yoldadır...
Neden Menzili hedefe koydular ; Çünkü Menzil ve ismail Ağa cemaati, 15 Temmuzda Köprüde ilk şehitleri verenlerdi, ilk dakikada sokağa çıktılar, Erdoğan herkes evine dönün diyene kadar evlerine dönmediler. Ve bu ülkeyi işgal etmek isteyen namussuzların önündeki en büyük engel onlardı...
En çok üzüldüğüm, Takunya sayfasının islam düşmanı adminleri anında bir Caps yapıyor bir yana Facebookun sahibi Yahudi Mark Zuckerberg'i, diğer tarafta ise Müslüman bir cemaati koyuyor ve bizim kardeşlerimiz bu tezgaha düşüp bunları paylaşıyor. Adamlar ZEHiRi PANZEHiR diye servis ediyor, Bizde mal gibi yiyiyoruz...
TEZGAHA GELMEYiN...
BUNLARIN iPiYLE KUYUYA iNMEYiN...
MÜSLÜMANLAR ANCAK KARDEŞTiRLER...
Niyeti Allah rızası olan bütün cemaatler başımızın tacıdır... -
+3 -1
ulke elden gıdıyor dıyen arap yalakları
1910'larda biz ülke elden gidiyor dedikçe siz " Din elden gidiyor" dediniz.
Dine birşey olmadı , Balkanlar gitti.
1920'lerde biz ülke elden gidiyor dedikçe siz " Din elden gidiyor" dediniz.
Dine yine birşey olmadı , Ortadoğu toprakları gitti.
1950'lerde biz ülke elden gidiyor dedikçe siz " Din elden gidiyor " dediniz.
Dine gene birşey olmadı , ülkenin her yani Amerikan üssü oldu.
1960'larda biz ülke elden gidiyor dedikçe siz " Din elden gidiyor " dediniz.
Dine tekrar birşey olmadi, Kıbrıs ' ın yarısını zor kurtardık.
1980' lerde biz ülke elden gidiyor dedikçe siz " Din elden gidiyor " dediniz.
Dininiz olduğu gibi kaldı , Guneydogu PKK' ya gitti.
2000'lerde biz ülke elden gidiyor dedikçe siz " Din elden gidiyor " dediniz.
Dine birşey olmadı ama nurtopu gibi Kürdistanımız oldu.
Sene 2017. Ülke elden gidiyor diyoruz adam " Dinime dokunma " diyor.
Rahat ol, dinine yine birşey olmayacak ama bu sefer avradini koynundan alırlar.
Din din din din !
Yeter artık.
Ne teknolojiden ne eğitimden ne siyasetten ne ekonomiden ne de adaletten haberiniz yok.
Cahilsiniz. -
+3 -1
turk ordusuna kurulan tuzak
KORE SAVAŞI SIRASINDA TÜRK ORDUSUNA KURULAN iNANILMAZ TUZAK ;
17 Ekim 1950 Yılında Tahsin Yazıcı Komutasında 5.090 Kişilik Türk Tugayı Koreye Varmıştır.
26 Kasım Günü Çin Ordusunun Taaruzu Sırasında Birleşmiş Milletler Ordusu Cepheyi Terk Etmiş Pusan Ve Suvan Cephelerine Geri Çekilmiştir.
500.000 BiN'E KARŞI 5.000 KiŞiYLE 3 GÜN DiRENEN TÜRK ORDUSU ;
Türk Askerlerinden Kimse Korece Ve ingilizce Bilmemesinden Dolayı Amerikan Ordusu Türkçe Bilen Ermeni Tercümanlar Tutmuştu.
Koreli Gazi Albay Kwang J. Yang Olayı Şöyle Anlattı ; Çin Ordusunun Taaruzu Sırasında Amerikan Ordusu Ve Birleşmiş Milletler Ordusu Tercümanların Uyarısıyla Pusan Ve Suvan Cephelerine Geri Çekilmişti.
Fakat Birleşmiş Milletler Ordusu Çekildiği Sırada Ermeni Tercümanlar Türk Ordusuna Haber Vermedi
Türkler 5.000 Kişilik Güç ile 500.000 Bin Çin Ordusuyla Karşı Karşıya Kaldı.
29 Kasım Günü Mermileri Biten Türk Ordusu Kılıç Ve Süngüleriyle Hatta Bir Ara Yumruklarıyla Çinli Askerleri Harap Etmiş Ve Çemberi Yarmayı Başarmışlardır.
Olayın Hemen Ardından Koreli Bir General'in Emriyle ihanet Eden 7 Ermeni Tercüman infaz Edilmiştir.
Eğer Türk ordusu Çin Ordusunun Taaruzu Sırasında Geri Çekilseydi Çok Sayıda Türk Askerinin Şehit olması içten bile değildi. -
+1
abd nin unutulan otoyol katliamı
ABD, 1991 yılında Irak'ı işgal ederken çok sayıda katliama imza atmıştı. Bunlardan biri de binlerce sivilin katledildiği ve tarihe 'ölüm otoyolu katliamı' olarak geçen saldırı olmuştu.
26 Şubat'ı 27 Şubat'a bağlayan gece Kuveyt'ten çekilen Irak askerleri ile savaştan kaçmaya çalışan çok sayıda Iraklı ve Filistinli sivilin bulunduğu konvoy ABD ordusu tarafından çok ağır bir bombardımana tabi tutuldu. Binlerce araç içindeki insanlarla birlikte parçalandı, yanıp kül oldu.
Katliama Ölüm Otoyolu (Highway of Death) denilmesinin sebebi Highway 80 isimli yolda gerçekleşmesi. Karayolu Kuveyt City'den Abdali (Kuveyt) ve Safwan (Irak) şehirlerine uzanıyordu. Oradan da Basra şehrine doğru ilerliyor ve orada son buluyordu. Bombalama sonucu çok büyük hasar gören otoyol 1990'lı yılalrın sonunda onarıldı ve 2003 işgalinde de ABD ve ingiliz birlikleri tarafından kullanıldı.
insan hakları örgütleri ve gözlemcileri tarafından insanlığa karşı işlenen suçlar kategorisine sokulan bu katliamın ilk fotoğrafları, ancak aradan bir ay geçtikten sonra çekilebildi. Taşıt enkazlarının içinde hâlâ kömürleşmiş insan cesetleri görülebiliyordu.
Taşıtların durumundan yolun tıkalı olduğu ve ABD ordusunun öylece duran araçları bombaladığı açıkça anlaşılıyordu. -
+6
ataturk zehırlendımı carpıcı acıklamalar
Atatürk zehirlendi mi?
Atatürk düşmanları, Atatürk’ün ölümünü alkole bağlarlar, içki içtiği için siroz hastalığına tutulduğunu ve içkiden öldüğünü söylerler. Amaçları islam dinine göre içilmemesi gereken alkollü içkiyi Atatürk’ün içtiğini, böylece Atatürk düşmanlığı temelini atmaktır.
Dinden geçinenler Atatürk düşmanlığı temelini atmak için, O’nun ölümünü bu şekilde işlerlerken, diğer yurttaşlar da bilgi ekgibliğinden ve bu konunun yeterince işlenmemesinden dolayı, genelde bu şekilde; “Atatürk alkolden ölmüştür” şeklinde bilirler. Bu nedenle konunun ayrıntılı ele alınması ihtiyacı vardır.
77 yıldır sadece dost meclislerinde gündeme gelen ‘Atatürk ölmedi, zehirlendi’ iddialarına ilişkin tarihi belgeleri ele alırsak, 57 yaşında hayatını kaybeden Atatürk’ün doğal yollardan ölmediği, zamanın kudretli yöneticileri ve doktorları tarafından ‘zehirlendiğine’ ilişkin iddialar zaman zaman dillendirilse de bu, sınırlı bir tartışmanın ötesine geçmemişti.
ilk belge; içişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın 30 Haziran 1938’de, yani Atatürk’ün ölümünden 4,5 ay önce ismet inönü’ye gönderdiği yazı.
“Çok kıymetli büyüğüm ismet inönü. Cumhurreisimizin hastalığı gün geçtikçe ilerlemekte, çevresinde size karşı bazı tedbirler aldığını duydukça çok üzülmekteyim. Tahsis ettiğimiz doktorun görevini layıkı ile yaptığı kanısındayım. Cumhurreisimiz, doktorlardan çok şikayet etmiş, ‘Beni Türk doktorlarına emanet edin’ demiştir. Yabancı doktorları uzaklaştırmak istemektedir. Her şey yolunda ve mecrasında seyir etmektedir. Sizleri Cumhurreisi olarak görmek arzusu hepimizde hasıl olmuştur. Hürmetle ellerinizden öperim efendim.
Dahiliye Vekili Şükrü Kaya.” (30 Haziran 1938).
ikinci belge ise, Atatürk’ün zehirlendiği tartışmalarının 20 yıl sonra devletin zirvesindeki bazı isimlerin başını ağrıtacak ve ölüm tehditlerine bile sebep olacak şekilde yeniden gündeme geldiğini gösteriyor. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, 26 Şubat 1959 tarihindeki yazısında, daha sonra içişleri Bakanlığı da yapacak olan Hıfzı Oğuz Bekata’yı nazik bir şekilde uyarıyor.
Hıfzı Oğuz Bekata, Kasım Gülek’in ‘nazikçe’ uyarılarına rağmen Atatürk’ün ölümünün arkasındaki sırrı araştırmaya devam etti.
Bekata’nın içişleri Bakanı olduğu 1962 yılında, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Doktor Lebit Yurdoğlu’ndan destek istediği, Yurdoğlu’nun elde ettiği bulguları bir mektupla ilettiği görülüyor. Doktor Yurdoğlu, Bekata’ya yazdığı yazıda Atatürk’ün kesinlikle öldürüldüğüne dikkat çekiyor. Yurdoğlu tespitlerini şu şekilde sıralıyor:
“Bu konuyu derinlemesine araştırdığımda sorunun sadece geç teşhis olmadığını, teşhisle uyumlu ilaçlar kullanılmadığını tespit ettim… Sıtma tedavisi için kullanılan Kinin ilacının 43 şişe kullanıldığını gördüm. Bu kadar Kinin kullanıldığında karaciğerinde onarılmaz yaralar açacağını her hekim bilir. Bunun sanki bilinçli kullanılmış olduğun izlenimi edindim… Eppinger, Bergman, Dr. Fissinger, Dr. Neşet Irdelp’in hekimlik görevlerini bilinçli bir şeklide ekgib yaptıkları kanısı bende hakim olmuştur.”
Atatürk’ün hayatı boyunca çekilen binlerce fotoğrafı olmasına rağmen neden alkolik denilen bir insanın masasında ve elinde içki şişesi ve bardağı yoktur? Hatta kız çocuğuyla birlikte çekilmiş ve elinde bir bardak malt içeceği olmasına rağmen “Atatürk kız çocuğuna bira içiriyor” diye iftiralar atılmıştır.
Atatürk, yanlış tedavi uygulandığı için ölmüştür. Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi. Atatürk’e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı Kinin yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü. Tedaviyi yapan doktor Mason locası üstadı doktor Mim Kemal’dir.
Büyük Millet Meclisi’nde Atatürk’ün ölüm raporu gündeme geldiğinde, 1935 yılında kapatılan ancak Meclis’ten tam olarak arındırılamayan Masonlar ortaya bir fikir atarlar:
“Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım…” denir ve kabul edilir, tarih kitaplarına da böyle girer…
Atatürk, vatanımızı 11 savaş yaparak, hepsinde de zafer ile ayrılarak düşmanı vatanımızdan kovmuştur. Bize Türkiye Cumhuriyeti’ni armağan etmiştir.
Ne mutlu Atatürk’ü gerçek anlayan ve anlatanlara… Bozkurt Baştürk
Selam olsun Atatürkçü Türk gençliğine… -
0
atatürk zehirlendimi
Atatürk zehirlendi mi?
Atatürk düşmanları, Atatürk’ün ölümünü alkole bağlarlar, içki içtiği için siroz hastalığına tutulduğunu ve içkiden öldüğünü söylerler. Amaçları islam dinine göre içilmemesi gereken alkollü içkiyi Atatürk’ün içtiğini, böylece Atatürk düşmanlığı temelini atmaktır.
Dinden geçinenler Atatürk düşmanlığı temelini atmak için, O’nun ölümünü bu şekilde işlerlerken, diğer yurttaşlar da bilgi ekgibliğinden ve bu konunun yeterince işlenmemesinden dolayı, genelde bu şekilde; “Atatürk alkolden ölmüştür” şeklinde bilirler. Bu nedenle konunun ayrıntılı ele alınması ihtiyacı vardır.
77 yıldır sadece dost meclislerinde gündeme gelen ‘Atatürk ölmedi, zehirlendi’ iddialarına ilişkin tarihi belgeleri ele alırsak, 57 yaşında hayatını kaybeden Atatürk’ün doğal yollardan ölmediği, zamanın kudretli yöneticileri ve doktorları tarafından ‘zehirlendiğine’ ilişkin iddialar zaman zaman dillendirilse de bu, sınırlı bir tartışmanın ötesine geçmemişti.
ilk belge; içişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın 30 Haziran 1938’de, yani Atatürk’ün ölümünden 4,5 ay önce ismet inönü’ye gönderdiği yazı.
“Çok kıymetli büyüğüm ismet inönü. Cumhurreisimizin hastalığı gün geçtikçe ilerlemekte, çevresinde size karşı bazı tedbirler aldığını duydukça çok üzülmekteyim. Tahsis ettiğimiz doktorun görevini layıkı ile yaptığı kanısındayım. Cumhurreisimiz, doktorlardan çok şikayet etmiş, ‘Beni Türk doktorlarına emanet edin’ demiştir. Yabancı doktorları uzaklaştırmak istemektedir. Her şey yolunda ve mecrasında seyir etmektedir. Sizleri Cumhurreisi olarak görmek arzusu hepimizde hasıl olmuştur. Hürmetle ellerinizden öperim efendim.
Dahiliye Vekili Şükrü Kaya.” (30 Haziran 1938).
ikinci belge ise, Atatürk’ün zehirlendiği tartışmalarının 20 yıl sonra devletin zirvesindeki bazı isimlerin başını ağrıtacak ve ölüm tehditlerine bile sebep olacak şekilde yeniden gündeme geldiğini gösteriyor. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, 26 Şubat 1959 tarihindeki yazısında, daha sonra içişleri Bakanlığı da yapacak olan Hıfzı Oğuz Bekata’yı nazik bir şekilde uyarıyor.
Hıfzı Oğuz Bekata, Kasım Gülek’in ‘nazikçe’ uyarılarına rağmen Atatürk’ün ölümünün arkasındaki sırrı araştırmaya devam etti.
Bekata’nın içişleri Bakanı olduğu 1962 yılında, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Doktor Lebit Yurdoğlu’ndan destek istediği, Yurdoğlu’nun elde ettiği bulguları bir mektupla ilettiği görülüyor. Doktor Yurdoğlu, Bekata’ya yazdığı yazıda Atatürk’ün kesinlikle öldürüldüğüne dikkat çekiyor. Yurdoğlu tespitlerini şu şekilde sıralıyor:
“Bu konuyu derinlemesine araştırdığımda sorunun sadece geç teşhis olmadığını, teşhisle uyumlu ilaçlar kullanılmadığını tespit ettim… Sıtma tedavisi için kullanılan Kinin ilacının 43 şişe kullanıldığını gördüm. Bu kadar Kinin kullanıldığında karaciğerinde onarılmaz yaralar açacağını her hekim bilir. Bunun sanki bilinçli kullanılmış olduğun izlenimi edindim… Eppinger, Bergman, Dr. Fissinger, Dr. Neşet Irdelp’in hekimlik görevlerini bilinçli bir şeklide ekgib yaptıkları kanısı bende hakim olmuştur.”
Atatürk’ün hayatı boyunca çekilen binlerce fotoğrafı olmasına rağmen neden alkolik denilen bir insanın masasında ve elinde içki şişesi ve bardağı yoktur? Hatta kız çocuğuyla birlikte çekilmiş ve elinde bir bardak malt içeceği olmasına rağmen “Atatürk kız çocuğuna bira içiriyor” diye iftiralar atılmıştır.
Atatürk, yanlış tedavi uygulandığı için ölmüştür. Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi. Atatürk’e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı Kinin yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü. Tedaviyi yapan doktor Mason locası üstadı doktor Mim Kemal’dir.
Büyük Millet Meclisi’nde Atatürk’ün ölüm raporu gündeme geldiğinde, 1935 yılında kapatılan ancak Meclis’ten tam olarak arındırılamayan Masonlar ortaya bir fikir atarlar:
“Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım…” denir ve kabul edilir, tarih kitaplarına da böyle girer…
Atatürk, vatanımızı 11 savaş yaparak, hepsinde de zafer ile ayrılarak düşmanı vatanımızdan kovmuştur. Bize Türkiye Cumhuriyeti’ni armağan etmiştir.
Ne mutlu Atatürk’ü gerçek anlayan ve anlatanlara… Bozkurt Baştürk
Selam olsun Atatürkçü Türk gençliğine… -
+5 -2
abd ancak filmlerde kazanır trende dogru ucuyorumm
1. 2. Dünya savaşında Japonları ancak atom bombasıyla yenebildi.
2. 1975 te Vietnam'da 60 bin kayıp verip çekilmek zorunda kaldı.
3. 1983 te Beyrut'ta .Filistinli 18 yaşındaki mücahide bir kızın kamyonla yaptığı intihar saldırısında 241 ABD 60 civarı Fransız askeri öldü. ABD Lübnan'ı derhal terketti.
4. 90 lı yıllarda Somali'ya çıkarma yapan ABD deniz piyadeleri yüzlerce kayıp verince çekilip gitmek zorunda kaldı. Küba'da 1961 Domuzlar körfezi çıkarması, 1979 da Tahran da ABD elçiliği personelinin kurtarılması operasyonları tam bir fiyasko ile sonuçlandı.
6. Irak'ta 6 bin kayıp verdi 1 trilyon dolar masraf etti. Sonunda iran'ın eline bırakmak zorunda kaldı.
7. Bu yüzdendir ki Suriye'ye kara askeri indirmiyor. Vekalet savaşı yürütüyor YPG yi mayın eşeği gibi kullanıyor.
8. Yegane üstünlüğü Hava ve deniz kuvvetlerindedir.
9. Kendisi güvenli bir coğrafyada bulunduğu için dışarıdan saldırıya uğrama ihtimali çok zayıftır.
10. Can kayıpları kamuoyunda büyük tepki topladığı için özel güvenlik şirketlerine iş veriyor. Blackvater gibi. Bunların verdiği kayıplar asker sayılmıyor.
11. Nixon Doktrini, artık abd askerlerinin bizzat sıcak çatışmaya girmek yerine yerel unsurları ön plana sürme amacı vardır. Hem masraf kaybı önlenecek hem de asker kaybi uzerinden eleştriler azalacaktı -abd'nin prestij kaybı da olmayacaktı-. Ve daha bir sürü gerekçe... O dönemde pek sönük karşılandı bu doktrin ancak Bush W. Pust döneminde genel kabul gördü. Şuan için de geçerlidir bu.
12. Coğrafi konumu saldırıya uğramaya müsait olmayınca mağdur bahanesine hiç sarılamadı. 2001 den sonra dünyaya yeniden biçim vermek istiyordu ama bunun için çok güçlü bir meşruiyet gerekçesi bulması gerekiyordu. Saldırganlığına çok sağlam sebepler üretmek zorundaydı….
2001 yılında New York’ta ikiz kulelere bir saldırı oldu. ABD yeri göğü ayağa kaldırdı ve mağdur rollerine yattı. Dünyaya posta koydu. Ya bendensin ya karşımdasın diyerek herkesi korkuttu. Sonra da şer ekseni adını verdiği 5 ülkeyi hedefe koydu. Bunlar Irak, Afganistan, Suriye, iran ve Kuzey Kore idi.
Yeniden koalisyonlar kuruldu. Onlarca devlet mağdur (!) olan ABD nin yanında yer aldı.
13. Bu yüzdendir ki son yıllarda asimetrik savaş tekniği gelişti. Senin adına başkalarını savaştırmak... -
+1
abd ancak filmlerde kazanır
1. 2. Dünya savaşında Japonları ancak atom bombasıyla yenebildi.
2. 1975 te Vietnam'da 60 bin kayıp verip çekilmek zorunda kaldı.
3. 1983 te Beyrut'ta .Filistinli 18 yaşındaki mücahide bir kızın kamyonla yaptığı intihar saldırısında 241 ABD 60 civarı Fransız askeri öldü. ABD Lübnan'ı derhal terketti.
4. 90 lı yıllarda Somali'ya çıkarma yapan ABD deniz piyadeleri yüzlerce kayıp verince çekilip gitmek zorunda kaldı. Küba'da 1961 Domuzlar körfezi çıkarması, 1979 da Tahran da ABD elçiliği personelinin kurtarılması operasyonları tam bir fiyasko ile sonuçlandı.
6. Irak'ta 6 bin kayıp verdi 1 trilyon dolar masraf etti. Sonunda iran'ın eline bırakmak zorunda kaldı.
7. Bu yüzdendir ki Suriye'ye kara askeri indirmiyor. Vekalet savaşı yürütüyor YPG yi mayın eşeği gibi kullanıyor.
8. Yegane üstünlüğü Hava ve deniz kuvvetlerindedir.
9. Kendisi güvenli bir coğrafyada bulunduğu için dışarıdan saldırıya uğrama ihtimali çok zayıftır.
10. Can kayıpları kamuoyunda büyük tepki topladığı için özel güvenlik şirketlerine iş veriyor. Blackvater gibi. Bunların verdiği kayıplar asker sayılmıyor.
11. Nixon Doktrini, artık abd askerlerinin bizzat sıcak çatışmaya girmek yerine yerel unsurları ön plana sürme amacı vardır. Hem masraf kaybı önlenecek hem de asker kaybi uzerinden eleştriler azalacaktı -abd'nin prestij kaybı da olmayacaktı-. Ve daha bir sürü gerekçe... O dönemde pek sönük karşılandı bu doktrin ancak Bush W. Pust döneminde genel kabul gördü. Şuan için de geçerlidir bu.
12. Coğrafi konumu saldırıya uğramaya müsait olmayınca mağdur bahanesine hiç sarılamadı. 2001 den sonra dünyaya yeniden biçim vermek istiyordu ama bunun için çok güçlü bir meşruiyet gerekçesi bulması gerekiyordu. Saldırganlığına çok sağlam sebepler üretmek zorundaydı….
2001 yılında New York’ta ikiz kulelere bir saldırı oldu. ABD yeri göğü ayağa kaldırdı ve mağdur rollerine yattı. Dünyaya posta koydu. Ya bendensin ya karşımdasın diyerek herkesi korkuttu. Sonra da şer ekseni adını verdiği 5 ülkeyi hedefe koydu. Bunlar Irak, Afganistan, Suriye, iran ve Kuzey Kore idi.
Yeniden koalisyonlar kuruldu. Onlarca devlet mağdur (!) olan ABD nin yanında yer aldı.
13. Bu yüzdendir ki son yıllarda asimetrik savaş tekniği gelişti. Senin adına başkalarını savaştırmak... -
-1
olası bir kuzey kore abd savaşının analizi
- Amerika
- Amerika girdiği 2 Dünya savaşını da kaybetmedi.
- 1.Dünya Savaşında Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorluğunu bozguna uğrattı.
-2.Dünya Savaşında Nazi Almanyası, italya ve Japonyayı yendi.
- Tarihte ilk atom bombasını ABD attı.
- Vietnam Savaşı hariç girdiği bütün savaşları kazandı.
-2003 te Irak'ı işgal etti.
- 1950lerde Güney Kore savaşını taktik olarak kazandı.
- Liderliğini yaptığı NATO'da onlarca güçlü ordu var.
- Dünyanın en iyi hava kuvvetleri, uzay kuvvetleri ve deniz kuvvetlerine sahip. Kara kuvvetleri Rusya ile tartışılır.
- Ekonomik olarak da savaşa en dayanıklı ülkedir.
--- Kuzey Kore
- Hiçbir tarihçesi yoktur 1950den önce.
- Dünyadaki sayılı komunist yönetimlerdendir.
-1950li yıllardaki Kore Savaşında Sovyet Rusya sayesinde kuruldu.
-Ordusundaki tankların çoğu 1990lardan kalmadır.
- Elindeki nükleer füzelerin çoğu Sovyet Rusyadan kalmadır ve şuan onlar geliştirilmektedir.
- Ellerindeki en iyi füze yıllar önce ABD tarafından yapılmış ve savunması geliştirilen füzelerdir.
- Ekonomik olarak bir savaşa kesinlikle dayanıklı değildir.
- Abd nin 2 yakın müttefiki Japonya ve Güney Kore diplerindedir.
Sonuç olarak aralarında olacak 1v1 savaşı ABD kazanacaktır. Nazi Almanyası ve Rusyayı ( soğuk savaşta ) yenen bir ülke Kuzey Koreye yenilecek değildir. -
+12 -2
fırat kalkanı ile türkiye suriyede ne yaptı
Türkiye, Suriye'de ne yaptı, ne yapıyor ve Suriye'li sığınmacılar üzerine yürüttüğü Faaliyetler:
- Kabaca Fırat Kalkanı Operasyonu başlangıç ve bitiş tarihi: Ağustos 2016 - Mart 2017 dir.
- Bu güne kadar Türkiye, Suriye'de "Cerablus / El-Rai / El-Bab" üçgeninde 2000 kilometrekarelik alanı terörden arındırmış ve kontrol altına almıştır.
- Fırat Kalkanı Operasyonu'nun tamamlandığı mart ayından bu yana 70 bin Suriye'li bölgeye geri döndü, bu sayının yıl sonu 100 bini bulması bekleniyor. Bölgeye geri dönenlerin ise yaklaşık 45 beni, fiziki ve toplumsal inşaanın sürdüğü Cerablus'a yerleştirildi.
- Ankara, terörden arındırılan Cerablus'u bölgenin çekim merkezi ve model haline getiriyor. Bu nedenle Türkiye, bölgenin karar verici mercilerine danışman olarak tecrübeli yöneticiler, polis amirleri ve müfter görevlendirdi.
- Cerablus'ta hastaneler, yetimhaneler, polis karakolları, çocuk parkları dahil olmak üzere şehir merkezinde 100'den fazla binanın inşası sürmekte. Bölgede inşası devam eden yaklaşık 80 Camii'nin 10 tanesi Cerablus'ta bulunuyor.
- Türkiye’den temin edilen araç gereçler ile alt yapı çalışmalarının sürdüğü Cerablus'ta kanalizasyon sıkıntısı henüz tam olarak giderilememişken, halk elektrik ve temiz suya sahip. Bunun yanında bölgede yol yapım çalışmaları da yapılmıştır.
- Türkiye’de eğitilen yerel polis gücü, Jandarma Özel Harekat tarafından yürütülen güvenlik faaliyetlerini temmuz ayından itibaren devralarak tüm güvenlik ÖSO'ya devredilmiş oldu.
- Al-Hamza Tugayı ve Sultan Murad Tugayı üyeleri trafik ve terörizm eğitimi alarak istihdam edildi.
- Cerablus'a son olarak Temmuz ayında itfaiye için gerekli araç gereç sevkiyatı yapıldı.
- Türkiye’den gönderilen doktorlar Cerablus hastanesi ve mobil tıbbi acil servislerde görev yapıyor.
- Türkiye’de resmi olarak faaliyet gösteren yaklaşık 10 cemaat ve STK, Diyanet işleri Başkanlığı koordinesinde, Türk istihbarat ve güvenlik güçleri ile bölgede yardım faaliyetleri icra ediyor.
- Yerel bir güvenlik kaynağına göre Türk Ordusu'nun ÖSO gruplarını desteklediği bölgelerde petrol arama çalışmaları hız kazandı. Bölgede yüksek kaliteli benzin ve dizel üretimi için rafineri inşa edilmesi planlanıyor.
- Cerablusda Orta Seviyede Petrol Rafinerisi Açıldı TSK Ve ÖSO Zırhlı Araçları Tanklar v.s Yakıt ikmali Sağlıyor.
- El-Bab'ın Akil Dağı (El-akil) bölgesinde, Cerablus'un güneyinde ve Azez'de Türkiye tarafından Askeri üs inşaatları devam ediyor. Bu üslerde yerel güçlere askeri eğitim de verilecek.
- Türkiye tarafından yürütülen en önemli faaliyetlerden biri eğitim; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim amacıyla nitelikli personel atanması, uygun binalar bulunması, Pansiyon, konut, araç gereç/malzeme, kitap vb. ekipmanların sağlanması planlanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Cerablus'ta faaliyet gösteren Türk dini STK ları ile yakın ilişkiler sürdürüyor.
- Bölge çevresindeki aşırı Selefi Cihad grupları ise Türkiye’nin yürüttüğü faaliyetlerden hiç memnun değil.
- Ayrıca bölgede sadece Türk STK ların çalışmasına izin verilerek yabancı STK talepleri reddediliyor. Medya da ise sadece Türk resmi devlet ajansları ve hükûmet yanlısı medya organlarına izin verildiği öne sürülerek, yürütülen çalışmaların takdir edildiği ancak şeffaf olunmamasından şikayetçi olunuyor. -
+3 -1
atatürk kim diyenler
-Osmanlı Ordusu'nu Libya'da yönet,
-Tobruk'u kazan.. Derne'yi, Libya'yı italyanlar'dan koru,
-Çanakkale'ye geç, 4 Alay'ı birden yönet, akılalmaz taarruzlarla savaşı kazan,
-Padişah sana şeref madalyaları versin,
-Oradan Diyarbakır'a geç, Muş'u, Bitlis'i Ruslar'dan kurtar,
-Filistin'de; komutanı bile olmadığın; aç, susuz ve cephanesiz askerleri Toroslar'a çekip kurtar,
Sonra;
-Samsun'a çık,
-Milli Mücadeleyi başlat,
-Amasya’da, Erzurum’da, Sivas’ta Kongreler yap, "Manda kabul edilemez, yaşasın bağımsızlık" de,
-izmir ve Eskişehir'den Yunanlı'ları, Konya'dan italyanlar'ı, istanbul'dan ingilizler'i, Antep'ten Fransız'ları topraklarından defet,
-Yeni bir devlet kur,
-Başına geç, yönet, kalkındır,
-Çobandan mühendis, bataklıktan fidan çıkart,
-Saygın bir vatan yarat,
90 küsür yıl sonra...
bir kaç nesebi gayri sahih çıkıp sana;
laf etsin.. "ATATÜRK kim? "desin. -
0
otobuste basımdan gecen askerı olay
Yaklaşık olarak 17 yıl öncesinde, 1990’li yıllarda istanbul’dayız. Bire bir yaşanmış olan hikayemiz bir belediye otobüsünde geçer.
Otobüs tam Eminönü durağına gelmiş ve kapılarını açacakken bir kadının “Sakın kapıları açma, cüzdanım çalındı, otobüste hırsız var” şeklinde canhıraş sesi duyulur.
Kadın ısrarcıdır ve bağırmaya devam eder.
Bunun üzerine şoför kapıları açmaz ve yerinden kalkarak kadına “otobüste çalındığına emin misin? Çantanı kontrol et!” der. Kadın “biraz önce biletimi almak için cüzdanımı çıkarmıştım, daha sonra yerine koydum ama şimdi yok” diye yanıt verir. Şoför bunun üzerine hiddetlenerek “kimse kıpırdamasın herkesin üzerini arayacağım” der.
Şoför önden biletçi arkadan başlayarak yolcuları tek tek aramaya başlarlar. Herkes aranmış yalnız bir kişi kalmıştır. Henüz aranmayan yolcu binbaşı rütbesinde resmi üniformalı bir kara subayıdır. Üzerinde de haki renkli kalın paltosu vardır. Şoför “Binbaşımı aramaya lüzum yok, bir Türk subayını hırsızlık şüphesi ile asla aramam, cüzdanın bulunamadı” diyerek kapıları açmak için yerine doğru yönelir.
Tam bu sırada Binbaşının kendinden emin davudi sesi duyulur; “Beni de arayacaksınız, töhmet altında kalmak istemiyorum.”
Şoför aramak istemez ama Binbaşının ısrarı karşısında mecbur kalır. Tam elini Binbaşının paltosunun cebine sokarken “hayır arama, ben çaldım !” diyen biraz hırpani giyimli bir adam çıkar.
Ve adam “cüzdanını çaldığım kadın bağırınca korktum, aranabileceğimi düşünerek cüzdanı aranmayacağını bildiğim hemen yanımda bulunan Binbaşının kalın paltosunun cebine bıraktım. Fakat bir Türk subayının hırsızlıktan suçlanmasına gönlüm razı değil.
Yankesiciyim, hırsızım ama vicdansız değil!” diyerek başını önüne eğer. - daha çok