0
MURAT BAKAN'IN SÖZLERiDiR BELKi SANA YARDIMCI OLUR
9 Ocaktan bugüne, bu Meclis kürsüsünde Anayasa'yla ilgili konuşulmayan husus kalmadı sanıyorum. Bu değişiklikle Başbakan ve Bakanlar Kurulunun bir nostalji olacağı hepinizin malumudur. Yerine sadece bir kişi gelecek. Türk tipi partili başkan ve o başkan yasaları Meclise geri gönderebilecek. En fazla iki kere seçilebilecek ancak erken seçim kararı alınırsa bir kere daha aday olabilecek. Bu ne demek? Eğer şartlar uyarsa bir kişi on beş yıl başkanlık yapabilecek. Bitmedi, bu seçilen kişi yardımcılarını atayacak, bakanları atayacak, onların görevlerine son verebilecek. Sayısını mı sordunuz? Sayısını arkadaşlar, kendisi belirleyecek. Bu yetki öyle bir güçlü yetki ki kızını, oğlunu başkan yardımcısı yapabilecek. Eğer görev süresi bitmeden ölürse hiç seçilmemiş olan bu evlat babasının tüm yetkilerini kullanabilecek. "Yok canım, bu saltanat mı, bu kadarı da olmaz." mı diyorsunuz? Sakın demeyin, zira şu anda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan zat-ı muhterem Sayın Cumhurbaşkanının damadı, kızının da daha önce danışmanlığını yaptığını hepimiz biliyoruz.
Devam ediyorum: Bu seçilen tek kişi üst düzey tüm kamu görevlilerini belirleyecek, daha önemlisi ülkenin ulusal güvenlik politikalarını oluşturacak, yüksek yargı organlarının üyelerini belirleyecek, çıkardığı kararnamelerle yasama yetkisini kullanacak ve tüm bunları yaparken bir siyasal partinin de genel başkanı olacak. O seçilen kişi Meclisi tek başına feshedebilecek, Meclis ancak beşte 3'le erken seçime gidebilecek. Bu liste daha uzar değerli arkadaşlar.
Ben sizden şu soruyu vicdanlarınıza sormanızı istiyorum: Eğer tüm bu yetkiler sizin düşüncelerini ve yönetim anlayışını benimsemediğiniz, toplumu kutuplaştıran tek bir kişiye verilse ne hissederdiniz? Değerli arkadaşlar, bugün Türkiye'nin yüzde 50'si büyük bir endişe içinde olan biteni izliyor. Toplumsal mutabakatın metni olması gereken anayasa tasarısı bu teklifle toplumsal parçalanmanın metnine dönüşüyor. Bu Anayasa değişikliği Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için bir tehdittir. Yeryüzünde hiçbir ülke yok ki yargı bağımsızlığı olmadan ayakta kalsın, yeryüzünde hiçbir ülke yok ki denge ve denetleme mekanizmaları çalışmadan kalkınsın. Korkarak ve üzülerek görüyorum ki ülkemiz hem demokrasi açısından hem mali açıdan hem ulusal güvenlik açısından bir felakete sürüklenmektedir. Bizler bunu görüyoruz, buradaki direncimiz, mücadelemiz, gizli oya riayet edilmesi için gösterdiğimiz hassasiyet bundandır; bundandır geceleri uykularımızın kaçması, gelecek kuşaklara karşı taşıdığımız ağır sorumluluktandır bütün çabamız.
Değerli arkadaşlar, bugün ülkemizin ayrışmaya değil, birleşmeye ihtiyacı var. Irak'ta 2003'le başlayan savaş milyonlarca sivilin ölmesine sebep oldu. Suriye'de yaşanan dramı yüreğimiz sızlayarak seyrediyoruz. Lütfen, FETÖ'cü gerici kalkışmaya giden süreci hatırlayın, barış sürecini ve sonuçlarını hatırlayın, Ergenekon ve Balyoz yargılamalarını ve bu süreçte cezaevinde ölen vatanseverleri hatırlayın, dış politikada yapılan yanlışları hatırlayın.
Bu teklifi onaylayan arkadaşlarım, geçmişte çok hatalar yapıldı, sizleri son ve en büyük hatanızdan dönmeye davet ediyorum. Ülkemiz cumhuriyet tarihinin en büyük ulusal güvenlik problemini yaşarken, bir yandan ayrılıkçı, diğer taraftan gerici terör tehdidi altındayken, Mehmetçik Suriye'de savaşırken bu Anayasa değişikliğini görüşmek doğru değildir. Ülkemizde ekonomik kriz giderek derinleşirken, dış politikamız rüzgârda yaprak gibi oradan oraya savrulurken, ülkemizin her yerinde terörist eylemler canlarımızı almaya devam ederken, düşüncelerimizi anlatacağımız özgür basın kalmamışken, hepsinden önemlisi olağanüstü hâl devam ederken bu Anayasa değişikliğini görüşmek doğru değildir. Lütfen, bu hatadan dönün.
Değerli arkadaşlar, bizim buradaki konuşmamız gereken husus, nasıl birlikte güçlü bir parlamenter sistemi, demokrasiyi inşa edebiliriz; ülkemizin ulusal güvenlik sorunlarına nasıl birlikte çözüm üretebiliriz; dış politikada kaybettiğimiz itibarı nasıl yeniden kazanabiliriz; ülkemizi içine girdiği ekonomik krizden nasıl çıkarabiliriz; ülkede giderek artan Türk-Kürt, Alevi-Sünni, muhafazakâr-yenilikçi, modernist kutuplaşmasını nasıl ortadan kaldırırız; iç barışı nasıl tesis ederiz olmalıydı. Ne yazık ki zamansız, yersiz, gereksiz yere getirilmiş bu Anayasa değişikliğini görüşmek durumunda kaldık.
Değerli arkadaşlar, burada bulunan tüm milletvekilleri; hepimizin tarihsel görevi ve sorumluluğu; bu ülkenin birliğine, beraberliğine, bir olmasına,