B: Pardon hocam bu senden mi düştü? Yolda senden başkasını göremedim ama.
Adam bana güler gözlerle bakmaya devam etti ve ardından şapkasını çıkardı. Cüzdanı aldı içini açtı ve kimlikteki fotoğraf oydu.
A: Evet evlat, bu benim senin gibi delikanlılar kaldı mı bu devirde içinden bi kuruş bile almamışsın.
B: Estağfurullah hocam bu insanlık
Diyip tam yoluma devam edecektim ki
A: ileride arabam var evlat nereye gidiyorsan bırakayım seni kar çok yağıyor hem bu iyiliğini karşılıksız bırakmamış olurum dedi.
Çok yorgundum saatime baktım 1.30 a geliyordu. Teklifi çok cazip gelmişti adamın
B: Zahmet olmasın hocam sana
A: Olur mu öyle şey gel evlat
Dedi ve beraber arabaya doğru yürüyüşe geçtik
A: Öğrenci misin evlat
B: Evet abi Ankara Üniversitesinde okuyorum
A: Biz zamanında okuyamadık evlat okuyan gençlere çok özenirim şimdi.
B: Okumak güzel ama zor be abi
Dediğim an arabanın önündeydik. Araba dediysem harbiden arabaydı nerden baksan 400 kağıttır bu diye geçirdim içimden.
A: Nereye gidiyoruz evlat
B: Başkent Öğretmenevinin oraya bırakırsan çok makbule geçer abim ama sana neresi kolaysa orda da inerim dedim.
Adam marşa bastı hareket ettik. Yolda giderken Ankarada her köşe başında bulabileceğiniz seyyar bi kokereççi gördük.
A: Evlat aç mısın? Bak bu kokereççi buraların en iyisidir.
B: Ne yalan söyleyim valla açım abi
Dememle arabayı kokereççinin önüne çekti. Yemek yiyen 6-7 kişi vardı orda. Kokoreçi yapan adam işini gücünü bıraktı yanımıza doğru hızlı adımlarla geldi.
K: Oo Ahmet abim hoşgeldin şeref verdin ne yapayım size.
A: Rüstem sen bize iki tam kokereç at yanına da iki ayran ver dedi.
K: Başüstüne abim
Adam bana döndü ve
A: Tanışmamıştık dimi ben Ahmet
B: Bende Tolga abi çok memnun oldum çok sağolasın valla.
Bunu söylediğimde saat 2 yi geçiyordu. Yarına çok önemli bi dersim olup olmadığını düşünüp konuşmaya devam ettim.
A: Anlat bakalım nerelesin
B: Abi ben Çankırılıyım orda yaşıyoduk annemle. Ben burayı kazanınca annem orda kaldı ben okumaya geldim.
A: Baban?
B: Babam bizi bırakmış gitmiş zamanında abi ne bi resmini gördüm ne de sesini duydum.
Dediğimde yüzü düştü. Baya bi üzülmüş gibiydi.
A: Anladım evlat
Kokoreçimizi yedik ve ahmet abi beni yurduma bıraktı. Bi duş aldım ve yattım. Sabah kalktığımda saat 2 ye geliyordu. işe gitmeme daha vardı. Oturdum bıraz bi sigara yaktım ve düşünmeye başladım. O adam? O araba? O kumar pulu? Sanırım adam kumarbazdı çok parası vardı diye geçirdim içimden. Böyle adamlar genelde tek gezmez diye de ekledim düşüncelerime. Tam ben düşüncelere dalmışken saate baktım 5 e geliyordu. Apar topar hazırlandım ve çıktım. iş yerine vardığımda saat 6 ya 10 vardı. Vardiya değişimine 10 dakika vardı. Hemen bi sigara yaktım ve sigaram bitince içeri girdim. Saat 8 sularında Ahmet abiyi yanında iki tane adamla içer girerken gördüm. Oturdular. Bende yanlarına doğru gittim. Ahmet abi beni görünce yine yüzündeki o gülümseme oluştu.

10 SENE ÖNCE

21 yaşımda hayatımın baharındaydım. Ancak kıt kanaat okuyordum. Bulduğum part-time garsonluk işi beni biraz toparlıyordu aslında. Ankara Üniversitesinde diş hekimliği kazanmıştım. Başkent Öğretmenevinin karşısındaki devlet yurtlarında kalıyordum. Şansıma 2 kişilik oda çıkmıştı. Dışarıda Ankara'nın ayazı olduğu düşünülürse paha biçilemez bir nimetti bu. Derslerimi işime göre ayarlamıştım. Aslında işin olduğu yer biraz uzakta kalıyordu. Kızılay Konur sokakta bir kafe. Geceleri metro saatini kaçırdığım zamanlarda yürüyerek dönmek eziyet oluyordu. 1 sene boyunca hayatım bu döngüden ibaretti ta ki o geceye kadar. O günü asla unutamam tarih 14 Kasım 2007 saat 12 yi deviriyordu. Yine metroyu kaçırmış söve söve yurda yürüyordum. Yol 2 saat kadar sürdüğünden bulduğum son büfeden bi tane 2001 alıp yoluma devam ettim. Ellerimi ceplerime sokuşturdum yavaş yavaş kar atıştırmaya başlamıştı. Sabah haberlerde görmüştüm zaten kış Ankara'ya erken gelecek diyorlardı. 45 dakika sonra kar hızını iyice arttırmıştı. Biraz bekleyim belki diner umuduyla köşedeki markete sokuldum. Burada bazı marketler sabaha kadar açık oluyordu. Markette biraz bekledikten sonra saati fark ettim ve yola tekrar koyuldum. Kar aynı şiddette yağıyordu. Sonra karşıdan gelen bir adam gördüm. Adam benimle aynı boylarda ancak biraz daha kalıplıydı. Yanımdan yavaşça geçti ve gitti. O geçtikten sonra yolda gözüme bi şey çarptı. Hızlıca gidip aldım baktım ve içinde 10-15 tane 200 lük kartlar ve kimlik vardı. Ayrıca bi tane de kumar pulu. Arkamı döndüm baktım adam gözden kaybolmak üzereydi. Paraya da ihtiyacım vardı ancak o an bunun yanlış olduğunu düşündüm ve koşar adımlarla adama doğru ilerlemeye başladım. Adamı yakaladığımda yüzündeki gülümsemeyi fark ettim.

Otele girmiştim. Dışarıda yağan kar yüzünden biraz ıslanmış olan kırmızı uzun halıdan geçerken planımı tekrar gözden geçiriyor ve bir yandan da Neşet Ertaş mırıldanıyordum. Lobiye girdim. içerisi tam tahmin ettiğim gibi gereğinden fazla lükstü. Beni karşılayan sarışın resepsiyoniste selam verdim.
R: Buyrun
B: Cemal Bey'in davetlisiyim.
R: isminiz neydi efendim?
B: 264
R: Buyrun efendim anahtarınız. Soldan asansörlerin yanındaki merdivenlerden çıkmanız gerektiğini söylemiş Cemal Bey.
B: Teşekkür ederim
Dedim ve oradan ayrıldım. Anladığım kadarıyla Cemal kameralardan uzak olmamı istiyordu. Ama zaten ana giriş kapısında elbet görmüştü o kameralar beni. Merdivene doğru yöneldim kapıları sayıyordum. ismimi sorduğumda söylediğim numara bizim şifremizdi buluşacağımız yerin güvenliğini bu şekilde sağlıyorduk. 264 numaralı kapıya geldim. Kapıyı daha çalmadan kapıyı izbandut gibi bir adam açtı. Bu adam kumarhanenin korumalarından yalnızca biriydi. "Hoşgeldiniz Tolga Bey" dedi. içeri girdim. Her zaman ki gibi içerisi hep aşina olduğum insanlarla doluydu. Bir kaçına selam verdim ve içeride ki kapıya doğru yöneldim. Çoğu otelde bu tarz odalar vardı. 4-5 odanın birleşimi şeklinde küçük kumarhaneler ve bu oteldekinin sahibi Cemaldi. Ancak bunun çok uzun sürmeyeceğinden haberi yoktu. Kapıdan içeri girdim. içeride 4 kişi vardı. Poker masasına oturmuşlardı. Burası büyük oynanan yerdi. Selam verdim oturdum. Cemal beklediğimin aksine güler yüzle karşıladı beni. Ya çok kazanmıştı ya da bi şeyler biliyordu. Masaya oturduğumda ilk işim her zaman ki gibi viskimi söylemek oldu. Viskimi getiren esmer hatun ne kadarlık oynayacağı sordu ardından pullarımı getirdi.
Sonra masadakileri yoklamaya başladım.
B: Şanslı hissediyorum bugün bakalım nasıl bugün kazanıyo musunuz beyler?
C: Benim olduğum masada sence benden başkası kazanabilir mi Tolgacım
Bunu söylerken yüzünde tam olarak bir bin gülümsemesi vardı anladım ki Cemal kıvama gelmişti. Masadaki diğer elemanlar istiflerini hiç bozmadılar. Beni geçiştirdiler bi nevi anladım ki profesyonellerdi. Ancak bilmedikleri bir şey vardı ben bu işi ustasından öğrenmiştim.

Kardeşim mesaj atamıyorum sana burdan yazıyorum. Mal gibi kalma olayını ben hiç ilgisi hiç öğrenme isteği olmayanlarda gördüm ama bu benim gözlemim yani daha farklı düşünen de olabilir. Ne kadar altyapı o kadar iyi kardeşim ama ben hiç bi şey bilmeden gittim şu an ortalama bi öğrenciden biraz daha fazla şey bildiğimi düşünüyorum. Derslere tam katılmak ödevlere kafa patlatmak seni ileri taşır. Hatta biraz da ilgin varsa öğrenmemek için hiç bir sebep yok.

Kardeşim daha 1. Sınıfım ama elimden geldiğince bilgilendirmeye çalışayım. Mesela neyi merak ediyorsun?

Beyler bilgisayar mühendisliği okuyan bi panpanızım eğer bu işe merak saldıysanız algoritma nedir nasıl kurulur onu öğrenin. Kod yazmak sizin önceliğiniz olmasın. Unutmayın işinizin çok küçük bi kısmı kod yazmak. Sizin yapmanız gereken şey algoritma oluşturmak. psudo kod(sözde kod) yazmak ve bence en önemlisi yazacağınız şeyi en kısa ve mantıklı yolla yazmak. Unutmayın yaratıcı olmak bu yolda bütün kapıları size açacaktır.

rez rez rez

rez rez rez

boyunuz: 1.75
kilonuz: 67
vücut tipiniz (atletik, kilolu, kaslı vs): atletik
yaşınız: 17
saç renginiz: siyah
ten renginiz: esmer
göz renginiz: koyu kahverengi
vücuttaki kıl oranınız: orta düzeyde, abartı değil yani
tipinize 10 üzerinden puan verin: 6-7
işiniz para durumunuz vs:--
diş fırçalama, duş alma sıklığınız ve deodorant, parfüm kullanım durumunuz: dışarı çıkmadan mutlaka duş alırım. Parfüm konusunda da seçiciyimdir, her dışarı çıkışımda kullanırım
giyim kuşam tarzınız, takılarınız (küpe kolye dövme vs): küpe takıyorum
çok mu konuşursunuz, az mı, orta mı yada ne zaman konuşursunuz: ortdıbına göre değişir
çok mu gülersiniz, az mı, gerektiği yerde mi: ortdıbına göre degişir

edit: deri ceket harley bot siyah pantolon veya kot pantolon güzel bi gömlek giyinirim

@22 verdim şukunu

iron maiden heavy metal i ilerleten adamlar dıbına koyuyum