-
1.
+4 -9Beyler bayanlar, 18 yaşımda iken bedavaya nasıl mekgiba ya gittiğimi ve orada başımdan geçenleri anlatan bir yazı dizisi ile karşı karşıya kalacaksınız.Tümünü Göster
- Lise 3. sınıfın sonlarıydı. Yaz tatiline girmeden önce herkeste olduğu gibi dersleri salmışlık, bitse de gitsek modu hakimdi okulda. Okulumuzun sahibi bir yaşlı bir hanfendiydi. O zamanlar basketbol oynadığımız ve okulumuza her sene çeşitli madalyalar kazandırdığımızdan dolayı beni de pek severdi. Sonuçta zötümüz kalkıkta olsa hafif mütevaziliğim vardı sanırım ondan. Bu ilber (hanfendi) bir gün beni makdıbına çağırttı. Çok şaşırmadım çünkü önceden bir kaç kez daha beni çağırıp -bayrak tutma görevi gibi okulda çeşitli sokuk şeylerde yer alıyordum. Neyse yanına gittim ve direk konuya girdi.
- Senin ingilizcen iyi midir?
- evet hocam
- bu sene okulda düzenlenecek öğrenci değişim programı sınavına katılmanı istiyorum. Kepçe hocan da (ingilizce öğretmenimiz) bu süreçte sana destek olacaktır.
Dedi ve heyecanlı bir biçimde odasından çıktım. Öğle arasıydı, arkadaşların yanına gidip iki üç hava atayım dedim içimden ama ilber'in bahsettiği öğrenci değişim programı hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Soluğu Kepçe'nin yanında aldım. Nedir ne değildir diye anlattı bana bu işte bilmem kaç yüz kişinin gireceği özel bir derneğin uyguladığı bir sınavmış. Toefl kadar zor değil ama çalışmamız lazım dedi. Neyse sınav yaz tatilinde bizim okulumuzda yapılacaktı ve 1 ay kadar süremiz vardı. Bu dönem içerisinde Kepçe beni çokça derslerden çıkartıp kantinde sınava çalıştırırdı. Ancak şöyle bir sorun vardı ki, sınav tahmin ettiğimden zor geçecek gibi duruyordu. Şevkim kırılmış olması lazım ki, hangi dernekmiş, önceden nasıl bir sınav uygulamış, hangi ülkeye göndermiş falan filan hiç araştırmamıştım.
Okul bitti, yaz tatiline girdik ve sınav günü geldi çattı. Okulla evim yürüme mesafesi 5 dk olduğundan gecikme stresi falan hiç yaşamadım. O gün güzelce kahvaltımı yaptım. Okula doğru yürürken içimde güzel bir şeyler olacağı hissi yer edinmeye başlamıştı. (normalde lisedeyseniz ve okula doğru gidiyorsanız hiçte bu tarz hisler beslemezsiniz. durum anormaldi yani)
Sınavı olacağım sınıfta fencilerin sınıfıydı. Girdim ortalardan bir yer seçtim kendime ve oturdum. Sınavda başımızda duracak hocayı beklerken bir baktım ki Kepçe hocam kapıdan elinde kağıtlarla girdi, yanında da güzel bir hatun hoca var. Beni gördü selam verdi (aramız çok iyiydi, zorunlu tiyatro izleme günlerinde hocayla birlikte diğer hocalar hakkında taşak geçerdik. neyse bunu merak eden olursa anlatırım) Beni çok çalıştırmıştı ve gerçekten de onu yüzüstü bırakmak istemiyordum. Hem ilber beni seçtiği içinde üstümde ekstra sorumluluk hissettim o an. Derken kağıtlar dağıtıldı - ananı gibeyim bildiğin zor bir sınav. Bir de bunun 3 aşaması var. klagib bildiğiniz gibi: test, dinleme ve sözlü mülakat.
15 - 20 dk geçmişti ki hiç bir gib yapamadığımı anlayan Kepçe, etrafımda fır fır dönüyordu. Ne yaptığını anlayamadan hocayı kesiyordum sürekli. Sonra tahtanın önüne geçip elini ağzıyla sadece benim görebileceğim şekilde hafiften kapatarak B diyordu.
Ananı gibeyim hocam bildiğin kağıdıma bakıp bana şıkları söylüyordu. içimden vay arkadaş dedim ama tedirginim. Çünkü sınıfta 2 tane hoca var, biri bana yardım ediyor diğeri ise etrafta dolanıyordu. Yani hatun olana durumu çaktırmamamız gerekiyordu.
iki üç kere millet anlarmış gibi olduğunu hissettim ama gibimde değildi, full çekicektim. Bir kaç kere de olsa o döneme kadar değişim öğrencilerinin neler yaptıklarını internetten okumuştum ve bir anda kazanabileceğimi anlayınca heyecandan gözüm kararmıştı. Neyse çok uzadı, test aşamasını Kepçem sayesinde bitirdim. Dinleme bölümüne geldik, orada tabi hocalar değiştiği için tek başıma kalakalmıştım. Neyse ki ilkokuldan beri aldığım ingilizce dersleri, yabancı diziler ve müzikler sayesinde kendime güveniyordum. Dinlemeyi de güzel bir şekilde bitirmiştim. Sözlü mülakat tahminimde de kolay geçmişti. Sınav sonrası hocamı alıp direk yandaki kebapçıya zütürdüm, bir güzel yedik içtik ve artık eve dönüp sonuçları bekleme zamanım gelmişti.
Bu sırada kimdir bu dernek necidir ne yapar diye araştırmalara başlamıştım. Kepçe nin yardımı ile kazanacağımdan emin gibiydim ama etrafıma pek söylememiştim bu durumu. Derneğin ismini vermiyorum çünkü hala faal durumda ve ifşa olmayalım. Tek ipucu (bkz: )illuminati
2 hafta sonra sınav sonuçları açıklandı ve bir mail geldi. Soktuğumun sınavını kazanmıştım. Yanlış hatırlamıyorsam 2000 kişiden ilk 10 a girmiştim. Mailde tebrikler falan filan yazıyordu ve gidebileceğim ülkeler listesi vardı.
-Fransa, Almanya, ingiltere, Çin ve Mekgiba vardı.
Başlıktan da tahmin edebileceğiniz üzere Mekgiba yı seçtim. 1 ay aile yanında 1 ayda benim gibi diğer ülkelerden öğrenci değişim progrdıbına katılmış kişilerle kampta kalacaktık.
Neden Mekgiba'yı seçtim diye sorar gibikler olursa da; diğer ülkelerin hepsine ileride gidebilme ihtimalimin daha fazla olduğunu düşündüm.
Yemek yiip gelicem. -
2.
+1 -1Aileme ve arkadaşlarıma sınavı kazandığımı ve Mekgiba ya gideceğimi söyledim. Herkes şaşırmış bir tepki veriyordu. Aslında bu tepkilerinde haklıydılar çünkü ingilizceyi geliştirme amaçlı yapılan bu sınavın sonucunda ispanyolca konuşulan ve suç oranı çok yüksek olan bir ülke de 2 ay kalacaktım.
Bu arada şunu da belirtmek istiyorum, bütün masrafların bu organizasyonu düzenleyen kişiler tarafından karşılanıyor. Uçak bileti, konaklama, yeme içme vs. Sadece alışveriş için yanına para al falan diyorlardı.
Neyse o dönem bir tane lise aşkım vardı. Bu bana gitme napıcam sensiz 2 ay falan diye çok darlayıp trip attığı için ayrılma kararı almıştım ama kız beklemediğim bir tepki verdi. Benden ayrılırsan kendimi öldürürüm intihar ederim falan! Tabi bunu dedirten etkenlerden bi tanesi, onun ilki olmamdı. Neyse gideceğim güne kadar ayrıldığımı söylesem de bu kız kafamı gibmeye devam etti ve hakikaten kendine bir şey yapacak diye korkuyordum. Önceden yaşanan bir vakada hımının yakınlarına bacağının iç kısmına baş harfimi jiletle yazmıştı. Bu olay aklıma gelip gelip acaba harbiden bir binanın üstünden kendini atar mı falan diye düşünüyordum.
Gideceğim gün geldi çattı. Biletimi göndermişlerdi ve Paris aktarmalı uçağıma doğru havaalanına gidiyordum. Kızla bir gece öncesi herşeyi bitirmiştim ve ölürse ölsün dedim. Kaç kere böyle bir fırsat ayağıma gelecekti. -
3.
+1Kaybolmadım beyler, toplantıdayım. Akşama 2 part atıcam. Fark ettiyseniz partlarım uzun, doyuracaktır diye tahmin ediyorum.
-
4.
+2O yaz beni çok güzel bir macera bekliyordu. Havaalanında ailemle vedalaştım, annem çok tedirgindi. Yüzünden rahat bir şekilde okunabiliyordu. Merak etme artık 18ime girdim falan diye su serpmeye çalışıyordum ama nafile. Neyse 2 tane hayvan gibi valizi verdim ve pasaport kontrolüne geldim. Artık gidiyordum. 2 ay sürecek Mekgiba macerası benim için başlamıştı. O zamana kadar mekgiba hakkında tek bildiğim şey tekilası ve uyuşturucu baronlarıydı. Yüzümdeki o mal gülümsemeyle pasaportu uzattım. Memur demesin mi harç pulu almamışsın. Amk züt gibi kaldım. Macera başladı derken ilk golü yemiştim. (şimdi ki huur evlatları uyanık gibi değiliz ki, facebook bile daha yeni yeni türkiye ye gelmişti ve popüler olmaya başlıyordu. Ayrıca harç pulu ne amk m.ö den kalma bir sistem)
Neyse pulu aldım uçağa bindim. ilk önce Paris\'e gidecektim 3,5 - 4 saatlik bir yolculuk. Bu süre bana kısa gelmişti çünkü Paris - Mexico City arası 13 saat sürecekti. Yine de en uzun uçak yolculuğumun ilk adımındaydım. Beyler benim bir özelliğim varmış (o zaman fark ettim). Uçak kalkmadan uyuya kalırım, tekerleklerin yere deymesiyle uyanırım. istanbul - Paris yolculuğum bahsettiğim gibi uyuyarak geçti.
Tekerleklerin yere deymesiyle uyandım ve transit geçişler için pasaport kontrol noktasına doğru yönlendim. Bu arada şunu söylemek istiyorum. Bir insanın yabancı dili ne kadar iyi olursa olsun, ilk etapta yabancı bir ülkeye gidipte rahatça konuşurum anlaşırım gibi gib yok. Birine bir şeyler sormak, söylemek istiyorum ama içimde öyle bir çelişki var ki çekiniyorum. -
5.
+2Bu çelişkiler sonrasında konuşmama kararı aldım ve pasaport sırasına geçtim beklemeye, saatime baktım diğer uçağa 2 saat daha vardı. Ama sadece 2 tane masa çalışıyordu ve sıra hayvan gibiydi.Tümünü Göster
Bekle bekle bekle derken 1 saate yakın beklemiştim ve sıra gram ilerlemiyordu. Heralde bir huur çocuğunun bir şeyleri ekgibti ve masa arkasında oturan memurlar bi oraya bi buraya gidip geliyordu. Uçağıma 1 saat kaldığını belirtip öncelik istemem lazımdı ama bunu nasıl yapacaktım? Sonuçta unutmayalım ki sınavı Kepçe sayesinde kazanmıştım ve tek başıma konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. En sonunda artık kapıya dayandığını hissetmiş olucam ki memura doğru atıldım.
Sıradan bir kere çıkmıştım ve herkes bana sanki anasını gibmişim gibi bakıyordu. Yüzüm kızarmış terler boşanır bir şekilde; biletteki saati göstererek öbür uçağıma 2 saat kaldı demeye çalıştım.
Hiç unutmuyorum adam suratıma baktı bilete baktı, tekrar suratıma baktı ve işleme alıp beni geçirdi. Koca bir OH çektim içimden. Bu gavurlar burda beklesin dediğimi hatırlıyorum.
Neyse koştura koştura Mekgiba uçağının kapısını ararken bir anda bizimkiler aklıma geldi. inince mutlaka ara demişlerdi. Ama aklımdan çıkmıştı. Telefonu çıkarttım ve babamı çevirdim. Ama bir türlü çalmıyor, bir anda kapanıyordu. Halbuki operatörü arayıp bir gece önce yurtdışına çıkacağımı belirterek açtırmıştım.
Çok takılmadım çünkü kapıyı bulmam gerekiyordu ancak dolanmama rağmen bir türlü bulamamıştım.
Air France bankosu gördüm ve ordaki kadına biletimi uzattım, bilgisayardan bir şeylere bakarken kafasını kaldırdı ve uçağınızı kaçırmışsınız üzgünüm dedi. dıbına koyim ne tak yicem diye düşünürken bir sonraki uçak ne zaman dedim ve kadının verdiği cevapla kaynar sular başımdan aşağı döküldü.
- Mexico City'e ilk uçağımız yarın sabah 08:00 !!
Beyler o an ne yaşadığımı şu an buraya yazarak tarif edemiyorum hayal gücünüze güveniyorum.
Yanıma o zamanın parasıyla 2.000 TL almıştım ve mecburen sabah ki uçağa binecektim.
Bilet değişim ücreti ne kadar diye sordum. Yarın sabah 08:00'a onaylıyorsanız değişim işleminizi yapıyorum, herhangi bir ücret ödemeyeceksiniz dedi. O an kadını öpecektim sevinçten.
Acaba bu dernek ne kadara biletimi almıştır diye düşünerekten internetten bilet fiyatlarına bakmıştım ve 3.500 - 4.000 tl civarındaydı.
Neyse yeni biletimi vermesiyle birlikte biraz rahatlamıştım ama mexico city'de beni karşılayacak kişilere ve aileme haber vermeliydim. Hemen hızlıca bir plan yaparak gittim ankesörlü telefon için kart aldım. Ailemi aradım durumu anlattım ancak tek bir sorun vardı ki mekgibadakilere nasıl haber verecektim. Cep telefonları bende yoktu. Direk karşılayacakları için elinde bir pankartla bekleyecekleri söylenmişti bana.
Aileme de onları arayamadığımı söylemedim ki panik yapmasınlar diye. Şimdi düşünüyorum da ne malmışım. Söylesene ne var amk öldürecekler sanki. Vazgeçerek uzaklaştım ve saatime baktım.
Saati hatırlamıyorum ama öğleden sonraydı, güneş batmamıştı.
Bir banka oturdum ve düşündüm. Yarın sabah 08:00 e kadar ne tak yiyecektim. Hilton vardı havaalanında, gittim sordum ve yanlış hatırlamıyorsam gecelik 200 €. daha cümlesini bitirmeden uzaklaştım. Fark ettim ki Terminal filmindeki gibi havaalanında kalacaktım.
Tamam mı devam mı ? Huurlar nerdesiniz, olumlu olumsuz bir şey söyleyin. Mesaiye kalarak yazıyorum bu yazıyı asdasdada -
6.
+2Şukularla mıyız???