-
51.
+3---UĞRAŞAN DOSTUN TAVSiYESi(GERÇEKTiR)---
onlar dumansız ateşten yaratılmışlardır. duman onların yanında kaybolur. bu yüzden evde tütsü yakmamaya özen göster. göz perden açıksa göreceklerin hoşuna gitmez
--- -
52.
+3süleyman akif'i dinler gibi yapıyordu. bana sorarsanız bizim konuştuğumuz dili tam anlamıyordu bile. sanki karşımızda yabancı uyruklu biri var gibiydi ama akif bu durumdan habersizdi. yine de onunla konuşuyordu.
-bu kadir, kafasındaki her neyse yaptı bence. adam büyü mü yaptı ne yaptıysa artık amk.
-YAA KADiRRR YAA KADiRR! dedi ve kahkaha attı süleyman.
-ne var amk ilk defa mı duyuyorsun adamın ismini, dedi akif. ulan imkanım olsa akif'in ağzına bastıracaktım elimle ama korkudan öylece duruyordum.
-Kadir helenis leyel! gibi birşeyler döküldü süleyman'ın ağzından. (sonradan tam kelimeyi öğrendiğimde "bizi kadir getirdi" demiş)
-ne diyorsun süleyman, diyebildim zoraki.
süleyman sonunda tekrar zorda olsa türkçe konuştu.
-elbet göreceksiniz. -
53.
+4içkili dua kabul olur olmaz bilemem ama süleyman öyle davranınca bir anda fatiha'yı okumaya başladım. o kadar inandım ki okuyunca gideceğine. belki de ortadan kaybolacaktı. ne kadar doğru okuduğumu da bilmiyordum. sürekli ama sürekli tekrar ediyordum. süleyman gitmedi. ama garip bir şey oldu. içkisini bıraktı. konuşan akif'e bakmayı da kesti. bağdaş kurup suratıma bakmaya başladı. ekşimsi bir suratla. iki karış mesafe vardı suratlarımızın arasında. hiçbir şey yapmıyordu. o anda akif de birşeyleri anladı. durdu. sordu:
-abi ne yapıyorsunuz? süleyman cevap verdi.
-OKUMA ONU AMK ÇOCUĞU!
buz gibi bir duygu kafamdan aşağı doğru aktı. -
54.
+3titriyordum ama içimden sürekli okuyordum. artık ayet sırası falan da karışıp gitmişti. neresinden tutsam oradan devam ediyordum. süleyman'ın gözleri ile karşı karşıyaydım. dayanamadım. gözlerimi kapatıp sordum.
-sen kimsin.
ve süleyman(veya her neyse) cevap verdi.
-ENEL HAK! BANA TAPACAKSINIZ!
tüm gücümle, ne kadar nefesim varsa bağırarak besmele çektim. üst kat alt kat komşuları umurumda değildi. o anda süleyman dikine kırık tırnakları ile göğüs kafesime yapıştı. yapışması ile kayboldu. gözümü açtığımda akif ağzı açık bana bakıyordu. o karanlıkta göremedim ama sonradan söyledi. altına da işemişti. -
55.
+2akif'i dürttüm biraz kendine geldi.
-kalk akif kalk. zorda olsa kaldırdım. bugün bile aklımda, akif'i tek mi bırakmak istemedim yoksa ben mi tek kalmaya cesaretim yoktu. içeri doğru geçti. süleyman'ı banyonun tuvaletinde aynaya bakakalmış vaziyette gördüm. burnundan akan kan dudaklarına, oradan gırtlağına kadar inmişti. gözlerini kırpmadan aynaya bakıyordu. kendine sabah kadar gelememişti. uzun süre konuştuk olanları.
biz hep tek varlık var biliyorduk.
ama kadir her bir kişi bir varlık çağırmıştı bu dünyaya. -
56.
+3---BiR DiN ALiMiNDEN ALINTI---
bir sohbette üç arkadaştan birisi 3 harflilerle sohbete geçtiğini ve onları çağırabildiğini söyler. dindar olan arkadaşları bunu yapmamasını söylemesine rağmen arkadaşı muziplik olarak çağırır. ruh çağırma gibidir. geldiysen ses ver der, duvarlara vurulur. konuş der, sesler duyarlar. dindar arkadaşları daha fazla dayanamaz ve;
-geldiysen masada ters duran tbardağın içine gir der.
bardağın içi duman dolar. dindar adam bardağın tepesine eliyle bastırır ve sesli şekilde ayet'el kursi'yi okumaya başlar. bardak sallanır. çığlıklar kopar. bir süre sonra bardağın içinde ne duman ne de hareket vardır. arkadaşlarına döner ve der ki:
-ben onu yakmasaydım bir gün muhakkak o seni yakacaktı. şüphesiz ki o gayrimüslimdi.
YER: AFYONKARAHiSAR OLAY: GERÇEKTiR
--- -
57.
0süleyman ayıldığından uzun süre boş gözlerle etrafa baktı. sorular soruyorduk ama cevap alamıyorduk. hiçbirşey hatırlamıyordu. hatırlayamıyordu. kafası uçup gitmişti. sabah ezanına kadar uyumadık. sonra bir rahatlık çöktü. derin bir uykuya daldım. o gece uykumda o rüyayı gördüm.
-
58.
0solumda süleyman'ın ayakta dikildiğini göz ucuyla görebiliyordum. o da benim gibi titriyordu. Filiz ise kanepenin önüne yığılmış bağıra bağıra ağlıyordu. gözüm dış kapıdaydı. kapıya yumruklarla vuruyorlardı. sülayman da gözünü kapıdan ayıramıyordu.
-giremezler değil mi lann! giremezler oradan değil mi?
cevap veremedim. bilmiyordum. hafifçe soluma dönüp ona baktım.
-açık bir yer var mı evde?
süleyman şoku az da olsa attı üstünde. yüzü düşünür bir vaziyet almıştı. sonra baktı bana.
-sadece mutfağın balkon kapısı... hasgibtir amk. demesiyle mutfağa yönelmesi bir oldu ama o salonun kapısından dışarı çıkmadan kapıdan içeri ince uzun siyah dört varlık girdi. kımıldayamadan onları izliyordum. filiz gözlerini bile açamamıştı. varlıklar süleyman'ın kollarından ve ayaklarından tutup yemek masasının üstüne yatırdılar. yavaşça germeye başladılar. birşey yapabilir miydim? bilmiyorum. herhalde yapamazdım. kemik çıtırdısı ve yırtılma sesleri eşliğinde kolları ve bacakları koptu süleyman'ın. hortumdan su çıkar gibi kan fışkırmaya başladı. gölgeler yok olmuştu. süleyman titreyerek birkaç saniye içinde öldü. o anda, adamın söylediği söz beynimde yankılandı. "o ölürse sadece 24 saatin kalır". -
59.
+1kan ter içinde uyandım. süleyman yanımdaydı. çok şükür dedim içimden. yaşıyordu. ama rüya o kadar gerçekçiydi ki. hele o söz. bir rüyadan daha fazlasıydı. ayağa kalktım. bir şekilde bunun bir açıklaması vardı. öğlen 12'ye doğru kahvaltımızı yaptık. akif söze başlayan kişi oldu.
-şimdi ne yapacağız?
cevap verdim.
-memleketlerimize gidelim. belki olanları unuturuz.
ama onların bizi unutmaya niyeti yoktu. -
60.
+1izmir'e vardığımda kafam bi milyondu. rahatlamaya ihtiyacım vardı. otobüste giderken yanımdaki adama bile şüpheyle bakıyordum. sanki insanların ötesinde başka insanlar görecek gibiydi. belki başka varlıklar. 1 ay kadar bir tatil rahatlatacaktı beni. sadece beni değil. süleyman ve akif içinde iyi gelecekti. bilmiyorum neden bundan emindim.
-
61.
0annemle buluştuğumda (babam ben ortaokuldayken kalp krizinden ölmüştü) baya hasret giderdik. bir de büyük abim vardı. o da o zamanlar yeni işe girmişti. bi mağazada kasiyerlik yapıyordu. akşam olunca okul-iş falan sohbet ettik. annem yattıktan sonra biraderle başbaşa kaldık. konu konuyu laf lafı açtı. bir yerden sonra girdim lafa.
-birader sana anlatacaklarım var. ama taşak geçersen sittin sene seninle konuşmam.
adam gayet rahat kuruldu kanepeye.
-hele anlat bakalım dedi.
girdim konuya. ne varsa döktüm içimi. -
62.
+1anlattıkça sigara üstüne sigara yaktım. yarım paketi devirmiştim. bizimki ara ara içiyordu. sonunda süleyman'ın olayıyla bitirdim konuyu. bilmiyorum neden rüyayı anlatmadım. son cümle bittiğinde sözü ona bıraktım.
-valla birader olay bu. ne tak yedik bilmiyorum.
bizimki sigaradan bi duman çekti ve cevapladı:
-oğlum sizi deli mi gibti?
başladı gülmeye. ulan bozuldum. adam bildiğin makaraya sarıyordu.
siz oraya okumaya mı gidiyorsunuz fantezi aramaya mı? dedi bastı bir kahkaha daha.
-gibecem senin dinleyeceğin konuyu da abiliğini de dedim bastım çıktım odadan. tam kapıdan çıkarken bi kez daha bağırdı bizimki.
-konuş lan konuş tarık kuzenle az taşşak geçmedik.
valla haklıydı. 2 ay öncesine kadar bizim sülelenin manyağı adamla ben de çok dalga geçmiştim.
sabah olduğunda gözlerimi açınca aklıma bir fikir geldi. damdan düşenin halinden damdan düşen anlardı.
tarık abiyi bulmalıydım. -
63.
+1---MAHALLENiN DELiSi---
Mahalledeki bir deli ısrarla yoldan tuttuğunu evine davet edermiş. kimse bu adama riayet etmezmiş. deli derken, adamın adı deliye çıkmış. bir gün bir komşusu "tamam akşam sana çay içmeye geleceğim" demiş.
akşam evine gittiğinde dış kapı açılmış ama adamı görememiş kapıda. adam içeride çayları bardaklara koyuyormuş. "ooo hoşgeldiniz demiş." içeriye davet etmiş adamı. adam çayını alıp içerken deliyle laflamaya başlamış. o ara birşey farketmiş. ortada deli ve kendisi dışında üç bardak daha varmış.
"bu bardaklar kimin hele mübarek" diye sormuş.
"birisi eşimin, diğer ikisi de çocuklarımın, onları görmüyor musun?"
adam görmüyordu elbette ama gördüğü bardaktaki çayların yarıya kadar içildiğiydi. oysa ki bardaklar doluydu.
misafir çaya dikkatli bakınca içtiğinin çay olmadığını da anladı.
YER: KONYA HiKAYE: GERÇEK
--- -
64.
0herkese iyi geceler...
-
65.
0Gece 12 de, karanlik coktugunde gecei tayfayla devam edecegiz
-
66.
+1kafamda tek soru, tek düşünce: "tarık abiyi arasam mı aramasam mı?". bizim sülalenin delisi diye adamın adı çıkmıştı. uzun süre önce balataların bazıları yanmış adamın. ben çok hatırlamıyorum çok da görüşmezdik ama önceleri gayet kafa dengi birisiydi. disko bar alemlerini biz ondan bilirdik. hayatı hızlı yaşardı.
-
67.
+1sülalede herkesin ağzı torba olmayınca çok yüklenildi buna. okumaz bu, bundan bi tak olmaz diye ama bi mühendisliği tutturmuştu. zaten ne olduysa o üniversitede olmuştu. herhalde bi 8-9 sene öncesiydi.
-
68.
+2tarık abi ile o konuyu hiç konuşmadık ama ailemden olsun akrabalarımdan olsun çok şey duydum. üniversitede bazı olaylar yaşamış. bunu da ailesine çok açmamış. sadece arkadaş çevresine bildirmiş. yardım talep etmek için. sonra sanırım ev arkadaşlarından birisi intihar etti. çocuk memleketinde kendini asmış söylenenlere göre. tarık abi o günden sonra kendini toparlayamadı. üniversiteyi bitirdi ama suratı hep asık kaldı.
-
69.
0inşaat üzerine bi firma açmıştı. öğlene kadar arkadaşlarla takıldıktan sonra yanına gitmeye karar verdim. cesaretimi toplayabilirsem konuyu açacaktım. ofiste birkaç arkadaşıyla yemek yiyordu. dışarıdan birşeyler söylemişlerdi. tam da onun üzerine geldim. kapıdan içeri gelince bi samimiyet bekliyor insan ama tarık abi de bu durumlar olmazdı.
ha, çoğu kişiye göre kötü değerlendirilir ama bana göre dobralıktı. severse sever sevmezse sallamazdı.
adamın eyvallahı yoktu kimseye. -
70.
0-tarık abi nasılsın?, dedim.
-eyvallah abim, buyur gel birşeyler ye.
-yok abi sağolasın.
-hangi rüzgar attı seni buralara? yüzümü bile unuttun lan.
-abi sorma öylesine geldim bi halini hatırını sorayım diye.
tarık abi gözlerime baktığında "yemedim ama hadi neyse" der gibiydi. ben de fazla ikna edici olmaya çalışmadım.
sadece zıkkımlanan şu arkadaşlarının ofisten çıkmasını bekliyordum.
başlık yok! burası bom boş!