1. 51.
    +2
    Bi GÜN iŞTEN ERKEN ÇIKTIM EVE GiTTiM AMK YAT UYU YOK gibER ADAMI DEDiM GiRDiM MUTFAĞA AKŞAM YEMEĞiNi hazırlıyorum, bekar evi ama öğrenci evi değil hergün sulu yemek hazırlardık daha doğrusu hazırladığımız yemek kaç gün sonra biterse zütümüz yerse yeni yemek yemezsede dışardan yemeğimizi söylüyoruz ki genelde kendimiz yapardık, mutfakta işim bittiğinde muratın gelmesini bekleye koyuldum,
    ···
  2. 52.
    +1
    gelmesine 2 SAAt falan var geçtim tv'nin karşısına yatakta bi muallaklikmi var ne bütün sinir sistemimdeki kötü hücreleri yok ediyordu sanki hafif sesle müzük kanalını açıp huzur içinde uykuya daldım, rüyamda bizimkinin ormanın içinde nefes nefese yanıma koşup hadi kaçalım yangın çıktı derken her tarafımızı alevler sarıyor kaçıcak yer kalmamışken murat bi yerden ıslak battaniye bulup üzerimizi kapıyor, bu sırada kan ter içinde kapı zilinin sesine uyandım,
    ···
  3. 53.
    +1
    açtım kapıyı bu aşağıdan zile basmış, otomatiğe basıp merdivenlere bakarak bunun gelmesini bekledim, merdivenin başında görüldü suratı düşmüş, yorgun, bitkin, çökmüş bi vaziyette geldi, hemen sordum tabii kardeşim hayrola bi sorun mu var bu halin ne, bunun patronunun oğlu 1,5 sene önce yanlış hatırlamıyorsan 20 yaşlarında falan demişti kan kanseri hastalığına yakalanmış, 6 ay tedavi gördükten sonra iyileşme yerine durumu dahha kötüye gitmiş kanser hücreleri akciğerine falan yayılmış gencecik yaşında hayata gözlerini yummuş, patronuda sonuçta evladı her acı geçer ama evlat acısı her gün katlanarak artar bundada öyle bi etki yapmış olucakki çocuğunun acılarına daha fazla dayanamamış çalıştığı ofiste 4 kattan aşağıya kendini atmış boynu kırılarak olay yerinde ölmüş,
    ···
  4. 54.
    +2
    bizimkinide olaydan sonra gelen polisler ifadesini almak için karakola zütürmüşler, olayları anlatırken gözyaşlarına hakim olamayıp hüngür hüngür ağlamaya başladı, bende kardeşim ölümlü dünya herkesin gideceği yer orası falan teselli etmeye çalışıyorum bu o yorgunlukla yattığı yerde düşünceli tavırlarla takınırken uyuya kaldı, geçtim sofraya yaptığım muhteşem yemeklerimi yedim ortalığı toparlayıp odama geçtim yatağıma yattım,
    ···
  5. 55.
    +1
    saat : 3.00

    ciddi ciddi prostat olduğumu düşünmeye başladım artık, her gece her gece uykumun en güzel yerinde yataktan kalkıp tuvalete gitmek geçmeyen askerlik gibi kısacık mesafe gözümde uzadıkca uzuyor, hafiften gözlerimi araladım içerisi zifiri karanlık sokak yanması yanmadığına göre elektriklikler gitmiştir diye düşündüm karanlıkta olsa el yordamıyla yolumu bulup giderim hesabı kalktım ayağa bi adım atmamla birlikte alnımın bişeye çarptığını hissettim ,
    ···
  6. 56.
    +1
    hemen telefonumu yatağın üzerinden alıp ışığı açtım, karşımda murat burnu şakır şakır kanıyor tuttum hemen yatağa oturtturdum kan görünce genelde heyecanlanıyorum, o panikle üzerimdeki tişörtü çıkartıp burnuna koydum telefonunu her 5 saniyede bir bi tuşuna basmak suretiyle bi yandanda bunla konuşmaya çalışıyorum ama nafile adam resmen transta cevap yok, arada bir tişörtü kaldırıyorum kan durdumu diye bi yandanda bakıyorum yamulma falan varmı gecenin bi körü adamın burnunuu kırdım diye vicdan bile yaptım, bi beş dakika tuttuktan sonra kan durdu telefonun cılız ışığıyla bunu kaldırıp yatağına zütürüp yatırdım,
    ···
  7. 57.
    +2
    bu olaylar giderek artmaya başlamıştıykız arkadaşınlada kavga etmiş bianda tüm dünyası yıkıldı çocuğun, bu arada yeni işler aramaya başladı evde oturmaktan mı nedir bilmiyorum ama sürekli benim özel güçlerim var geleceği görebiliyorum akıl okuyabiliyorum diye iddialar atmaya başladı, aslında atıyor mu bilmiyorum ama maç izlerken yaptığı skor tahminleri gerçi yarı yarıya bazen bilemiyordu hemen çirkefe yatıyordu söylediğini kabul etmiyordu,
    ···
  8. 58.
    +2
    bi gün mutfakta su içerken içerden acı acı bana seslendi bişey oldu telaşıyla yanına gittim korkulu gözlerle uçak düşücek uçak düşücek dedi, hafiften suratıma gülümseme geldi ama televizyonun alt köşesinde son dakika haberi olarak istanbul-Diyarbakır seferini yapan RJ100 tipi THY uçağı Diyarbakır Havalanı’na iniş yaptığı sırada düştü yazısı çıktı, o sıra bi murata bakıyorum bi televizyona normalde doğa üstü güçlere inanmam ama bu bin kurusu nası bildi o zaman bunu diye iç sesimle konuşuyorum,

    bu arada 2003 yılı olduğu için bazı genç arkadaşlarımız hatırlamayabilir,

    tarih : 8 ocak 2003

    kaza saati :18:19

    OLAY

    iSTANBUL'DAN havalanan RJ100 tipi THY uçağı Diyarbakır Havaalanı’na inişi sırasında piste ulaşmasına 200 metre kala 2’nci Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı’ndaki boş araziye düşen uçağın gövdesi 3 parçaya ayrıldı ve uçağın enkazı yaklaşık 800 metrekarelik bir alana yayıldı. Düşme anında meydana gelen patlamadan sonra yangın çıktı. Yangın nedeniyle cesetlerin çoğu yandı. Uçak düşer düşmez ilk müdahale, 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı ekiplerince yapıldı.

    Kazadan yaralı olarak kurtulanlar tedavi altına alındı.
    Uçakta bulunan 80 yolcu ve mürettebattan 74’ü hayatını kaybetti, diğer altı kişiyse yaralı olarak kurtarıldı. Askeri personel olay yerine ulaşarak yaralıları ambulanslarla hastanelere zütürdü. Yaralılardan Aliye il, Celal Toprak ve Murat Karamutlu Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde, 1.5 yaşındaki Helin Kıran Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, Encer Güneş, ve Burak Altındağ da Diyarbakır Askeri Hastanesi’nde tedavi altına alındı. 1.5 yaşındaki Helin Kıran sabah saatlerinde hayatını kaybetti. Böylece kazada ölü sayısı 75’e yükseldi.Bu arada olay yerinde yapılan aramalar sonucunda uçağın karakutularından birine ulaşıldı. (alıntıdır)
    ···
  9. 59.
    +1
    aradan bi hafta geçmesine rağmen sürekli haber bültenlerinde kazayla ilgili haberleri izlerken derin derin düşüncelere giriyorum, her aklıma geldiğindede tüylerim diken diken oluyor,

    bigün işeyerimden kızlı erkekli arkadaşlarımı takılırız diye bize çağırdım, bizimkinede haber verdim misafir gelicek evi fala topla diye, eve geldik yiyeceğimizi içeceğimizi dışardan aldık yok bulaşığı yok hazırlaması uğraşmayalım diye, güzel saatler geçiriyorduk, murat'ta hiç yabancı kalmamıştı ortama o da arada sohbetlere dahil oluyordu, kızlar gelirken tüürk kahvesi falanda almış gelirken, kahvelerimizi içtik gelenksel olarak sorulan soruyu sordular "fal bakmasını bilen var mı?" diye, bunu diyen kızda adı kübra kızdan hoşlanıyorum büyük bi ihtimalle o da bende hoşlanıyor ama bi türlü açılamadık birbirimize birbirimizi sevsekde sürekli aramıza tuğla ördük, neyse sorunun üstüne hemen murat atladı ben biliyorum diye, vay bine bak ne çok bilmediğim özellikleri varmış diye gözlerimin beynime gönderdiğini elektrik aktivitesinle ağzımı kullanmadan sadece düşünüyordum, bu fincanı aldı dudaklarını ses çıkarmadan garip garrip oynatıyordu fincanı açtı bunun kaşları çattı,
    ···
  10. 60.
    +1
    derin bi nefes alıp gözlerini kapadı diğer arkadaşlarda bana kitlendi ne ayak bu hesabı yüzümde hafif sahte tebessümle olayı basitleştirmeye çalışıyorum, murat konuşmasına başladı; gölgelerin arasında oynayan iki çift göz senin olmak istediğin hayattan sana bakıyor seni kendin yolundan saptırmak için başka yollar kuruyorlar, beynine girmek için tek bir kalp atımını bekliyorlar böyle acaip acaip laflarla diğer kızlar büyüyenmiş erkeklerde şaşkın ifadeyle buna bakıyorlar bu cümlelerine devam etmeye başladı, göl kenarında oturan yakınını bul senin onda çok önemli bi ematenin var onu al derken gözlerini açtı dudakları kapalıyken gülücük mimiğiyle kıza bakıp fincanı sehpanın üstüne koydu, diğer kızlarda bak diye rica etsede bakmaktan imtiyaz etti, saatler artık ilerlemişti gerçi yarın pazardı ama kızların aileleri falan merak ederler diye toparlanıp kalktılar, bunlar gittikten sonra televizyona daldım ismini hatırlamıyorum ama jaguarla ilgili bi belgesel vardı onu izliyordum, izlerken aklıma 1 ay önce çöpün kenarında duran tahminimce köpek parçalamış olucak ki kedinin karın bölgesinde ufak bi parça yoktu oradanda barsakları falan dışarı çıkmış sarı tüylü bi kediydi o aklıma geldi, baya bi üzülmüştüm kediye, tombul tatlı bi kediydi yaşadığı zamanlarda dışarı çıktığımda hemen ayağıma dolanırdı bunları aklımdan geçirirken belgesel izlemeye devam ediyordum, jaguar yakaladığı yavru ceylanı ağaca çıkartmaya çalışıyordu aşağıdada düşürme olasılığına karşı bekleyen sırtlanlar içim geçmiş gözlerim yavaş yavaş giderken beynimin içinde bütün organlarımı harekete geçiren kalp atışlarımı hızlandıran görüntü canlandı,
    ···
  11. 61.
    +2
    bilgisayar masamın altındaki o garip kibrit kutusu kadar et parçası, bi yanım kabul etmiyor ama tüyleri falan sarıydı, evet amk o !! kedinin bi parçasıydı . amk murat nasıl böyle bişey yapabilmişti ki aklım karıştı, karıncayı bile incitemeyen adam, içimde başlayan korkuyla odama çekildim,
    ···
  12. 62.
    +2
    bi yandan yaşadığım olayları düşünüyorum bi yandan geleceğimi kafam çorba gibi, bu arada her gece murat'ın gece ziyaretleri devam ediyor, en çok merak ettiğimde saat kaçta geliyordu kaç saat başımda dikiliyordu, merak ettiğimden dolayı bi çok kez uyumama kararı alsamda yarım saat geçmeden uykuya dalıyordum, üniversitede fotoğraf kulübüne üye olduğumdan kendime video çekme özellikli kamera almıştım, bu olaylar yüzünden uzunca süre kullanmadığım kameraya 2-3 gün önce aldığım pilleri üşengeçliğimden bi türlü kuramamıştım ama gün o gündü, yataktan kalktım sessiz bi şekilde kameranın pillerini ve kaseti taktından sonra yatağıma yan profilden bakan bi yere yerleştirdim üstünede murat görmesin diye şüphe etse bile el süremesin diye çoraplarımla kamuflaj yaptım biraz zaman geçsin diye telefonumu falan karıştırdım ama iyice uyku bastırdı kameranın rec tuşuna basıp kafamı yastığa koydum...
    ···
  13. 63.
    +1 -1
    saat : 02.45

    mağaranın içindeyim, üst taraftanda bulunan ufacık bir delikten giren ışık hafif dalgalı suda yayılarak loş bi hava veriyor, buraya nasıl geldiğimi kimin getirdiğini bilmiyorum sadece buradan çıkmak istiyorum ama nafile her yer kapalı çıkış yolu yok, denizin içinde bulunan bi mağara olmalı herhalde diye düşünüyorum, dalgalı su, gökyüzyü mavisi, tamamen şeffaf, tek çıkışım su diye düşünüyorum, yavaşca suya girerken dalgalar bi anda artıyor, su belime geldiğinde ileriden bana doğru gelen bişeyin olduğunu fark ediyorum ve geri geri adımlarla sudan çıkmaya çalışırken bi yandanda bana gelen şeyin ne olduğuna bakıyorum ama gelme hızınla birlikte karanlığıda getiriyor, gözümü bundan ayırıp sağa sola baktığımda aynı bunun gibi gelen şeyleri fark edip hızla sudan çıkarak ilk bulunduğum noktaya geliyorum,
    ···
  14. 64.
    0
    üst tarafta bulunan delikten giren ışık aniden kayboluyo, her taraf karanlık sadece yüzüme vuran sarı ışığın geldiği noktayı görüyorum, ninni gibi uzaktan bana doğru ninni sesi gibi bi ses bana doğru geliyor ama ses yaklaştıkca arapca bişeyler söylediğini fark ediyorum, sürekli aynı cümleyi söylüyor "seyadhulu elmevtu minel babi.. kıf ve ıfteh elbab" türkcesini hocadan öğrendiğim şu cümleyi tekrarlıyormuş " kapıyı aç ve ölümü bekle az sonra içeri girecek "

    ses dahada yaklaştıkca kulaklarımı tırmalıyor elimi kulaklarıma zütürüyorum, kulaklarıma ıslaklık hissi geldiğinden elimle silip ıslaklığın ne olduğunu görmek için avucumun içine baktığımda kan olduğunu görüyorum ve çığlık atmaya başlıyorum ama karanlıktan gelen ses benim çığlığımı bastırıyor, yüzüme vuran ışık sönüyor sanki araftayım, hiç ses yok bi kaç saniye geçmeden kalbim durduğu yerden tekrandan atmaya başlıyor derin nefesler eşliğinde gözlerimi aralıyorum...
    ···
  15. 65.
    +1
    gelecekten bi kesit

    yıl : 2006 (olaylardan 3 sene sonra)

    sabah saatleri... gözlerime vuran güneş ışığını göz kapaklarımı hafifce kaldırarak karşılıyorum,
    perdemi açıp karadenizin o muhteşem orman manzarasına dalıp geçirdiğim zorlu günleri düşünürken arkamdan çıplak vücudumun omuz kısmına ovalar şekilde narin bir elin değdiğini hissediyorum. hafifce boynumu döndürüp narin ele öpücükle karşılık verdikten sonra yanağıma bi öpücük kondurup

    - hadi aşkım kahvaltı hazır...

    yaşadığım acılı ızdıraplı günlere ve bu günleri yaşatan murat'ın bana bıraktığı en büyük hediyeydi o...

    murat'ın kız kardeşi...
    ···
  16. 66.
    +3
    gözümü açmama rağmen aynı ses aynı cümle sanki beynimin içinden geliyordu, herşeyi rüya sansamda gelen ses gerçekti, aralanmış perdeden sokak lambasıdan vuran ışık ve ışığın geri yansımasını yapan havada duran cisim, bütün sersemliğim gitmişti, gözlerimin murat'ı seçebiliyordum. sağ elini havaya kaldırmış sokak lambasının ışığıyla parlayan bıçağı, bi yandanda rüyamda duyduğum o arapca cümle " seyadhulu elmevtu minel babi.. kıf ve ıfteh elbab" murat sanki başka biri olmuş, gözlerinin içindeki göz bebeği kaybolmuş, gözünün içi parlayan ışık gibi bembeyaz, yataktan fırladığım gibi bıçak olan koluna tutup duvara yapıştırdım, küçüklüğümde, bizim oralar küçük yerleşim alanları olduğu için cin muhabbetleri çok dönerdi, bunun oluşturduğu bilinç altıyla direk olarak ayaklarına baktım," Eşhedu en lâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne muhafaziden abdühü ve Resûlü "
    ···
  17. 67.
    0
    ikiside tersti, ters dediğim insan anatomisine uygun uygun şekilde ayak baş parmakları birbirine bakıcak şekilde içe kıvrılmıştı, olsun ama hayatımda hiç üç harfli görmediğim için kabulümdü, murat'ın içine üç hafriler girmişti, bi yandan murat'ı tutmaya çalışıyorum bi yandan da bildiğim duaları bağırarak okuyorum, kalbim yerinden çıkıcak gibi, bildiğim dualar bittikce yeniden başa sarıyorum, murat sanki heykel gibi kaskatı kesilmiş, insan değilde yaş bir ağacı tutuyorum hissi veriyor, duaları birbiri ardı okurken ses tonumda tavan yapmıştı, ses tonum yükseldikce murat'ın bıçak tutan eli iyice gevşemeye başlamıştı, göz bebeğinin yukardan aşağıya doğru indiğini gördükten sonra bi anda olduğu yere çömelip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı
    ···
  18. 68.
    +1
    gözlerinden göz yaşları akarken dudaklarından çok korkuyorum yardım et diyordu, elindeki bıçağı alıp odanın diğer köşesine fırlattıktan sonra elini omzuma atıp ayağa kaldırdım, hocaya gidiyoruz dedim, hiç itiraz etmeden "tamam" dedi. gecenin o saatinde yapabileceğim tek şey oydu, sabahı beraber beklemektense işin piri bi hocanın yanında beklemeyi yeğlerdim. ayakta duracak hali yoktu, ağlaması yavaş yavaş durmaya başladı, sokağa çıktığımızda kimsenin olmaması bizim rehimizeydi ki istemesemde içimde dışlanmak duygusu beni kemiriyordu, hızlıca sokaktan uzaklaştıktan sonra adımlarımı yavaşlattım arada da murat'a bakıyorum, baktığımı fark etmiş olacakki "kardeşim seni öldürmemi istediler ben yapmayınca vücudumu kullandılar" dedi, bi anda ne diyeceğimi bilemedim ama konuşma gereği hissettiğimden sorusuna soruyla cevap verdim "onlar kim murat" sorumun cevabını derin nefes aldıktan sonra dudakları titreyerek "ennead heliopolis" dedi,
    ···
  19. 69.
    +1
    cevabından sonra hiç konuşmadım sadece düşünüyordum gerçek hayatta mıydım, bunlar rüya mıydı, ben kimdim, ailem şuan ne yapıyordu, niye yaşıyordum ben gibi düşünceler beynime yer etti. tekrar gelme ihtimallerini düşünerek adımlarımı hızlandırdım, yaklaşık 1 km yürüdükten sonra tarihi bir caminin önüne gelmiştik, bütün camilerin için ev var mıdır bilmiyorum ama bu camide ki imamın evi caminin bitişiğindeydi, kapısının önüne geldiğimde gecenin ilerleyen saati olmasına rağmen hiç tereddüt etmeden kapıya hızlıca vurdum,
    ···
  20. 70.
    +1
    kapıya bi iki şiddetli vuruştan sonra kapının buzlu camından doğru ateşle birlikte gölge geliyordu, kapıyı hafifce aralayan hoca efendi elinde gaz lambasıyla (evinde elektrik olması rağmen gaz lambası kullanması benimde dikkatimi çekmişti ama öyle bir ortamda nedenini soramadım) buyur evladım dedikten sonra hayatımın en hızlı konuşmasını yaparak bi solukta başımızdan geçen bütün olayları anlattım, hiç tereddüt etmeden kapıyı sonuna kadar açıp içeri davet etti, bu sırada çıkardığımız seslerden dolayı eşide kalkmış başörtüsünü düzelterek yanımıza geldi, gaz lambasının ışığıyla uzun bi koridorun sonunda gacırdıyan kapıyı açıp içeri girdi tabii peşinden bizde, normalde kullanmadıklarını düşündüğüm odada tozlar birikmiş oksijen seviyesi düşmüş bunların yanında rutubet kokusuyla birlikte örümcek ağları sarmıstı odanın her bir yanını, içeri girer girmez duvarda bulunan kuran-ı kerim'i alıp halının üstüne oturdu el işaretiyle bizimde oturmamızı söyledi,
    ···