6 sene önce tam bugün

amk gece saat 4'e kadar devam etti tezgah arkası işim. önümde oturanlar bir biriyle sohbet ediyorladı bende onları dinliyordum. bi tane makyaj güzeli iyice içmiş geldi bana sarkıyor amk. diyor bir viski daha koysana yakışıklı. tabii diyorum bir yandanda kadın diğer arkadaşına, aslan ne yakışıklı elemanlar alıyor. nereden buluyorsa bunları...

sesimi çıkarmadım. 4 gibi boşalmaya başaldı bar (boşalmaya derken azaldı müşteriler) amk saat 4 buçuk gibi herkes gitti nerdeyse yerde sızanlar var. zütü başı açılmış kızlar yerde yatıyorlar. 2-3 arkadaş bunları ayıltıp telefonla arkadaşlarına haber veriyorlar. semraya dedim semra hergün böyle sızanlar oluyormu. dedi çok olmasada oluyor dedi

çıkışta tekrar imzalarımıızı attık ercüment abi geldi yanıma. hadi gidelim dedi. uykumda var amk. bindik otobüse. sohbet ediyoruz işte. ev arkadaşlarından bahsediyor. geldik bunların evine. apartmanın dışına baktım gibilmiş. birinci kat demi abi dedim. evet dedi nereden biliyosun. güldüm tüm öğrenci evleri birinci katta çıkıyor abi. oda güldü girdik içeri. ayakkabıları çıkarıyodum. dur çıkarma rahat ol dedi. dedim aha kesin evi tak zütürüyor

tamam beyler geldim kusura bakmayın. partları çok aralıklı yazdım. şimdi işim bitti seri seri yazıyorum. takiptekiler arada ses versinler. bir partları uzun yazdığımdan 6-7 dkda bir gönderiyorum partları.

evdekiler uyuyordu herhalde. botların ipini tekrar bağlarken üst kattan gümbür gümbür biri indi. saat 6 gibi milletin ayakta olmasına şaşırdım. bitane nur yüzlü hacı gibi bir amca indi. ercümentle sohbet ettiler. konuşmalardan apartmanın yöneticisi olduğunu anladım. ercüment dedi abi bizim kaç aylık borcumuz var. yönetici dedi sizin birtek aralık ödenmemiş. ercüment çıkardı cebinden cüzdanı. cüzdandan bir yüzlük çıktı. tüh ulan bozuk yok dedi.

hacı abi sende yüzlük bozuk varmı dedi. hacıda çıkmadı. bana sordu yok abi dedim. macros sende 15 lira varsa verde hacı abiyi bekletmeyelim senin paranı içeride vereyim ben dedi. içimden ercümente söve söve içinde 30 tl olan cüzdanımdan 20lik çıkardım. hacı verdi 5 tlmi geri.

--spoiler--
not: hikayenin geri kalanında ercümente ercü diyicem. ercüment çok uzun amk
--spoiler--

ercü teşekkür etti içeri girdik

hava daha tam aydınlık değildi. içeriye girdik. ev bekledğim kadar küçük ve kirli değildi. tam öğrenci eviydi. ama herkes çalıştığı için biraz lükstü. böyle televizyon falan yeni. koltuklar spotçudan alınmış belli ama kaliteli. bana odamı gösterdi. ev aslında 3 + 1 idi ama bitane büyük odası yarıdan kesilerek 2 oda haline getirilmişti yani şuanki hali 4 + 1 idi. odada hiç bi tak yoktu. adam odadaki herşeyi satmış 2.elciye. bitane dart tabelası vardı sadece duvarda asılı. yerde kartonlar vardı (kartonları göründüğümde aklıma 2 gün önce tursil kokan kartonda nasıl yattığım aklıma geldi, ulan iyiki kaçmıştım evden. ev - dersane çıkmazından kurtulmuş, iki insanla muhabbet etmiş hayatıma renk gelmişti amk) beğendinmi odanı dedi ercü. iyidir abi dedim. bitane çok küçük balkon vardı odamda.
çok küçük değildi odam.

neyse gel evi gezdireyim dedi. yatan arkadaşlar odasına girmedik. banyoya zütürdü. banyonun kapısı kırık. anca 2 kişi iteleyince kapanıyor. birde sığınak gibi yapmışlar kapı eşiğinin boyu en fazla 160. çömelerek giriyosun banyoya. bereket versin banyo büyüktü biraz. klozetin yanında bir sürü çizgi roman yığılmıştı. çamaşır makinasının içi dolu dondu.

tekrar salona geldik. dedi sen şimdilik burada yat sonra alırsın kendine bir çekyat sonra karyola falan. açtı çekyatı. yorgan yastık getirdi. hadi allah rahatlık versin dedi. güneş çıkmış amk. koydum kafamı yastığa 2-3 gündür ilk defa düzgün bir yerde yatıyorum. düşündüm amk. ben şimdi bu cebimdeki 15 lira ile nasıl geçireyim 2 haftamı. ercüyede gidip diyememki abi benim 15 liram vardı sende diye. neyse dedim sabah ola hayır ola zaten sabahtı ama neyse amk.

yine annemi düşündüm. arasamı dedim yarın. ama ankesörlü 3 tl tutuyordu. tak arardım. öss stresi kalkmıştı üstümden. öyle bir rahattımki. öss demişken ösym'ye yine saydırdım. hülyalara dalmış iken uyuya kalmışım

sabah uyandım kafamda bir adam maç izliyor. uyandığımı gördü. oo kardeşim uyandınmı git elini yüzünü yıkada tanışalım.

amk kalktım, üzerime bu kazak yapışmıştı. günlerdir kot pantolonla uyuyordum. leş gibi kokuyordum. acaba duş alsam adama ayıp olurmu diye düşündüm. daha ne bir havlum nede bir lifim falan vardı. gittim bizim adamla tanıştım.
adı levent. küçük bir internet kafenin ortağı intrnet kafeye bazen o bazen ortağı bakıyr. iyi para kazanıyor. alkol bağımlısı. ercü ile çok yakın arkadaşlar ama adam çok espirili. konuşurken tilyon tane espiri yaptı. kafa dengimdi. ercü çıktı dedi. kahvaltı edecekmiş. bana açmısın diye sordu valla kurt gibi açım dedim. tamam aşağıda kahvaltıcı var git oraya dedi. espirimi yaptı gene tipini gibtğim anlamadım. sonra ciddi olduğunu anladım. burada böyle herhalde, herkes yemeğini ayrı, istedği yerde yiyior.

tamam levo (hikayenin devamında levente levo diyicem bilginize) giderim birazdanda bu evde bir kişi daha kalmıyormu. he dedi barış var bide. barışı tanıtmaya başladı

barış dövmecide çalışıyor. yakışıklı bir bin, sürekli karı kız getirip gibiyor eve. kolundan kuyruk sokumuna kadar dövme varmış. büyük bir motorgiblet almak için çoktandır para biriktiriyor. levonun anlattığı bu kadar onuda gelince tanıyacağım

saat 17 gibi çıktım dışarı, nasıl acım nasıl acım anlatamam. dönermi alsam amk. yarım falan kesmez beni. 3 çeyrek 3 lira. 12 lira param kalır. 2 hafta sigarasız dayanamam. 5 lirada sigaraya gitse kaldı 7 tl. 2 hafada 7 tl ile geçermi beyler. döner fikrinden vaz geçtim. girdim bir süper markete. balık kraker aldım. 2-3 paket. çok olduğu için karnımın doyacağını düşündüm. 2 adım yürüyene kadar paketleri kafaya dikmiştim. dedim neyse bugünü böyle geçirelim. gittim tekrar eve ercü ile levo evde. ercü dedi nerde yedin lan kahvaltıyı aşağa baktım yoktun.

dedim az aşağıda dönerciye gittim. tamam gel otur dedi. gittim maç seyrediyorlar yine. dedim barış ne zaman gelir gider. ercü dedi ben barışı 3-4 gündür görmüyorum. o sabah biz gece çalışıyoruz pek görüşemiyoruz dedi.
neyse ercü ile levo odalarına çekildiler. herkesin leptapı var tabii. bende kurcaladım kanalları öyle. 8'e kadar. uzandım falan biraz. saat 8 buçuk gibi ercü dedi hadi gidelim.

gittik durağa. durağa giderken aklıma geldi. birde benim otobüs param vardı amk. dolmuş 75 kuruşmuydu neydi.
gidiş geliş 1.50 ediyor.

günlerden pazartesi. işe pazar başladım. maaşımı pazar alacaktım. oda kiraya gidecekti. 2 hafta sonra pazar günü elime para geçecekti. 2 hafta = 14 gün. 1 gün gitmiştim zaten. geriye kaldı 13 gün.

gidiş geliş 1.50 olduğuna göre 13 gün = 19 buçuk lira ediyor.
bu hesabı yapına başımdan aşağı kaynar sular döküldü. amk cebimde 14 lira para var. yemek yiyecek param yok. bir gıdımlık paramıda yola verirsem hesaplarıma göre 1 hafta sonra ben olmayacaktım.

neyse bu seferlikte verdim parayı dolmuşa. ercümentle laflıyoz gene. dedim acaba 2 laf arasında borçmu istesem. ama bir türlü cesaret edemedim. bir yandanda yolu tartıyorum yürünecek kadarmı. geçen gece tam anlayamadım.

indik yol 15 dk falan minibüsle. ercü badigardla şakalaştı girdik mekana. gittim hakanı ziyarete kulubesine. pekekent kareokelerin sözlerini ayarlıyordu. geldim içeriye giriş imzamı attım.

bir tane abiyle tanıştım tekrar. adı cafer buranın şefi gibi birşeyiydi. herkes bu adamın sözünü dinliyodu. bugün bana dedi gel bulaşık çok sen nihale yardım et. olur dedim abi.

nihal yıkıyor ben duruluyorum. bir arkadaşda kuruluyor. ellerim buz tuttu amk soğuk suyun altında. saatlerce bardak durululadım. eller kıp kırmızı olmuş sızlıyordu. nihale baktım o alışmış bu duruma.

o değilde şu 2 haftayı nasıl geçiricem diye düşünüyodum

beyler devdıbını gece yazacağım. hayrına upçular nerde amk

beyler hastayım azıcık gözlerim sızlıyor. az dinleneyim yazıcam seri seri.

tamam gençler sakin. artık seriye bağlıyorum 2-3 gündür sıkışıktım. bu sabah 7'de çok seri 10 part falan atarım.
sonra gece devam edicem. burası daha hikayenin giriş kısmı asıl önemli olayları daha anlatmadım. takipte kalın.

not: bitirmeden asla gitmem. ama uzun bir hikaye olacak. bazı insanlara anlattım hikayemi. onlarda çok ilginç buldular. yazsan roman olur dediler. yaptım olacak.
not 2: sabahçı tayfa, eğer ölmessem sabah kesin part atıcam.
not 3: hikaye bittikten sonra aradaki böyle entrylerimi silicem. bundan sonrası için @'li biçimde konuşmayalım çünkü entryleri silince kaymalar başlıycak.

hadi eyallah

bu sefer murat adında biriyle tanıştım barda, oda meze tarafındaydı. bir günde kanki olduk. halada arkadaşız muratla. muratın lakabı çükü. yani biz murata çükü diyoruz. neden dediğimizi sormayın. kafa dengi birisiydi çükü. barda çalışırken baya muhabbet ettik. dedim çükü sen of gününde ne yapıyorsun. dedi o zamanda çalışıyorum ama burda değil. bir mekan var. sürekli düğün oluyor. günlük gidiyorum oraya. 2 saat bardak zütürüp getiriyorum. 50 tl alıyorum. dedim benimde çarşamba of günüm. benide sokarmısın. paraya ihtiyacım var. olur dedi..

beyler bundan sonrasını biraz hızlı anlatıcam. asıl konuya gelmek istiyorum.

barda günlerim eğlenceli geçiyordu. çarşamba günü düğünde çalışmış, 50 tl almıştım. yani bu 2 haftayı düzgün geçirecektim. çükü ile barda sürekli makara yapıyorduk. akşam ercü ile eve gidiyorduk. benim odam vardı ama içinde eşya yoktu. o yüzden salondaki çekyatta kalıyodum. levo sordu, olum senin hiç eşyan falan yokmu, kazakla - kotla mı yaşıyosun. anllatım onada olanları. oda etkilendi. geceleri kotla uyuyodum. eski pijamalarından birini verdi.

1 hafta böyle geçti.

pazar günü gittim aslan abi (patronun yanına) haftalığımı almaya saydı elime 250 lira. hayatımda ilk defa bu kadar çok para kazanmıştım kendi başıma. gittim direk parayı ercüye verdim kira için. aklıma annem geliyordu sürekli. acaba bensiz napıyorlardı. aklıma yine öss gelmişti. oooh ne rahattım 1 haftadır. hiç stres yoktu üzerimde. asıl hayat budur abi diyorm içimden. sonra ösym'ye sövdüm içimden herzamanki gibi.

çükü (murat) salı günü geldi bara. hemen üstünü değiştirmeden bana geldi :
kardeşim ben bu bardan çıkıyorum
neden la nooldu
daha iyi bir bar buldum maaşı çok iyi
ne kadar ?
1250, zenginlerin yeri, çok lüks, hem orada böyle saat başıda almıyorsun. 19 - 3 buçuk arası çalışıcam.
ooo lan bende geliyim o zaman.
gel abi, yarın beraber buraya gelmeden gidelim.
tamam dedim. bende heycanlanmıştım.

ertesi gün. 19'da barın önündeydik. benim evime yine aynı uzaklıktaydı. kapıda badi yoktu. girdik içeriye
içerisi öyle lükski hayatımda ilk defa böyle güzel tasarımlı bir yere giriyordum. eski barıma nazaran burası baya büyüktü. 2-3 barmen kestim. hepsi yakışııklı - güzel, uzun boylu, belli seçilerek alınmışlar, bizim eski barda çingen bile vardı. sahnede 3 tane striptiz demiri vardı. saat 19 olmasına rağmen içeirisi yinede doluydu. hemen muratla arkaya, patronun yanına gittik, patronun ismi tayyar. mafya babası gibi adam. arkasında 2 tane koruması duruyor odasında. altın yüzüğü - altın dişi var.

gel murat gel dedi. murat dedi tayyar abi sana bir eleman daha getirdim...

ve daha diğer bardan çıkmadan bu işe alınmıştık. gittim hemen aslan abiye işden ayrıldığmı söyledim. kem küm etti. geçtim arkada tüm arkdaşlarla vedalaştık. aslan abi 3 günlük paramıda verdi. çıktık muratla. güzel bir restorantta karnımızı doyurduk. para girmişti ya cebimize. dolaşık gece boyu. muhabbet ettik. gece gece istanbulu gezdirdi. ertesi gün saat 19'da yeni bardaydım. muratla beraber gitmiştik

badi kapıdaydı bu sefer. girdik içeri. arkadaşlarla falan tanıştık işte. amk 2 gün önce işten ayrılan nihalde buraya gelmişti. vay amk kevaşesi. giydik önlükleri işi biliyorduk. saat 9 gibi ortalık kaynamaya başladı. barmen şişe falan çeviriyor şov yapıyor. buraya gelen kızlar ayrı bir güzel. hepsi zengin. barın kapısında vale bile var. araçları park ediyor garaja, baya lüks yer dediğim gibi. saat 1 gibi striptiz şov başladı... işte en sevdiğim bölüm... gerçekten seviyordum barmenliği. bir kere canlı striptiz izliyordum ve bana para veriyorlardı.
arada 1 - 2 müşteri içkiyi çok kaçırıp sahneye atlıyordu. birde onların şovnu izliyordum.

gece 3 gibi takım elbiseli bi abi çıkarttı bizi bardan, e diğer elemanlar kalıyordu. birtek yeniler çıkıyordu. barın önünde bir sigara içtik muratla birden bara takım elbiseli şişko kel elinde çanta bulunan adamlar girmeye başlamıştı. sürekli bu tipte adamlar bmwlerinden inip bara giriyorlardı. muratla bu işte bişe olduğunu anlamıştık

ha bu arada 3.ev arkadaşım barışı anlatmadım size:
beyler sürekli saloındaki çekyatta uyuyordum. bir odam vardı ama içinde hiçbir eşya yoktu. barış sabah çalıştığı için görmüyordum onu. ama levo da ercü da yakışıklı biri diyorlardı ona. bi sabah 8'de kalktım çişe. baktım barış oturmuş sütlaç yiyior diğer koltukta. komşu getirmiş... gördü beni. gülümsedi. bir görüşemedik dedi. ya öyle dedim doğruldum. barışın suratına baktım... amk hayatımda gördüğüm en yakışıklı insanlardn birisiydi. eğer kız olsaydım çoktan barışa tecavüz etmiştim. o kadar güzel bir yüzü vardıki ister istemez hayranlık duyuyordunuz adama. el sıkıştık sabah sabah. sütlacın dibini bırakmış al ye dedi. . yok uyuyacam ben 7 de yattım zaten dedim. işler nasıl gidiyor dedi. iyidir dedim sağolasın. vurdum kafayı yattım. çişimde gibimde kaldı

muratla 2.gün tekrar gittik işe. yine aynı terane. 3 te çıkartılar. yine kel, zengin adamlar gelmeye başladı. muratla meraklanmıştık.
ertesi gün dedik okan abiye (gösteri yapan barmen) n
oluyo abi biz çıktıktan sonra,
aynı bolum ne olcak başka,
e kel adamlar falan geliyor
patronun arkadaşları onlar
niye biz erken çıkıyoz siz 5-6 ya kadar burdasınız
olum çok kurcalamayın. tayyar abi size güvenirse sizide tutar burada

murat ailesinin yanında kalıyordu. o da benim gibi sistem mağduru idi. babası küçükken ölmüş, evi geçindirmek ona kalmıştı. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. birgün dediki macros gel bugün ben beremi barda unutmuş gibi yapayım. sonra bizi çıkardıktan sonra beremi unuttuktan sonra içeri giriyim. neler oluyor öğreniyim dedi. planı uygulamaya soktuk. murat numarayı badigardlara yutturmuştu. keller girdikten sonra içeri girdi. çıktığında meraktan ölüyordum.

ee lan ne gördün
amk hiç bişe yok normal bıraktığımız gibi. ama o keller yok orada.
oha amk neler dönüyo acaba...

ertesi gün okana sorduk, ne kadar maaş alıyosun diye 1.5 milyar dedi. biz 1.250 alıyoduk. e olacak tabi adam 3 saat fazla çalışıyor.

yeni bara gireli 2 hafta olacaktı. günler çok hızlı ve dolu dolu geçiyordu. muratla çıktık tayyar abinin yanına. abi bizde artık 6-7'ye kadar çalışmak istiyoruz dedik. adam tamam inin aşağı işinize ben size haber göndericem dedi.

indik aşağı tekrar.
birden teker teker yanımızdakileri çağırmaya başladı. gelenlere soruyorduk ne dedi diye, hiç iş ile ilgili falan bişeler diyolar, meğersem adamlara bizi soruyorlarmış, tekin insanlarmı falan diye.

tayyar abi tekrar bizi çağırttı. tamam dedi bugünden itibaren sabah 7ye kadar burdasınız. akşam 7 yerine 9 da gelebilirsiniz dedi.

sevindik amk muratla indik aşağı. saat 3'ü iple çekiyorum. saat 3.5 oldu. tekrar nihali falan çıkarttılar. bugün bize bişe demediler. bekledik. herşey normal gidiyordu. keller gelmeye başladı (keller derken hepsi kel deyil, takım elbiseli, karizmatik, her tarafından zengin olduğu anlaşılan adamların ismini keller koymuştuk. yaklaşık 20 tane falan adam. birde karılar geliyordu tabii yaşlı yaşlı) hepsi teker teker geliyordu. kimse barda beklemiyor direk asansöre biniyorlardı

bina 2 katlı idi. giriş katı bar. 2.katı tayyar abinin mekanıydı. 2 katlı bir binaya neden asansör yaptıklarını anlamamıştım. yandaki merdivenden paşa paşa çıkılırdı.