-
51.
+3Sabah oldu , içim içime sığmaz bi şekilde hazırlanıp çıktım evden. Bu arada ev ahalisinden bahsetmem gerek biraz;Tümünü Göster
Babam yurtdışında , gelmesine sayılı günler kaldı. Taşınmak gibi bi planımız var , ama çok uzağa değil bi üst kata. Hala idil'lerle karşı komşuyuz yani. Annem idil'le olan ilişkimden çok mutlu , zaten küçüklükten beri taparcasına sevmiştir idil'i. Ufakken ilk gördüğü andan beri hayrandır gözlerine , mahallede ilk gördüğü anda dilinden onlarca kelime dökülüvermişti zaten gözlerini över durumda. Çok sever yani. Aynı zamanda evimize yakın bi yerde oturan yengem var , ufaklıktan beri annemle birlikte büyüttüğü ve izmir'deki tek akrabamız olduğu için çok severim kendisini. Annem gibidir zaten , oda çok sevdi idil'i henüz bireysel olarak tanışmış olmasada. Babam geldiğinde öğrenicek tüm olan biteni , daha vakit var.
Her zaman buluşacağımız bankta oturdum gelmesini bekliyorum idil'i , süzülür adımlarla omzunda çantası bana doğru gelmeye başladı evden çıkıp. Adımlarını sayıyodum beyler bana bir an önce ulaşsın diye , her saniyeyi sayar her adımında daha heyecanlanır durumdaydım. Geçen günlerle ona karşı olan sevgim yerini çoktan aşka bırakmaya başlamıştı bile. Fakat aramızdaki tek sıkıntı şuydu; yıllarca böylesine samimi büyümüş iki çocuk şimdi iki sevgili olmuşken sarılıp öpmek birden gerçekleşecek eylemler değildi idil için. 1. ay olmasına rağmen yanaktan dahi olsa hiç öpme ya da sarılma olmadı. Benim için büyük bi ekgibti belki , ama ilerde herşeyin çok daha güzel olacağının farkındaydım zaten , beklerdim ben.
Yanıma geldi , koluma girdi klagib şeyleri konuşmaya başladık. Bi süre yürüdükten sonra Ezgi'lerin evine geldik , Ezgi ve Sinem'i alıp doğruca okula geçicektik. Daha Ezgi evden inmemişti , Sinem kapının önünde bekliyodu. idil'i görür görmez yanımıza gelip idil'e sarılmıştı zaten , klagib kızların halleri. Benimde yanıma gelip elini uzattı günaydın diyerek. Önce idil'e baktım , acaba kıskanır mıydı. Sonra "ne de olsa suçum yok , Sinem elini uzattı" diyip bende elimi uzattım. Selamlaştık , idil'in sert bakışları üzerimdeydi , farketmiştim. Bu burda bitmemişti , hadi bakalım gelicek trip.
O esnada Ezgi kapıdan çıktı , bayağa bi süslenip püslenmiş. Noldu lan bu kıza , birisiyle buluşması falan varda bizimmi haberimiz yoktu. Dünya başımıza yıkılcak amk. işin aksi idil'de bugün oldukça şıktı , hoşuma gitmedi değil. Ezgi'de böyle gelince idil daha hoş göründüğünden Ezgi'de bi kıskançlık başladı hemen tabii. idil her akşam önceden bana sorardı "Aşkım saçımı nasıl yapmamı istersin" diye. Bende her seferinde "Sen her halinle güzelsin aşkım , ama maşa yapsan çok daha güzel olursun" derdim. Maşalı saçlarıyla çok daha güzeldi beyler , betimlemeye kelimeler yetmez. Bugünde saçları maşalıydı ve yine çok güzeldi. Ezgi'yse düzleştirmiş , Sinem'in saçları hep maşalı ve dalgalıydı zaten. Ama o pek bu işlere girmezdi zaten. Kızın markası belli okulda , şova ihtiyacı yok ki. Ezgi hemen atıldı
"Aa idil , saçlarını benim her zaman yaptığım gibi yapmışsın"
idil dönüp bana baktıktan sonra "Yoo xxxx istedi diye bugünde böyle yaptım , her zamani halim aslında" Ezgi fazla kıskanmıştı , hemen saç yarıştırmaya başladı; "Benim saçlarım seninkinden daha uzun bi kere , ölçelim istiyosan"
Saçma sapan bi ölçme ve tartışmadan sonra idil galip geldi elbet ama Ezgi yine yediremedi. Yola çıktık , Sinem arkadan sürekli pişt pişt diye seslenip duruyo . ulan idil'de duyuyo ben dönüp baktıkça. iyice şüphelendi , zaten şu tanışmamızı bilmemesine rağmen gelip tokalaşması bi trip meselesiydi iyice sıçtım şimdi. Ezgi zaten yol boyunca buna yazan "hayali" erkeklerden bahsedip durdu , yine yüz vermedim off salak bi tip o ya bana göre değil falanlar filanlar. Biz idil'le kol kola önden gidip "Yav he he" diyip gülüyoruz zaten , takılsın dursun. -
52.
+2Sınıfta şenlik havası var , yılbaşı çekilişleri yapılmış herkese sevdiği birileri çıkmış. Sevmeyenlerse milleti tek tek gezip çıkanları takas etme peşindeler. Banaysa okuldaki en sevdiğim hocam , aynı zamanda sınıf hocam Rıdvan hocam çıkmıştı. Çok baba bi coğrafya hocasıdır kendisi. Hocadan ziyade öğencilerine hep bi arkadaş edasıyla yaklaşıp konuşur. Gözdeside her hocada olduğu gibi bendim tabii. Bu çekiliştende memnundum. Sınıf durumuna baktığımızdaysa idil'lerin sınıftan Büşra diye bi kız bizim rus çocuğu Cem'e tutulmuş her tenefüs peşinde koşuyo. Ama bizim Cem'de fazla cool bi çocuk abi. Sınıfta tek konuştuğu Barış ve benim. Dersler dahil herşeyde sessiz , bu sessiz havası ve şekil giyim kuşamı kızlarıda cezbediyo tabii. Rus çocuğu dememin sebebiyse babasının Türk annesinin Rus oluşu. Büşra ve arkadaşları Cem'in en samimi arkadaşı olarak beni bi çok kez aralarına almış sorguya çekmişlerdir. Hatta geyikler bile dönüştür "Anası Rusta Budamı Rus" diye , hızlı söyleyince tekerleme gibi oluyo diyip gülerlerdi. He çok komik dıbına koyim.
Cem başlarda kendini ağırdan satsa da kız fena değildi. Adı Büşra , gözler masmavi. Zayıf , vücutu fit hoş bi hatun. Tam Cem'lik yani. Cem'de kabul etti bi süre sonra denemek için. Ee bu haberi zütüren kişide ben olunca idil'lerin sınıfındaki itibarım ve değerim arttı tabii. Tüm bu olaylar yaşanırken Barış her daim yanımda. Sinem adını duydu ya boşta bırakmaz lavuk beni , hep birlikteyiz. Ama oda boş değil şu sıralar. Bizim sınıftaki ilayda denen kızla hafiften bakışmalara başlamış , hayırlısı diyelim... -
53.
+4Akşam oldu evlere dağıldık , bu esnada Sinem yanımızda yoktu. Tripler yolda başladı tabii; "Bakıyorum da Sinem'le bayağı bi samimisiniz , tanışıyosunuz heralde" Bu soruya ne yanıt vereceğimi inanın bilmiyodum beyler. Evet tanıştık desem neden dicek trip devam edicek. Yoo tanışmıyoruz desem inanmicak , inansa daha tanışmadan ne bu samimiyet dicek. Of ulan of çıkamıyorum işin içinden. Konuyu değiştirmeyi denedim , Can'ı soktum hemen araya. "Bizi bırakta Can'daki bu samimiyet nedir ? Daha öncede uyarmıştım ben onu böyle gevşek tavırlar olmicak diye. Nedir bu haller ?" Güzel bi savunmayla çıkıştım gibi , yanıtıda güzeldi. Sinem konusu unutulup Can'dan kurtulmaya başlamıştı "Of bende sinir oluyorum ama laftan anlamıyo işte , zaten bide Gamze'ye sardı şu sıralar kurtulduk gibi"
Gamze'yemi sarmıştı , bizim Gamze'ye. Ulan Gamze seni gibip atar o ufacık halinle haberin olmaz. Zaten bide Sezer var , hiç şansın yok be. -
54.
+3Akşam eve gittiğimde ilk işim Facebook'a girip Sinem'e yazmak oldu. Ama azarlar ya da hesap sorar gibi değil. Gayet normal bi şekilde. işin şaşırtıcı yani onun "Facebook'an zor oluyo ya telefondan konuşalım" diye telefon numarasını vermesi oldu. Okulun en gözde kızı , kendi isteğiyle bana numarasını veriyodu. Ve herkes bu numaranın peşinden koşarken ? ilginç , konuşalım bakalım.
Artık aramızdaki samimiyeti "kanka" bağldıbına taşımaya çalışıyodum konuşmalarımda. Ben sevgilisine sadık , ona aşık bi adamdım beyler. Böylesine uğraşıp kahpenin biri bana kuyruk salladı diye ona gidecek halim yoktu. Ki kızıda art niyetle yargılamamak lazım tabii. Belki niyeti cidden benimle samimi arkadaş olmaktır , kim bilir. Benden iyi arkadaşmı bulunur şu okulda be.
Mesajlaşma başlamışken birazda onu tanımak istedim. "Hep benden bahsettik , birazda sen bahset bakalım kendinden" dedim. Anlatmaya başlayarak devam etti. Okulun başından beri uzaktan uzağa bakıştığı Mehmet diye bi çocuk varmış. Ama şimdilik yüz verme durumları olmuyomuş her iki tarafta da. Ulan çocuğuda takdir ettim , tüm okul bu kızın peşindeyken kız bu çocuğun peşinde. Ama çocukta gibleme durumu yok , vallahi helal olsun. Anlatmaya devam etti; "Tüm sınıf idil'le sana bakıp imreniyoruz valla , ne güzel bi çiftsiniz öyle =) Cidden siz nasıl tanıştınız , idil pek bahsetmedi bana bundan. Anlatsana" Anlattım beyler , baştan sonra nasıl aşık olup gözlerinin içinde kaybolduğumu anlattımda durdum Sinem'e. Oda şaşırdı , hayran kaldı. "Yardımımı hak etmişsin o zaman , umarım seçtiğimiz kolyeyide idil beğenir" dedi. Umarım beğenir , yoksa sorumlusu sensin Sinem hanım.
Bu esnada idil'le konuşmalarımız devam etmekte zaten , ama Sinem durumuna pek bi şüphelenmiş durumda. Açıklığa kavuşturcam sevgilim , az kaldı merak etme. -
55.
+5Yine bi sabah , yine idil' duyulan bi özlem ve yine bi okul yolu. Yanımızda yine Ezgi ve Sinem. Bu sefer Sinem'le tanışmayı idil'in önünde resmi bi şekilde yaptık şüphelenmesin diye. içi biraz daha rahatlamıştı. Esasında kıskanılacak bi durumda yoktu ortada. Kalbimin senini dinleyebilse sadece onun için atacağını çoktan bilir ve emin olurdu zaten.
Birlikte gezdiğimiz ekibin içinde artık Sinem'de vardı. Okula birlikte gidip gelişimiz okulun genelinin dikkatini çekmişti ki Facebook'ta bana yazıp soranların sayısıda bi o kadar artmıştı. Sinem harbiden aranan bi kızdı beyler , gerek kişilik gerekse fiziksel özellik olarak cidden üst düzey birisiydi. Uzun boyu , taş gibi vücudu ve parıl parıl parıldayan masmavi gözleri okuldaki birçok erkeği cezbetmeye yeterde artardı bile. Okula geldik , girer girmez hem bana hem Sinem'e selam verenler yanımıza gelmeye başladı. Her gelip geçenin idil'e "Selamlar yenge , çok yakışıyosunuz diyip laf atması idil'i bi yandan utandırıp bi yandan muzip muzip gülmesine sebep oluyodu. Benim mutluluğum onun gülüşünde saklıydı. O gülerdi , ben mutlu olurdum zaten.
Sinem önümüzde yürürken arkadan ona seslenen tanıdık bi ses gelmişti. Sinem arkasına dönüp bizim arkamızdan gelene bakıp "Aaa erken gelmişsiin" diyip sarılırken ben kim olduğunu çözmeye çalışıyodum. Sesi tanıdıksa tanıyorumdur belki diyip idil'e çaktırmadan kıza bakmaya çalışırken kız sarılmayı bırakıp bize doğru döndü ve kocaman yeşil gözlerini büyüterek bana bakmaya başladı. Kız bize bir adım daha yaklaşarak bana bakıp konuşmaya başladı "Selam xxxx"
Şaşkınlık içersindeydim , ama etrafa belli etmemeye çalışıyodum. idil ve Sinem şaşkın gözlerle bana bakmaya başladılar. Kız gülümseyip gittikten sonra idil ve Sinem aynı bakışlarla bana dönüp sormaya başladılar.
idil; "Kimdi ki o kız ?"
Sinem; "Sen nerden tanıyosun ?"
Vereceğim yanıt basitti , ama dilim el vermiyodu. Kötü bi yere sıkışmıştım , kaçacak yerim yoktu ve yanıt vermeliydim;
"O kız Ceylan'dı , benim eski sevgilim... " -
56.
+6Bu gecelik böyle güzel bi yerde bitireyim beyler. Yoruma ve soruya çok açık bi bölümde bitirdim. Sizde bu esnada sormak istediğiniz soruları , hikaye hakkındaki yorumlarınızı ve görüşlerinizi yarın yeniden yazmaya başlaya kadar belirtebilirsiniz. Hikaye öncesi tüm yazdıklarınızı cevaplar yazmaya öyle devam edebilirim.
Kendi kendime yazıyomuşum gibi düşündürmeyin beyler lütfen , bekliyorum entry'lerinizi. iyi geceler hepinize... -
-
1.
0olum çok iyi lan devam beğendim bin
-
1.
-
57.
+1Günaydın beyler , hikayeye kaldığı yerden hızlı bi girişle devam ediyorum.
-
58.
+5Bugünki müziğimizde bu olsun;
https://www.youtube.com/watch?v=HPNKdOfA7is
Hayatınızda hiç geçmişinizle geleceğiniz arasında sıkışıp kaldığınız oldu mu ? Geçmişiniz bi yanda sizi geçip gitmiş güzel günlere çağırırken ufka bakıp geleceğinizi hayal ettiniz mi ? Her iki yanda da size çakmak çakmak bakan ışıltılı gözler varken seçim yapmak zorunda kalsaydınız siz hangisini seçerdiniz peki ? işte tamda bu arada kalmıştım beyler , bi yanımda güle oynaya geçirip mutluluktan kırıldığım geçmiş günlerim , diğer yandan umutla bakıp umutla sarıldığım geleceğim. Kısacası bi yanımda Ceylan varken öte yanımda idil vardı. Sinem yalnızca aracıydı , ortak arkadaştı bu konuda. Bi yetkisi , söz hakkı ya da konuşması yoktu; ama arasında kaldığım 3 çift göz baskısıyla beni oracıkta eritmeye yetip artmıştı bile.
Kızlar şaşkınlıkla bana bakarak kalmıştı. Sinem sonrasında "Aa ciddi misiin" diye sorup şaşkınlık havasını dağıtmaya çalışsa da idil kocaman olmuş yemyeşil gözleriyle kolumdan çıkıp tam karşımda durmuştu bile. Beyler , o anda kolumdan çıkmasıyla bi yanımın gölgelere karıştığını , kaybolduğumu hissetmiştim. Aklım , kalbim , gönlüm , herşeyim idil'den yanayken bunu tahmin edemeyip kolumdan çıkması beni yerin dibine sokmuştu zaten. Ceylan mı , bi daha asla olmazdı zaten. Ama idil'in buna inanması lazımdı. Mümkün mü ? Çok zor , ama ne gerekirse yapmam lazım. -
59.
+5Peki Ceylan kimdi ? Neden böylesine büyük bi etkiye sahipti benim safımda. Hemen anlatayım.Tümünü Göster
Ceylan; Gamze'yle aynı jenerasyonda bizim ilkokula geçiş yapan kızlardan bi tanesi. Gamze'yle bişeyler yaşamayı denedikten sonra olmayınca bi sonraki hedefim Ceylan olmuştu. Neden , çünkü renkli gözlü dıbına koyim. u renkli göz zaafımıda durduramıyorum , başıma büyük belalar açıcak bi gün ama dur bakalım. Ceylan , okula gelmesiyle sessiz sakin olmasına rağmen ilgi gören bi tipti. Ben lisedeyim tabii o zamanlar , okuldaki aracılarımla iletişim kurabiliyorum ancak. Tanışmamız okul esnasında olmadı , ama ilk gördüğüm andan bahsetmek gerek.
Bizim ilkokul folklör ve spor aktiviteleri konusunda izmir'in en baba okuluydu. Bi ton madalya ve kupaya sahipti. Yine o folklör çalışmalarında bi tanesi olurken eski arkadaşlarımı görmek için okula gittim. Folklör hocası Mikail hoca çok severdi beni , önceki senelerde bi projede okulu temsil ederek güzel bi başarı elde etmiştik birlikte. O zamandan beri gözdeleri arasındayım. Onu ziyarete gideyim dedim. Efe oynuyolar kızlı erkekli , izmir'deki en iyi Efe'yi oynarız bunuda belirtmek isterim. Ve bilin bakalım Efe oynayan kızlar arasında kim var ? Hadi beyler deneyin biraz tahmin etmeyi , çok zor değil. Evet evet , yaklaştınız. Tamaam , söylüyorum; EZGi... Yine kıskanç tavırlarla etrafa bakıp başka kızlara sataşmakla meşgul , gib kırığı. Tipine cürmüne bakmadan sağa sola sataşması çok sinir ederdi beni , hala öyle. Beni görünce yanıma geldi;
"Oo xxxx bey , siz uğrarmıydınız buralara"
Lan okul eski okulum zaten , evimede çok yakın. Neredeyse hergün burdayım bu haller bu tavırlar ne. Bi kaç boş şey söyleyip savuşturduktan sonra Ezgi'nin sınıfında olan arkadaşlarıma konuyu getirip hal hatır soracaktım ki o anda bi güneş doğdu. Ceylan geldi Ezgi'nin yanına konuşmak için. Banada selam verip ayak üstü tanışmış olduk. Bu kimdi böyle , böylesine içten gülümsemeyi nasıl becerebiliyodu ki ? Böylesine parıldayan gözlere sahip birisi Ezgi'yle neden takılırdı ki ? Gerçi oda sessiz sakin bi tipti , pek konuşmazdı. Sebebini bilmezdik , sonradan anlaşıldı zaten. ilerde orayada değinicem.
Ezgi'den nefret eden ben birden bire ona karşı bi samimiyet beslemeye başlamıştım , çıkar ilişkisi tabii amk yoksa günahım kadar sevmem bu salağı. Ceylan Ezgi'yi alıp sınıfa doğru gitti , giderken söyledikleri şey yalnızca "Görüşürüz" oldu.
Görüşürüz , görüşürmüydük acaba cidden Ceylan'la ? Neden görüşmeyelim be , görüşürüz tabii... -
60.
+4Ezgi'lerin sınıfında olan diğer arkadaşlarım olan Seray ve Ceren'e sorup soruşturmaya çoktan başlamıştım bu mevzuyu. Ceren her ne kadar memnun görünmese de bi durumdan sesini çıkaramayıp razı olmuştu. Ceren , annemin çok samimi bi arkadaşının kızıydı. Uzun zamandır bana karşı beslediği duygular , bi hoşlantısı vardı. Ama ne yazık ki ben ona hiç bi zaman karşılık vermemiştim. Bunun acısıyla konuşurdu hep benimle , bugünde öyleydi esasında.
Ceylan hakkında ilk bilgileri öğrenmiştim , ama öğrendiğim anda gözyaşlarımı tutamamamda beraberinde gelmişti. Evet , kızların yanında kendimi tutamayıp hafiften ağlamıştım. Sebebine gelelim; Ceylan buraya yeni taşınmaları sebebiyle bu okula gelmişti. Annesi ve babasını ufak yaşta bi trafik kazasında kaybetmiş o zamandan beri ailesiz büyümüştü. Dayısı ve yengesiyle birlikte kalan Ceylan , pek iç açıcı bi pgibolojik düzene ve hayata sahip değildi tabii. Ama tüm bunlara rağmen iyi ders notlarına , başarılı bi eğitim hayatına sahipti. Ağlamıştım beyler , kendimi onun yerine koymuştum. Çok zor bi durumdu; onun yerine olmak , onun yaşadıklarını yaşamak , onun gibi olmak. işte o an hiç haddim olmamasına rağmen kendi kendime onun hem annesi hem babası olacağıma kendi kendime söz vermiş onun her an yanında olacağıma inandırmıştım.
Seray vasıtasıyla buluşmalar düzenlenip tanışıklık iyice kaynaşmıştı. Ceren her ne kadar acı çekse de bu durumdan yapabileceğim hiç bişi yoku. Güzel zamanlar geçirmiştim Ceylan'la , onuda sevmiştim beyler; bi baba gibi , bi abi gibi , yokluğunu hissettiği herşeyi geçirecek bi büyük gibi durmuştum başında. Ve hiç bi art niyetim yoktu bu esnada. Ayrılığımız taktan bi sebeple olmuştu; özlem. O yaz ufak bi tatile çıkmıştım , pekte görüşme fırsatımız olmamıştı Ceylan'la. Onu boşladığımı düşünüp kısa bi mesajla ayrılığımız gerçekleşmişti. Bahaneydi belkide , teferruata girmeye gerek yok. Neticesinde ayrılmıştık işte... -
61.
+4Günümüze dönecek olursak; çok zor bi sabah geçiriyodum beyler. Uzun zamandır haber alamadığım kız ansızın karşıma çıkmış ve beyin amcıklaması geçirmemi sağlamıştı. Duygusal olarak çöküntüdeydim , idil'de öyle. Demek bizim okula gelmişti , koskoca 4 sene bu kaosla geçecekti demek. Önemli değildi aslında. Benim aklımda , fikrimde , zikrimde , sevgimde hep idil vardı. Etkilemezdi başkaları beni. Kendimi adadığım yol belliydi , içimdeki duygu belliydi. Aldığım hediye bile belliydi be , şaşmazdım ben bu yoldan.Tümünü Göster
Sinem donup kaldığımız havayı "Hadi sınıfa çıkalım" diyerek dağıtmıştı. idil arkasını döndü ve tek kelime dahi etmeden Sinem'le sınıfa doğru yol almıştı. Arkasını dönmüştü bana beyler , daha dakikalar öncesinde kolumda sıkı sıkı duran kız bana sırtını dönüp gitmişti. Yapacak bişi yoktu , bende sınıfa koyuldum.
Barış kapının önünde beni bekliyodu , pencereden lan biteni izlemiş merakla anlatmamı istiyodu , gözlerinden belli. Ceylan'dan pek kimsenin haberi yoktu zaten , bi Yahya bilirdi hayatımda düzenli olarak yer alanlardan. Barış'a önce geçmişimi anlattım , sonrada dışarda olanları. Ağzı açık bi şekilde dinlemeye koyuluvermişti. Ders başlayana kadar özet geçip bitirmiştim konuyu. Konuşmam bittikten sonra söylediği tek bi cümle vardı;
"Aga sen yarraa yedin"
Niye olm , ben o kadar dirayetsiz bi insan mıydım Ceylan için idil'i bırakayım. Of beyler of , Barış'ın bile bunu söylemiş olması biraz korkutmuştu beni. Ama ne yapıp edip idil'i düzeltmeliydim , tek düşüncem buydu.
Tenefüs oldu , Barış "Bende geleyim istersen seninle kanka" diye atıldı yanıma. istemedim , yalnız gitmeliydim. Ne olacaksa benimle olmalıydı , destekçilerimle değil. Sınıflarına gittim , idil'in gözleri kıpkırmızıydı. Dersten önce ve derste bi süre ağlamış. Canım yanıyodu beyler , hapsolduğum gözleri kıpkırmızı yaşlı bi şekilde görünce canım yanıyodu , içim acıyodu. Yanına oturdum , elini tuttum. Nolduğunu sorup konuya girmeye çalıştım , ama yanıt vermedi. Elindeki mendille akan yaşlarını ve burnunu silmekle meşguldü çünkü. Cidden ağlamışmıydı bu kadar , bi hiç uğruna. Cidden hüzünlenmişmiydi benim için. Ders boyunca konuşması için çabaladım , başını yerden kaldırmadı , kaldırsa da boşluğa bakıp iç çekmeye devam etti. Sınıftaki herkes kendi halindeydi , bizi gören ya da ilgilenen yoktu. Ama Gamze , gözü hep bizim üstümüzdeydi. Sinirli gözlerle beni seyretmeye devam ediyodu durumu her ne kadar farketmiş olsamda. Ceylan'dan haberi olmuştu sanırım , ilkokuldaki olaylardan oda haberdardı. Bana karşı nefret beslediğini düşünmeye başlamıştım. Tenefüs sonunda idil'in gözlerinin içine bakmaya çalıştım , izin vermedi. Başını yerden kaldırmadan "Bugün gelme yanıma" dedi. Nedenini sormak için elimi çenesine koyup başını kaldırdım , işte o an gözünden akan bi damla yaşla karşılaştım beyler. Gözlerimin içine bakıyodu yaşlı gözlerle "Gelme , istemiyorum" dedi. Bişi diyemedim. Hocaları geldi sınıfa , iyi dersler dahi demeden sinirle kapıyı çarpıp çıktım.
Şimdi ne olucaktı , şimdi ne yapıcaktım ben... -
62.
+4Bi hışımla sınıfa çıkıp kimsenin yüzüne bakmadan yerime oturdum. Barış mutluydu , şerefsiz belli ki ilayda'yla işleri ilerletmişti. Sevinsin , mutlu olsun kardeşim. Hak ediyo bunların hepsini , ilişkisi tıkanırsa ben düzelticem hatta ne yapıp edip. Düzelticem , dahil olucam ki benim yaşadığım gibimsonik olayları onlarda yaşamasın , benden mutlu olsunlar.Tümünü Göster
O gün geçmek bilmedi , sınıftan dışarıya adımımı dahi atmadım. Dersleride giblemedim pek , ilayda'yı kendi sırama geçirip en arka sıraya oturdum , açtım kulaklıktan müziğimi triplere giriyorum. Ama zor anımda bile Barış'a kıyağımı yaparım , onuda belirteyim. Son 2 ders idil'lerin beden eğitimi dersi vardı. E öncedende dediğim gibi bizim sınıf okuldaki en panaromik açıya sahip sınıf, tüm bahçeyi izleyebiliyosun. Kuruldum pencerenin kenarına kendi dersimi iplemeden dışarıyı izliyorum , idil'lerin dersini. Sıraya girildi , hazır ola duruldu , yoklama alındı falan serbest bırakıldı (beden eğitimi dersi bundan ibaret değilmidir zaten abi). Bu esnada idil kızarmış gözleriyle sürekli bizim pencereyi seyrediyo. Sevgilim benim ya , biliyo abi onu ordan gözünü kırpadan izleyeceğimi. Ama bana karşı sinirli tabii , gözlerinin kızarıklığı geçmemiş. Ezgi ve Sinem'le en köşedeki banka oturup laflamaya konuşmaya başladılar. Ulan Ezgi , sana hiç güvenmiyorum. Sinem orda aramızı düzeltmeye çalışırken sen geçmişten bahsedip barışma durumumuzun dıbına koyarsan bende senin dıbına koyarım bilmiş ol.
idil'in başı yine önde , kızlar başını kaldırıp bizim pencereye bakmaya devam ediyo arada el sallıyolar falan. Düzeltmem lazım benim bu durumu beyler , böyle geçecek gibi değil bu olay. Tenefüs oldu , kızlar aşağı idil'in yanına gelmemi istediler. Gitmedim , gidemedim. Tenefüste bahçe tehlikeli alan abi , Ceylan'la bi daha karşılaşırız herşey dahada tak olur falan , olmaz. Son ders başladı , bizde de Milli Güvenlik dersi var. Çok garip bide hocamız var , yoklamayı ayağa kaldırıp hazır olda durdurarak alıyo. Eski komutan , manyak biraz. Pencereden idil'leri izlemeye devam ediyorum tabii. Dersin sonunda idil'lerin sınıf yeniden hazır ola geçip "Sağol" dicekler sınıf dağılcak. Onları izlerken kendimi kaptırıp hoca ders anlatırken bende "Sağol" diye bağırdım sınıfta. Hoca bi ton konuştu bana , mizahi şeylerdi tabii. "Senin milli duyguların kabardı heralde , gel sen anlat bakalım dersi" dedi. Haydaa , bu moralle sınıfa geyik konusu olduk iyi mi. Sınıftaki en matrak çocuk benim bide , hep güldüren konuşan falan. Ama moralim yok şu an , ben sizi güldüremem. Tam tahtaya çıktım ki zil çaldı , hoca "Böyle kolay kaçamazsın xxxx bey , haftaya konuyu sen anlatıyosun" dedi. E anlatırız madem , napalım. -
63.
+5Çıkışta merdivenleri koşar adımla iniyorum ki bahçede duran idil'e yetişebileyim. Yoksa bu kız tenefüslerde yanıma gelme dediyse bensizde gider eve. Koştum koştum zorda olsa yetiştim.
"Artık beni beklemedenmi gidiyosunuz idil hanım , böylemi olduk şimdi"
idil cevap vermedi , önüne bakıp yürümeye devam etti sadece. Siniri gözlerinden okunuyodu. Yol boyunca dil döküp derdimi anlattım , ama ne fayda. Peygamber sabrı çıktı kızda , Nuh diyo peygamber demiyo. Tek bi yanıt bile vermedi. Eve yaklaştık , artık buralarda konuşuruz heralde dedim. Yok , yine konuşmadık. Tek söylediği şey eve girerken "Görüşürüz" demek oldu , aynı şekilde yanıt verip bende eve girdim.
Çok doluydum beyler , hak etmediğim bi şekilde bunları yaşıyodum. Üstümü değiştirip kendimi Bostanlı'ya attım. Deniz havası , yanımda bide arkadaş edası hiç fena gelmezdi bana. Yahya'da okuldan yeni çıkmıştı , aradım geldi. Sahile birlikte gittik. Oda boş değildi beyler , onunda derdi vardı. Ama o hepsinin üstesinden gelmeyi , belli etmemeyi becerebiliyodu. Ne zaman başım sıkışsa sahile atardım kendimi; yanımda kardeşlerim , elimize çiğdemimiz vakit geçerdi. Sahil havası bi o kadar da ilham verirdi bana yazılacak uzun mesajlar için. Yine öyle bi havaydı , oturdum yazdım.
Yazdığım mesajlar kesinlikle karşı konulamazdı beyler. Çevremdekiler mesajlarını hep bana yazdırırlardı. Çünkü en çok kitabı okuyan , en çok şiiri bilen , en çok duyguyu yaşayan bendim aralarında. Bu mesajda öyle bi mesajdı. En saf duygularımı yazdım idil'e işe yaramasını umut edip. Yazdım , gönderdim. Geç oldu , ama cevap geldi;
"Seni seviyorum"
Hiç beklemediğim bi cevaptı be , ben daha ziyade tripleşiriz , tartışırız , bi süre beni süründürür zannediyodum. Artık Sinem ve Ezgi nasıl konuştularsa bahçede idil'le , işe yaramış demek ki. Devdıbını getirdim;
"Seni çok seviyorum. Geçmişim - geleceğim , dünüm , bugünüm ve yarınım her zaman sen olucaksın biliyosun dimi. Lütfen sürdürmeyelim böyle , bugün seni yeterince özledim zaten"
"Biliyorum"
Konuşması zordu , ama en azından kötü değildi. Tüm akşam soğuk geçen konuşmalar , kısa kısa cevaplar yaşandı. Ama yarın olsun , hepsi düzelirdi zaten. -
64.
+4Bi kahvaltıya gideyim beyler , geldiğimde kaldığım yerden hızla devam edicem...
-
65.
+4Günaydın beyler , kusura bakmayın kahvaltım biraz uzun sürdü amk
Şaka bi yana düb işlerim vardı beyler kahvaltıdan sonra acil çıkmak zorunda kalınca sizide bekletmiş oldum kusura bakmayın. Şimdi hızlı uzun bi kaç part giriyorum , ne kadar sövseniz haklsınız.
Başlıyoruz -
66.
+4Bi kaç gün soğuk geçen okul yolu ve dönüşlerin ardından aramız biraz daha düzelmişti. Ezgi artık yanımızda pek sesini çıkarmadan yürüyo hain planlar kuruyodu sanki arkamızda. Kevaşe , herşeyi beklerim ben bu kızdan öyle bi sinsi öyle bi şeytan. Sinem'de bizden biri olmuştu artık. Bi yanımda idil diğer yanımda Sinem varken pek fenaydı havam okulda. Sinir olarak , imrenerek , selam vererek dolaşanlarla doluydu etrafım. idil'le Sinem aralarında bu mevzuyu derinlemesine konuşmuş kendilerince bi anlaşmaya bağlamışlardı sanki. Ceylan Sinem'e selam vermek için dahi olsa çevremizde dolaşmayacak. Keza kız harbiden yoktu ortalarda. Hoş , okulun başlamasından 3 ay geçmesine rağmen yeni görmüştüm ben kızı şaşırmamak gerekli tabii ama. Sahi nerelerdeydi , napıyodu kendi başına.
Sınıfta durumlar güzel gibiydi. Barış ilayda'yla her ne kadar ciddi meseleleri konuşmak istesede çekingen olduğundan pek becerememişti. E arkadaş arkadaşın pekekentidir , ben devreye girdim tabii. ilayda da samimi arkadaşımdı , bi kaç ufak konuşma , yan yana getirme çabasıyla başbaşa bırakmıştım bunları konuyu açıp. Ve mutlu son; sonunda beraberlerdi. Yakıştılarda aslında be , yine bi şaheser yarattım gibi.
Cem yine kendi halinde takılmakta , Büşra'yla aralarıda pek iyi değil. Büşra çok baskıcı bi kız ama Cem baskıya gelen bi tip değil. Sürmeyeceği zaten belliydi , sürmüyoda. Yakın zamanda ayrılır bunlar , görünen köy kılavuz istemiyo beyler.
idil'lerin sınıfındaki olaylarda fena değil aslında. Ezgi yine erkek meraklılığını sürdüymeye devam etmekte. Sülo diye birini bulmuş konuşmak için. Sülo ne lan , sen böyle artistik bi şekilde hava atmaya çalışarak gez konuştuğun çocuğun adı Sülo olsun , hasgibtir ya. Can inceden inceden Gamze'ya yanlamayı deniyo hala , ama Gamze bu yüz verirmi vermeez. Sezer var hayatında. Zaten Sezer olmasa bile Can istediği gibi bi tip değil. Çocuk benimle yaşıt , ama 1.40 boyu var ve daha ilkokul çocuğu gibi. Garip bi tip yani. Tavşan derdik biz ona , ön dişlerinin uzunluğundan rahatça konuşamazdı bile. Buğra ailevi problemler nedeniyle biraz daha durgun ve karamsar bi halde. Sigaraya başlama sebebide zaten buydu , iyice arttırdı. Çok üzülüyorum haline , keşke elimden gelse de bişiler yapabilsem be. -
67.
+4Tüm bu olaylar esnasında Sinem'le konuşmamız çok daha iyi bi hal almaya başladı. Arada idil olduğu için "kanka" duvarını çekmiş bulundum önüme ama bu bi engel değil (yani konuşmamıza). Konuşmamızdan idil'de haberdar , kıskanma durumuda yok. E tabii , Ceylan gibi bi badireyi atlattık Sinem'le konuşmak koyarmı hiç. Sinem'in durumuda karmaşık , Mehmet'le telefondan konuşmaya başlamışlar. Aralarında bi sevgi var gibi , ama bi türlü ulaşamıyolar birbirlerine. Çocukta ilk sene olduğundan bi cool olma çabaları , bi ortam yapma dürtüsü var. Ama bizim okulda yemez , hele ki Sinem gibi birisiyle konuşuyosan sessiz sakin takılıp cool bi havaya giremezsin. Çünkü Sinem adamın zütünü kaldırır , öyle bi üstünlüğü var. Benim bile kanka olmasına rağmen kalktı beyler. Kızın bi fotoğrafını 500 küsür kişi beğenirken her fotğrafına her gönderisine beni etiketliyo , öyle bi hava öyle bi ihtişam bendeki. idil Facebook'u fazla kullanan birisi zaten değil. O hesap yalnızca var orda , ne bi işlevi var ne de bi paylaşımı. Seviyorum bu kızın bu yönünü be , boş yere kıskançlık krizlerine sokmuyo beni.Tümünü Göster
Kıskançlık demişken , önümüze çıkan yeni engeller , yeni sinirler var yılbaşı öncesinde. Gelin o konuya değinelim şimdide.
Yine b okul çıkışı , idil beni beklerken ufak tefek sarı bi çocuğun yanına gelip konuştuğunu ve idil'e bi kağıt verdiğini gördüm. Yok ya , olamaz heralde böyle bişi. idil çok kişiyle yüz göz değil ki neden olsun böyle bişi. Adımlarımı hızlandırdım , ben gidene kadar ufaklık gitmişti idil'in yanından. idil'de elindeki kağıdı okuyodu. Çok uzun bişi olmasa gerek ki çabuk bitirmişti okumayı. Yanına gittim , önce hiç bişi olmamış gibi konuşmaya başladım.
"Aşkım naber"
"Eh işte , son ders çok sıkıcıydı ya bir an önce eve gitmek istedim. Gidelim mi ?"
"Gidelim gidelim. O elindeki ne ? Ne yazıyo ?"
"Boşver yaa salak saçma bişi takmaya değmez"
"Yok yok bakayım ben ona bi , gördüm zaten uzaktan kimdi o konuşucaz."
Kağıdı aldım elime okudum. Buruş buruş edilmiş bi defter yaprağıydı zaten. Üzerinde "idil Seni Çok Seviyorum" yazıyodu yamuk yumuk bi yazıyla. Sinirlerim tepeme fırlamıştı , kıskançlık katsayım kat ve kat artıyodu. Kimdi ulan bi huur çocuğu benim sevgilime böyle şeyler yazıp veriyodu. Dellenmiştim beyler, gözlerim büyümüş bi şekilde idil'e dönüp"Kim bu , neyin nesi açıkla bakalım" dedim. Çokta önemsemeyen bi tavırla "Amaan boşver xxxx ya çok önemli bişey değil salağın biri. Yolda anlatırım hadi çıkalım" dedi. Yola çıktık , anlatmasını bekliyorum ama idil oralı değil. Elimde parça parça yırtmış olduğum kağıtları gösterip "Evet , bi açıklama bekliyorum" dedim. Anlatmaya başladı. "Ya bu bizim eski okuldan bi çocuk. Kanada'dan taşınmışlardı buraya , aslen Türk tabii. Adı Leventcan , ilk geldiğinden beri benimle konuşmaya çalışır ama ben hiç birinde yüz vermedim. Mezuniyette annesiyle birlikte gelip fotoğraf çektirmek istedi , bizde mecburen çektirdik. Üstüne bide dans müziği çalınca dans ettik. Boyu benden çok ufak zaten gördün , hiç yakışılcak bişide değildi. Öyle geçti gitti. Şimdi oda gelmiş bu liseye , benide görünce yine peşime düştü. Takmıyorum zaten sende boşver lütfen."
Makul bi açıklamaydı , ama yinede sinirimi aldığı söylenemez. Ne demek bi kağıda "Seni çok seviyorum" yazıp vermek. Benim sevgilim lan o , benim hayatımdaki kadın. Sen ne hakla yazarsın bunu. Burda bitmezdi bu , devamı gelirdi. Ve ben o zaman rahat durmazdım işte... -
68.
+3Tüm akşam bu mevzu konuşuldu telefonda , huzursuzdum beyler rahatsızdım bu konudan. Çocuğun tipi kuranı yırtan kıza benziyodu belkide. Ama yinede bi kuşku vardı içimde. Aradım idil'i , telefonda konuşulmalıydı bu konu mesajda rahat değildim. 1 saat kadar konuştuk , çokte geyiğini yaptık. Mesela idil'e mezuniyette Justin Bieber'dan Baby şarkısını armağan etmiş , sonrasında da şarkıyı kendisi söylemiş. Gözümün önüne geldikçe rezillik katsayısı artık çocuktan soğuyodum. Baby nedir amk , idil kahkahalarla beni dinliyo tabii. Sinirle başlayan konuşma güzel devam etmiş , aramızı ısıtmaya bi hayli yetmişti. Konuşma bitti , yüzümdeki o salak ifade geçmemişti. Her konuşmadan sonra arada geçen bi mesaj sessizliği olsa da uzun yazdığım mesajlarla sessizliği bozan ben olurdum. idil'inde çok hoşuna giderdi bu yazdığım uzun mesajlar. idil uzun mesajları severdi çünkü , bende yazmayı severdim. Öte yandan da Sinem'le konuşmaya devam ediyodum. Hem onun Mehmet serüvenlerini hemde idil'le olan ilkokul anılarını dinliyodum. Arada bu Leventcan denen lavuğuda sormuştum , kahkaha atarak yanıt vermişti. "Aman kankaa o salağımı kıskanıyosun , değmez bile yer cücesi boşver yazar yazar durur". Bu biraz daha iç rahatlatıcı olmuştu mesela , ama o çocupu gözüme kestirmiştim bi kere. Bakalım ilerde bununla alakalı bişeyler yaşanıcakmı...
-
69.
+4Haftasonu geldi çattı beyler , yılbaşına az kaldı. Hediyenin kargosu geçti elime. Çok zarif altın bi kolye. Yan duran altın bi kalbin içinde büyükçe bi kelebek var , tasarım bu. Paraya kıydık aldık (para tak bende beyler bunuda belirteyim). Bunun yanı sıra yardımlarından dolayı güzel bi bileklikte Sinem'e aldım , idil hakkında konuşurken onunda zevkini biraz olsun anlamıştım. Umuyorum hoşuna gider tabii. Ee bide Rıdvan hocama almam gereken hediyeler vardı. Onada güzelinden bi Gömlek - Kravat - Kemer seti almıştım Sarar'dan (ne sandınız yarraam). Fakat idil bana bi hediye alıcak mıydı inanın bi fikrim yoktu. Vakit az , bekleyip görücez artık.
Okulda tatil öncesi son günler tabii , kimse yok sınıfta. Barış desen ilayda'yı alıp gitti sinemaya , Cem desen zaten karmakarışık kafasına göre takılıyo. Yahya kendi kız arkadaşı Ecem'le aralarını düzeltmeye çalışıyo. Bense idil'le okulda vakit geçirme peşindeydim. idil devamsızlıklarına önem veren bi kızdı , pek okulu asmayı sevmezdi yani. Onun uğruna ben okula gelirdim , değerdide. Boş derste omzuma yatıp laflayışımız , yaptığımız dedikodular hiç bişe değişilmezdi beyler. O an yaşadığım duygular , huzur , sevgi , bağlılık çok ama çok başkaydı. Bu gün hiç bitmesin isteyebilirdim. Koluma girmiş bi şekilde omzuma yatında dünya dururdu adeta , zaman yavaşlardı. Ama sonradan o dıbına kodumun Leventcan'ı aklıma gelince sinirlenirdim. -
70.
+2Beyler herkese günaydınlar
Bu hafta yoğun bi final haftası geçiriyorum , günde 2 sınava birden giriyorum. 1 hafta kadar fazla doluyum pek giremeyebilirim. Ama döndükten sonra bu hızla ilk seneyi bitirmeyi planlıyorum detay olaylarla. Yazda geldi ramazanda yaklaştı , yolumuz daha çok.
Mazur görün , hikaye güzel devam edicek. -
-
1.
0lan amkodumun bu son şansın yazmazsan kaçarız
-
1.