1. 1.
    +4
    kırka yakın ceza evinde ve elli yıla yakın yatmış olman abdullah palaz(antep canavarı) olarak tanınan abdullah dayıdan iyi kim bilebilir ceza evlerini? toplam 43 kişiyi öldürmüş olan abdullah dayının hayatı gerçekten ibret verici.. çünkü hiç kimse durup dururken bir başkasını öldürmez.. işlenmiş olan yüz cinayetin doksanını inceledegimizde tek suçlunun öldüren olmadıgını görürüz.. insanlara ellerinden gelen her türlü kötülügü yapıp onları madur etmekten zevk alan yeterince namussuzun var oldugunu hepimiz bilmekteyiz..

    biz dönelim yine ceza evlerine ve abdullah dayının cezaevlerinde maruz kaldıgı haksızlıklardan bazılarını kendi azından dinleyelim..
    ···
  2. 2.
    +1
    abdullah dayı, konya ceza evine geldiginde namı kendinden önce gelmişti. ardında yedi cinayet vardı.ama onun adına faili mechul cinayetlerde anlatılıyordu. bu durumda abdullah palaz 10-15 kişinin katili olarak görünüyordu ve adı konya ceza evinde "antep canavarı"na çıkmıştı..

    konya ceza evi, ağası bol bir ceza evi idi.. yerli mahkumlar ile yabancı mahkumlar arasında oldum olası bir sürtüşme vardı.. yerli mahkumlar yabancılara heme hemen hiç bir hak tanımıyordu.. bu durum abdullahın yapısında olan bir insan için kabul edilecek bir durum degildi.. yerli mahkumlar idare ile de iş birligi yapıyor ve cezaevini cehenneme çeviriyorlardı.. ama abdullah gibi bir mahkumun gelişi yerlileri rahatsız etti.. ondan hem çekiniyorlar hemde ona bir seyler yapıp sindirmek gerektigine inanıyorlardı..
    ···
  3. 3.
    +1
    @49 hayır, mantık değil harf hatası var buradakiler yerine bursadakiler yazılmış düzeltildi.
    ···
  4. 4.
    +1
    ben bu konyalı efeleri öldürmezde işi yaralamada bırakırsak bize sürgün çıkmayacagını hesaplamıştım.. sürgün çıkmayıncada yaptıgımız olaydan sonra cezaevinde hakimiyeti elimize alırdık.. ama biz olayda kullandıgımız aletleri vermeyince; şisti şişeydi falan deyince, idare işi başka türlü çözememiş ve bizim hepimizin sürgününü çıkarmıştı.. olaydan bir hafta sonra her zamanki gibi gece yarısı kogusumuzun kapısı açıldı.. hepimiz dışarıya çıkarıldık ve tepeden tırnaga arandık.. sürgünümüz afyona çıktı.. biz antepli yedi kişiydik, bize karsı çıkmayan bizlerden yana gözüken beşde konyalı arkadas bizim aramızdaydı..
    ···
  5. 5.
    0
    babam, konya'dan beri beni ziyaret etmemişt. bir gün çıkıp geldi. kasap başı mustafa'dan on adet koç almış. bunların sekizini ceza evine verdi. ikisinide bizim kogusa. ben babamla görüş yaparken, arkadaslarda koçları parçalamış, kiraladıkları 4 adet fitilli ocakta kavurma yapmaya başlamıslardı. bir yandanda sofrayı düzenliyorlar. keyifleri yerine gelmiş durumda. birbirleri ile sakalasıyorlar, türkü söylüyorlar, zulalardaki içkileride cıkarmışlar, alemin başlaması için benimde görüşten gelmemi bekliyorlar. onlar böyle neseli neseli hazırlık yaparken feriköylü kapıya dikiliyor:
    "verin bakalım kiraladıgınız ocakları.hem benden habersiz olarak koç alıyorsunuz, hemde benim ocaklarımda pişiriyorsunuz. birde türkü söylüyorsunuz. benden izn almadan hiç bir seyin olmayacagını hala ögrenemediniz mi?"

    feriköylü silahlı, adamları silahli. yapacak bir şey yok. bizimkiler ses etmiyorlar. bütün ocakları cekip almış, bizmkiler rica eder olmuşlar:
    "kavurma yapıyorduk, bari pişsinde ondan sonra al."

    "kim dedi size koç kesin diye? banami danııstınız?"
    ···
  6. 6.
    0
    feriköylü, imralı'da cinayetten yatarken bir sandalla firar etmiş. bandırma'ya kadar kürekle gelmiş. ordan balık esire geçmiş orda yaklalanmıştı. idareye yaptıgı tüm pisliklerden pay veriyordu.her şey onundu içerde, esrar, uyuusturucu,fitilli ocaklar hatta berberde tras olmak bile.ben koguşa dönünce olayı ögrendim. etler öylece, kıpkırmız duruyordu.

    "eee! vakti zamanı geldi bu işin" dedim."bu köpegi artık bitirmeliyz."
    idamlık koca mustafa "daha silahımız yok "dedi. kapıda bekleyen hizmetli arkadasa seslendim:
    "getir bakalım, babamızın getirdigi pekmez tenekesini."

    babam bir tenekede pekmez getirmişt. tenekeyi açtım, içindeki pekmezi kaplara çanaklara döktüm. herkez ne yapıyorum diye merakla bana bakıyordu. boş tenekeyi bir güzel yıkadım. sonra tenekenin dibni ortadan kestim. istavroz gibi bir kegib daha yaptım. tenekenin dibi kesildi ama altında bir dip daha vardı. işte o dibin üstünde beze sarılı bir paket duruyordu. paketi aldım, öptüm başıma koydum.
    "işte rabbilaleminin hediyesi ağalar".dedim.

    paketin içinde bir belçika 14'lüsü silah, üç adet tığ gibi kama ve şarjörün dışında onbeş adet de mermi çıktı. silahı belime taktım ve bagırdım:
    "feriköylü! feriköylü! köyünün ecdadını gösterecem sana.."
    ···
  7. 7.
    0
    Bu ne lan
    ···
  8. 8.
    0
    @71 mujde lan yazı ıcad edıldı
    ···
  9. 9.
    0
    yarın devam edicem uykum geldi
    ···
  10. 10.
    0
    unutma sakın yarın sürükleyici gidiyor
    ···
  11. 11.
    0
    reserved
    ···
  12. 12.
    0
    kanka sabremedim gittim kaynaktan kalanı okudum genede eline sağlık
    ···
  13. 13.
    0
    reserved
    ···
  14. 14.
    0
    hay sıkım bosu bosuna beklıomusum ,neyse elıne salgık yınede @76 ozelden lınk atsana
    ···
  15. 15.
    0
    nazım baba gidince, bizim koğuşa bursalı kasapbaşı mustafa'nın oglu şadan ile trabzon'lu alibey'i vermişlerdi. her ikiside yiğit delikalı insanlardı. şadan, lise sonda iken cinayet işlemiş cezaevine girmişti. daha koğuşa gelir gelmez kanlarımız birbirine kaynadı. aşagı yukarı akrandıkta.
    şadan'da bu işi ögrenince içerledi.
    "öldürelim"dedi. "bitirelim bu pisliklerin işini"

    diger arkadaslarda aynı karardaydık. ancak silah meselesi çözülmedigi için biraz daha beklemeye karar veridik. gerçi bu arada bizim fitilli ocakta geri gelmişti ama, feriköylü ocagı almakla bizm raconumuzu bozmuştu. bu hareketi cezasız kalamazdı.
    ···
  16. 16.
    0
    idamlık koca mustafa,hem bizim rahat ortamımızı bozmak istemiyordu, hemde hiç birimizde alet olmadıgı için sekiz on adamla duallo yapmamızı uygun bulmuyordu. nede olsa tecrübeli bir mahkumdu. oysa ölüm ölümdü. koca mustafa, bıraksa hepsine birden dalacaktım. dişlerim ile bir ikisinin bogazını keserdimde, genede yemezdim bu feriköylü denen itin sözlerini.ama koca mustafa'yı saydım ses etmedim.

    feriköylü giderken:
    "fitilli ocagı benden izin almadan almıssınız. onu geri alıyorum."dedi.

    ve müdürün bize verdigi ocagı çekip aldı.
    ben delirmiş gibiydim. idamlık mustafa'ya:
    "iyimi oldu mustafa agbi?"dedim. "herif bizi rezil etti."
    "iyi oldu abdullah,bir kere bizim silahımız yok. ikincisi adam idarenin adamı. o şimdi bizi sindi sanıyor. bundan sonra bizim üstümüze tedbirsiz gelir. işte ozamn bitirriiz işini.sen merak etme.."

    ocagın alınması işini nazım baba, duymuş. tutup idareye bir dilekçe vererek ocagın bize geri verilmesin istedi. bunun üzerine müdür geldi, ocagı alma için feriköylü'nün kısmına gitti. ama feriköylü, müdüre ocagı vermedi. birde adamlarına ufak bir isyan çıkarttı. bunun adamları voltaya çıkıp bagırdılar:
    "koministlere, türkiye aleyhine casusluk yapanlara ocak verilmez."

    şu işe bak! bir ocak almak vatan hainligi oluyor. ama işte bu hareketi ile feriköylü de idam kararını almış oldu.. artık onu kimse kurtaramazdı. ne adamları nede onun kuklası olmus idare..
    ···
  17. 17.
    0
    şimdi, nazım baba bizim koğuştan gitti ya, o zamana kadar bizim kogusa ne feriköylü, nede bir başkası gelebiliyordu.. ama baba gidince, daha aradan 3 saat geçmeden, feriköylü yanında 8, 10 adamı ile bizim kogusun kapısına dikildi..

    "siz "dedi. "kötü haller gösteriyorsunuz. çok ileri gidiyorsunuz. beni tanımıyorsunuz. bende izin almadan bir şeyler yapıyorsunuz.bu hapisanede benden izin olmadan kuş bile uçamaz. yoksa hepiniz yakarım."

    ayaga kalktım. üzerimde hiç bir alet yok. bunlar on kişi varlar. feriköylü'ye yaklaşırken, idamlık koca mustafa ömüme geçti. beni kenara çekti. sonra feriköylü'ye:

    "ibrahim bey." dedi."sen bize daha evvel bilgi vermedin.biz buranın yabancısıyız. senin sözünde kanundur. bundan sonra yanlış işler olmaz."
    ···
  18. 18.
    0
    hızlı yaz dıbınakoyim uykumuz geldi yatcaz
    ···
  19. 19.
    0
    abdullah hiç ses cıkarmadı. "buranın usulü budur işte. siz hiç bir yerde rahat durmamıssınız. sen, yaşın kadar adam öldürmüssün. yaralama yapmıssın, idamlıkları kaçırmıssın. vali vurmussun. ama burası, onlara benzemez. şimdi bana söz vereceksin. burada hiç bir olay istemiyorum. şeref sözü verirsen, sizi diger mahkumların içine veririm, rahatça dolaşırsınız. aksi halde, o lağımı gördünüz degil mi? bende ondan daha beteride var. oraya gidersiniz."
    ···
  20. 20.
    0
    abdullah tane tane konusuyordu:

    "müdür bey!biz hazreti hasan ve hüseyin'in kerbala'da çektiklerinden daha fazla çekmiş mahkumlarız. burada yapılan bu muameleden sonra, bize yapılacak başka kötü muamele kalmamıştır.. onun için bu teklifinizi arkadaslarıma zütürecegim, onlara danısacagım.."
    "olmaz! bana şimdi, hemen cevap vereceksin."
    abdullah kalktı, gidiyordu. birden geri döndü."bir sartla söz veririm.."
    "nedir o sart?"
    "o adamı bizim koguşa vereceksin.."
    "hangi adamı?"
    o, şair, yazar, tarihçi olan adamı. o adamı bizim koguşa verirsen, sana söz veririrm hiç bir sey yapmayız. vermezsen, bak müdür bey, bu ceza evinde öyle seyler yaparım ki tarih bunu yazmamıstır, yazamazda. bursa ceza evinin tarihini kanla yazarım. hepsi bu kadar işte."
    abdullah öyle kararlı konusuyordu ki müdür çaresiz kaldı..
    "kimmiş o adam? nazım hikmet'mi yoksa?"
    "evet. nazım hikmet."
    müdür ayaga fırladı.. yüzü kıpkırmızı olmusutu.
    "olmaz,onu veremem sizin yanınıza. onun bahceye çıkması bile yasak. ancak maltada dolasır o."
    "sen bilirsin müdür bey.ben diyecegimi dedim. bundan sonrası seni,n bilecegin iş.
    abdullah arkasını döndü tam dısarı çıkıyordu ki müdür bağırdı:
    "allah belanı versin! tamam veriyorum yanınıza. yanlız bu iş tamamen benim elimde degil. cumhuriyet müdeiumumist ile görüşecegim. oda kabul ederse ozamn veririm."
    "olur görüş."
    "yanlız sunu iyi bil.bak daha evvelde söyledim. benim elimde o atıldıgınız çukurun daha altında çukurlar var. orayada gidersiniz."
    ···