/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +16
    Oradan bakınca ayı gibi mi görünüyorum?dedim Derin'e eğilerek. Kafasını geriye çekti. Çenesini dikleştirip konuştu. 

    Pek çok şeye benziyorsun buradan. 

    O saniye içinde dehşete düştüm çünkü bu cümle kızların bana söyleyeceği son şey bile olmazdı. Harika olduğumu söylerlerdi -ki bu doğruydu- ama hemen yanımda oturan bu velet bana hiç böyle bir şey söylememişti. Hakaret etmek konusunda ısrarcıydı. Gün intikam günüydü. Gıkımı çıkarmadan önüme döndüm ve filmi izlemeye başladım. Birkaç saniye sonra Derin işaret parmağıyla kolumu dürtmeye başladı. 
    Deniz?diye fısıldadı. işaret parmağı hala kolumu deşercesine dürtüyordu. Omuz silkip filmi izlemeye devam ettim. 

    Deniz?diye fısıldadı tekrar. Özür dilerim. 

    Sırıtmamak için bütün irademi kullanmak zorunda kaldım çünkü, şey, bu ses tonunu kullandığında muhteşem oluyordu. 

    Deniz? Küserim bak? Küsüyorum? Üç? iki?diye fısıldadı çocuk gibi. Tam Bir diyecekken sağa dönüp yanaklarını sıktım. 
    ···
  2. 52.
    +16
    Derin'in çantasını toplamasını bekledikten sonra beraber sınıftan çıktık. Geçen sefer uyuduğumuz tepenin yolunda ilerlemeye başladık. Derin fazla sessizdi. Keşke düşünce okuyabiliyor olsaydım diye geçirdim içimden. 

    Tepeye yavaş yavaş çıkmaya başlamıştık. Cidden ama cidden, bütün samimiyetimle söylüyorum, Derin o kadar yavaştı ki! Kaplumbağa gideceğim lafında ciddi olduğunu hiç düşünmemiştim.

    Derin?dedim. Köpekten korkar mısın? 

    Evet. Isırıyorlar. Neden ki?dedi. Aklıma gelen fikir çok ayıycaydı ama aklına eseni yapan bir insandım. 

    Şey... iki tanesi koşarak buraya geliyor da?dedim dudağımı dişleyerek. Arada bir arkaya kaçamak bakışlar atmam Derin'i çileden çıkarmaya yetmişti. Deniz kaç!dedikten sonra yokuş yukarı hızla koşmaya başladı. Arkasından sırıtarak baktım. istediğinde kaplumbağa değil çita oluyordu maşallah. Yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. Sonunda dev ağacın altına varabildiğimde Derin ağacın gövdesine yaslanmış kegib kegib nefes alıyordu. Gittiler mi?diye sordu. 
    ···
    1. 1.
      +2
      4 saniyede suku attım o yee
      ···
    2. 2.
      0
      4 saniyede suku attım o yee
      ···
    3. 3.
      0
      Bende 4 dakkada 😂😂
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 53.
    +16
    Şey... Aslında hiç gelmemişlerdi.dedim yavru köpek bakışları atarken. Derin ne dediğimi idrak edince yüz hatları keskinleşti. Gözleri öfkeyle parladı. Yavaş ama bir o kadar da sert adımlarla bana yaklaşmaya başladı. Ne yalan söyleyeyim, yutkunmadan edemedim. Bir anlık buhranla koşmaya başladım. Derin arkamdan Deniz! Buraya gel!diye çığlık atıp koşmaya başladı. Ağacın etrafında kuduz köpek misali koşturmaya başladık. Hunharca daire çiziyorduk. Kendimi kaptırmış olmalıyım, çünkü daire çizmeye devam ederken karşımda beni bekleyen bir adet Derin'i son anda gördüm ve olan hızımla ona çarpıp ikimizi birden yere düşürdüm.

    Oha,dedi cılız bir ses. Ağırsın, öküz. Nerede olduğumun farkına varınca hızla Derin'in üzerinden kalktım.

    Özür dilerim. Gerçekten. Yüzümü ateş basmıştı. Ünlü düşünür Burger King'in de dediği gibi 'Ateş beni çağırıyor'du. Ama bu durumda olan sadece ben değildim. Derin de karşımda kırmızının  tonlarına bürünüyordu.
    ···
  4. 54.
    +16
    Adımlarımı hızlandırıp Derin'e yetiştim. Suratımdaki istemsiz sırıtma hala duruyordu. Derin yüzüme gözlerini kısarak baktı ama bir şey söylemedi. Yürümeye devam ettik. Derin sonunda adımlarını yavaşlattığında, koruluk bir yerdeydik. Meşe ağaçları her tarafımızı sarıyordu ve yerde hiç kurumuş yaprak yoktu. itinayla temizledikleri çok belliydi. ileride küçük, şirin bir çay bahçesi vardı. Sandalye ve masalarının her biri farklı renkteydi ve gökkuşağını andırıyordu. Böyle bir yer gerçek olabilir miydi? Yani demek istediğim, onca rengi bir araya getirirken hiç üşenmemişler miydi?

    Derin yüzümdeki afallamayı görmüş olacak, sırıtmaya başladı. Güzel, ha?dedi. 

    Güzel elbette ama ben üşenirdim şahsen.

    Sınav haftasından sonra kahvaltı için buraya gelirim. Stres atmak için ideal,deyip sırıttıktan sonra çay bahçesine yürümeye başladı. Koca bir meşe ağacının altındaki açık mavi masaya oturduk. Derin'in sandalyesi pembe, benimki de turuncuydu. 

    Ee? Ne sipariş veriyoruz?dedi Derin. 
    ···
  5. 55.
    +15 -1
    Kızdan gözlerimi ayırmadan Bora'ya seslendim. Bora, şu kız kim? Çenemle ufaklığı işaret ettim. Bora işaret ettiğim yere baktı, ardından yavaşça gülümsedi.

    Çalıkuşu.

    Bön bön ona baktım. Çalıkuşu mu? O kitap değil miydi? 7. sınıfta proje ödevi için o kitabı okumak zorunda kalmıştım. Feride diye huysuz, ama bir o kadar da sevecen bir karakter vardı.

    Çalıkuşu mu?dedim. Ne alaka?

    ''Evet, adı Derin. Ama huyları şu Çalıkuşu'ndaki karaktere çok benzediği için herkes Çalıkuşu diyor. Ona ilk Çalıkuşu diyen kuzeniymiş. Yayıldı gitti sonra. O da dokuz ama gördüğün gibi,Oturduğu masayı işaret etti.insanlarla çok kolay arkadaş oluyor. Bahse girerim şimdiden okulun yarısı onu tanıyordur.Bu şaşırmam gereken bir olay değildi. Gördüğün bir insana selam verir ve tanışırdın, o da seni tanırdı. Bütün olay buydu.
    Geçen sene bizim okuldaydı,diye devam etti Bora.Çok huysuz, sinir bir tip. Çocuktan farkı yok. Ama kendini sevdiriyor işte etrafındaki insanlara. Ve bil bakalım geçen sene en iyi arkadaşlarından biri kimdi?'' Ona bakınca işaret parmağıyla kendini gösterdi ve sırıttı. Tekrar masaya dönüp baktım.

    Derin. Çalıkuşu. 1.60'ımsı boy. Fazlasıyla şirin. Gülümsedim.

    Düşüncelerimi tekrar kesen yine Bora'nın konuşması oldu.

    Ama hayal kurma. Hiç kimseyle çıkmaz o. Sevgili istemiyor.
    ···
  6. 56.
    +16
    Bitmedi lan bitmedi : )

    Üç saat. Cehennem gibi gelen üç saat boyunca bekledik. Arada hızla ameliyathaneye giren doktor ve hemşireler yüreğimi ağzıma getirmişti. Her seferinde panikle ayağa kalkmış, iyi olduğu haberini alana kadar da ortalıkta volta atmıştım. Sonunda ameliyatın bittiğini ve Derin'in iyi olduğunu söyleyen doktorun üstüne atlamış ve sarılmıştım. Babam beni adamdan ayırdığında da sırasıyla ona, anneme, Bora'ya, Eda'ya, Burak'a ve ailesine, kısacası herkese sarılmıştım. Yaptığım saçmalığı fark edince utanmamıştım bile. 

    Derin'i odaya alırlarken narkozun etkisi altında ne kadar acıktığını, pizza yemek istediğini, Hobbit'i izlemek istediğini ve beni dövmek istediğini söylediğini duymuştum. Attığım kahkaha inanılmazdı. Burak bana öldürücü bakışlar atsa da aldırmamıştım.
    ···
    1. 1.
      0
      Koca kafanı gibeyim
      ···
  7. 57.
    +16
    Teşekkür ederim, deyip daha sıkı sarıldı Derin anneme. Gözümde ikisini kaynana gelin olarak canlandırdım. Sakın, dalga falan geçmeyin. Siz olsanız siz de aynısını yapardınız.

    Sonunda ayrıldıklarında annem Ben şimdi gidiyorum. Yarın tekrar geleceğim. Deniz burada kalacak ama galiba. Deniz? dedi bana dönerek. 

    Kalacağım, dedim kısaca. Annem başını sallayıp Derin'e son kez gülümsedi ve suratsız ebeveynlere veda ettikten sonra odadan çıktı. 

    Arkadaşın kim? diye sordu kadın. 

    Sınıftan arkadaşım, dedi Derin dik dik bakarak. Bakışlarının hedefi olmadığım için sevindim. Derin masumca bakabiliyordu, doğru. Ama başka bir bakışı vardı ki, yanıp kül olabilirdiniz. Derin birinden nefret edemezdi ama bakışları tüm nefreti barındırabilirdi. Cins bir insandı kısaca. Cinsin de cinsiydi. O kadar. 
    ···
  8. 58.
    +16
    Sahile gelmemle birlikte kafası güzel Derin'i görmem bir oldu. Sarhoşluk anlamında değil, bildiğiniz, kafası güzel işte. Güzel kafası olan. Anladınız?

    Kalkabilmen ne büyük mucize,deyip sırıttı Derin aramızda bir metre varken. Mesafeyi hızla kapatıp yanaklarına yapıştım. Hunharca sıkarken Derin debelenmeye başladı. 

    Deniz! Ah! Hayvan! Bırak!

    intikam hayatım, intikam. 

    Derin'in yüzü kıpkırmızı kesildi. Gözleri önce iri iri oldu, sonra da sağ sol oynamaya başladı. Ne dediğimi anca o zaman fark edebildim. Hayatım mı? istemsiz olarak sırıtmaya başladım. Derin'in darbelerine maruz kalmadığıma mı seviniyordum yoksa bu kelimenin ona ne kadar yakıştığına mı emin değildim.
    Ne oldu?dedim arsızca sırıtmaya devam ederken.

    Ne? Ne oldu? dedim abartılı bir şaşkınlıkla. Derin gözlerini sıktı. Küçülmüş gözleriyle beni bir süre süzdü. 

    Can sıkıntısı hayatım, can sıkıntısı.dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Hayatım dedi! Bana hayatım dedi!
    ···
    1. 1.
      +1
      Panpa çok iyi gidiyor devam
      ···
    2. 2.
      0
      Kafası güzel sisndndbd
      ···
  9. 59.
    +16
    Kümelerden çıkacak sadece. Yaparsın.dedim. Ama daha çok soru gibi çıkmıştı. 

    Derin sırıttı. Notlar açıklanınca öğreniriz yapıp yapamadığımı. 

    ''Derin'i sevdim,dedi Eylül gülümseyerek.Sebebini anlayabilmiş değilim ama hala çocuk kalmakta ısrar ediyor. Bence bu iyi bir şey, diğer kız arkadaşlarınla kıyaslarsak. Düşündüm de, kendine yazık etmişsin. 

    Bunu ben de düşünüyordum. Yazık olmuştu. 

    Şey, aslında biz onunla çıkmıyoruz,dedim yola bakmayı sürdürerek. 

    Ne?diye bağırdı Eylül. Sonra etrafına bakınıp sesini alçalttı.O halleriniz neydi peki? 

    Şimdi şöyle... Nasıl söylesem? Derin insanların birbirini sevemeyeceğini düşünüyor. Aşk gibi yani. Annesiyle babasında bile görmemiş. Gerçek değil diye tutturmuştu. Hala öyle diyor gerçi ama, ona gerçek olduğunu göstermeme izin verdi. Bir tür anlaşma yaptık. Beni sevebilirse eğer saçma inadından vazgeçecek.''
    ···
  10. 60.
    +16
    ''Eylül'e şiddet uyguluyormuşsun Deniz! Mağara adamı mısın?diye sertçe fısıldadı. Biliyordum işte böyle olacağını! Biraz alıngan, biraz da öfkeli bir ifadeyle ona cevap verdim. 

    Kuru iftira! O da sen de şiddet uyguluyorsunuz bana. Asıl mağdur benim,''deyip savunmaya geçtim. Derin'in gözleri kısıldı. Doğru söyleyip söylemediğimi anlamaya çalışıyor gibiydi. 

    Neden öyle söyledi peki?dedi doğru söylediğime kanaat getirince. 

    Seni görmek istedi,dedim Eylül'ün peşinden gitmeye başlarken. 

    Neden? 

    Bir süre bekledim. Bizmdurmanltmışolablrm.dedim sonra jet hızıyla. Derin kaşlarını çattı. 

    Amin? 

    Şey,deyip ensemi kaşıdım. Bizim durumu anlatmış olabilirim. 
    ···
  11. 61.
    +16
    ''Ama sonra sen Derin'lik yaptın ve beni arkadaş haricinde göremedin. Başlarda hırstı sanırım. Hala emin olamıyorum. Ama insanın seni sevesi geliyor, Derin. Garip bir şekilde sevdiriyorsun kendini. Uzak kalmayı denedim ama bir taka yaramadı aslına bakarsan. Sonra senin düşüncelerini öğrendim. Aşk hakkındaki. Gerçek değil diye sevmiyordun kimseyi. Eh, ben gerçekmiş gibi hissediyorum ve sana da göstermek istedim Haklıyım bence.dedim gözlerimi kısarak. içten içe durumu sorguluyordum. DerinHaksızsın,dese ne olacaktı?

    Kızma ama hala öyle düşünüyorum,dedi Derin gözlerini gökyüzünden ayırmadan.Bak, sen öğrenmeye başladığımı düşünüyor olabilirsin ama... Cidden Deniz. Sevmek zor değil mi? Birine nasıl güvenebilirsin ki?Ses tonu annesinden yeni bir bilgi öğrenmeye çalışan çocuk gibi çıkıyordu. Gerçekten merak ediyordu Derin. 

    Bunun nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok Derin. Öylece... Oluyor işte. Farkında bile olmuyorsun. Biri hayatına giriyor, ruhun duymadan önemli bir yere geliyor kalbinde. Soruna cevap vermeyi isterdim ama... Gerçekten bilmiyorum.'' Kalbim acıyordu. Ben öğrenmeye başladığını düşünürken, nasıl olur da aksini söylerdi? Nasıl hem bu kadar sevecen olup, hem de acımasızlığın sınırlarını zorlayabilirdi? Evet Derin acımasızdı. Sevgi dolu bir yüreği vardı ama çok çok fazla acımasızdı. Terazinin bir ucunda melekken, diğer ucunda şeytan olabiliyordu. Tek yapmanız gereken şey tersine gitmekti ve başınıza alabileceğiniz en korkunç belayı alırdınız. Ailesine veremediği sevgiyi arkadaşlarına veren kız. Aşık olmayan kız. Aşkı vıcık vıcık bulan ve bunu karşısındakine acımadan söyleyen kız. Derin'in özeti buydu.
    ···
  12. 62.
    +15 -1
    Sırılsıklam! Her şey bomboş!

    Aşık değildim. Tamam, belki biraz öyleydim ama isyanımın sebebi başkaydı.  Hastaydım. Ateşim vardı ve aşırı derecede terliyordum. Üzerimi dün geceden beri üçüncü kez değiştirmiştim. 

    Oğlum gitme bugün okula. Hastasın bak. Her zaman demem böyle bir şeyi. Gerçekten demezdi. Zehra Sultan okula gitme diye bana yalvaracak ha! Kusura bakmayın da buna anıra anıra gülerim ben.

    Ya anne gideceğim. Bırak! Ve ben o teklife tabiri caizse kıçımı dönüp odadan zorla çıkmaya çalışıyordum. Annem okul gömleğimin arkasını sıkıca kavramış Yok, bırakmam.deyip duruyordu. Özgür olmalıyım anne!diye böğürdüm. 

    Salak salak konuşma da formanı değiştir Deniz! Bu halde okula falan gitmeyeceksin. Yine otoriter ses. YETER! Bu sefer olmaz! Derin'i görmezsem ben ben olamam, gibi manyakça düşünürken aklıma adice bir fikir geldi.

    Tamam,dedim omuzlarımı indirirken. Gitmeyeceğim. 
    ···
  13. 63.
    +16
    Evet, biliyorum. Güzeldi. Ve sinir bozucuydu. Bütün kurallarımı tek bir gün içinde yıkıp geçmişti ve bir fotoğrafa bakarken bile dalıp gitmeme sebep olmuştu. iç çekip hazırlanmaya devam ettim. Kahvaltıdan sonra kapıya çıktığımda Mert de yeni çıkmıştı. 

    Dün nerelerdeydin?dedi. 

    Birkaç arkadaşla tanıştık. Şehri gezdirmeye başladılar.dedim. Sırıttı. 

    iyi, sevindim. 

    Okuldan tanıdığın birileri var mı?diye sordum yürümeye başlarken. 

    ''Sude'yi gördüm dün. Demir'le de konuştuk. Başka... Hah, Burak var. Bir de... Derin.'' 

    Derin'in adını söylerken iç çekince kaşlarım çatıldı. 

    Hayırdır?dedim soğukça. Bir iç çekmeler falan? 

    ''Derin'i seviyorum. Sanırım.''dedi gülerek. Boğazımı temizleyip önüme döndüm ve sebepsiz öfkemden kurtulmaya çalıştım. Ama öfkelenmiştim. Derin'in benim yanımda olmasını istiyordum. Mert'in ya da herhangi başka birinin değil. 
    ···
  14. 64.
    +16
    Sınıftan arkadaşın buradaysa eğer ben aşağı iniyorum. Kalacak mısın Hakan? dedi adama dönüp. Adam kadına bir süre baktıktan sonra ayağa kalkıp sessizce odadan çıktı. Kadın da sessizce onu takip etti. Adamda görebildiğim tek bir şey vardı; kadından nefret etmiyordu. Belki yalnızca çekiniyordu ama kesinlikle kadının ona baktığı gibi nefretle bakmıyordu.

    Onlara aldırma. Her zamanki halleri, dedikten sonra yatağın üzerindeki örtüyü kaldırıp içine girdi Derin. Aklım hala annesiyle babasındaydı. Babası duruma alıştığı için mi öyleydi? Bütün aile sırlarını öğrenmek için bütün uzuvlarımı feda edebilirdim.

    Sorun değil, dedim dalgınca. Sonra aklıma bir önceki geceki halim geldi. Güneş doğuncaya kadar gözyaşlarımı durduramamıştım. Öfkeyle Derin'in yanına gidip kolundan tutarak doğrulttum. 

    Ne oluyor ya? 

    Asıl sana ne oluyor?! Dünkü saçma sapan konuşma da neydi öyle? diye bağırdım. Derin birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra kafasını eğdi. Çenesinden tutup kaldırdım. 
    ···
  15. 65.
    +14 -1
    Bir yanım, bırakıp giderse sonumun nasıl olacağını merak ediyordu. Sizi insan yapan etken kaybolunca ne olabilirdi ki? Eski halinize geri mi dönerdiniz? Yoksa bir enkazdan farkınız kalmaz mıydı? Ben enkaza dönerdim. Derin gitmemeliydi. Beni bırakıp gitmemeliydi.

    Düşünceler beynime hücum edince baskıya dayanamayıp kendimi balkona attım. Hava soğuktu ve üzerimde tişört vardı. Titrememe aldırmadan birkaç dakika soğukta bekledim. Düşüncelerimin sakinleşmesi gerekiyordu. Yoksa patlayacaktım.

    Deniz mal mısın? Ne işin var orada? 

    Arkamı dönüp odamın ortasında dikilen Bora'ya baktım.

    Fantezi yapıyorum Bora, dedikten sonra önüme dönüp birkaç derin nefes daha aldım ve içeriye geçtim. 

    Hayırdır? dedim koltuğa otururken. 

    Merak ettim geldim, ego. Ne hayırdırı? Salak. Neyse, nasılsın? Başımı ellerimin arasına aldım.
    ···
  16. 66.
    +15
    Doğru duymuşsun. Şimdi git. 

    Derin salaklaşma. Tabii ki gitmiyorum. Anlat bana her şeyi. 

    Önemli bir şey yok Deniz. Gider misin? diye sordu bıkkınlıkla. 

    Ölebilme ihtimalin olduğunu duydum ve bana önemli değil mi diyorsun? Kafatasının içinde ne var Derin? Orada olması gereken bir organ var. Nerede o? diye bağırdım. Boğazım acımaya başlamıştı. Ama Derin'in inatçılığının bir gün beni öldürmesi korkusu daha fazlaydı. Beni deli ediyordu. 

    Evet önemli değil! Böylesi daha iyi! diye bağırışıma bağırışla karşılık verdi. Derin bir nefes aldıktan sonra vücudumu ona döndürüp ellerini ellerimin arasına aldım. Şaşkınlıkla bana bakmaya başladı.
    ···
  17. 67.
    +15
    Can sıkıntısı, dedikten sonra masanın üzerinde duran bardağı kafasına dikti. Bitirene kadar içmesini izledim sessizce. Sonunda bitirip bardağı masaya koyduğunda bilgisayarı düzeltip yerinde doğruldu. 

    Seninle bir şey konuşacağım. 

    Zaten konuşmak için buradayız. dedim gülerek. içten bir gülümseme değildi ve kaslarım resmen yırtılıyordu. Acı çekiyordum. 

    Hayır, öyle değil, dedi kafasını iki yana sallarken. Beni iyi dinle ve sakın sözümü kesme. Tamam mı? Kafamı olumlu anlamda salladım. 

    Olur da çıkamazsam oradan-
    ···
  18. 68.
    +15
    Ben nereden bileyim? Buranın müdavimi sensin. Söyle bir şeyler. 

    Derin sırıttıktan sonra yanımıza gelen garsona iki sıcak çikolata ve çeşitli simitler sipariş etti. Garson gülümseyerek yanımızdan ayrıldı. 

    O kadar çeşidi yiyebilecek misin?dedim Derin'e şüpheyle bakarken. Omuz silkti. 

    Yememem için bir sebep söyler misin? 

    Doğru,diye mırıldandım. Ayısın sen. Neden yemeyesin? 

    Bana hakaret etmek çok hoşuna gidiyor değil mi? 

    Ne yalan söyleyeyim, çok hoşuma gidiyor.dedim gülerek. 

    Benim de hoşuma gidiyor, yalı kazığı. Kahkahalarla gülmeye başladım. Ne çeşit bir benzetmeydi o?
    ···
  19. 69.
    +13 -2
    O?diyebildim sonunda. 

    Derin kimseyi o şekilde sevmez ama insan bekliyor işte. Ben iki yıldır bekliyorum mesela. Bir sonuç yok. ilk sorduğumda gerçi kasıklarıma tekme atmıştı. Pgibopatım benim.dedi gülerek. Derin'den böyle bahsetmesi Mert'e duyduğum bütün sempatiyi yerle bir etti ve çelme takıp düşmesini sağladım. 

    Pardon,dedim  adice sırıtarak. Yamuk yürürüm biraz. Bu kuyruklu bir yalandı.

    Pardon,dedim  adice sırıtarak. Yamuk yürürüm biraz. Bu kuyruklu bir yalandı.

    Kalkıp üzerini silkeledi. Sorun değil.dedi ama bozulmuştu. Anladı mı acaba sebebini? Keşke anlasaydı da ağız burun bir kavga etseydik. 

    Okula vardığımızda gözlerim fıldır fıldır ortalıkta dönmeye başladı ve Derin'i aradığımı birkaç saniye geç fark ettim. Homurdanarak arkamı döndüğümde onu gördüm ve sırıttım. Elinde telefon, okul bahçesine yürüyordu. Sonra ayağı takıldı. Tam yere kapaklanıp ufak burnunu asfalta sürtecekti ki bir kolundan ben tuttum. Diğer kolundan da biri tutmuştu. Kimin tuttuğuna bakmak için kafamı kaldırdım. Mert. O da bana dik dik bakıyordu. 
    ···
    1. 1.
      0
      Devam et bin
      ···
    2. 2.
      +2
      Adi puşt bi amlı için kardeşine yaptıklarına bak
      ···
  20. 70.
    +15
    Benim de gitmem gerekiyor zaten, dedikten sonra Burak ayağa kalktı. Görüşürüz Aslı Teyze. Derin'i yanağından öpüp çıktı. Burak'ı tekrar kıskandım. Ensemi dalgınca kaşımaya başladığımda Derin'in annesi bana döndü.

    Sen gitmeyecek misin? 

    Deniz kalacak, dedi Derin konuşmama fırsat vermeden. içimdeki geri zekalı Deniz Kapak! demeyi çok istiyordu ama onu susturdum. Derin'in annesi beni milyonuncu kez süzdü. 

    Ben yan odada kalacağım. Bir şey olursa ara, dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Babası, adı neydi? Her neyse, insan azmanı kadının arkasından Bekle, diye seslendikten sonra kalkıp gitti. Anladığım bir şey varsa, o da adamın kadını sevdiğiydi. Tamam, belli etmemeye çalışıyor olabilirdi ama onun üzerinden ayırmadığı gözlerini incelemek için birkaç saatim olmuştu. iyi de, niye salak salak işler yapıyordu annesi Derin'e? Bu kadar cins bir aileyi aklım almıyordu.
    ···