-
76.
+14 -1Of Derin. Her seferinde bunu yapıyorsun ama kazanan ben oluyorum. Ne diye inat ediyorsun ki?
Deniz babam yan odada, farkında mısın? Seni bana sarılırken görse ona ne dersin biliyor musun?
Ne derim? dedim kafamı geri çekip yüzüne bakarken.
''N'olur beni öldürme! Deniz aptallaşma. Babam kas yığını. Sana vurduğu an bayılabilirsin.
Sonra?dedim sırıtarak. Derin gözlerini devirip birkaç saniye düşünüyormuş gibi yaptı.
Sonra... Ben ameliyattayken sen yerde iki ciksen yatıyor olursun geri zekalı! Çekil şimdi.
Bir şey olmaz,'' dedikten sonra çenemi başının üstüne yerleştirerek gözlerimi kapadım. Derin ailesinin birbirini sevmediğini düşünüyor olabilirdi. Annesi açısından bakarsak haklıydı zaten. Ama babası annesini seviyordu. O koca azman, o suratsız kadını seviyordu. Muhtemelen gece onun yanından ayrılmayacaktı. Buraya gelmezdi.
Sırıtarak uyumaya çalıştım. -
77.
+15Teneffüs bitene kadar dışarıda kalıp Derin'in getirdiği ıhlamuru bitirdim. Sonrasında sınıfa gidip yerime oturdum. Ders ne?diye sordum Bora'ya. Almanca.dedi. Eh. Almanca'm da fena değildir. Kuzenlerimin %70'i Almanya'da yaşayınca gidip gelmek zor olmuyordu oraya.
Hoca sınıfa girip derse başladıktan sonra sınıftaki herkes sesi kesti. Tabii bu sessizlik ben patlama misali hapşırana kadar sürdü. Herkesi bırakıp sağ tarafımda oturan Derin'e gülmeye başladım. Korkudan yerinde sıçramış, elindeki sözlüğü yere düşürmüştü.
Kaşlarını çatıp bana baktı. Ne diye gülüyorsun?!
Komikti.dedim konuya açıklık getirerek. Kaşlarını çatmaya devam ederken bir anda üzerime sözlüğü fırlattı. Sözlük omzuma hızla çarpıp yere düştü. Derin şirin bir gülümsemeyle bana bakıp Çok yaşa.dedi.
Amin.dedikten sonra sözlüğü alıp sırama koydum. Sözlüğümü geri alabilir miyim?dedi müzik gibi sesiyle.
Hayır,dedim direk. Sonra onunki gibi haince gülümsedim. Artık benim. -
78.
+15Bu yüzden fonksiyonları iyi bilin. Yoksa...
Off! diye mırıldandıktan sonra kafamı sıraya koydum. Bana ne fonksiyonlardan abi? O beni biliyor mu da ben onu bileceğim?
Sağa dönüp Derin'i izlemeye başladım. Saçları yüzünü kapamıştı. Pür dikkat tahtayı izliyor gibi görünüyordu. Sonra ayaklarına baktım. Sallanıp duruyordu. Salak. Yine müzik dinliyordu. Ayak hareketlerine bakarsak bayağı hızlı bir müzikti. içimden sessiz sessiz güldükten sonra gözlerimi kapadım. Derin birkaç gün sonra ameliyat olacaktı. Durumunu bilen sadece Burak, Bora ve ben vardık. Ah, hayır. Eda da vardı. Teneffüste ondan özür dilemem gerekiyordu. Dilemezsem Bora bana şiddet uygulayacağını söylemişti. Zaten düzenli olarak şiddet gördüğümden kabul etmiştim. Beynim kendini uyku moduna alırken çalan zil sesiyle kendime geldim. Kafamı kaldırıp gözlerimi ovuşturduktan sonra etrafı izlerken Miray bana dönüp sırıttı. -
79.
+15Hiç yardımcı olmuyorsun ama?
Oluyorum oluyorum,deyip adımlarımı hızlandırdım. Derin yanımda sızlanıp duruyordu. Bir ara gözlerimi çıkarıp kendi gözlerine takmakla bile tehdit etti beni. inanamadım. Ve kabul etmek gerekirse, biraz da ego kastım.
''Ee Derin? Öğrenmek istediğin bir şey var mı Deniz'le ilgili?diye sordu Eylül. Derin bana baktı. Rahatlatmak için gülümsedim.
Imm... diye düşündü Derin.Aklına ne gelirse anlat. Dinlerim.deyip sırıttı.
Rahatlamış olması hoşuma gidiyordu ama... Eylül ilkokula başladığımda nasıl hüngür hüngür ağladığımdan başlayıp hala çizgi film izlediğimle sonlandırınca konuşmasını, Derin gülmeye başladı.
Aslında ben de izliyorum çizgi film,dedi yaramaz bir çocuk gibi. Bu haline güldüm.
Tencere kapak,diye mırıldandı Eylül. Derin kıpkırmızı kesildi.
Şey... Artık kalksak olur mu?dedi.Yarın matematik sınavı var. Yapamayacak olmam başlı başına bir gerçek ama insan çabalıyor işte.'' Öyle bir söylemişti ki bunu birden matematik seviyesini merak etmiştim. -
80.
+15Bütün hücrelerim inkar ediyordu bunu. Derin bir hata değildi. ilk gün kantin sırasından gelip bana çarpan, sonrasında hayatımın önemli bir parçası haline gelmiş olan kız bir hata değildi. Ona sevgi göstermediler diye tehlikeli olup olmadığına bakmadan herkesle arkadaş olan, annesi ve babasıyla paylaşamadığı tüm sevgiyi arkadaşlarına veren kız bir hata değildi. Annesiyle babasının gram beyni yoktu. insan bile olamazdı onlar. Böyle bir mükemmeliyeti sevmemek koca bir günahtı! Onun yüzüne bir hatadan ibaret olduğunu söylemek yeryüzündeki en büyük suçtu.
Bütün bunları söylemek istiyordum ona. Ama ağzımı açıp da tek kelime edemiyordum. Yapabileceğim en iyi şeyi yaptım. Yanına yaklaşıp sıkıca sarıldım. Kollarını boynuma dolayıp sarılışıma karşılık verdi. Sakın bana acıma,dedi hıçkırıklarına son vermeye çalışırken. Eğer bana acırsan seni öldürürüm.
Sana acımıyorum. Sesimin çıkmasına o kadar çok şaşırmıştım ki konuşan ben miyim diye birkaç saniye düşündüm. Üzülüyorum. Annen ve baban için. Sen bir hata değilsin. Seni sevmemek büyük bir aptallık Derin. Ben anne ve babana acıyorum. Seni sevmekten kendilerini mahrum bırakmışlar. Aklı başında olan her insan seni sever. -
81.
+14Fazla otoriter konuşmuş olmalıyım ki Derin kabul etti. içimden kötü film karakterleri gibi kahkaha atmak gelmedi değil. Derin'in koşarak çıktığı yolu, yürüyerek geri iniyorduk. Sessizlik içinde yürümeye devam ettiğimizde Derin yürümeyi kesti. Kafamı kaldırıp geldiğimiz yere baktım. Kocaman bir evin önünde duruyorduk. Bizim evimiz de büyüktü ama bu evin büyüklüğü bizimkinin iki katıydı. Burası,dedi Derin rahatsız bir ifadeyle. Bu evde olsam ben de yalnızlık çekerdim diye düşündüm.
Şey... içeriye geç o zaman. Edebiyat sınavına çalışmayı unutma. Akşam mesaj atacağım bak?dedim sırıtarak. Gülümsedi. Her zamanki göze el sokma hareketini de yaptıktan sonra koca bahçe kapısını açıp içeriye girdi.
Derin? Dönüp baktı.
Bugün söylediğim hiçbir şeyi unutma, tamam mı? Tek bir kelimesini bile. Yoksa seni öldürürüm.
Derin içten bir gülümseme sundu bana. istesem de unutamam zaten.
Dönüp yürümeye devam etti. Söylemiş olduğu cümlenin verdiği coşkuyla arkasından bakakaldım. Eve girdiğinde geldiğim yoldan geri dönüp kendi evime yürümeye başladım. Ama sanki, daha çok uçuyor gibiydim. Beynimde tek bir şey yankılanıp duruyordu. 'istesem de unutamam zaten.'' -
82.
+14Eğer dönmezsen -hoş, döneceksin ama- olur da eğer dönmezsen, kitaplarını ateşe veririm. Anladın mı?
Gözleri kocaman açıldı.
Öyle bir şey yapmazsın?
Yaparım, dedim kararlılıkla. Kitaplığın da dahil buna. inatçılığın sınırlarını zorla olur mu? Ailene döneceksin. Bana da öyle. Elimi saçlarından yanağına indirdim. Bir süre baş parmağımla yanağını okşadıktan sonra geri çekildim ve hemşireler beklemeden Derin'i koca kapılardan içeriye soktular. Kapılar kapanıncaya kadar arkasından gülümseyerek baktım. Kapıdaki aralık küçük bir çizik halini aldı, yüzüm de gerçek halini. Gerginliğimi gizlemek için ellerimi yüzüme kapattım ve cam kenarındaki portatif sandalyelere yürüyüp en yakındakine oturdum. Korkuyordum. Ellerim titriyor, boğazımdaki yumru her saniye büyüyordu. Parmaklarımın arasından etraftaki kişilere baktım. Derin'in ailesi, Burak'ın ailesi, benim ailem ve iki arkadaşım. Bu kadar mıydı? Derin dönmezse sadece bu kadar kişinin mi haberi olacaktı? Peki gittiğini ve bir daha asla dönmeyeceğini öğrendikten sonra diğer arkadaşları ne yapacaktı? Kaçı üzülecekti? Kaçı üzülmüş gibi yapacaktı? Titreyen ellerimi yumruk yaptım. -
83.
+14Vay be! Koçum benim!diyerek sırtıma yumruk attı hayvan Bora. Bugün tam bir hafta oldu!
Derin ise ayrı bir pgibopattı. Bana trip atmıştı yahu! Ulu orta yaptığı hakaretlerde hedefinde hep ben vardım. Bir keresinde de öküz resmi çizmişti derste. Sübliminal mesaj falan mı veriyordu?
Eh işte,dedim Bora'ya. Arka masada Derin ve arkadaşları oturuyordu. Ne konuştuklarını duymak için sandalyemde iyice arkaya yaslandım ve pür dikkat dinlemeye başladım.
''Ee Derin? izledin mi Game Of Thrones'u? Nasıldı?dedi onuncu sınıf kızlardan biri heyecanla.
Of Buket ya. Birinci bölümü izledim, gittim abdest aldım. Neden bana öyle sahneler olduğunu söylemedin?dedi Derin belirgin bir dehşetle.
Ağzımdan birHığk''sesi çıktı. Gülmemeye çalıştım ama olmuyordu. Gerçek bir kahkaha attım. içimden Derin'e sarılmak geldi. Çok fazla... saftı. Böyle bir yorum ancak ondan beklenebilirdi. -
84.
+14insafsız! Geldin buraya unuttun değil mi beni? Ben sana gösteririm!deyip ayağındaki terliği çıkararak bana fırlattı. Ama yeter lan! Bir annem bir Eylül! Evlatlık muamelesi görüyorum yahu!
Kuzen vallahi ben de tam seni arayacaktım. Hay aksi şeytan!deyip sırıttım. Eylül daha da sinirli bakıp diğer terliği ayağından çıkardı. Odanın içinde dört nala koşturmaya başladım. Eylül peşimde kuduz köpek gibi koşuyordu. Bu halde yakalayıp da hırlayarak ısırsa gram şaşırmazdım.
Hayırsız evlat!diye çığlık atıp üstüme atıldı Eylül. Son anda yatağın üstüne sıçrayınca da yere yapışıp burnunu halıya sürttü. Amacım kesinlikle onu düşürmek falan değildi ama kendimi de korumak zorundaydım.
Kuzen? Nefsi müdafaa. Yemin ederim. Eylül? Öldün mü?
Eylül gözlerinden ateş fışkırtarak kafasını doğrulttu. Sinirli olmadığı zaman Eylül'ü kolaylıkla sevebilirdiniz. Uzun boyluydu. Siyah saçları omuzlarına kadardı ve ona şirin bir hava katıyordu. Gözleri benimkiler gibi yeşildi ve düzgün bir buruna sahipti. Benden sadece bir yaş büyüktü. -
85.
+14Konuşmayı sevmez misin?
Severim.dedim kısaca.
Ama hiç konuşmuyorsun?
Canım istemiyor.
Anladım. Bu arada ben de dokuzuncu sınıfım.dedi. Bu aydınlatıcı bilgi için adını unuttuğum kıza içimden teşekkür ettim.
Beraber konuşa konuşa -sadece yanımdaki kız konuşuyordu- sınıfımın önüne geldik.
Zil daha çalmadı. Sınıfınıza gelebilir miyim?dedi kız. Omuz silkip sınıfa girdim. Burak ve Derin oturmuş gülüşüyorlardı. Sırama geçince adını unuttuğum kız da gelip sıramın üstüne oturdu. Karşılık almadan nasıl bu kadar çok konuşuyordu?
Bu sınıfa geçsem nasıl olur acaba?dedi.
Sebep?dedim. Sonunda beni konuşturduğu için yüzünde zafer kazanmışçasına bir gülümseme belirdi.
Bilmem. Renkleri hoş.diyerek tam gözlerimin içine baktı. Oturduğum yerde ellerimi cebime sokup camdan dışarıyı izlemeye başladım. Hava çok güzeldi. Çıkışta yürümek iyi bir fikirdi sanırım. -
-
1.
0Rezz aliyom
-
1.
-
86.
+14Ders seçmeliydi. Resmi seçmiştim. Çizebildiğimden değil tabii ki. Seçim yapmam gerekiyordu ve ben de onu seçmiştim. Ve kayıtlara geçsin diye söylüyorum; berbat resim yapardım.
Resim atölyesine girdim ve karşılaşmayı en son beklediğim kişiyi, Derin'i gördüm. Sen müzik dersinde değil miydin?dedim sırama doğru ilerlerken. Burası neden boştu? Ah, teneffüs bitmemişti. Ayrıca kantindeydin de?diye sorularıma devam ettim.
Derin kollarını önünde bağlayıp bana doğru yürüdü.
Bir daha bana gülme,dedi sertçe. Bir hafta boyunca ikimiz de ortalıkta soğuk nevale gibi dolaşmıştık ve o gelmiş bunu mu dert ediyordu? Salak.
Sana güldüğümü sanmıyorum?dedim. Sıraya oturmaktan vazgeçmiş, duvara yaslanmıştım. Ellerimi cebime sokup umursamaz tavrıma büründüm.
Bal gibi de bana güldün!
Derin pgibopat mısın? Evet sana güldüm, ne olacak?dedim öfkeyle.
Bana gülmeni istemiyorum! Yavaş yavaş artan öfkemi dizginlemeye çalıştım.
Ah, doğru. Sana sadece erkek arkadaşın gülebilir ne de olsa değil mi? Başkası gülerse Çalıkuşu kendisi olamaz. Bu arada, o nerede?dedim alayla karışık öfkemle. -
87.
+14Denerim, dedikten sonra gülümsedi Derin. Hemşire gittiği danışmadan geri dönmüştü. Derin'in olduğu sedyeyi hasta bakıcıyla birlikte iterek koca asansöre soktuktan sonra bir alt katın düğmesine bastılar. Asansörün metal kapısı yavaşça kapanırken herkes merdivenlere yönelmişti. Hızlıca alt kata indikten sonra ameliyathanenin önüne geldik. Derin'in yanına gidip bir elimi sedyenin baş kısmına yaslayıp hafifçe eğildim ve gülümsedim.
Sakın korkma. Hepimiz buradayız. Sen çıkana kadar şu duvarla arkadaşlık kuracağım. deyip çenemle sağ taraftaki duvarı işaret ettim. Derin gülümsedi.
Korkmuyorum. -
88.
+13 -1"Deniz"
Kafam planlarla fazla meşguldü. Bora'ya cevap verme gereği duymadım.
Deniz?
Bir sus, Bora. Sus.
''Deniz?!'
Öyle akıllıca bir cevap verdim ki sonunda.
Hıı?
Ne düşünüyorsun iki saattir?
Tek kaşımı kaldırdım. Sana güvenebilir miyim delikanlı?
Ben olsam bana beni bile emanet ederdim.dedi sırıtarak. Su gibi berraktın Bora. Allah razı olsun senden ve senin gibi tüm mümin kardeşlerimden.
Ciddiyim Bora. Böyle deyince onun da yüzü ciddileşti. -
89.
+14GÜNAYDIN. Baslayalim mi yavaştan ?
-
-
1.
0Başla panpa
-
1.
-
90.
+13 -1Bana Herkül dedi. Egomu bu sefer Derin arşa değdirdi. Kendimi balkondan aşağı falan atmak istiyordum. Derin'e sarıldığım anı tekrar kafamda canlandırdım ve alnıma bir tane geçirdim. Onu tekrar görmek istiyordum.
Yüzümdeki salak sırıtmayla uykuya daldım. -
91.
+13 -1Rolden kastın ne bilmiyorum. Ama mutlu olman için öyle yapmıştım. Daha fazla bağlanabileceğini düşünemedim. Özür dilerim. Ama bundan sonra beni hiç tanımamış gibi yap olur mu?dedi. Sesinden pişman olduğu gayet net anlaşılıyordu ama yine de benimle oynamıştı! Derdim neydi ki? Gittiğine üzülmeyi bırakıp ondan nefret etmem gerekirdi. Benimle oynamıştı! Bu gerçeği söyleyeceği gün bana hayatım demişti ve şimdi defolup gidecekti. Beni hiç tanımamış gibi yap deyip çekip gidiyordu! Bencildi. Çok bencildi.
Derin'le tanıştığım günden beri benimle olan acı yine gelip yerine yerleşti ve işkence etmeye başladı. Acımasızlığı had safhadaydı. Öldürüyordu. Bedeniniz yaşamaya devam ediyordu ama ruhunuzu yavaş yavaş parçalıyordu. Kanatıyordu. -
-
1.
0devam et
-
1.
-
92.
+14Olur. dedikten sonra Derin'i umursamadan yatağına kuruldum ve kitabı elime aldım.
Benim yerimde yatıyorsun, dedi Derin beni aydınlatarak.
Ciddi olamazsın? deyip ilk sayfayı açtım.
Deniz kalksana yerimden, diye azarlayıp itmeye başladı. Kıpırdamadım. Sonunda oflayarak kendi kitabını alıp yanıma uzandı.
Ayı. Kay biraz. Düşeceğim şimdi. isteğini yerine getirdikten sonra ikimiz de kitabı okumaya başladık. ilk yüz sayfada sesimi çıkarmadım. Ama sonunda canıma tak etmişti.
Derin?
Hım? dedi kafasını kitaptan çevirmeden.
Alttan alttan mesaj mı veriyorsun kızım sen bana? Ne demek bu? Derin şaşkınca yüzüme baktı.
Hayır? dedi tek kaşını kaldırıp.
Yalan söyleme! -
93.
+14Bayan negatifin yüzü şaşkınlık doluydu. Adamda ise pişmanlığın kırıntıları vardı.
Çocuk haklı, dedi beni şaşırtarak. Kadının kolunu tuttu. Yürü. Bir kez olsun dediğimi yap. Odadan çıkarken ve arkasında Derin'in annesini de sürüklerken babama döndüm.
Çok büyük terbiyesizlik yaptın Deniz! Seni böyle mi yetiştirdim ben?! dedi sertçe. Kafamı iki yana salladım.
Terbiyesizlik değildi. Olan biteni bilmiyorsun.
Deniz!
Sakin ol Devrim, diye araya girdi annem. Böyle davranıyorsa haklı sebepleri vardır. Terbiyesiz bir çocuk değil o. -
94.
+14Derin lütfen. Onu istediğin kadar dövebilirsin. Hatta kollarından ben bile tutabilirim. Ama şu anda seninle görüşmesi lazım. Gözden kaybolmak üzere bak? dedikten sonra bekledi. Ardından sırıttı. Tamam getiriyorum.
Yüzüne moron gibi baktığımı görünce omuz silkti. ''Derin'in evini ilk defa göreceğim galiba. Yolu biliyormuşsun. Yürü.
Zili çalıp bir süre bekledik. Kapıyı yaşlı bir teyze açtıktan sonra bizi şöyle bir süzdü.
Buyrun?
Derin'i görmeye gelmiştik. Arkadaşlarıyız.dedi Bora. Kadının yüzünden şaşkınlık geçip gittikten sonra kenara çekilip bize yol verdi.
Derin üst katta. Soldan üçüncü oda.'' -
95.
+14Annemle babam da gelecekmiş hastaneye. Sevindim, dedi Derin yüzünü boynuma saklarken. Birazcık insanlıkları varsa gelmeliler zaten, diye konuştu iç sesim. Haklıydı. Acımasızlığın sınırlarını zorluyor olabilirlerdi ama gelmemeleri kadar aşağılık bir şey yapamazlardı.
Gelmeliler zaten. Derin kıkırdadı.
Bu onlar için büyük bir adım.
Kalbim acımaya başladı. Sevgi ekgibliği yeryüzündeki en büyük problemdi. O olmayınca hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Nefret çözemezdi sorunları. Kin çözemezdi. Tek kurtuluş yolu sevgiydi. Sevmeyi bilmeyen insanlar da bir çeşit engelliydi bana göre. Görme engelli, duyma engelli, herkes hayatından memnun olabilirdi. Ama sevme engellilerinin bir kurtuluşu yoktu. Hayatlarının sonuna kadar hissizliğe mahkumlardı.