-
1.
0bu cevahir-taksim faciasından sonra bütün 3.nesilleri atın amk sözlükten bende dahil önceki sisteme geri dönsün inci sözlük.en azından incide eskiden ana bacı sözde kalırdı bu taksimdeki huurçocukları iyice takunu çıkarmış zütverenler.ben vallahi razıyım amk 3.nesillerin sözlükten atılmasına gene girerim 1. ve 2. nesillerin yazdıklarını okurum gülerim eğlenirim ve yazar alımı kapatılsın. eğer bütün 3.nesillerin hesapları silinecekse benden başlayabilirsiniz. haydi kalın selametle...
-
2.
0okuyun amk işte uplattırmayın belki bir işe yararız
-
3.
0muallakninevladi
üçüküncü nesil inci sözlük yazarı
atın şu salagı ya :D -
4.
0
-
5.
0@3 entry-nick uyumu
yaram bütün 3.nesiller silinsin ilk beni silerek başlasınlar diyorum zaten -
6.
0vallahi çözüm buysa atın, zaten bu cevahirci primitif yaşam formlarıyla aynı ortamda bulunmayı kendime yediremem... inci küçük olsun gerekirse ama huur çocuğu yuvası olmasın...
-
7.
0up up up
-
8.
0olum nie atıyorlar bizi orda 3. nesillerin oldugunu kanıtlasanaza ben olayı tam bilmiorum üçüncü nesil zirvesimi bu
-
9.
0mallar cevahırde garıban ıscı emekcı halk kıtlesıyle dalga gectıgınız ıcın sıze bukadar tepkı gosterıyoruz. yoksa zengın pıclerle dalga gecsenız sıkımızde olmaz hatta sızden daha cok bız gulerız. sımdı dagılın bı daha ıscı emekcıyle dalga gecmeyın. porschesı olan zengınlerle dalga gecın yada demet akalınla yada okan bayulgenle.
- 10.
-
11.
0saftirik
üçüküncü nesil inci sözlük yazarı
ilk seni atmaları lazım amk -
12.
0abdullah bey, inşaat çivisi imal eden bir fabrikanın sahibi idi. i̇şleri yerinde, evine bağlı bir hanımı, osman isimli küçük bir de çocuğu vardı.Tümünü Göster
bir gün, gündüz vakti, evine postacı kılığında bir soyguncu girip, evin hanımını bayıltarak çelik kasayı açtı. para bulamayın ca, bu sefer de, ağladığı için sesini duyduğu bebeği kaçırmaya karar verdi. çünkü eli boş dönmek istemiyordu.
abdullah bey i̇ş yerindeydi. çalan telefonu açınca, karşısın daki ses, çocuğunu kaçırdığını, karısının evde baygın bir şekilde yattığını, hemen evine gitmesini ve polise haber vermemesini söyledi. şaşkın ve kararsızdı. evi aradığında telefona cevap ve rilmemesi kuşkularını artırdı ve hemen evine koştu. hanımı peri şan bir vaziyette ağlamaktaydı. sakinleştirmeye çalıştı.
birkaç saat endişeli bekleyişten sonra, beklediği telefon geldi. arayan aynı sesti. yarın akşam şu kadar parayı falan yere getir mesini ve polise de haber vermemesini bir kere daha söyleyip, telefonu kapattı.
çocuğu pendik’te yıkık bir eve zütürmüşlerdi. çetenin reisi apo isimli tipsiz bir herifti. avaresinin birinin adı zevzek’ti. bir de i̇stanbul’a artist olmak i̇çin gelip, aradığını bulamayıp da kötü yola düşen, romantik isimli sevgilisi vardı.
abdullah bey’in eşi, kocasından habersiz durumu akrabaları komiser mahmut’a bildirmişti. mahmut bey, iki sivil polis gön derdi. bilinen soruşturmaları yaptılar. bahçıvanın bu abdullah bey, inşaat çivisi imal eden bir fabrikanın sahibi i-di. i̇şleri yerinde, evine bağlı bir hanımı, osman isimli küçük bir de çocuğu vardı.
bir gün, gündüz vakti, evine postacı kılığında bir soyguncu girip, evin hanımını bayıltarak çelik kasayı açtı. para bulamayın ca, bu sefer de, ağladığı için sesini duyduğu bebeği kaçırmaya karar verdi. çünkü eli boş dönmek istemiyordu.
abdullah bey i̇ş yerindeydi. çalan telefonu açınca, karşısın daki ses, çocuğunu kaçırdığını, karısının evde baygın bir şekilde yattığını, hemen evine gitmesini ve polise haber vermemesini söyledi. şaşkın ve kararsızdı. evi aradığında telefona cevap ve rilmemesi kuşkularını artırdı ve hemen evine koştu. hanımı peri şan bir vaziyette ağlamaktaydı. sakinleştirmeye çalıştı.
birkaç saat endişeli bekleyişten sonra, beklediği telefon geldi. arayan aynı sesti. yarın akşam şu kadar parayı falan yere getir mesini ve polise de haber vermemesini bir kere daha söyleyip, telefonu kapattı.
çocuğu pendik’te yıkık bir eve zütürmüşlerdi. çetenin reisi apo isimli tipsiz bir herifti. avaresinin birinin adı zevzek’ti. bir de i̇stanbul’a artist olmak i̇çin gelip, aradığını bulamayıp da kötü yola düşen, romantik isimli sevgilisi vardı.
abdullah bey’in eşi, kocasından habersiz durumu akrabaları komiser mahmut’a bildirmişti. mahmut bey, iki sivil polis gön derdi. bilinen soruşturmaları yaptılar. bahçıvanın bu diyse de, abdullah bey “senin kabahatin yok!” diyerek buna müsa ade etmedi.
karı koca, gece gündüz çocuklarına kavuşmak i̇çin allah’a dua ediyorlardı.
osman’a ne olmuştu? tesadüfen orada durmak zorunda ka lan bir kamyonda anası-babası van depreminde ölmüş olan, on iki yaşmdaki muavin garip’in ağlayan bir bebek sesi işiten hassas kulakları sayesinde, garip ve ustası ali tarafından bulunduğu yerden alınmış, kendisi de kimsesiz büyümüş bu çocuk tarafından altı değiştirilmiş, karnı doyurulmuştu.
ali ve garip, yanlarında, özellikle garip’e iyice alışmış olan osman’la birlikte, yaklaşık on beş saat yolculuktan sonra, yaşa dıkları kayseri’ye varmışlardı. ali’nin fatoş ve nihat isimli iki küçük çocuğu vardı. hanımına osman’ı da teslim etti. i̇yi yürekli olan kadıncağız osman’ı yıkadı, karnını doyurdu, temiz elbiseler giydirdi. fatoş kız osman’ı çok sevmişti, onunla oyunlar oynadı, oyuncaklarını verdi.
ali’nin aklına, garip ve osman’ı yanına alarak, kayseri’ye yakın bîr köyde çiftliği olan, ancak çocukları olmadığı için çok üzülen ve kendisine “bir çocuk bulursa evlatlık alacağım” devamlı olarak söyleyen bünyamin amca ile şerife hanım’ların evine zütürmek geldi. yola çıkarak ikisini de onlara bıraktı. çocuksuz anne ve baba, birdenbire iki çocuk sahibi oldukları için çok se vinmişlerdi. sessiz çiftlik evleri, cıvıl avıl neşe ile dolmuştu.
osman’ın anne ve babası ise aylarca normal hayata döneme diler. annesinin saçları ağarmış, zayıflamıştı. abdullah bey, eşini fazla üzmemek için acısını içine atmış; ama o da epeyce zayıfla mıştı. ayşe kadın ve oğlu murat’ı evin içine almışlar, bahçeye bakması için gül dede isimli bir bahçıvan bulmuşlardı. gül dede, ismine yakışır bir şekilde, bahçeye gül gibi bakıyordu. yanların dan bir dakika bile ayrılmayan abdullah bey’in yeğeni zarife de edebiyat fakültesini bitirmiş ve lisede
biı gün yaşlı bir kadın gelerek, eski bahçıvanın hapisten çık tığını e kansı ayşe ile görüşmek istediğini bildirdi. ayşe, abdul lah bry’ie fatma hanım’ın bilgisi dahilinde gidip görüştü, koca sına “namusunla yaşayacağını ispatla, o zaman gelirim.” der ve tekrar yaşadığı yere döner.
osmancık, çiftliğin neşesi olmuştu. adını bilmedikleri için hüseyin koymuşlardı. garip abisi on altı, kendisi de altı yaşına gelmişti. garip ve hüseyin onları ana baba diye çağırıyorlardı. bünyamin ağa, sık sık garip’i, hüseyin’e durumu sezdirmemesi için ikaz ediyordu.
bir gün bünyamin ağa rahatsızlandı ve kayseri’de hastane ye yatırıldı. aradan bir hafta geçmişti ki, şerife hanım ağlaya ağlaya eve geldi. bünyamin ağa ölmüştü. çocuklar bir kere daha babasız kalmışlardı.
¦ < ¦
köşkte hayat ister istemez tekrar normale dönmüştü. os mancık kaybolalı ise aradan yedi yıl geçmişti. abdullah bey ile şerife hanım’ın bir kızları olmuş, adını şükran koymuşlardı. yeni çocukları onlar için büyük bir teselli kaynağı olmuştu. ancak, bu seferde ayşe’nin kocası huzursuzluk veriyordu.
bir gün ayşe, her tarafı morarmış bir halde geldi. islah ol muş zannederek yanına yerleştiği kocası, üç aydır çalışmıyordu. birkaç ay önce kemal’in trafik kazası geçirerek hastaya yattığını iddia etmiş ve bu bahaneyle para koparabileceğini ummuştu. ama abdullah bey’in hastaneye giderek araştırması sonucu böyle bir durumun yalan olduğu ortaya çıktı. abdullah bey’den para istemesi için sürekli tehdit ettiği ve kullandığı ayşe’yi ve oğlu kemal’i bu sefer de evden kovmuştu.
onları tekrar kabul edip, kucak açtılar.
köyde ise osmancık (hüseyin) ilkokulu bitirmişti. çiftlik iş leri garip’in bütün gayreti ile çalışması sonucu devam ediyordu. ama onun da askere gitmesi sonucu, tüm işler şerife hanım’a ağır gelmeye başladı. aynı zamanda, köyden birisinin hüseyin’e şerife hanım’ın öz annesi olmadığını söylemesi tehlikesi de her an vardı. bu nedenle taşınmaya karar verdi ve kocasının i̇stan bul’daki ağabeyine mektup yazarak niyetini bildirdi. onayım alınca, ilk görüşte büyük bir şaşkınlık yaşadığı i̇stanbul’a, selahattin bey’in hemen yakınında bahçeli bir ev satın alarak yerleşti. böylece osmancık da yeniden i̇stanbul’a dönmüştü.
hüseyin, amcasının kızı şebnem ile aynı sınıfta okuyordu. şebnem ne kadar tembel ise, hüseyin de o kadar çalışkandı. bu durum büyük bir huzursuzluk yaratıyordu. babasının sık sık hüseyin’i örnek göstermesi, şebnem’ın hüseyin’i kıskanmasına ve onunla konuşmamasına yol açmıştı. babası, dersleri kötü olan kızının hüseyin’le beraber ders çalışmasını istiyor, ancak kızı buna yanaşmıyordu.
garip askerliğini bitirip gelmişti. sık sık hüseyin’le birlikte i̇stanbul’u gezmeye çıkıyorlardı. hüseyin’in şaka ile “araba alalım, böylece sen de bizle gelirsin, ağrıyan dizlerin de yorulmaz.” sözünü bile ciddiye alan şerife hanım, sürpriz olarak bir de taksi almıştı. bu arada garip’i evlendirdiler. hayat böylece devam edip gidiyordu. hüseyin okulda daha da başarılı bir öğrenci oluyorken, şebnem tembelliğe devam ediyordu. nitekim sınıfta kaldı. babası da onu okula göndermeme kararı aldı.
şebnem, bir gün hüseyin ile yalnız görüşerek ondan bütün yaptıkları için özür dileyerek, hüseyin’den tekrar okula gitmesi için kendisine yardımcı olmasını istedi. hüseyin, selahattin bey’e adeta yalvarırcasına ricada bulununca, şebnem’in babası onu kırmadı ve kabul etti.
böylece, birlikte eylül ayında yapılacak sınavlar için ders ça lışmaya başladılar. nitekim şebnem sınıfını geçti. bir daha da sınıfta kalmadı. beraber liseye yazıldılar. aynı sınıfta idiler. hü seyin okulda herkes tarafından sevilen ve sayılan bir öğrenci idi. şebnem’e her konuda yardımcı oluyordu. hüseyin ise artık lise üçüncü sınıfta idi -
13.
0abdullah bey, inşaat çivisi imal eden bir fabrikanın sahibi idi. i̇şleri yerinde, evine bağlı bir hanımı, osman isimli küçük bir de çocuğu vardı.Tümünü Göster
bir gün, gündüz vakti, evine postacı kılığında bir soyguncu girip, evin hanımını bayıltarak çelik kasayı açtı. para bulamayın ca, bu sefer de, ağladığı için sesini duyduğu bebeği kaçırmaya karar verdi. çünkü eli boş dönmek istemiyordu.
abdullah bey i̇ş yerindeydi. çalan telefonu açınca, karşısın daki ses, çocuğunu kaçırdığını, karısının evde baygın bir şekilde yattığını, hemen evine gitmesini ve polise haber vermemesini söyledi. şaşkın ve kararsızdı. evi aradığında telefona cevap ve rilmemesi kuşkularını artırdı ve hemen evine koştu. hanımı peri şan bir vaziyette ağlamaktaydı. sakinleştirmeye çalıştı.
birkaç saat endişeli bekleyişten sonra, beklediği telefon geldi. arayan aynı sesti. yarın akşam şu kadar parayı falan yere getir mesini ve polise de haber vermemesini bir kere daha söyleyip, telefonu kapattı.
çocuğu pendik’te yıkık bir eve zütürmüşlerdi. çetenin reisi apo isimli tipsiz bir herifti. avaresinin birinin adı zevzek’ti. bir de i̇stanbul’a artist olmak i̇çin gelip, aradığını bulamayıp da kötü yola düşen, romantik isimli sevgilisi vardı.
abdullah bey’in eşi, kocasından habersiz durumu akrabaları komiser mahmut’a bildirmişti. mahmut bey, iki sivil polis gön derdi. bilinen soruşturmaları yaptılar. bahçıvanın bu abdullah bey, inşaat çivisi imal eden bir fabrikanın sahibi i-di. i̇şleri yerinde, evine bağlı bir hanımı, osman isimli küçük bir de çocuğu vardı.
bir gün, gündüz vakti, evine postacı kılığında bir soyguncu girip, evin hanımını bayıltarak çelik kasayı açtı. para bulamayın ca, bu sefer de, ağladığı için sesini duyduğu bebeği kaçırmaya karar verdi. çünkü eli boş dönmek istemiyordu.
abdullah bey i̇ş yerindeydi. çalan telefonu açınca, karşısın daki ses, çocuğunu kaçırdığını, karısının evde baygın bir şekilde yattığını, hemen evine gitmesini ve polise haber vermemesini söyledi. şaşkın ve kararsızdı. evi aradığında telefona cevap ve rilmemesi kuşkularını artırdı ve hemen evine koştu. hanımı peri şan bir vaziyette ağlamaktaydı. sakinleştirmeye çalıştı.
birkaç saat endişeli bekleyişten sonra, beklediği telefon geldi. arayan aynı sesti. yarın akşam şu kadar parayı falan yere getir mesini ve polise de haber vermemesini bir kere daha söyleyip, telefonu kapattı.
çocuğu pendik’te yıkık bir eve zütürmüşlerdi. çetenin reisi apo isimli tipsiz bir herifti. avaresinin birinin adı zevzek’ti. bir de i̇stanbul’a artist olmak i̇çin gelip, aradığını bulamayıp da kötü yola düşen, romantik isimli sevgilisi vardı.
abdullah bey’in eşi, kocasından habersiz durumu akrabaları komiser mahmut’a bildirmişti. mahmut bey, iki sivil polis gön derdi. bilinen soruşturmaları yaptılar. bahçıvanın bu diyse de, abdullah bey “senin kabahatin yok!” diyerek buna müsa ade etmedi.
karı koca, gece gündüz çocuklarına kavuşmak i̇çin allah’a dua ediyorlardı.
osman’a ne olmuştu? tesadüfen orada durmak zorunda ka lan bir kamyonda anası-babası van depreminde ölmüş olan, on iki yaşmdaki muavin garip’in ağlayan bir bebek sesi işiten hassas kulakları sayesinde, garip ve ustası ali tarafından bulunduğu yerden alınmış, kendisi de kimsesiz büyümüş bu çocuk tarafından altı değiştirilmiş, karnı doyurulmuştu.
ali ve garip, yanlarında, özellikle garip’e iyice alışmış olan osman’la birlikte, yaklaşık on beş saat yolculuktan sonra, yaşa dıkları kayseri’ye varmışlardı. ali’nin fatoş ve nihat isimli iki küçük çocuğu vardı. hanımına osman’ı da teslim etti. i̇yi yürekli olan kadıncağız osman’ı yıkadı, karnını doyurdu, temiz elbiseler giydirdi. fatoş kız osman’ı çok sevmişti, onunla oyunlar oynadı, oyuncaklarını verdi.
ali’nin aklına, garip ve osman’ı yanına alarak, kayseri’ye yakın bîr köyde çiftliği olan, ancak çocukları olmadığı için çok üzülen ve kendisine “bir çocuk bulursa evlatlık alacağım” devamlı olarak söyleyen bünyamin amca ile şerife hanım’ların evine zütürmek geldi. yola çıkarak ikisini de onlara bıraktı. çocuksuz anne ve baba, birdenbire iki çocuk sahibi oldukları için çok se vinmişlerdi. sessiz çiftlik evleri, cıvıl avıl neşe ile dolmuştu.
osman’ın anne ve babası ise aylarca normal hayata döneme diler. annesinin saçları ağarmış, zayıflamıştı. abdullah bey, eşini fazla üzmemek için acısını içine atmış; ama o da epeyce zayıfla mıştı. ayşe kadın ve oğlu murat’ı evin içine almışlar, bahçeye bakması için gül dede isimli bir bahçıvan bulmuşlardı. gül dede, ismine yakışır bir şekilde, bahçeye gül gibi bakıyordu. yanların dan bir dakika bile ayrılmayan abdullah bey’in yeğeni zarife de edebiyat fakültesini bitirmiş ve lisede
biı gün yaşlı bir kadın gelerek, eski bahçıvanın hapisten çık tığını e kansı ayşe ile görüşmek istediğini bildirdi. ayşe, abdul lah bry’ie fatma hanım’ın bilgisi dahilinde gidip görüştü, koca sına “namusunla yaşayacağını ispatla, o zaman gelirim.” der ve tekrar yaşadığı yere döner.
osmancık, çiftliğin neşesi olmuştu. adını bilmedikleri için hüseyin koymuşlardı. garip abisi on altı, kendisi de altı yaşına gelmişti. garip ve hüseyin onları ana baba diye çağırıyorlardı. bünyamin ağa, sık sık garip’i, hüseyin’e durumu sezdirmemesi için ikaz ediyordu.
bir gün bünyamin ağa rahatsızlandı ve kayseri’de hastane ye yatırıldı. aradan bir hafta geçmişti ki, şerife hanım ağlaya ağlaya eve geldi. bünyamin ağa ölmüştü. çocuklar bir kere daha babasız kalmışlardı.
¦ < ¦
köşkte hayat ister istemez tekrar normale dönmüştü. os mancık kaybolalı ise aradan yedi yıl geçmişti. abdullah bey ile şerife hanım’ın bir kızları olmuş, adını şükran koymuşlardı. yeni çocukları onlar için büyük bir teselli kaynağı olmuştu. ancak, bu seferde ayşe’nin kocası huzursuzluk veriyordu.
bir gün ayşe, her tarafı morarmış bir halde geldi. islah ol muş zannederek yanına yerleştiği kocası, üç aydır çalışmıyordu. birkaç ay önce kemal’in trafik kazası geçirerek hastaya yattığını iddia etmiş ve bu bahaneyle para koparabileceğini ummuştu. ama abdullah bey’in hastaneye giderek araştırması sonucu böyle bir durumun yalan olduğu ortaya çıktı. abdullah bey’den para istemesi için sürekli tehdit ettiği ve kullandığı ayşe’yi ve oğlu kemal’i bu sefer de evden kovmuştu.
onları tekrar kabul edip, kucak açtılar.
köyde ise osmancık (hüseyin) ilkokulu bitirmişti. çiftlik iş leri garip’in bütün gayreti ile çalışması sonucu devam ediyordu. ama onun da askere gitmesi sonucu, tüm işler şerife hanım’a ağır gelmeye başladı. aynı zamanda, köyden birisinin hüseyin’e şerife hanım’ın öz annesi olmadığını söylemesi tehlikesi de her an vardı. bu nedenle taşınmaya karar verdi ve kocasının i̇stan bul’daki ağabeyine mektup yazarak niyetini bildirdi. onayım alınca, ilk görüşte büyük bir şaşkınlık yaşadığı i̇stanbul’a, selahattin bey’in hemen yakınında bahçeli bir ev satın alarak yerleşti. böylece osmancık da yeniden i̇stanbul’a dönmüştü.
hüseyin, amcasının kızı şebnem ile aynı sınıfta okuyordu. şebnem ne kadar tembel ise, hüseyin de o kadar çalışkandı. bu durum büyük bir huzursuzluk yaratıyordu. babasının sık sık hüseyin’i örnek göstermesi, şebnem’ın hüseyin’i kıskanmasına ve onunla konuşmamasına yol açmıştı. babası, dersleri kötü olan kızının hüseyin’le beraber ders çalışmasını istiyor, ancak kızı buna yanaşmıyordu.
garip askerliğini bitirip gelmişti. sık sık hüseyin’le birlikte i̇stanbul’u gezmeye çıkıyorlardı. hüseyin’in şaka ile “araba alalım, böylece sen de bizle gelirsin, ağrıyan dizlerin de yorulmaz.” sözünü bile ciddiye alan şerife hanım, sürpriz olarak bir de taksi almıştı. bu arada garip’i evlendirdiler. hayat böylece devam edip gidiyordu. hüseyin okulda daha da başarılı bir öğrenci oluyorken, şebnem tembelliğe devam ediyordu. nitekim sınıfta kaldı. babası da onu okula göndermeme kararı aldı.
şebnem, bir gün hüseyin ile yalnız görüşerek ondan bütün yaptıkları için özür dileyerek, hüseyin’den tekrar okula gitmesi için kendisine yardımcı olmasını istedi. hüseyin, selahattin bey’e adeta yalvarırcasına ricada bulununca, şebnem’in babası onu kırmadı ve kabul etti.
böylece, birlikte eylül ayında yapılacak sınavlar için ders ça lışmaya başladılar. nitekim şebnem sınıfını geçti. bir daha da sınıfta kalmadı. beraber liseye yazıldılar. aynı sınıfta idiler. hü seyin okulda herkes tarafından sevilen ve sayılan bir öğrenci idi. şebnem’e her konuda yardımcı oluyordu. hüseyin ise artık lise üçüncü sınıfta idi -
14.
0@1 genelleme yapma ( http://bkz:/#18653420 )
- 15.
-
16.
0muallaknin evladı haklısın kanka.. sözlüğün dıbına kodu bu olay.. itibarını geri kazandıracaksa silinsin hesap da aq adam yazar olmaz, izleyici olur ben inciciyim der aq.. incici olmayı bir ayrıcalık, ulaşılmaz nokta; nirvana gibi görüyorlar amk liseli binleri.. millete gider yapmak için sırf haa başşka bi nedeni de yok..
-
17.
0@1 bin genelleme yapıyosunda o 3. nesil binlerinin bazıları senden daha mantıklı
Not:mantıklı derken kendimi övmedim giberim. -
18.
0@1 üçüncü nesil ama haklı benide silin lan
-
19.
0arama entry'ler x
muallakninevladi
üçüküncü nesil inci sözlük yazarı
(online)
genel
bugün: 10
bu hafta: 10
toplam entry: 860
toplam başlık: 0 -
20.
0Abdullah bəy, inşaat çivisi emal edən bir fabrik sahibi idi. hissəsi yerində, evinə bağlı bir xanımı, Osman adlı kiçik bir də uşağı vardı.Tümünü Göster
bir gün, gündüz vaxtı, evinə Kral kılığında bir soyguncu girib, evin hanimini bayıltarak polad kasayı açdı. pul bulamayın ca, bu səfər də, ağladığı üçün səsini eşitdiyi körpəni kaçırmaya qərar verdi. çünki əli boş qayıtmaq istemirdi. Amma.
Abdullah bəy iş yerindeydi. çalan telefonu açınca, karşıdır dakı səs, uşağını kaçırdığını, karısının evdə baygın bir şəkildə yatdığını, dərhal evinə getməsini və polisə xəbər vermemesini bildirib. şaşqın və kararsızdı. evi aradığında telefona cavab və rilmemesi kuşkularını artırdı və dərhal evinə qaçdı. xanımı peri şan bir vəziyyətdə ağlamaktaydı. sakinleştirmeye işlədi.
bir neçə saat endişeli bekleyişten sonra, gözlədiyi telefon gəldi. axtaran eyni seste. sabah axşam bu qədər pulu filan yerə gətir mesini və polisə də xəbər vermemesini bir dəfə daha söyləyib, telefonu bağladı.
uşağı pendik'te yıkık bir evə zütürmüşlerdi. çetenin rəisi apo adlı tipsiz bir herifti. avaresinin birinin adı zevzek'ti. bir də istanbula artist olmaq üçün gəlib, axtardığını bulamayıp də pis yola düşən, romantik adlı sevgilisi vardı.
Abdullah Beyin yoldaşı, kocasından qafil vəziyyəti qohumları komiser mahmut'a bildirmişdi. mahmut bəy, iki mülki polis gön deyərdi. bilinən soruşturmalar etdilər. Bahçıvan bu Abdullah bəy, inşaat çivisi emal edən bir fabrik sahibi i-di. hissəsi yerində, evinə bağlı bir xanımı, Osman adlı kiçik bir də uşağı vardı.
bir gün, gündüz vaxtı, evinə Kral kılığında bir soyguncu girib, evin hanimini bayıltarak polad kasayı açdı. pul bulamayın ca, bu səfər də, ağladığı üçün səsini eşitdiyi körpəni kaçırmaya qərar verdi. çünki əli boş qayıtmaq istemirdi. Amma.
Abdullah bəy iş yerindeydi. çalan telefonu açınca, karşıdır dakı səs, uşağını kaçırdığını, karısının evdə baygın bir şəkildə yatdığını, dərhal evinə getməsini və polisə xəbər vermemesini bildirib. şaşqın və kararsızdı. evi aradığında telefona cavab və rilmemesi kuşkularını artırdı və dərhal evinə qaçdı. xanımı peri şan bir vəziyyətdə ağlamaktaydı. sakinleştirmeye işlədi.
bir neçə saat endişeli bekleyişten sonra, gözlədiyi telefon gəldi. axtaran eyni seste. sabah axşam bu qədər pulu filan yerə gətir mesini və polisə də xəbər vermemesini bir dəfə daha söyləyib, telefonu bağladı.
uşağı pendik'te yıkık bir evə zütürmüşlerdi. çetenin rəisi apo adlı tipsiz bir herifti. avaresinin birinin adı zevzek'ti. bir də istanbula artist olmaq üçün gəlib, axtardığını bulamayıp də pis yola düşən, romantik adlı sevgilisi vardı.
Abdullah Beyin yoldaşı, kocasından qafil vəziyyəti qohumları komiser mahmut'a bildirmişdi. mahmut bəy, iki mülki polis gön deyərdi. bilinən soruşturmalar etdilər. Bahçıvan bu diyse də, Abdullah bəy "senin kabahat yoxdur!" deyərək buna Müsa ade etmədi.
ər arvad, gecə-gündüz uşaqlarına qovuşmaq üçün Allahın dua edirdilər.
Osmana nə olmuşdu? təsadüfən orada dayanmaq məcburiyyətində ka lan bir kamyonda anası-atası van depreminde ölmüş olan, on iki yaşmdaki muavin garip'in ağlayan bir körpə səsi eşidən həssas qulaqları sayəsində, qəribə və ustası ali tərəfindən yerləşdiyi yerdən alınmış, özü də kimsəsiz böyümüş bu uşaq tərəfindən altı dəyişdirilmiş , qarnı doyurulmuştu.
ali və qəribə, yanlarında, xüsusilə garip'e yaxşıca alışmış olan osman'la birlikdə, təxminən on beş saat səfərdə sonra, yaşa dıkları Kayseri'ye varmışlardı. Əlinin fatoş və nihat adlı iki kiçik uşağı vardı. hanımına Osman'ı da təslim etdi. Yaxşı ürəkli olan kadıncağız Osman'ı yıkadı, karnını doyurdum, təmiz paltarlar geydirdi. fatoş qız Osman'ı çox sevmiştin, onunla oyunlar oynadı, oyuncaklarını verdi.
Əlinin yadına, qəribə və Osman'ı yanına alaraq, Kayseri'ye yaxın bir kənddə çiftliği olan, ancaq uşaqları olmadığı üçün çox kədərlənən və ona "bir uşaq bulursa evlatlık alacağım" davamlı olaraq söyləyən Bünyamin amca ilə şərifə hanım'ların evinə aparmaq gəldi . yola çıxaraq ikisini də onlara buraxdı. çocuksuz ana və ata, birdən-birə iki uşaq sahibi olduqları üçün çox se vinmişlerdi. səssiz ferma evləri, cıvıl avıl neşe ilə dolmuştu.
Osman'ın ana və atası isə aylarca normal həyata dövrə diler. anasının saçları ağarmış, zayıflamıştı. Abdullah bəy, eşini çox üzmemek üçün acısını içinə atmış; amma o da çox zayıfla Mist. ayşe qadın və oğlu Muradın evin içinə almışlar, bahçeye baxması üçün gül dede adlı bir Bahçıvan bulmuşlardı. gül dede, adına yaraşar bir şəkildə, bahçeye gül kimi bakıyordum. yanları dan bir dəqiqə belə ayrılmayan Abdullah Beyin yeğeni Zarife də ədəbiyyat fakültəsini bitirmiş və lisede
biı gün yaşlı bir qadın gələrək, köhnə Bahçıvan hapisten çıx tığını e kansı ayşe ilə görüşmək istədiyini bildirib. ayşe, abdul lah bry'ie Fatma xanımın məlumatı daxilində gedib görüşdü, ər sına "namusunla yaşayacağını ispatla, o zaman gelirim." deyər və yenidən yaşadığı yerə dönər.
osmancık, çiftliğin neşesi olmuşdu. adını bilmedikleri üçün Hüseyin koymuşlardı. qəribə böyük qardaşı on altı, özü də altı yaşına gəlmişdi. qəribə və Hüseyin onları ana ata deyə çağırıyorlardı. Bünyamin ağa, tez-tez garip'i, Hüseyin'e vəziyyəti sezdirmemesi üçün xəbərdarlıq edirdi.
bir gün Bünyamin ağa xəstələndi və Kayseri'de xəstəxana ye yatırıldı. aradan bir həftə keçmiş idi ki, şərifə xanım ağlaya ağlaya evə gəldi. Bünyamin ağa olmuşdu. uşaqlar bir dəfə daha atasız qalmışdılar.
| <|
Köşkte həyat istər-istəməz yenidən normale dönmüşdü. os mancık kaybolalı isə aradan yeddi il keçmiş idi. Abdullah bəy ilə şərifə xanımın bir qızları olmuş, adını Şükran koymuşlardı. yeni uşaqları onlar üçün böyük bir təsəlli qaynağı olmuşdu. ancaq, bu səfərdə Ayşe'nin əri narahatlıq verirdi.
bir gün ayşe, hər tərəfi morarmış bir halda gəldi. islah ol muş zannederek yanına yerleştiği əri, üç aydır çalışmıyordu. bir neçə ay əvvəl Kemal'in yol qəzası keçirərək hastaya səbəb olduğunu iddia etmiş və bu bahaneyle pul koparabileceğini ummuştu. amma Abdullah Beyin xəstəxanaya gedərək tədqiqatı nəticəsində belə bir vəziyyətin yalan olduğu ortaya çıxdı. Abdullah Bəydən pul istəməsi üçün davamlı və'd etdiyi və istifadə etdiyi Ayşe'nin və oğlu Kemal'i bu səfər də evdən kovmuştu.
onları yenidən qəbul edib, qucaq açdılar.
kənddə isə osmancık (Hüseyin) ibtidai məktəbi bitirmişti. ferma iş leri garip'in bütün gayreti ilə çalışması nəticəsində davam edirdi. amma onun da əsgərə getməsi nəticəsində, bütün işlər şərifə Hanım'a ağır gəlməyə başladı. eyni zamanda, kənddən birisinin Hüseyin'e şərifə xanımın öz anası olmadığını söyləməsi təhlükəsi də hər an vardı. Bu səbəbdən köçmüş qərar verdi və ərinin istä bul'daki ağabeyine məktub yazaraq niyetini edib. onayım alınca, ilk görüşte böyük bir şaşkınlık yaşadığı istanbula, selahattin Beyin dərhal yaxınında Bahçeli bir ev satın alaraq köçdü. beləcə osmancık da yenidən istanbula dönmüşdü.
Hüseyin, əmisinin qızı şebnem ilə eyni sinifdə oxuyurdu. şebnem nə qədər tənbəl isə, Hüseyin də o qədər çalışkandı. Bu vəziyyət böyük bir narahatlıq yaradırdı. atasının tez-tez Hüseyin'i nümunə göstərməsi, şebnem'ın Hüseyin'i kıskanmasına və onunla konuşmamasına yol açmışdı. atası, dərsləri pis olan qızının hüseyin'le birlikdə dərs işini istəyir, ancaq qızı buna yanaşmıyordu.
qəribə askerliğini bitirib gəlmişdi. tez-tez hüseyin'le birlikdə istanbul'u gəzməyə çıkıyorlardı. Hüseynin zarafat ilə "araba alaq, bununla da sən də bizle gelirsin, ağrıyan dizlerin də yorulmaz." sözünü belə ciddiyə alan şərifə xanım, sürpriz olaraq bir də taksi almışdı. Bu arada garip'i evlendirdiler. həyat beləcə davam gətirib gedirdi. Hüseyin məktəbdə daha da müvəffəqiyyətli bir şagird oluyorken, şebnem tənbəlliyi davam edirdi. Biz sinifdə qaldı. atası da onu məktəbə göndermeme qərarı aldı.
şebnem, bir gün Hüseyin ilə yalnız görüşərək ondan bütün etdikləri üçün üzr dileyerek, Hüseyindən yenidən məktəbə getməsi üçün özünə yardımçı olmasını istədi. Hüseyin, selahattin Bey'e sanki yalvarırcasına ricada bulununca, şebnem'in atası onu kırmadı və qəbul etdi.
beləcə, birlikdə sentyabr ayında ediləcək sınavlar üçün dərs ça lışmaya başladılar. Biz şebnem sinifini keçdi. bir daha da sinifdə qalmadı. birlikdə liseyi yazıldılar. eyni sinifdə idilər. hü seyin məktəbdə hər kəs tərəfindən sevilən və sayılan bir şagird idi. şebnem'e hər mövzuda köməkçi olurdu. Hüseyin isə artıq lisey üçüncü sinifdə idi