1- Allah varsa, Allah'ı kim yarattı?
Özellikle yeni sorgulamaya başlayan arkadaşların genellikle ilk sorduğu sorulardan birisidir.
Tanrının nasıl varolduğunu bilmemiz, bize verdiği küçük mühendis beyniyle bunu idrak etmemiz mümkün değildir. Tanrı mekan ve zaman kavrdıbının dışındadır. Bu sorunun cevabı Tanrının zaten ezelden beri hep var olmasıdır. Bir cevabı daha, bu sorunun bir cevabı varsa bile bunu bizim asla bilemeyeceğimizdir. Bu yanıt sizi tatmin etmese bile bunu kabullenmek zorundasınız. Sadece bu sorudan ötürü Tanrının olmadığını düşünmek katiyen saçmalıktan ibarettir.
Bu örnek biraz ütopik gelebilir fakat bugün bizim ürettiğimiz akıllı telefonların ya da cihazların şunu sorup, anlamasını bekler misiniz?
"Beni bir insan yarattıysa insanı kim yarattı? O zaman beni insan üretmedi ben kendi kendime var oldum."
Bazı arkadaşlar diyebilir ki bu ne saçma bir örnek? O bir telefon, biz ise insanız.
işte biz de Tanrıya göre bir telefon kadar bile akıllı değiliz ve bu sorunun cevabını bulamayız.
Bu soruya en yakın cevabı ihlas Suresi'nin 3.ayetinde arayabiliriz...
"O doğurmamış ve doğurulmamıştır."
(ihlas Suresi, 3
2- Tanrı bizim cennete ya da cehenneme gideceğimizi zaten biliyorsa neden imtihan oluyoruz?
Bu da sık sorulan sorulardan bir tanesidir. Sanırım bu sorunun cevabı biraz daha uzun olabilir.
Öncelikle henüz yaratılmamışken ahirette bize bir soru soruldu.
insan olarak mı yaratılmak istiyorsun yoksa melek olarak mı yaratılmak istiyorsun?
Evet bu soru bütün yaşayıp ölen insanlara soruldu. Hatırlamamamız normal zira eğer hatırlasaydık zaten imtihanda olduğumuzu bilecektik fakat bugün zaten imtihanda olmadığımızı iddia edenlerden dolayı bunları anlatıyorum, ne demek istediğimi anlamışsınız umarım.
Bu soruya karşın hepimiz insan olmayı tercih ettik. insan varlıkların en üstünüdür, melekler sadece hizmet ederler.
Bu sorunun asıl sorduğu şey; "Melek olarak yaratılıp ebediyyen hizmet mi etmek istersin yoksa imtihanı geçip ebediyyen cennette mi yaşamak istersin?"
Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.
(Ahzab Suresi, 72)
işte bu sorumluluğu yer, gökler, dağlar üstlenemezken, biz üstlendik, çünkü nefs cahildir.
Kısacası imtihan olmayı biz seçtik ve bu imtihanın sonucunu Tanrının bilmesi hiçbir şeyi değiştirmez.
Yani bugün en basitinden Ahmet öğretmenin, Onur öğrencisinin tembel olduğunu ve dersinden kalacağını bilmesi hiçbir şeyi değiştirmez. Onur sınıfta kalacaksa kalacaktır bunu bilmesi onu sınava sokmaması gerektiğini göstermez.
Zaten eğer Ahmet öğretmen, Onur öğrencisini sınava sokmadan dersinden bıraksaydı, haklı olarak Onur öğrenci bunun karşılığında "Hocam beni neden sınava sokmadan, dersinizden bıraktınız?" diyebilir.
Bu yüzden bizim cennete gidip gidemeyeceğimizi Tanrının bilmesi hiçbir şeyi değiştirmez. Sen zaten sınavı geçersen cennete erişeceksin...
3- Eğer Hıristiyan olarak yaratılsaydık cehenneme gidecektik. Burda hıristiyan olarak yaratılmamızda ki suç bizde mi?
Evet bu soru da kafa karıştıran fakat mantıklı sorulardan biridir.
Cevabını şöyle açıklayayım...
Öncelikle insan Hıristiyan, Müslüman ya da Musevi olarak yaratılmaz. Anne, Babası o dine mensupsa doğan çocukta o dine mensup olur.
Tabi bu da çok önemli bir etken, sonuçta eğer bizim anne ya da babamız Müslüman olmasaydı biz de Müslüman olmayabilirdik.
Bu konuyu biraz daha açalım...
islam'a göre daha önceden islam'ı hiç duymamış, araştırmamış sadece yaşadığı bölgenin kültüründen dolayı islam'ı sadece terör olarak bilen birisi burada sorumlu tutulmaz. Ahirette sadece iyilik ve kötülüklerine göre yargılanır.
Şüphesiz iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.
(Bakara, 62)
Ancak Hıristiyan ya da Musevi olupta islam'ı bilmesine rağmen inkar eden kişi şüphesiz ebedi cehenneme gidecektir zira islam Hz.isa dahil bütün peygamberleri kabul ederken, Hıristiyanlık ya da Musevilik, Hz.muhafazid'in peygamberliğini kabul etmiyor, inkar ediyor.
Sizce objektif olarak bakın burada bir adaletsizlik yok mu?
Hz.muhafazid'in peygamber olduğunu, Kuran-ı Kerim'i inkar eden kişi elbette cehennemi haketmiştir.
Ayrıca bizler farklı dinleri sorgulamamız gerektiği gibi, onlar da farklı dinleri sorgulamalı.
Bu konuyu bu kadar basit olarak görüp kestirip atmamalıyız.
1400 yıldır günde 5 vakit ismini duyduğumuz Hz.muhafazid'den bahsediyoruz.
Biz hâşa Hz.isa'nın peygamberliğini inkar ediyor muyuz?
Peki onlar neden Tanrının elçisini peygamber olarak kabul etmiyor?
Bu konuyu iyice düşünüp, taşınmak gerekir.
Bir hoca değilim fakat bu soruları bende çok sordum, sorguladım hatta dinden çıkma noktasına dahi geldim ama çok şükür sorduğum her sorunun cevabını çok düşünerek, araştırarak derinlerde buldum.
Az felsefe Tanrıtanımamazlığa, derin felsefe Tanrı'ya zütürür.
- Francis Bacon
Bu başlıkta sadece bu 3 soruyu cevapladım fakat ciddi anlamda önemli sorulardı bunlar.
Bunun dışında yardımcı olmamı isteyenler özelden dahi istediği soruları sorabilirler.
Herkesle saygılı bir şekilde tartışmaya açığım...