1. 1.
    +1 -3
    dayım mit te çalışıyo beyler ondan duydum ben de size anlatayım da uyumayın dedim

    OKUMADAN GEÇMEYiN ! TÜYLERiNiZ
    ÜRPERECEK !
    2012 yılının 7 Şubat günü, saatler
    16.30'u gösteriyor.
    Başbakan Erdoğan istanbul'da makam
    arabasına binmiş, herşeyden habersiz
    bıçak altına yatacağı hastaneye
    gidiyor. Aradan 25 dakika geçiyor. Saatler
    16.55, yani resmi mesai saatinin
    bitimine 5 dakika var. MiT Müsteşarı
    Hakan Fidan'ın telefonu çalıyor.
    Arayan kişi, Savcı Sedrettin Sarıkay'nın
    Oslo görüşmeleriyle ilgili ifadesine başvurulmak üzere kendisini savcılığa
    beklediğini söylüyor.
    Ancak mesele bundan ibaret değil... Bir süre sonra Hakan Fidan'ın evinin
    civarı polis kaynamaya başlıyor.
    Anlayacağınız ifade vermeye hemen
    gitmezse polis evini basacak, MiT
    Müsteşarı'nı azılı bir terörist gibi
    kelepçeleyerek savcıya zütürecek. Fidan o sırada ne yapacağını, kime
    ulaşacağını ve bilgi aktaracağını
    araştırıyor. Plana göre Erdoğan 17.00'da ameliyata
    girmiş olacağı için onu arasa da
    ulaşamayacağını düşünüyor ve aklına
    gelen ilk ismi, Cumhurbaşkanı Abdullah
    Gül'ü arıyor. Gül konuşma sonunda ifade
    vermesinde bir sakınca olmayacağını
    belirtiyor. Saatler 17.30'u
    gösterdiğinde Fidan Erdoğan'ın en
    yakınındaki isimlerden birini arıyor. "Sedrettin Sarıkaya isimli Savcı beni
    ifadeye çağırdı ve evin etrafını
    sarmışlar. Gitmezsem eve operasyon
    yapacaklar. Ben ifade vermeye
    gideceğim ancak Başbakan
    ameliyattan çıkar çıkmaz kendisine durumu iletin" diyor. O an, inanılmaz birşey oluyor!
    Hastanede bıçak altında olması
    gereken Erdoğan'ın hastaneye henüz
    gitmediği ortaya çıkıyor. Nasıl mı?
    Anlatayım...
    Hastaneye gitmik için yola çıkan
    Başbakan'ın konvoyu bir süre sonra
    güzergah değiştiriyor. Arka koltukta
    oturan Erdoğan öndeki korumasına, "Şu ara sokakta bir aileye sözüm vardı
    evlerine gideceğime dair. Bekleyen
    doktorlar özel ekip, hastane özel
    hastane. Bir saat bekleseler de olur. Çek
    şu evin önüne" diye talimat veriyor.
    Henüz o evdeyken, Fidan'ın telefonda anlattıkları kulağına fısıldanıyor
    Erdoğan'ın. "Sakın teslim olma, sakın
    kapıyı açma" diye talimat veriyor ve
    ayaklanıyor. Hastaneye gitmek için
    yola çıkan konvoy birkez daha
    güzergah değiştiriyor. Yarım saat sonra Başbakanlık uçağı Erdoğan'ın
    talimatıyla Ankara'ya uçuyor. Ancak Erdoğan daha Ankara'ya
    gitmeden bu kez Hakan Fidan'ın evinin
    etrafını özel harekat timleri sarıyor.
    Birkaç dakika içinde de, "O polisler
    oradan çekilmezse vur emrini
    uygulayın" talimatı geliyor. Cumhuriyet tarihinin en dehşet verici
    operasyonunu gerçekleştirmek üzere
    olan polisler, bu emir üzerine apar
    topar geri çekiliyor.
    Neden "Cumhuriyet tarihinin en dehşet
    verici operasyonu" dediğimi merak ediyorsunuz değil mi? Onu da anlatayım...
    Hani Erdoğan Sezai Karakoç'un bir
    şiirini okumuştu ya.
    "Sakın kader deme, kaderin üstünde bir
    kader vardır. Ne yapsalar boş
    göklerden gelen bir karar vardır" diyordu o şiirde...
    işte o kaderin üstündeki kader orada
    ortaya çıkıyor. Göklerden gelen kararın
    son karar olduğu orada ortaya çıkıyor.
    Erdoğan o gün söz verdiği o ailenin
    evine gitmese, Hakan Fidan kendisine ulaşamayacak ve cebren de olsa
    savcının karşısına zütürülecekti.
    Önceden hazırlanan belgeye göre
    Hakan Fidan'a, "Talimatları
    Başbakan'dan aldım" dedirtilecekti. Ve en korkunç olanı...
    Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep
    Tayyip Erdoğan ameliyat sonrası bir eli
    yatağa kelepçeli olarak uyanacaktı. O
    uyanmadan fotoğrafları tüm medyaya
    servis edilecek, "Başbakan Erdoğan ve MiT Müsteşarı Hakan Fidan vatana
    ihanet suçundan gözaltına alındı ve
    tutuklandı" haberleri dalga dalga
    yayılacaktı. 17 Eylül 1961 yılında Menderes'i
    yatağına kelepçeleyerek başına iki
    asker diken zihniyet, 53 yıl sonra aynı
    sahneyi Türkiye'ye bu kez Erdoğan
    üzerinden yaşatacaktı. iki askerin
    yerinde iki polis, Menderes'in yerinde ise Erdoğan olacaktı. Erdoğan'ın 7 Şubat krizinden sonra
    hemen her yerde, "Bunların amacı
    bana ulaşmaktı" demesinin nedeni işte
    bu. Bu söz laf olsun diye söylenen bir söz
    değil. Çünkü bu korkunç planın tüm
    ayrıntıları devletin kayıtlarında şu
    anda mevcut! Dün itibariyle paralel
    yapıya yönelik yapılan operasyonların
    bir kısmı da bu belgeler ışığında yapılıyor..Ve Devamı daha çok ses
    getirecek.Yer yerinden oynayacak.. !
    ···
  1. 2.
    +1 -1
    okudunuz mu geyler
    ···
  2. 3.
    0
    sır kapısı terk
    ···
  3. 4.
    0
    korkudan modemi parçaladım.
    ···
  4. 5.
    0
    okudum lan allah yukarda olum kanıtı harbi çok yaşa büyük usta
    ···
  5. 6.
    0
    rosorvod
    ···
  6. 7.
    0
    KANAL 7'DE KALP GÖZÜ PROGRAMI VARDI. ONUN SENARYOSU HERHALDE.
    ···
  7. 8.
    0
    niye okumuyosunuz ulan israil dölleri
    ···
  8. 9.
    0
    @1 sen naptın kardeş
    ···
  9. 10.
    0
    (bkz: cool story bro)
    dayında sağlam hayal gücü varmış. gibtiretsin miti gelsin senarist olsun paranın dıbına kor.
    ···
  10. 11.
    0
    tüylerim tiken tiken oldu hz uzun adamı yedirmeyiz !!!
    ···
  11. 12.
    0
    http://www.aksam.com.tr/g...nda-bozulmus/haber-286533

    lailaheillallah allaahhh !!!
    ···
  12. 13.
    0
    Hz. Recep Tayip Erdoğan ( sav )

    Allahu akbar
    ···
  13. 14.
    0
    up up up
    ···
  14. 15.
    0
    bunun aksini iddaa eden çarpılır
    ···
  15. 16.
    0
    reserveserveserved
    ···
  16. 17.
    +1
    http://imgim.com/oyyysasfas.jpg
    ···
  17. 18.
    0
    sportif
    ···
  18. 19.
    +1
    okudum çok mantıklı kardeş bu sene ortaokula başlayacaksın heyecanlı mısın ?
    ···
  19. 20.
    0
    okumayın oyum Tayyipe gitti
    ···