-
1.
+2Bunu neden yazıyorum bilmiyorum ama yazılması gerek. Bir şey buldum. Bir günlük. Bu köyün tüm gizemlerini anlatan bir gencin günlüğü. Tüm bu esrarengiz olayların, yaratıkların ve mekanların ifşasını sunuyor inanılmaz derecede meraklı olduğum için yaraklara gelmem an meselesi. Durun herşeyi en başından anlatayım.
bir kişi olsa bile yazıcam panpalar. rez alın başlayayım
-
2.
-1Anlat dinliyom qumki
-
3.
0esrarengiz kasaba terk
-
4.
0Anlat pampa trol degilse
-
5.
0Seri yaz .
-
6.
0Üniversite sınavlarının stresini atlatmış, kuzenim ve onun taş gibi arkadaşlarıyla büyükbabamın yanına gidiyorduk. Yol boyunca epey bir eğleniyorduk aslında, kızlar bana iyi davranıyordu. Şöför koltuğunda ben varım, erkenden ehliyet sınavına yazılmanın faydalarından yararlanıyordum. Sigaramdan son bir nefes alıp pencereden attım ve kızlarla beraber şarkıya katıldım.
Her biri birbirinden güzel kızları kuzenim çok iyi tembihlemişti. Açık saçık giyinmek yoktu. Bunuda kuzenime ben söyledim. O tür kızlar diğer erkeklerin aksine bana itici gelir ve gideceğimiz yer bir köydü. Ayrıca yaşlı insanları bilirsiniz ters tepki verebilirler. Dört kız, tek erkek ben ve bolca atıştırmalık...
Kısaca kendimden bahsedeyim. 1.90 boyunda, kaslı, yakışıklı ve espritüel DEĞiLiM. 1.71 boyum var türlü türlü huyum var. Gizeme meraklıyım, bu yüzden yanımda bir sürü polisiye-gizem kitap ve film getirdim. Bu arabayı babam iyi bir üniversite kazandığım için almadı. Kendi arabasını bir aylığına verdi.
Kuzenim güzeldir, minyondur. Kızıl-kahve saçları burnu etrafındaki çillerle harika bir uyum sağlar. Adı serpil.
Kader, kahrengi saçları ve kusursuz gülümsemesiyle bende her zaman bir hayranlık uyandırır. Ama gıcıktır. Zeki ve gıcık.
Aygül ve Ayşegül. ikizlerdir. Genellikle aynı giyinir ve inanır mısınız Aygül bana çok çekici gelir. Ondan hoşlanıyorum. Kendi güzel, yüzü güzeldir. Tıpa tıp aynı olmalarına rağmen onu 1 kilometre öteden tanırım.
Ah bide 3 yaş büyük olmasalar.
Kankiler telden yazıyorum yavaş olabilir ama hikaye bitecek merak etmeyin yarıda bırakmam -
7.
0Oyş hikaye
-
8.
0ilk gün bişey yapmadık 7 odalı evimizde oturduk. Öyle aklınıza lüks bişey gelmesin köy evi işte ahırı filan var.
ikinci gün ormanda gezintiyi teklif ettim. Ama game of thornes adlı diziyi izliyorlardı
Sonra Aygül "Dur dur. Ben geliyorum sonuçta oturmaya mı geldik."
"Tamam Aygül ben dışarıdayım" dedim ikizlerden hangisi olduğunu belirterek.
Sonra Kader yine o çok bilmiş tavrıyla "Hala ikisini nasıl ayırt ediyorsun anlamış değilim" dedi.
Sinirlerimi bozuyordu bu kız. Çok bilmiş tavrıyla herkese yukarıdan bakıyordu. Neden kuzenim bu kızla takılır anlamış değilim.
işaret parmağımşa başımı göstererek "Zeka gerektirir" dedim.
"Zeka mı? istersen anldıbını bilmediğin kelimeleri kullanma"
Bizimkiler "Ooooooo" diye anırmaya başlayınca "Nedir ulan zeka?" Kendini öok zeki sanıyordu. Okullarını hep birincilikle bitirdiği için bir havası vardı. Ama yine de keşke sormasaydım.
Tek nefeste cevap verdi: "Zeka; anlama, öğrenme, düşünme, planma, sebeplendirme, sonuçlandırma, ilişkilendirme, mantıklar, argumanlar ve sorunlar üzerine giderici strateji ve yollar üretme gibi zihinsel işlevlere verilen isimdir"
Ne dedi lan bu? Yamuldum amk
Bizimkiler başladılar yine "Oooo"lara, tezahüratlara... Uşan utanmasalar kızı omuzlarına alıp üzerime yürüyecekler. Ama tokalaşıp kısa kestiler.
Kader devam etti egosuyla "istersen senin için farklı zeka türlerinden bahsedebilirim. Pgiboloji okuyan birine bulaşmaman gerekirdi."
Şok oldum!
"pgiboloji" diye mırıldanarak dışarı çıktım. Arkamdan Aygül geldi. Bir kıza oldukça hızlı davranmıştı. Etkilendim doğrusu. Kuzenimden dolayı kızların hazırlanmak için saatlerce vakit harcadığını biliyorum.
Aygül, siyah ve fermuarsız kapüşonlu hırka ile siyah dar pantolon giymişti. Bende lacivert kot pantolon beyaz tişört ve beyaz köpüşonlu hırka giydim, fermuarını yarıya kadar çekmiştim.
Sigaramı, kamp çakımı (hani şu çok amaçlı olanlardan) çakmağımı ve telefonumu kontrol ettim. O anda aklıma dahiane bir fikir geldi. Dışardan mersivenlerden inince sağ tara -
9.
0Dışarda merdivenlerden inince sağ tarafta kalan kapıyı açtım. Direkt amerikan mutfak görünüyordu. Büyükbabam televizyon izliyordu
"Büyükbaba biz ormana gidiyoz!"
Kulakları ağır işttiği için bağırmıştım.
"iyi iyi gezin."
"Tüfeği verir misin?"
"yok lan! ne tüfeği? Av mevsimi değil. Jandarmalar görürse alırlar, ceza keserler."
"Ya bişey olmaz"
"oğlum gibtir git"
Başım önde çıktım dışarı. Aygül bana gülüyordu. Rezil oldum amk.
"neyapacaktın ki tüfeği?"
"Ne bileyim. Hedef talimi dilan işte."
"Ah şu erkekler... Eğer silahlar veya benzeri şeyler hakkında konuşursan kızlar sana asla aşık olmaz"
"Kız mı? Peh. Çokta umrumda ya."
Gerçekten umrumda değildi. BEN MACERA iSTiYORUM. KORKU iSTiYORUM. GiZEM iSTiYORUM.
istemez olaydım. -
10.
+1Herneyse... Orman yolunda sallana sallana yürüyorduk. Bazen ellerimiz, omuzlarımız birbiribe değiyordu ve ben o anlarda heyecanlanıyordum.
Yaprak hışırtıları, rüzgarın uğultusu ve kış cıvıltıları... Burada olmak güzel. Bizim köy öyle diğer köyler gibi tezek kokmaz. Yolları kötü değildir. Marketi filan var lan. Yani ne bileyim kasaba gibi bir yer işte. ilçeyle aramızda 1 kilometre var.
Aygül'ü benim gizli mekanıma zütürdüm. Kocaman bir porsuk ağacı vardı ve çevresinde diken filan yoktu, zamanında kesmiştim. Aygül ağacı görünce şaşırdı tabiki. Bu ağaca iki kişi sarılsa elleri birbirine değmez. O biçim yani.
Neyse yaslandık ağacın kenarına oturuyoruz. Aygül cebinden iki teneke kola çıkardı. Ona karşı hayranlığım bir nebze daha arttı.
Açtık kolaları içiyoruz işte. Sonra birden önümüzde bir sincap durdu. Simsiyah gözleriyle bize bakıyordu iki patisinin üstünde. iki kere burnunu oynattı. Biz mal mal bakıyoruz tabi ki. Aygül o sırada şirin bir çığlık attı. Ellerini çenesinin altında birleştirmiş gülümsüyordu.
"Ay ne kadar tatlı" -
11.
0Beyler buradaysanız bir ses seda verin
-
12.
0rezz panpa devam
-
13.
0yaz hadi
-
14.
0Aygülün küçük çaptaki çığlığından Sincap korkmuş olacak ki hızla kaçtı. Gülümserken ki gözlerinde ki ışıltı görülmeye değerdi. inanın bana değerdi.
Biraz daha sessizce oturup doğayı dinledik ve kola içtik. Sonra cebinden kulaklığını çıkarıp beraberce Leonard Cohen - Dance Me şarkısını dinledik. Allah günah yazmasın ama sesi çok çirkindi. Herşeye rağmen şarhoş eden bir ahegi vardı. Çayırların üstüne uzandık sonra ama biz gökyüzünü izlemiyorduk. Koca ağacın yapraklarının birbirleriyle dans edişini izliyor, hışıtlarını dinliyorduk.
Başımı göğsüme yasladığı anda korktum amk. Karşı cinsle bı kadar yakın olmaya alışık değilim.
"Bir süre burada dursam sorun olur mu?"
"Keyfine bak!" dedim ama asıl keyfi ben yaşıyordum. Saçlarıyla oynuyor, kokusunu içime çekiyordum. Hoşuna gitmiş olacak ki kafasını göğsüme daha çok gömdü, sarıldı. Ne yaşadığını merak etmeye başladım. Hayayı zor muydu? Sürekli arkasından pıçaklanıyordu. Bilmiyordum.
Yanaklarımla oynamaya başladı. Bu tür sevgi hareketlerini niçin severler hiç bilmem. Traşlı yüzümde elini yukarı aşağı kaydırıyordu. Fesat mıydı neydi bilmiyorum ama gülümseyerek " pürüzlüüüüüğ pürüzsüüüüğğğğzz pürüzlüüüüüüğ pürüzsüüüüüğğğzz" Benimde hoşuma gitmiyor değildi hani.
"Bir izin verde sigara içeyim" dedim ve hemen kısa kapaksızCamel Soft paketimden gayet havalı bir şekilde sigara çıkardım. Yani en azından ben öyle sanıyordum.
"Hadi kalkalım"dedim. Burada olanlar (ne olduğunu idrak edemesemde) aramızda kalacaktı. Anlaşma filan yapmadık, yapmayada gerek yok zaten. Aygüle okulda yaşadığım dramatik olaylardan birini anlatıyordum.
"işte sigara içerken hoca basınca heyecandan bir kabine iki kişi girdik. Hoca kapıları açtırdı. Çıksak ne diyecez. Çıkmasak olmaz. ikimizde çıktık. Hoca tip tip baktı. Yanımdaki çocuk dedi HOCAM VALLA SiGARA iÇiYODUK"
Aygül kahkaha atarak dinliyordu bende pnu izliyordum sonra ayağım takılıp yere düştüm.
"Ananızkim"
Aygül daha çok gülmeye başladı. "düşenin dostu olmazmış" diyince elini uzattı.
"Tamam gel gel" -
15.
0Bunun elini bir çektim üstüme kum çuvalı gibi düştü. Sonra çatırdamayla yine düştük sanki. Heryer karanlıktı. Galiba ölmüştüm. Biri bana sesleniyordu.
"Yedigir! Yedigir!"
Göğsümdeki baskı yüzünden zorla cevap verebildim.
"Altındayım amk"
Hemen ayağa kalkıp telefon ışığını bana doğrulttu.
"Özür dilerim"
Kaburgalarımda hafif bir çatlaklık hissetsemde şimdi kızın yanında bunu söylemek hiç hoş olmaz. Sonuçta güçlü erkeklerden hoşlanırlar ya hıaadıbına.
Herneyse telefon ışığı gözümden çektiğinde göz yaşımı gizlice silebildim. 3 metre yukarıdan düştüm, onu geç bide üstüme Aygül düştü. Kolay mı amk? Ona bişey olmasında
`iyi misin?" diye sordu. Hele bi düşüneyin 3 metre yerin sibine düştüm, sanırım kaburgam çatlak, karanlık ve rutubet kokan bir yerdeyiz, korkuyoruz...
"Daha harika olamazdım." -
16.
0Beklettiğim için özür dilerim kankalarım. Kimse okumuyo sanmıştım
-
17.
0iftarı yapıp geliyorum
-
18.
0Selamünaleyküm panpalar Allah oruçlarınızı, kabul eylesin. Başlıyorum
-
19.
0Telefonlarımızın ışıklarını etrafa tutuyoruz. Kayalardan yapılan duvarlar ıslak ve nemli, yer desen toprağın üstüne kalaslar yerleştirilmişti. Karşımızda bir masa bir de sandalye vardı. Örümcek ağları, böcekler her yerdeydiler. Eski püskü masanın üstünde bir kama vardı. Işıkta parlamasından dolayı gümüş olduğunu anlamıştım birkaç eski tip kalem, mürekkep hokkası, kalın bir kitap ve bir yılan vardı. Yılan!
Ama Aygül beni şaşırtacak bir şey yaptı. Tamam önce çığlık attı ama kamayı aldığı gibi yılanın kafasına sapladı. Şok oldum anasını satayım. RIP YILAN. Üzgün surat ifadesi.
"Hassgibtir. Sen ne yaptın öyle"
"Zamanında Kung fu dersleri almıştım. Kılıç kullanma hobimi orada kazandım"
"Sen ciddi misin? Bu harika!" diye bağırdım
"Diğerlerine ne diyeceğiz?"
"Tabi ki hiç birşey"
"Nasıl? Ama onlara söylememiz lazım"
"Dur. Önce buranın" defteri elime aldım "sırrımı öğrenmeliyiz. Eğer şimdi söylersek işleri berbat ederler. Serpili biliyorsun... "
Sinsice gülümseyerek beşlik çaktık. Kafa dengi birisiydi.
Ellerimi karnım hizasında kenetlerdim. Koşarak geldi, bastı, sıçradı ve dışarı çıkmayı başardı.
Hani bende de bazı yetenekler vardır. Örneğin parkur koşmak gibi. Aslında gayet iyi gidiyordum ama kolum kırılınca bırakmak zorunda kaldım. Yukarıdan elini uzatmıştı,ama ben beni çekemeyeceğini söyledim. Biraz geri çekildim ve bir Assasins Creed, bir Haşhaşin bir Hassan Sabbah fedaisi edasıyla yukarı çıktım, zaten 3 metreydi.
Kamayı ona vermiştim. Hem kullanmasını biliyor, hem benim ilgimi çekmiyordu. Benim için önemli olan bu kitapta yazılanlardı. Kitapla beraber kalemleri ve hokkasınıda aldım. inanılmaz heyecanlıydım. Bu adam muhtemelen öyle şeyler yazmış olmalı kendisine yerin altonda sığınak yapmış. Gizli devlet sırrları mı? Cinayet mi? Paranormal olaylar mı?
Evet, aslında hepsi. -
20.
0Heyecanla eve gittik. Meraktan ölüyorduk. Aygül diğerleirnin bizi rahatsız etmemesi için kitap okuduğumuzu eğer bizi rahatsız ederlerse burunlarına yiyecekleri bir darbeden dolayı beyinlerinin parçalanacağını söyledi. Şaşırmıştım. Çok güzel bir kızdı, ondan böyle bir şey beklemek aklımın ucundan geçmezdi. Önümden geçerken ensemi geriledim. O an fark ettim kulağında sallanan küpe kılıç şeklindeydi.
Odam geçtik. Kahve masasına koyduk herşeyi. Yine Brad Pitt i andırır şekilde bir sigara yaktım.
"Aygül hanım kahve yapabilir misiniz rica etsem."
Sağolsun kırmadı beni yaptı iki kupa kahve. Aslında çayı tercih ederdim ama demlesi hem uzun sürüyor hemde üst katta ocak yoktu. Benim ki sütsüz şekerisiz salt kahveydi. O kendine 3ü 1 arada yaptı. Bir sigara yaktım, kahveyle iyi gidiyordu.
Daha fazla kendimi heyecanlandırmayı bırakıp açtım kitabı. ilk sayfada"KAKNEM MURATIN GÜNCESi" yazıyordu.
Aygülle birbirimize baktık kısa siyah saçları (nedenini bilmediğim halde sürdüğü) koyu renk ruj, hafif makyaz, ay yıldız bir kolye (muhtemelen babası polis oşduğu için milliyetçiydi) veeeeee güzel siyah parlak gözler. Gözlerimi ondan almakta zorlandım. Acaba öpsem be derdi? En fazla kaç kemiğim kırılırdı? 4? 5?
Defterle işgilenmeye geri koyulduk. Dili sade ve neredeyse günümüz Türkçesi.
Yunanlardan bahsesiyordu.Bu köye giren Yunanları bir canavar öldürmüş. Kara Koşnak.
Deftere bir resim çizilmişti. Domuz burunlu, inek gözlü, kulaklarında envai çeşit küpe ve tüy olan. Tacında beş kuru kafa motifi bulunan bir canavardı bu. Kara Koşnakın resmi bizi ürkütmüştü. Sanırım bir yaratık en iyi bu kadar çizilebilirdi.
"Galiba Cumhuriyet dönemine ait." dedi Aygül.
Nerden anladın der gibi baktım
" Dili çok sade ve yunanlardan bahsediyor ilerde mutlaka Atatürkten ya da devrimden bahsedecektie. Hem burada edebiyat okıyan kim?"
"Ah doğru ya"