1. 26.
    0
    oturduk çaylarımızı içtik, çaycı tanıdık olduğundan benden pek para almazdı, ancak buralarda dolaşmamı da pek istemezdi,en son bir lise öğretmeniyle burada yaka paça birbirimize girdiğimizden beri bana temkinli yaklaşıyor.

    banane kardeşim, öğrencilerini giberim onun.ben mi diyorum al ağzına at şu yarım hapı diye ? ben mi diyorum winston içme kubar iç diye. banane dıbına koyayım, gelip buluyorlar soruyorlar.bal reklamları gibi satmıyoruz ya.işimzi düşüyor geliyoruz işte buralara.

    çaycının adını vermeyeyim, malum oralardan olanlar tanıyabilir. çünkü bilindik birisi kendine göre.

    yine de sever beni, çok işimi görmüşlüğü vardır, malımı hiç etmeye çalışan bir bini gece yarısı evinden alıp çay ocağına oturttuğumda gıkını çıkartmamıştı. biraz daha geç kapatmıştı.

    gel gelelim, kalktık eyvallah çektik ona da,yollanmaya başladık.ilk önce yenimahalle tren istasyonuna indik, kimse yoktu, genelde gorilin arkadaşları buraya gelir, ellerinde bişey olmasa da sigara içerlerdi, kaçak trene atlarlardı, atlamadan önce sigara da olsa o esrarlı ortamda bir şeyler içerlerdi.

    daha sonra oradan ayrılıp meydana gittik, durumlara baktık.

    şimdi bu iş öyle bir şey ki,hiç yapmaz diyeceğiniz adam bile atatürk heykelinin önünde lsd satabilir. evde hazırlanmış votkaları pet şişeyle satar ancak, normal votka değildir tabi.

    herkesi anlayabiliyorduk, kimin ne sattığını az buçuk kestirebiliyorduk. kendimize göre muhabbete giriş yöntemlerimiz vardı. satıcı olduğunu düşündüğümüz kişinin yanında muhabbet eder,onu yanımıza çekmeye çalışır, daha sonra yanımıza sokulmak isteyen insanın hayatına sokardık.

    kimseye çalışmıyorduk,biz sadece bu taku içmeyi bilmeyen insanların mallılklarını kullanıyorduk. büyük insanlarla işimiz yoktu, kokain dediğiniz şeyin kafasını patlayan şekerin üstüne pudra ve bir miktar çay katarak yaşayabilirsiniz. ciddiyim,üstüne bir iki bitkisel karışım yaptığınız zaman gerçek bir kafa yaşarsınız. inanmayacağınızı biliyorum, deneseniz de yapamayacaksınız. ancak var böyle formüller.

    satıcılarla bugünlük uğraşmaya gerek yoktu, vardı zaten sermayemiz. önce bakırköyün en nezih binlerinin yetiştiği lisenin önüne doğru yürüdük istanbul caddesine inip...
    ···
  2. 25.
    0
    reserved
    ···
  3. 24.
    0
    güzel betimlemeler reyiz.. takipteyiz.
    ···
  4. 23.
    0
    Reserved okuyacağım akşam
    ···
  5. 22.
    0
    anlat lan zamki
    ···
  6. 21.
    0
    narkotik benim branşım açık verme giberun..
    ···
  7. 20.
    0
    ilk önce incirliye geçtik, cebimizde 20 gram patrick vardı. 4er gramdan satarız, çabuk elden çıkar parayı koyarız bir hafta geçiniriz diye konuştuk aslıyla.

    ama kafamız kim kardashian zütü gibi cavcaklıydı. yürüyüşümüzün değiştiğini hissedebiliyordum. aslı " ezan mı okunuyor " dedi." okunuyordur herhalde, günde 5 vakit okuyorlar yanlış hatırlamıyorsam " dedim. sonra bilen bilir bir tartışmaya girdin mi uzar gider.

    aslı 7 kere ben 5 kere diyene kadar git allah git town center ın önüne kadar geldik. sonra ben yaşlı bir adamı çevirip sordum. adam feci korkmuştu. gözlerimiz kanlanmıştı sanırım, aslıya döndüm bak dedim dayıya sorup öğrenicem şimdi, aslı nın family guy daki adama benzediğini sandım bi an.neyse döndüm. dayı sanki evrilememişiz de maymun kalmışız gibi hayretle bakıyordu.

    dayı dedim, ezanı duyuyor musun ?

    "yok evladım, vakti değil,az önce okundu öğle " dedi

    dedim dayıcım genelde duyar mısın ?

    "duyarım" dedi.

    dedim kaç kere duyarsın günde ?

    5 dedi.

    eyvallah dayı, lazım mı bişeyler dalga malga dedim. aslı güldü adam arapça illallah etti,biz de güle güle geçtik karşıya, ticaret meslek lisesinin sokağına girdik. ilerledik bir çaycıya girdik.

    kafamız açılana kadar burada dolaştık.

    sonrası lise çıkışı, istasyon,sahil ve türkü barlardı.

    bugün bunları elimizden çıkarmamız gerekiyordu. ertesi hafta büyük bir asimile partide maestro olmayı düşünüyorduk aslıyla. üç beş üniversite öğrencisinin arkadaşına düzenleyeceği bir partide mangal yeller gibi ot yetiştirecektik.
    ···
  8. 19.
    0
    http://imgim.com/7409incid5642330.jpg
    ···
  9. 18.
    0
    şeker kafasında dinliyorum anlat
    ···
  10. 17.
    0
    başlıyorum okumaya

    (bkz: esrarın suç olması)
    ···
  11. 16.
    -1
    neyse, konuştuk ettik,

    mesele geldi yeni mala.

    dedim oğlum nedir bu adı sanı yok mu ? yok oğlum bilmiyorum ki sormadım,ama hala züt gibiyim dıbına koyayım dur getireyim dedi.

    gitti getirdi. domates reyonuna koymuş hayvan herif. aslı baya gülmüştü o domateslerin içinde söndürdüğü cigarayı ararken, güzel gülüyordu. tımarhanedeki beyaz yüzlü bir kadının kedi severken güldüğü gibi. gitti getirdi, yaktım.önce taktan bi koku çıktı.ama çıkan duman çok koyuydu. müthiş bir rengi vardı. aslı da aldı bir iki duman.

    " ekinezya gitmiyor mu artık " dedi tufan.

    "yok dıbına koyım, herkes aynı şeyiğ satıyor,ada çayı na dayayacaksın sinek ilacını satacaksın en iyisi dıbına koyıyım,al marketten sermayesi bile yok."

    güldük falan. dedim abi yok mu ismi bunun amk.

    "ulan yeni şey dedin al yeni şey, sokturtma adına,de işte bişeyler, hollandadan kuzen getirdi de,adı da patrick de ilk kluivert denemiş de ondan böyle diyorlar de " diyip durdu.iyi dedim. patrick cebimde aslı yanımda. çıktık dışarı. döndük anavatanımıza.

    bakırköy.
    ···
  12. 15.
    0
    anlat panpi
    ···
  13. 14.
    0
    reserved tutarsa reklam alırım
    ···
  14. 13.
    0
    hadi lan
    ···
  15. 12.
    0
    Reserved
    ···
  16. 11.
    +1
    goril benim beyler ona göre
    ···
  17. 10.
    0
    anlat pnpa
    ···
  18. 9.
    0
    fazla kıvrandırmadan, uzun uzun yazıyorum.siz okurken devam edip, arayı soğutmamak adına.

    dinleyenler belirtsin, gerek pm gerek rezerv. dinleyen birilerinin olduğunu bilmek gerek sonuçta hevesin kaçmaması için. sıkmak istemiyorum kimseyi.

    ona göre devam edeceğim.
    ···
  19. 8.
    +1
    esenler metro durağında indik, yanlış hatırlamıyorsam bir yokuşa benzer bir yol vardı. oraya doğru yürümeye başladık, insanların kendini göstermeye başladığı aktif bir caddeye çıktık. kendimi işine yeni başlamış bir pekekent gibi hissediyordum, tüm dünya benim için müşteriydi, iran devrim muhafızlarına bile bonz satabilirdim.

    obama ya beyzbol sporunun anlamsızlığını lsd tribi yaşatarak anlatabilirdim.

    neyse.gel gelelim esenlerde şakirt yayınları yapan bir çadır gibi bir şey mevcuttu o zamanlar,iki liraya kitap satıyorlardı, inceledim biraz. aslı da kolumdan çekiştirdi " ya bırak, rızıdan mı bitti ? " diyerek çekiştirdi beni. aldırmadım devam ettik.

    ara sokağa girdik, esenler belediye binasına kadar gelmiştik. tramvay yolu hala görünüyordu. fazla uzaklaşmamayı her zaman tercih ederim.

    nereden baksanız 6 7 tane ulaşım aracının olduğu bu şehirde kaçmak çok kolaydır benim için. vapurdan iner, teleferiğe binerim, teleferikten iner, trene atlarım.her şekilde kaçabilirim.

    devletin polisini devletin imkanlarıyla hiç koşmadan altedebilirim. tabi ki duraktan uzaklaşmamak kaydıyla.

    tufanın yanına vardık, kendisi kazım karabekir mahallesi diye bir yerde bir manavda çalışıyordu.

    manav önlüğünde bozukluk yerine, küçük wedd torbaları bulunan adamdı, geçtik manavın kapısını kapadık, kapalı yazısını astı.

    oturduk konuştuk, çay söyledik, adıyaman tütünü içtik.

    "dolu yok oğlum, kafam züt gibi sabahtan beri. cemil bini yeni bir şey getirdi, aklın hayalin almaz,iki dumanda ölüm tribine girdim dıbına koyayım " dedi.

    güldük ettik, aslıyla muhabbet ettiler, aslıya " nası kızsın lan sen " temalı güzel konuşmalar yaptı. aslıyı kimse çekici bulmuyordu, bulamıyordu.çünkü öyle bir kızdı ki ona muhtaç olduğunuzu bir bakışıyla size kabul ettirebiliyordu.
    ···
  20. 7.
    +1
    karşı yola geçtik, çocuğun hıçkıra hıçkıra evine dönüyordu. evde annesinin üstüne üstüne gidip neler olduğunu öğrenmek için çocuğun kafasını gibeceğini, babasının işten gelip oğlunun durumuna bakacağını, bize küfürler yağdırıp, devletin bir tak yapmadığını söyleyeceğini biliyordum. olan yine çocuğa olacaktı, arkadaşları tarafından da duyulacaktı.

    kısacası akbilini kullandığımız çocuk taşakoğlanına dönecekti ailesi ve arkadaşları arasında. babası " vuramadın di mi ağızlarına bi tane " diyecekti annesi " taş da mı bulamadın gerizekalı " diyecekti...

    her neyse. akbili bırakacaktık ertesi gün oraya.ama biliyordum, birisi gelip gözetleyebilirdi. goril hallederdi o işi tinerci sonuçta, kimse niye sokaktasın bu saatte diye sormaz, kıvrılır durakta bir iki saat uyur, akbili bırakır. takılır.

    ne diyorduk ? geçtik karşıyola. üstümüz başımız feci derecede kokuyordu. aslı çocuğun arkasından bakıp " bugün de okula gitmeyi versin puşt " dedi. güldüm,aklıma üç karış sakalla yaz sonrası lisenin son sınıfına başlamak için okula gidip, müdür yardımcısından yediğim %20 sini hissettiğim tokatı anımsadım." gibtir lan dıbına kodumun teroristine bak " lafını yeniden duyar gibi oldum muavin bininin.

    otobüs gelmişti, bindik.şöför üstümüz başımız tertemiz olmasına rağmen bize cins cins baktı, aslı da şöförün ondan beklediği hanım kızlığı sergilemeyip, cins cins baktı haliyle. aldım akbili bastım, aslı geçti. biraz daha bekledim yine bastım. aylık değildi, daha yaptırmamış herhalde hibine, bize yetecek kadar bakiye vardı. geçtik oturduk yerlerimize.

    aslı nerden baksanız 3 4 senedir kullandığı pilli mp3ü çıkardı, içinden bir şarkı açtı. kulaklığın sol tarafını bana verdi, kendisi cam kenarı insanıdır. süper insandır, karşı cinse çok ilgi duyarım ancak aslı başka bir kızdı benim için,onu üçüncü bir kolum gibi görüyordum.iki elimden tutsalar,bir yerden kurtulup, göbeğimi delip karşımdaki insanın boğazını sıkardı, eminim.

    aslı genelde sansar salvo denen bir elemanı dinlerdi, daha sonraları araştırdığımda bu adamın da bizim sattığımız uyuşturucu türlerinden müzdarip olduğunu duydum. hikayeye başlarken de onun gökyüzü şarkısındaki sözünü almam bu yüzdendir, aslıya olan özlemim ve saygım yüzünden.

    aslı sansar ın " pgiboz " adında bir şarkısını açtı.

    fırtınalı bir gece yağmur sağanak
    dalgalı denizde kendini boğmak
    herşeyi bırakıp hiç bir şey olmak
    dumanaltı bir gece doğmak

    diye gidiyordu yanlış hatırlamıyorsam,bu güzel bahar gününe uymuyordu bu şarkı,ama müthiş bir ritim vardı.

    yol boyunca dinleyerek gittik. daha sonra metro durağında inip, metroya bindik. esenler de indik.

    tufan ı bulmamız gerekiyordu. Bizim insanların beyninde yaratacağımız tufan için tufandan yeni şeyler satın almamız gerekiyordu.
    Tümünü Göster
    ···