/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +63 -3
    *
    bu lafı bana karşımda o kız haricinde söyleyen kim olursa olsun saniye beklemeden dalardım.
    kıza dalmadım ama çok sinirlenmiştim.
    onu rahatsız edecek hiç bi şey yapmamış sadece çok içtiği için evine bırakmayı teklif etmiştim.
    beni yanlış anlamıştı ama açıklama yapamayacak kadar öfkeliydim.
    sinirle yerimden kalktım.
    -iyi akşamlar. dedim
    iki adım atmıştım ki.
    -"pişt".dedi arkamdan
    gel de durma işte amk küçük oyunumuz yine başlamıştı.
    durdum ama dönüp bakmadım.
    -"pişt" sana diyorum delikanlı, baksana. dedi
    hala sinirliydim ama sırf sarhoş olduğunu bildiğim için geri döndüm.
    -efendim. dedim
    -nereye gidiyorsun, beni bırakmayacak mıydın sen. dedi dalga geçer gibi.
    -sizin geleceğiniz yok, bekleyen başka müşterim var onu bırakıcam. dedim
    -hadi ya, telefonun çaldığını duymadım ama. dedi
    -telefonla aradığını söyleyen kim, bakın 1 saattir orda beni bekliyor, daha fazla bekletmiyim. dedim aysel'i göstererek.
    -he anladım manita olayları. dedi
    -iyi akşamlar. dedim
    cevap vermedi, dalga geçer gibi güldü.
    az önce ağlayan hatun şimdi benle taşak geçiyordu.
    sinirle bizim masaya gelip oturdum.
    grup yavaş yavaş toparlanıyordu.
    aysel:
    -ne oldu, kimdi o kız. dedi
    -eski bi arkadaş, bi selam vereyim dedim. dedim
    tepki vermedi.
    dışarı çıktık, arabaya doğru yürüdük.
    aysel arabay bindi, ben camdan bizim kıza bakıyordum.
    hala aynı şekilde oturuyordu.
    onu orda öylece bırakıp gitmek ne zor oldu bilemezsiniz beyler.
    ama sırf güzel diye de kimsenin bana "huur çocuğu" deme hakkı yoktu, kaldıramazdım bunu, kaldırmamıştım da zaten.
    arabaya bindim ve mahalleye doğru sürdüm.
    içim çok huzursuzdu, bişey yapmalıydım.
    ···
  2. 77.
    +67
    *
    aklıma bi çakallık gelmişti yine.
    ayseli bırakıp ermahı aramak için durağa gelmiştim.
    telefonda "acil" dediğim için gelmesi 15 dk sürmedi.
    saat akşam 8'e geliyordu ki emrah geldi.
    -ne oldu lan. dedi merakla
    -dur kanka anlatıcam. dedim, kafamı toparlamaya çalışıyordum.
    aslında durağa gelirkenki fikrim bizim kızı alması için duraktakilerden birini göndermekti.
    ama durakta 2 tane sevmediğim genco vardı.
    güvenemedim ve b planına geçmiştim.
    -bak şimdi kanka, bi kız mevzu var, yardımın lazım. dedim
    -vay binççç, kız mevzu var ve benim yeni haberim oluyor öyle mi, ben de bu zütveren neden dükkana gelmiyor diyordum. dedi, yine kendi kendine gelin güvey olmuştu amk.
    -lan dur mal mal konuşma, kızla daha bugün tanıştım, lan hatta tanışmadım bile, çok garip şeyler oluyor kanka, şimdi sorma şu günü bi atlatalım söz anlatıcam. dedim
    -tamam o zaman dökül, ne istiyorsun. diye sordu.
    -kanka hatun zor durumda, şu an fethiye caddesindeki edebiyatçılar lokalinde, içeri girince sağdan 3. masada cam kenarında oturuyor. hala ordadır diye tahmin ediyorum, taksiciymiş gibi gidip "beni duraktan gönderdiler" diyip onu alıp buraya getirebilir misin. dedim
    -olum tanışmadık diyorsun buraya getir diyorsun, kızın burda ne işi var, hem niye gelsin ki amk. dedi
    -lan dur bi dinle, kızın evi şurası. dedim, elimle oturduğu evi göstererek.
    -haa tamam o zaman, öyle desene. dedi
    -izin mi veriyon sanki amk. dedim
    -tamam la tamam son bi şey sorucam sen niye gidip almıyorsun. dedi
    -alamam işte, anlatıcam sonra. dedim
    -tamam o zaman haydi eyw. dedi ve anahtarı alıp gitti.
    ···
  3. 78.
    +63
    *
    saat 8 olduğundan durakta benden başka kimse kalmamıştı.
    henüz gececi arkadaşlar da gelmemişti.
    tek başıma bekliyordum.
    ara sıra telefon çalıyordu.
    hem arabam olmadığı için hem olsa da bu heyecanla bi yere gidemeyeceğim için bakmadım telefonlara.
    çay üstüne çay içtim.
    geldiklerinde bizim hatun beni görmesin diye içeri geçtim.
    ama camdan caddeyi kesiyordum.
    derken benim sarı şahin yanaştı.
    emrah direk durağa gelmek gibi bi mallık yapmayıp, kızın evinin kapısının önünde durmuştu.
    bizim kız arka kapıdan indi, binanın kapısını açıp bu tarafa hiç bakmadan eve çıktı.
    2 dk sonra salonun ışıkları yanmıştı.
    eve girdiğini bilmek rahatlatmıştı beni lan binler.
    garip bi şekilde daha adını bile bilmediğim bi hatuna nasıl böyle kapılmıştım, bilmiyordum.
    emrah arabayı durağın önüne çekti.
    yanıma geldi.
    durur mu amk direk sordu:
    -anlat bakalım paşa kim bu yavru ceylan. dedi
    -bilmiyorum. dedim
    -ya gibicem yapacağın işi ne demek bilmiyorum. dedi sinirlenerek
    -kanka kafam çok karışık şu taşlar yerine bi otursun söz anlatıcam. dedim
    -iyi tamam amk hadi geçmiyor musun eve. dedi
    -yok kanka burdayım ben daha, belki geceye kalırım, bi gelsinler gececiler de. dedim
    gececiler hiç mi hiç gibimde değildi aslında ama bizim kızı bi kere daha camdan da olsa görmek istiyordum her kadar kızgın da olsam ona.
    hem sebepsiz yere yediğim küfürü hazmedememiştim daha.
    bu şekilde gibsen uyuyamazdım.
    -bırakayım mı seni eve. diye sordum emraha.
    -yok amk, iki adımlık yer, ben giderim, bu arada Cemil usta arada sövüyor sana, gelmez oldu falan diye haberin olsun, gel de gönlünü al bi. dedi
    -tmm kanka yarın uğrıcam. dedim ve emrah gitti.
    ···
  4. 79.
    +73 -1
    *
    Gececilerden biri gelmişti.
    selam verip içeriye oturdu.
    ben 2. katın penceresini kestiğimden çardağa çıkmıştım.
    yarım saat kadar geçmişti.
    hiç bir hareket yoktu.
    yapacak bi şey yoktu.
    "olum ömer salça olma kimseye, gibtir git evine yat zıbar" dedim kendi kendime.
    arabaya bindim.
    kontağı çalıştırdım.
    bir iki ara gaz verdim dikkat çekmeye çalışan ergenler gibi.
    belki duyar da bakar camdan diye son bir ümit.
    ama o da yememişti.
    bastım gaza.
    ev hemen 2 sokak ötedeydi.
    daha durağın sokağından dönmemiştim ki arka koltuktan bir telefon sesi duydum.
    "hay amk kim bilir kim unuttu" dedim.
    telefonu elime aldım.
    nokia 6630.
    liseli binler bilmez, altı yuvarlak armut gibi bi telefon.
    zamanının son modellerinden.
    bu bizim kızın telefonuydu amk.
    "emre" diye biri arıyordu.
    lan açsam mı acaba diye düşündüysem de olaylar iyice taka sarmasın diye ellemedim hiç.
    sessize almayı da bilmiyordum o yüzden hiç ellemeden ön koltuğa koydum telefonu.
    "telefonu yarın zütürür, bi gün daha onu görmüş olurum" diye düşündüm.
    evin önüne gelmiştim.
    arabayı parketmiş ama henüz inmemiştim.
    telefon belki 3. kez çalışıyordu ard arda.
    bi ara mesajlarını mı okusam mevzuyu çözmek için acaba diye düşündüysem de sürekli arayan bin buna müsade etmiyordu ki.
    zaten zütüm de yememişti, okumadım mesajları, hiç bi şeyi karıştırmadım beyler.
    demin farketmediğim ayrıntı şimdi gözüme çarpıyordu...
    ···
    1. 1.
      +12
      "amq" yazdıktan sonra 6630 u bilsen nolur ruhun liseli
      ···
  5. 80.
    +3
    hızımı alamadım yeter bu kadar
    ···
  6. 81.
    +55 -1
    *
    "emre arıyor" yazının arka tarafında bi adam resmi vardı.
    yakışıklı biriydi, orta yaşlarda hafif kır saçlı karizmatik gülüşlü bir adamdı.
    sinema, tv kültürüm pek olmadığından "acaba artiz" falan mı diye geçirdim içimden.
    neyse, babaneydi amk ya.
    tam arabadan inecektim ki telefon bi daha çaldı.
    belki de önemli bi mevzu vardır diyerek fikrimi değiştirmiştim.
    arabadan inmeden geri çalıştırdım.
    tekrar durağın oraya gidiyordum.
    arabayı durağın önüne koydum.
    binanı önüne geldim.
    aşağı kapı kapalıydı.
    cesaret edemediğimden dolayı,
    2. katın zilleri olmadığını düşündüğüm bi kaç kapı ziline bastım.
    bi kaç tanesi "kim o" diye seslendi diyafondan ama cevap vermedim.
    neyseki tembel binlerden bir tanesi açtı kapıyı.
    içeri girdim.
    hızlı adımlarla 2. kata çıktım.
    bir de ne göreyim sabah taşıdığımız eşyalar öylece koridorda duruyordu.
    "hay amk, aklımı gibeyim" dedim.
    kıza süpriz yapıcaz diye eşyaları oraya kadar çıkartmış, kızla konuştuktan sonra aklım uçmuş, eşyaları öylece orda bırakmıştık.
    "acaba restorantta, boş evde napıcam derken bunu mu kasdetmişti" diye düşündüm.
    muhtemeldi ama emin olamadım.
    şaşkındım.
    neden geldiğimi tekrar çalan telefon hatırlattı.
    yine "emre" arıyordu.
    çok pis ayar olmuştum.
    derken ürkek ürkek kapıyı çaldım...
    ···
  7. 82.
    +57
    *
    çok geçmeden kapı açıldı.
    en son ağlarken bıraktığım hatunu pek bi neşeli görmüştüm bu sefer.
    -bunu arkadaşın arabada unutmuşsunuz. dedim
    -aaaa öyle mi, kendi neden getirmedi, belki ben tekrar onu görmek istemişimdir. dedi
    ben bu cümleye kadar telefonu arabada bilerek bıraktığını, o dönemin taksilerinin büyük çoğunluğunun şahin olmasından dolayı arabanın benim araba olduğunu anlayacağını tahmin etmemiştim.
    bizim hatun çakal çıkmıştı.
    -bu isteğinizi arkadaşıma ileticem, iyi akşamlar. diyerek telefonu eline tutuşturmuştum.
    artistlik yapıp merdivenlere doğru yöneldim.
    bakmıyordum ama kapı henüz kapanmamıştı.
    o yürüdüğüm bi kaç sn içinde "beni tekrar görmek istemiş" olması düşüncesi tüm sinirimi alt edip ayaklarıma geri dön komutu verdi.
    geri dönüp hatuna hiç bakmadan koridordaki çamaşır makinesinin üzerinde duran fırını kucaklayıp direk içeri girdim.
    kendi de evde henüz ayakkabı ile dolaştığı için ben de hiç çekinmemiş direk öylece girmiştim.
    -napıyorsun sen. dedi hafifçe gülerek.
    hoşuna gittiği belliydi ama şaşkındı da aynı zamanda.
    duymazdan geldim ve yaptığım işe devam ettim.
    kucaklayabildiklerimi kucaklayarak, kucaklayamadıklarımı ite ite soktum eve.
    buz dolabını tek başına kapı eşiğinden geçirirken çok zorlanmıştım ama erkekliğe tak sürdürtmemek ve sabah yediğimiz "herkes sen mi" lafınının altında kalmamak adına hiç belli etmedim.
    aralık ayıydı.
    hava soğuktu ama ben zorlandığımı belli etmemeye çalışırken alnımdan ve muhtelif yerlerimden akan ter beni ele veriyordu.
    Ne hikmetse deminden beri aralıksız çalan telefon ben kızın evine gelince susmuştu.
    "lan acaba yavşak emre beni mi takip ediyor" diye bile düşünmüştüm o an.
    Tüm eşyaları evin uygun yerlerine koyduktan sonra kapıdan çıkarken az önce sorduğu soruya masum bir çocuk edasıyla omuzlarımı yukarı kaldırarak:
    -hırsızlık. dedim
    gülmüştü lan beyler. o kadar güzel gülmüştü ki "o an oracıkta ölsem de zirvede mi bıraksam acaba" diye düşünmüştüm.
    hem utandığımdan hem de mutluluktan dolayı hızlı adımlarla çıktım evden.
    merdivenlere yöneldim.
    koşar adım 2'şer 3'er iniyordum merdivenleri.
    binadan dışarı çıkmış karşıya geçecektim ki.
    -bu arada arabada bi şey daha unuttum, onu da alır mısın? ama getirmene gerek yok, sende kalabilir. diye seslendi camdan.
    ···
    1. 1.
      0
      Aradan 2 yil geçmiş tekrar üşenmeden okuyom abi
      ···
  8. 83.
    +71 -1
    *
    meraktan ölmek üzereydim.
    arabanın yanına ışınlandım resmen.
    sol arka koltuğun üzerinde ikiye katlanmış bir kağıt parçası duruyordu.
    heyecanla açtım.
    "o lafı sana demedim,
    çok sinirliydim,
    özür dilerim...
    Eylül"
    yazıyordu.
    hani diyorum ya hep, bu durumlarda yüzümde "aptal bir gülümseme" oluyor diye.
    işte on an ilerleyen yıllar dahil hayatımdaki en aptal gülümseme vardı yüzümde.
    kulaklarım yandığından yüzümün kızardığını hissetmiştim.
    belki 5 defa okudum bu bi kaç kelimeyi.
    zihnime kazıdım.
    o günü hiç unutmayacaktım.
    (o kağıt parçasını hala saklıyorum beyler..)
    en azından özrünü kabul ettiğime dair bi imada bulunmak için kafamı kaldırdığımda camda göremedim Eylül'ü.
    içeri çoktan geçmişti bile.
    arabaya bindim ve mutluluktan uçar vaziyette Eylül, Eylül diye sayıklarak evin yolunu tuttum.
    1 gün içinde 2 defa eşya taşımak beni çok yormuştu.
    eve gider gitmez uyurum diye tahmi etsem de,
    beynimde sürekli Eylül ismi yankılanıyordu.
    O an o yorgunluğuma rağmen "lan gececi olarak durağa mı gitsem belki camdan falan bi daha görürüm" diye bile geçirdim içimden.
    ama sapıklığın alemi yoktu,
    durumun farkındaydım,
    hem ne kadar tutuşsam da sonuçta mahallemize yeni taşınan bekar bi kızdı.
    bekar olmayadabilirdi,
    bilmiyordum amk kafam çok karışıktı...
    derken bu düşünceler arasında uykuya daldım,
    ertesi gün çok garip bir güne uyanacağımı henüz bilmiyordum...
    ···
    1. 1.
      +6
      olum hikayenin şu anlık en kral anı 5.-10. satır arası
      ···
    2. 2.
      +55
      notu okuyunca ben bile aptal aptal sırıttım burdan amk.
      ···
  9. 84.
    +9
    bugünlük bu kadar, iyi geceler beyler
    ···
  10. 85.
    +11
    binler dışardayım, 5 gibi geçicem eve 5:30 da düşer ilk part.
    ···
  11. 86.
    +9
    geldim beyler burdaysanız başlıyorum
    ···
    1. 1.
      +4
      başla panpa sessiz takipteyim
      ···
  12. 87.
    +84
    *
    uzun zaman sonra ilk defa güne umutla başlamıştım beyler.
    gözümü açar açmaz zıpladım yataktan.
    saat 7:30'a geliyordu.
    kahvaltı yapacak vaktim var ama sabrım yoktu.
    elimi yüzümü yıkadım, üzerimi değiştim ve çıktım evden.
    durağa gelmem 2 dk sürmemişti.
    herkese selam verip çardağa oturdum.
    hava soğuk olduğu için millet içerde oturuyordu.
    sadece sigara içen 2 kişi çardaktaydı.
    ben de Eylül'ü görürüm umuduyla çardaktaki yerimi aldım.
    Dün perdesiz olan cama perde takılmıştı.
    belli ki akşam evi yerleştirmişti Eylül.
    "keşke yardımcı olabilseydim" diye geçirdim içimden.
    sıkılmıştım, sağa sola bakıyordum.
    bakmaz olaydım.
    çakal kasa mavi BMW bi kaç araba ilerde duruyordu.
    yine o huur çocuğu gelmişti.
    "acaba eylül'ü mü bekliyordu" dedim kendi kendime ama,
    sonra arabada kimsenin olmadığını farkettim.
    belli ki yukarda eylül ün yanındaydı.
    Üzülmüştüm lan beyler.
    Yapacak bişey yoktu Ömer e yine esmer günler düşmüştü amk.
    Durağın telefonu çaldı.
    Benim sıramdı.
    Rüstem abi "Ömer, sıra evler C blok" diye seslendi içerden.
    Hiç bi şey demeden sanki kibarlık yapıyormuşum gibi sigara içerenlerden birine "buyur abi sen al müşteriyi" dedim.
    Canına minneti amk, fırladı yerinden.
    Millet ekmeğinin peşindeydi.
    ···
    1. 1.
      +48 -1
      panpa kusura bakma ama baştan 1 2 sayfası çok güzeldi okuyucuyu içine alan bi hikayeydi sonlara doğru varsa yoksa kızdan bahsetmişsin sıkılmaya başladım amk
      ···
      1. 1.
        +35 -1
        gönül mevzusu panpa sanayi anılarımı anlatsam 3 yılda bitmez hikaye amk.. yine de eyw
        ···
  13. 88.
    +67
    *
    Aradan çok geçmemişti ki binanın kapısı açıldı.
    Bir umut Eylül mü lan acaba diyerek dikkat kesilsem de binadan çıkan BMW li yavşaktı.
    Daha önce bu çocuğu hep Eylül'ün yanında gördüğüm için Eylül'e bakmaktan çocuğa hiç dikkatli bakmamıştım.
    Herif boylu poslu, baya düzgün giyimli, yakışıklı, havalı bi binti.
    çocuk arabaya doğru yürürken ikinci katın önce perdesi sonra da camı açıldı.
    eylül camdan uzanıp çocuğa el salladı.
    çocuk da ona el sallayıp arabasına bindi ve gitti.
    ikisi de çok mutlu görünüyordu.
    Çocuk gittikten sonra Eylül le göz göze geldik,
    yüzündeki gülümseme kaybolmuştu.
    hiç bir tepki vermeden camı ve perdeyi kapatıp içeri geçti.
    ömerin hikayesi başlamadan bitiyordu be binler.
    olduğum yerde ağırlaşmıştım amk.
    kafam allak bullak olmuştu.
    dün bana küçük oyunlar yapan, yüzüme gülümseyerek bakan kız bugün neden yüzüme bile bakmamıştı.
    bu çocuk kimdi.
    madem sevgilisiydi neden dün kızı ağlatıp gitmişti.
    hadi gitti sonra gece neden geri gelmişti.
    büyük ihtimal binin adı emreydi.
    dün durmadan arayan da oydu.
    dün telefonunu eylül e getirdikten sonra muhtemelen tekrar aramış, belki de barışmışlardı.
    telefonu keşke getirmeseydim diye düşündüm o an.
    çok pişman olmuştum.
    ama yapacak bir şey yoktu.
    müşteri falan gibimde değildi.
    dün emrah ın cemil usta ile ilgili söyledikleri aklıma geldi.
    hem özlediğim için hem de kafa dağıtmak için cemil oto ya gitmek üzere bindim arabaya.
    arabaya binerken Rüstem Abi "hayırdır" der gibi bana bakıyordu,
    -aysel'i alıcam abi, 8 gibi gel demişti dün. dedim
    inanmamıştı ama "eyvallah" dedi.
    ···
  14. 89.
    +69
    *
    Araba sürerken genelde hiç bir şey düşünmez, düşünemezdim.
    bunu bildiğim için kafamdaki düşüncelerden uzaklaşmak adına arabayı sağdan sağdan ağır ağır sürüyordum.
    yine de çok sürmemişti yol.
    izmit küçük oto sanayiye geldim.
    2. aradan girdim.
    cemil oto'nun önünde durdum.
    emrah kırmızı bi pejo 106 nın altına girmiş,
    cemil usta da aynı arabanın kaputunu açmış bi şeylerle uğraşıyordu.
    -kolay gelsin usta. diye seslendim sesimi neşelendirmeye çalışarak.
    -hayırdır nesi var arabanın. diye çok pis laf vurmuştu cemil usta bana.
    -arabanın bi şeyi yok usta, sizi görmeye geldim. dedim
    utanmıştım lan binler.
    -biz iyiyiz eyw, zahmet etmişsin. diyerek çıktı yukarıya.
    konuşmalarımızı duyan emrah arabanın altından çıktı.
    -hoşgeldin kardeşim. diyerek yanıma geldi.
    -hoşbulduk abi. dedim
    cemil ustanın lafına bozulduğumu anlayarak.
    -adam haklı amk, 3 haftadır uğramıyorsun, olur o kadar, ha bi de üzerine daha anlatmadığın karı kız muhabbeti de başladı ya daha da seni göremeyiz zaten. dedi.
    emrah hayatımda tanıdığım en açık sözlü insandı.
    orda kahrımdan ölsem bile gibsen teselli etmez, aklında ne varsa dili onu söylerdi.
    iyice utanmıştım beyler.
    emrah diyafonun yanına gidip zile bastı
    -usta 2 çay 1 oralet yolla bize. dedi bana bakarak.
    aradan yıllar geçmişti ama emrah sürekli aynı espriyi yapmaktan vazgeçmemişti amk.
    -komik mi amk şimdi bu. dedim
    -özlemişsindir. dedi
    bi gol de emrah tan gelmişti beyler.
    durum 2-0'dı.
    gibtirip gidesim geldi ama haklı olduklarını bildiğim için gidemedim.
    ···
  15. 90.
    +66 -1
    *
    Emrah tekrar arabayla uğraşmaya başladı.
    -yardım edeyim mi lan napıyorsun. dedim
    -yok kardeşim elini bulaştırma, pompayı patlatmış dingil, onu değiştircem sonra başka işi yok zaten. dedi
    -iyi o zaman ben bi cemil ustaya bakayım. diyerekten çıktım merdivenlerden.
    içeri girdiğimde kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
    karşısına oturdum.
    bi şeyler söylemek lafa girmek için kıvranıyordum ki daha fazla uğraştırmadı beni.
    -sende bi haller var. dedi
    -var usta. dedim başımı öne eğerek.
    -dökül bakalım hayırdır. dedi
    -hayır mı şer mi bilmiyorum usta. dedim
    derken emrah elindeki tepsiyle içeri daldı.
    -ne o lan ben olmadan mı anlatacaksın yengeyi. dedi
    -ne iş lan, anlat bakayım, kıvranma amk karı gibi. dedi cemil usta.
    ikiletmeden anlatmaya başladım eylül'ü.
    emrah pür dikkat beni dinliyor, cemil usta hala bana biraz kızgın olduğu için başka şeylerle uğraşır gibi yapıyor ama emindim ki o da can kulağıyla beni dinliyordu.
    en son bu sabah eylül'ün yüzüme bile bakmadığını söyleyerek bitirdim zaten kısa olan hikayeyi.
    -anlaşıldı şimdi neden uğramadığın. dedi cemil usta.
    anlatırken zaman vermemiştim.
    -yok usta dün oldu bunlar zaten. diyerek düzelttim.
    -iyi bakalım hadi hayırlısı olsun. dedi cemil usta.
    kızgınlığı biraz geçmiş gibiydi.
    -ben kaçıyorum usta, taksiye hiç çıkmadım bugün. dedim.
    -tamam hadi hayırlı işler. dedi
    ayağa kalktım. emrah önden aşağı indi,
    ben de tam kapıyı kapatmak üzereydim ki:
    -gelmesen de ara, iyi olduğunu bileyim, biz sana boşuna "evlat" demedik. dedi
    -haklısın usta, ararım. dedim içten içe çocuk gibi sevinerek.
    emrahla da vedalaştıktan sonra arabaya bindim ve durağa doğru sürdüm.
    ···
  16. 91.
    +27
    5 seansı bitti beyler, kaçıyorum, akşam 11 de devam edicem. kimseye sataşmayın
    ···
    1. 1.
      +15 -1
      Reyiz ne yaşamıssın be helal olsun
      ···
    2. 2.
      +31
      Panpa senin gibi adamlar kitap yazmıyor ya acayip sinir oluyorum. Eli kalem tutmayan ne kadar gerizekalı huur çocuğu varsa yazar diye geziyor. Senin gibi adamlar harcanıyor. Vallahi kac sayfa okudum bilmiyorum amk
      ···
    3. 3.
      +3
      hele bi de izmit cocuu daa
      ···
    4. 4.
      +2
      @76.2 kanka abimiz amatörde olsa yazmalı amk şu watpaddden çıkma ergenlerin okuduğu kötü çocuk d&r da satışta 1. olmuş amk bu ülkede edebiyat falan yok o listede olması gereken yazarlar yokken böyle gibko gibko kişiler var amk ne anlarlar muallakler kitaptan ondan bundan
      ···
    5. diğerleri 2
  17. 92.
    +13 -1
    geldim beyler başladım yazmaya, 5 dk ya kadar atıyorum ilk partı
    ···
  18. 93.
    +65 -2
    *
    mahalleye yaklaşırken ilk işim eylül'ün cdıbına bakmak oldu.
    pencere ve perde yine kapalıydı.
    duraktaki bütün taksiler dışardaydı yine.
    durak benim haricimde maşallah iyi iş yapıyordu.
    taksisi ve plakası kendine ait olanlar durağa aylık kira veriyor, onun haricinde ne kadar kazanırsa cebine kalıyordu.
    Rüstem abi biz müşteriye gitsek de gitmesek de parasını zaten alıyordu bizden ama müşteri aradığı zaman "taksi yok" demekten nefret ettiği için bizi hizaya sokmak adına patron edasıyla takılıyordu.
    düşünce tarzı doğru olduğu ve en büyüğümüz olduğu için yaşına hürmeten duraktaki herkes de ona saygı duyuyordu.
    ben durağa geldiğimde Rüstem abi yine aynı moddaydı.
    -nerdesin ömer 1 saattir. dedi.
    -alemsin abi ya, müşteriye giden adama nerdesin 1 saattir denir mi, aysel'i almaya gittim ya. dedim yalanım ortaya çıkmasın diye gülerek.
    -gittiği yer kesmemiş aysel'i demek ki, sen çıktıktan sonra aradı, bi daha gitmek istiyormuş aynı yere, evde bekliyor seni. dedi ve ellerini arkadan bağlayarak içeri girdi. sinirlendiği çok belliydi.
    aysel huursunun zamansızlığı yüzünden ortaya çıkmıştı yalanım.
    bi ara kıvırmaya niyetlendim ama sonra "boşuna uğraşma amk, daha neyi kıvırcan" dedim kendi kendime ve sustum.
    aysel in hala beni beklediğini bilerek arabaya bindim ve aysel in evine doğru sürdüm.
    kızın suçu günahı yoktu farkındaydım ama yine de çok sinirlenmiştim.
    bu sefer çatacaktım.
    ayselin kapısının önünde durdum.
    normalde 2 defa kısa kısa korna çalar çıkana kadar beklerdim.
    ama bu sefer uzun uzun basmıştım.
    müstakil evin salon perdesi aralandı.
    aysel ben olduğumu teyid etmek için sokağa bakıyordu.
    çok geçmedi ki aysel geldi.
    ···
    1. 1.
      +1
      burda kaldım
      ···
    2. 2.
      +1
      ben de burada kaldım
      ···
      1. 1.
        +1
        bende burda kalmak isterdim :(
        ···
      2. 2.
        0
        Rezerve
        ···
  19. 94.
    +58
    *
    benle konuşurken "canım" kelimesini ağzından düşürmeyen aysel bu sefer sadece "merhaba" diyerek bindi arabaya,
    üstelik arka koltuğa.
    müşterilerin arka koltuğa oturması gayet normaldi ama konu aysel olunca bu bir ilkti.
    güyya kızacak tavır yapacaktım ama anlaşılan o ki benden önce kızmış biri vardı.
    -nereye. diye sordum.
    -sen git ben tarif ederim. dedi.
    vay amk aysel ilk defa bana böyle davranıyordu. seven gibilir giben sevilir hesabı garip bi şekilde o an Aysel le ilgilenme isteği uyandı içimde. allahtan çok kısa sürdü.
    neyse dedim illa ki konuşur diye bekledim.
    ama öylece dümdüz mal gibi gidiyorduk.
    iyice meraklanmıştım.
    muhabbet olsun diye hem de sanki onla ilgileniyormuşum gibi:
    -niye işe gitmedin bugün sen. diye sordum.
    -bugün cumartesi. dedi
    hay amk ofsayta düşmüştük.
    büyük parkın oraya kadar gelmiştik ki neyseki sonunda yolu tarif etmeye başladı.
    daha önce hiç gitmediğimiz bi yere gidiyorduk.
    sahile geldik.
    bi cafenin önüne yaklaşırken
    -burda duralım. dedi
    konuşmaya bile tenezzül etmeden kafasını uzatıp taksimetreye baktı.
    cüzdanını karıştırıyordu ki
    -dün peşin aldım parasını, gerek yok, iyi günler. dedim
    -peki sen bilirsin. diyerek indi arabadan.
    vay amk ciddi ciddi ayseli tanıdığım günden beri ilk defa bana böyle davranıyordu.
    "sevgili mi yaptı lan acaba" diye merak etsem de sonradan "neyse ya bana ne amk" dedim.
    durağa dönüyordum ki yoldan 2 müşteri daha kaptım.
    onu al oraya zütür, bunu al ordan getir derken saat öğlen 1 olmuştu.
    yolda bir kaç müşteri daha el kol yapsa da görmezden gelip almadım,
    acıkmıştım.
    durağa gidip kendime yiyecek bi şey söyleyecektim.
    normalde direk durağın aşağısındaki esnaf lokantasına gider sadece süzme mercimek içerdim öğlenleri ama artık eylül vardı ve ben aklımı gibeyim ki artık bambaşka bir adamdım.
    ···
    1. 1.
      +10 -1
      giberim belanı ben eniştesi
      ···
  20. 95.
    +60
    *
    Rüstem abinin masasının üzerinden kartları çıkarttım.
    aşağıdaki köftecinin telefon numarasını buldum.
    yarım ekmek köfte bir de ayran söyledim kendime.
    çardağa oturmuş hem köfteyi hem de eylül ü bekliyordum.
    20 dk kadar geçmişti eylül hala yoktu ki
    neyse köfte geldi.
    köftenin sarılı olduğu kağıdı sıyırıp yemeye başladım.
    yarısına kadar gelmiştim.
    durağa koşa koşa biri yaklaşıyordu.
    bu bizim enişteydi.
    panik oldum, elimdeki ayranı döktüm, elimdeki köfte ekmeği de oturduğumuz banka koyup fırladım dışarı.
    bizim enişte çok sakin, çok mülayim adamdı.
    acil bi durum olmasa böyle koşmazdı.
    yanıma geldiğinde soluğu neredeyse tükenişti, ellerine dizlerine koydu, nefes almaktan konuşamıyordu.
    -ablann, ablannnnn. diyebildi sadece. ama devdıbını getiremiyordu.
    zaman kaybetmemek için enişteyi kolundan tuttuğum gibi arabaya attım.
    hızla kalktım. ablamın evi de bizim eve çok yakındı.
    gitmemiz 2 dk yı bulmamıştı o hızla.
    koşarak bahçeden geçmiş evin açık kapısından içeri dalmıştık.
    ablam koridorda öylece yatıyordu.
    içimden sadece "allahım nolur ölmemiş olsun, allahım yalvarırım ölmesin" diyordum.
    göğsü inip kalkıyor nefes aldığı belli oluyordu ama baygın bir şekilde yerde yatıyordu.
    -düştü mü. dedim enişteye.
    -hayır. dedi
    -noldu, peki. diye sordum
    -hiç bi şeyi yoktu, içeri yemek hazırlamaya gidiyordu, yığıldı kaldı. dedi
    kıyamadığım için yumuşak yumuşak tokatladım ama fayda etmedi.
    ablam hala baygındı.
    bu böyle olmayacak diyerekten ablamı kucakladığım gibi arabanın arka koltuğuna yatırdım.
    o panikle ambulans çağırmak aklımın ucundan bile geçmemişti.
    kocaeli devlet hastanesine doğru dörtlüleri yakmış deli gibi gidiyordum.
    ···
    1. 1.
      +2 -30
      burası bana biraz sacma geldi enişten zütüremıyor mu hastaneye ? yada 112 veya senı arasaymış ya ama sen öyle dıyosan öyledir be reis hikayen yalan bıle olsa cok sevdim
      ···
      1. 1.
        +28 -2
        adam telefonum yok dedi ayrıca dıbına çaktığımın ambulansları(hepsi değil) gibini sallaya sallaya geliyorlar
        ···
    2. 2.
      +47
      cahil adam, aklına bile gelmemiştir 112 o an.
      kendi arabası yok, hikayenin başından beri okuduysan gariban biri olduğunu söylemiştim.
      ···